Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD’de epey yorumcu diyor ki:…

        Hiçbir şey yüzünden değilse bile, ABD Ortadoğu’da şu yüzden inandırıcı olamıyor:

        Bir elinde, Irak’a, Afganistan’a, Libya’ya, Suriye’ye “demokrasi” memokrasi…

        Diğer elinde, S. Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Emirlikler gibi “otokrasi” botokrasi!

        Bir de başının üstünde İsrail!

        ***

        Al o yorumu Türkçe’ye çevir:

        Hadi İsrail “one minute” dursun da…

        Bir elinde, Irak’a, Afganistan’a, Libya’ya, Suriye’ye “demokrasi” memokrasi…

        Diğer elinde, S. Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Emirlikler gibi “otokrasi” botokrasi!

        Bir de başının üstünde ABD!

        ***

        Bu stratejik derinlik değil…

        Derin şaşkınlıktır!

        Anormalden ziyade anomalidir.

        Valiliğin “75 terörist öldürüldü” diye açıklama yaparken, elin ABD gazetesi “geçen ay da öldürülen Kürt ayaklanmacı sayısı 150 idi” diye yazarken; her gün bir köşeden “şehit haberleri” gelirken, 50.000 kayıp diye yuvarlanmış rakam dağdan yuvarlanan çığ gibi büyürken…

        Anomali de değil, kanamalıdır!

        Aygün’den bugüne!

        CHP’nin “PKK’nın kaçırdıkları” ile ilgili raporunu yazdığım gün, Hüseyin Aygün “kaçırılmıştı”!

        Hep birlik bu “kaçırılma”nıni üstüne düştük.

        Düştüğümüz yerde de kaldık.

        Aygün’den Bugüne, bir ayda 37 kişi daha kaçırılmış.

        Yazıyla bir daha yazayım: Bir ayda otuz yedi kişi!

        20 yılda 154 kişi iken, bir yılda 182 kişi.

        En azından BDP’li milletvekilleri, siviller de dahil, “adam kaçırma”nın nasıl bir şey olduğunu söyleyebilir.

        Hükümet de şunu söyleyebilmeli:

        Nerede bu insanlar? Örgüt serbest bırakmadıkça kurtarılmış bir kişi var mıdır?

        Kurtarma operasyonlarında kaç kişi ebediyen kaybolmuştur?

        Anlaşıldığı kadarıyla, kaçırılanların aileleri çaresiz.

        Umut kesmiyorlar ama iki arada; ya örgüt öldürürse, ya devlet boş verirse diye acıları, çaresizlikleri katlanıyor.

        Burası zaten, kat kat acı üstüne yeni kat çıkmanın serbest olduğu ülke değil mi?

        Bize her yer cephanelik!

        Cephanelik patlamasında “bölük komutanı” Binbaşı tutuklandı.

        Başbakan da “Şahit yok çünkü şahitler şehit” diyor.

        Ki zaten, ikisi de aynı şey demek!

        Şehit çok, şahit yok” bir felakette, Genelkurmay Başkanı’na dayanarak, “Bir askerin merak edip pimi çektiğinin sanıldığını” belirtiyor.

        O zaman Binbaşı neden tutuklandı; nasıl tutuklandı, neye göre tutuklandı peki?

        Pimi kim söyleyebildi ki?

        Oysa Binbaşı’nın tutuklanmasına gerekçe olan meseleyi, “Şehit Şahit” Kıdemli Astsubay Bedri Naim, biliyorsunuz bu sütunda aktarmıştı.

        Olay baskıdır, dayatmadır, tahakkümdür, keyfi emir ile sorumsuz otoritedir.

        Ve tek suçlusu Binbaşı Ali Duran değil. Bu bir sistem.

        Bu sistemde bir erin merak edip pimi çekmesine gerek yok.

        Zaten tüm köleler cephanelikte yaşıyor; zaten hepsi pimi çekilmiş bombaların rehinesi!

        ***

        İşte iki sivil cephanelik.

        Peş peşe duruşma vardı, bir zaman akıl sağlığımızla özdeşleşmiş Bakırköy’de.

        Davutpaşa Atölyesi: Patlamada 21 işçi ölmüştü. 9’uncu duruşmada nihayet Belediye Başkanı da davet edildi!

        Esenyurt Şantiyesi: AVM inşaatında çalışan işçilere lütfedilen naylon çadırda 11 işçi yanmıştı.

        Hadi hep birlikte “şahit” arayalım, “Atölyede çadırda, merak edip pimi kim çekti” diye!

        Mesele pimi çektiği mışmışla iddia edilen asker acemiliği değil…

        Asker ya da sivil, Türk ya da Kürt, cephanelikte ya da atölyede, tersanede, madende ya da şantiyede, onca insanın ipini çeken bir tahakküm sisteminin; hepsini sırasız, sayısız sayan bir “piyasa-yasa” düzeninin komutan ustalığı!

        Diğer Yazılar