Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Öyle fındık fındık gözlerinin içine bakıp gülüyor.

        Gözlerinin içi gülüyor.

        Kanuni Sultan’ın torunu, Fatih Sultan nam mektebin 1 A’sından Sultan.

        Ecdadını tartışan neslin, tartışılan bir konuda değil tartışmasız bir konduda yanıp kül olmuş evladı.

        Önlüğünün gizlediği gece gündüz yoksulluğu kızıl alevlerle kapkara vuran Sultan.

        Önlüğün eşitlik olduğunu savunup önlük arkasındaki kadim eşitsizlik üzerine pek lafı bulunmayanların Sultan’ı…

        Önlüğü çıkartmanın serbestlik olduğunu savunup insanın gücü yoksa serbestliğin özgürlük olup olmadığını düşünmeyenlerin Sultan’ı.

        Akınlarda şen bin atlıların, on yılda on savaştan çıkanların, bir kondu dumanından çıkamayan 23 Nisan’ı!

        Bir köşesinde “Şanlı bayrak”, bir köşesinde “Ulu Önder”, tam ortada Fatih Sultan Mehmet…

        Hakikatleri gizlenen, hakikatini kendinden bile gizleyen milyonlarca çocuğun, milyonlarca prensin, prensesin içinde bir Sultan.

        Mutlu olsunlar, sultan olsunlar diye konmuş isimlerin kısmetine ihanet etmiş kavruk hayatların, yanık konduların çocukları!

        İşçi baba, temizlikçi anne, erken sabah, elektrikli soba, fındık fındık gözler:

        7 yaşımdaydım, Fatih Sultan Mehmet’te ilkokula başladım, Mamak’ta kül oldum; doğruyum, çalışkanım, hoşçakalın!

        Ecdada sarılırken yere düşürdüğümüz tüm evlatları anarak…

        Kanser hastası kızdan “linçten kurtardık diye övündüğümüz, enseden vuran terörist”…

        Astronomi mezunundan aşırı mesailerin kölesi, “tek başına bırakılıp hedef edilen polis”…

        Kızıltepeli Uğur’dan 13 mermiyle delik deşik edilmiş 12 yaş…

        Polisin 2 yaşındaki evladı Elifsu ile daha ana karnındaki 2 aylığından “acil yetim” çıkaran ve hiç durmayan, hiç doymayan, bir soluk almayan, bir huzur bulmayan şanlı tarihimiz ile kanlı talihimize…

        Kul olanlara, kül olanlara yana yana…

        Buyurunuz, Sultan Kuşgöz’ün fındık gözlerinin içinde azıcık kaybolunuz!

        İlkeli pazarlama

        Medya tarihinin onca rezalet içinde belki epeyce masum ama simgesel görüntülerinden biriydi.

        Gazetenin ilk sayfa düzenini yapan bayağı düşünmüş olmalı.

        Alt alta…

        Üstte büyük medya grubunun etik temizlik beyanı, müthiş yayın ilkelerinin anonsu…

        Hemen altında ise, ona yapışmış duran başka bir anons:

        Gazeteyi kullanan, sağlık gibi kritik bir mevzuda fütursuz pazarlama yapan bir tıp şöhretinin yazısının ilk sayfadan duyurusu.

        Doktor iyi olacak hastanın ayağına gelirmiş!

        Allah iyiliğinizi versin!

        Sayın doktorun o başlığında dediği gibi…

        Tarifi zor, nedeni çok!

        Bir hastalık var da…

        Adına ister yorgunluk de, ister tükenmişlik!

        Bir elinle Mekke’yi gösteriyorsun bir elinle tekkeyi kirletiyorsun.

        Diğer Yazılar