Fez-leke… Mezdeke!
Meclis Komisyonu, iktidarın 4 eski “suçu sabit olana kadar masum” bakanıyla ilgili fezlekeleri aynen savcılığa iade etmiş.
Bence de doğrusu bu.
Komisyon iade edilecek değildi ya!
***
Böylece seçimde halkın kendilerini de Reis’le birlikte akladığını sanan dört bakan, bir de Komisyon’da keselenmiş oldu.
“Sanmak” dedim, çünkü ortada şöyle bir durum var:
İktidar, o bakanları ve mahdumların şey yapılmasını “darbe” ilan etti.
Adliye’nin, Emniyet’in alayını dağıttı.
Bütün suçlamalar reddedildi.
Tapelerin montaj-dublaj olduğu bizatihi, uzayın sırlarına hakim bilim adamları tarafından ispat edildi.
Işid bile ortada bir yolsuzluk olduğunu düşünmüyor.
Rehineleri o yüzden misafir ediyor.
Yani ortalık tertemiz; bildiğin ak.
Lakin şu tam anlaşılamadı:
Madem öyle, gelin böyle; yani bu dört saygıdeğer bakan neden makamlarından oldu?
Neden adeta azledildiler?
Madem temizdiler, neden kirli muamelesi yaptı bizzat AKP?
Bu ciddi bir soru; çünkü misal, sıfırlamalarda montaj-dublaj yapılan Başbakan yerinde ve hatta Allah izin verirse daha da yukarı çıkıyor…
Fakat 4 bakan oturdukları koltuktan da düştü!
***
Yani ortada saat yok, Reza yok, sarraf yok, paraf yok, kutu yok, kasa yok, tasa yok…
Lakin 4 ak bakan da epeydir yerinde yok!
Danıştay’a filan başvurup “Yürütmeyi durdurma” kararı alsalar, yeridir.
Fakat “yürütmeyi” nasıl durduracaksın?
Mümkün değil!
***
Hakikaten anlaşılamıyor.
Madem hiçbir leke, hiçbir kir, hiçbir pas yok…
“Mezdeke”, pardon fezleke neden iade edilir.
Alırsın Komisyon’a, koyarsın kaseti, kıvırırsın orada.
Madem ki vuku bulan darbedir; madem ki hepsi yalandır; madem ki paralel maralel neyindir…
Komisyon’da açarsın fezlekeyi, oynarsın mezdekeyi.
Dünya alemin yüzüne 4x4 çarparsın, iktidarın bakanlarının, mahdumlarının, sıfırlarının tertemiz olduğunu.
Neden ses o kadar kısık?
Bu hakikaten anlaşılamıyor.
Parazit var.
***
Misal, Mülkiye Hanım, 7 aylık ikizleri Özgür ve Lorin ile cezaevine girmek üzere.
Suçu şu:
Zaten kitap satmak olan işinde, birisine kitap satmış, o şahıs da kaçakçı veya örgütçü çıkmış, ikizlerin annesi de “örgüte yardım ve yataklık”tan mahkum olmuş.
Ali İsmail Korkmaz’a bişiyciği yoktu diyen bir tababet zihniyeti, Mülkiye Hanım için de “Yatabilir, mahzuru yoktur” buyurmuş.
Neden mahzuru olsun ki…
Mülkiye’nin mülkiyeti, kasa değil, kutu değil, sıfırlar değil.
Arkasında parti parti Komisyon; komisyon komisyon parti yok.
İktidarda değil.
Gayrimenkul değil, dolar değil, avro değil.
Mülkiye, mülkiyet değil.
Adalet Mülkiye’nin temeli değil.
İkizleri var sadece.
Bak, kitap satmak yerine, bir yayınevine girip kitapların arasında gırtlak kesseydi, şimdi serbestti, bu mülkün temelinde.
Tabii ki, kitap okumak, kitap almak, kitap satmak, kitaptan yatmak hep onurludur.
Utanç bakiyesi ise Terazili Mülkiyet Abla’ya kalır!
Bir de ister adına, ister işine Adalet kondur; bir Adalet Ağaoğlu olamazsın!
***
Sistemi özetlersen şudur:
Gayrimenkul ve menkul kıymet rezalar ile kutu kutu mahdumlar dışarı…
Fezleke, mezdeke…
Mülkiye içeri, Özgür içeri, Lorin içeri!
***
Ancak devleti ve iktidarı çok büyük bir tehlike bekliyor şimdi.
Çünkü 7 aylık Lorin iki diş çıkarmış şimdiden…
Özgür de çenesini yerlere bile sürtüyormuş…
Bildiğin, dişlerini biliyor işte.
Özgürlük öyledir zaten:
Ne yaparsan yap diş geçiremezsin…
O kendi dişini kendi yapar!
İstediğin kadar fez-leke kaynat…
O sana yine leke yapar!
***
Zaten “aklandık” diye övünüyorsa birileri…
Şöyle diyeyim:
Bu “Adalet”te, üç çocuğa tecavüz eden komser de serbest, 13 yaşında çocuğu asit kuyusuna atan zabit de!
