Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Milli” dendi mi akan sular duruyor.

        Büyülü bir ilişkimiz var bu kavramla.

        Her dile, her ideolojiye de yakışıyor ayrıca.

        Şimdi seçim sonuçlarını değerlendiriyoruz ya…

        Şöyle de toplayabilirsiniz, isterseniz:

        AKP+CHP+MHP+ Çok sayıda küçük parti: Türk Milli…

        Tabii bir de “Kürt milli” oylar var.

        Öyle okumayın tabii!

        İki büyük muhalefet partisinden birinin ulusalcı damarı, birinin milliyetçi atardamarı var ama iktidar partisi de sık sık damardan “milli” olmayı seviyor.

        “Milliyetçilik” kötü deyip sonra Anayasa Mahkemesi’nin Twitter kararını “gayrı milli” ilan etmek gibi.

        Bunu, 90 adet ABD atom bombasının İncirlik’te bir nükleer savaş beklediği; Kürecik’e kalkanın dikildiği; Patriot’ların toprağına serildiği; yabancı şirketlerin TSK holdinginin ortağı olduğu; ordusu NATO’da, NATO’su her köşesinde bir memlekette yaşamak, duymak, hissetmek ayrıca heyecan verici.

        Fakat konumuz “milliyetçilik” değil; Anayasa Mahkemesi, milli kararlar, milli hükümet, milli hukuk!

        ***

        Özelleştirmeler, biliyorsunuz, “devletin, kamunun” sayılan “milli” tesislerin, şirketlerin bir takım “özel eller”e arzı.

        Bu “eller”in kimi hakikaten “el” oluyor, “eloğlu” oluyor.

        Yani kimi “milli” diye övülen sermaye iken; kimi babadan oğla “gayrı milli”!

        İşte aynı Anayasa Mahkemesi 6 ay önce “milli” bir karar aldı.

        Tam Başbakan’ın dediği gibi “milli”!

        Kimi yerli özel ellere, kimi yabancı ellere verilmiş, sunulmuş kamu kuruluş ve imkânlarının özelleştirilmesine ilişkin kararları iptal etti.

        Daha doğrusu şöyle:

        Zaten kimi satışı iptal eden ama hükümetin uygulamadığı kararların uygulanması için; hükümetin yargıyı, hukuku, “milli kararlar”ı yok sayan, by-pass eden, çiğneyen, ezen kararını iptal etti.

        Yargı bazı satışları iptal etmiş; “milli” hükümet ise bunları tanımamak, satışları kollamak, satın alanları korumak için Bakanlar Kurulu kararı çıkarmıştı.

        İşte Mivitır’dan da 6 ay önce Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti; “milli” bir iş yaptı.

        ***

        Pekiyi sonra ne oldu?

        Misal, 3 yıllık Danıştay iptal kararlarını uygulamayan, “milli değerler”in özel ellerde kalması için yargıyı ezip geçen hükümet 6 aydır bu “milli” kararı da uygulamıyor.

        Bak, sonra bana “milli” filan anlatma Kamil!

        ***

        Bu şirketlerin arasında, Seydişehir gibi, “milletin anasını şey etmek”le ünlenmiş, havuz medyasına el emeği göz nuru koymuş bir işadamına verilmiş olan da var…

        SEKA Balıkesir gibi, dar alanda kısa paslaşmalar da var.

        Hadi diyelim ki bunlar “milli” işadamı. Hatta “milli takım”!

        Hoş “milli havuz medyası”nın bir ortağı Katar sermayesi olsa da!

        Fakat bir de meşhur Ofer var:

        1. Bir gecede elden verilmiş yüzde 15 kadar Tüpraş hissesinin iptali var.

        Öyle bir kıyaktı ki mübarek; elden verilmiş, sonra Tüpraş özelleştirme ihalesi yapılınca o hisseler katlanmış, kanatlanmıştı. Kim bilir kim ne kazandı o işten. Bul bulabilirsen!

        2. Yine Ofer’e armağan edilmiş Kuşadası Limanı var.

        O da neredeyse elden, gönülden arz edilmişti. Ardından iptal kararları geldi. Hükümet bu “milli” kararları uygulamadı. Yıkım kararları geldi. Adana Valisi olarak temayüz eden, Başbakan’ın çok sevdiği Vali Bey, Aydın Valisi iken bunlara hiç dokanmadı.

        ***

        İşte “milli kıymetler”i devlete, kamuya, halka, “milli ekonomi”ye iade eden hukuk, yargı ve iptal kararları…

        İşte “milli kararlar”ı çok seven ama böyle akçalı olanları nedense uygulamayan iktidar…

        İşte Oferler!

        Beni “sermayenin milliyeti, milleti, cibilliyeti” ilgilendirmez ama…

        Sorarsanız kimdir bu beyler diye; kendileri sadece büyük “Cruise” filolarıyla değil, Mavi Marmara operasyonunda da görevli komandoların da yetiştirildiği İsrail özel kuvvet okulunun finansörlüğüyle de tanınır. (Arşivde bu konuda onca yılda birikmiş ne çok yazım duruyor!)

        Sonra tatlı tatlı anlat bana…

        Sonra Mavi Marmara…

        Sonra Gazze…

        Sonra “Van minüt”…

        Sonra “milli kararlar”!

        Daha yazardım ama ben iktidar kadar güzel yazamıyorum!

        Diğer Yazılar