Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Paralel yapı” ile mücadelede kararlı bir cumhurbaşkanımız oldu…

        Başbakanı da “Paralel yapıyla mücadeledeki kararlılığı”na bakarak atadı.

        Devletin iki önemli şahsiyeti esasen “Paralel yapıya karşı” konuşlandı!

        Yargıdan medyaya, istihbarattan Emniyet’e kadar “Paralel yapıya karşı” yapılanları da ekleyin.

        “Paralel yapı” meselesini de hakikaten aynen şimdi iktidarın baktığı gibi kabul edelim.

        ***

        O vakit ciddi bir sorun ortaya çıkıyor.

        Başta “Seçilmiş” Cumhurbaşkanı ile “Atanmış” Başbakan…

        77 milyonun birliğinin dirliğinin emanet olduğu en önemli şahsiyetler…

        Onca zaman hiçbir şey görememiş!

        Nasıl bir vizyon, devlet adamlığı, önderlik, stratejik derinlik, dehadır ki…

        Tapeler tepinene kadar bir şey görmemiş.

        Ya görmemiş yahut kimseye göstermemiş!

        Ya büyük bir tehlikeyi gizlemiş, hem de övmüş, büyütmüş, başa bela etmiş…

        Yahut o kadar saf veya körmüşler ki, hiçbir şey anlamamışlar!

        Tarihin en büyük rezaletlerinden biridir bu.

        ***

        “Paralel yapı ile mücadelesi” sayesinde tayin edilen Davutoğlu 2012 ortasında “Paralel yapı”nın olimpiyatında, Konya’da diyor ki:

        “Allah bu faaliyetleri organize eden ve destek olanlardan, özellikle de öncülüğü, ilhamı Gülen’den razı olsun.”

        Dışişleri Bakanı olarak “Hizmet okullarına katkı”nın görevleri olduğuna, kutlu yolculuğun hangi aşamasında kim ne katkıda bulunuyorsa başları üzerinde olduğuna, misyonun ve hayatın anlamının bu olduğuna dair cümleler.

        Bakın Suriye’de ne olacağını bilemeyen, 2012’de “Esed gidecek, gitmezse istifa ederim” buyuran, Mursi’nin başına gelenleri, Suudiler’in kazıklarını, Işid’in ortaya çıkışını, Musul’da onca vatandaşın rehin alınacağını öngöremeyen, bilemeyen bir “dış yanılgı”dan bahsetmiyoruz.

        Basbayağı, kendi deyişleriyle “içerideki hainler”i dahi fark etmeyen, o bir yana “Paralel Kapı” önünde övgüler düzen bir hal bu!

        Elele tutuştuklarının nabzını ölçemeyen, ne istedilerse verirken neden istediklerini idrakten aciz bir durum olmalı!

        Öyleyse de rezalet… Yok, yalandan övgüler düzülmüşse de rezalet!

        ***

        2013 ABD ziyaretinde Başbakan Erdoğan’ın Obama’ya “Gülen dosyası” verdiği ileri sürülür.

        Ama o sırada Arınç da Pensilvanya’da, “Paralel Kapı”da almıştır soluğu.

        Sadece bir yıl kadar öncesinden söz ediyoruz. Buyurun dinleyin, hükümetin en yetkili ikinci kişisini:

        “Hocaefendi siyaset üstü bir insan. Fevkalade iyi görüşme oldu. Düşünceme göre, Tayyip Bey’e göre de AK Partili bir Gülen istemiyoruz. Bize çok büyük iltifatlarda bulundu. Geçmiş dostluğumuzun arttığını gördük. Dünya politikasıyla ilgili daha dikkatli olmamız gerektiğini tavsiye etti. Sayın Başbakan’a da kısmen aktardım.

        Konu Amerika olunca ve eşim de olunca, mümkün olursa Hocaefendi’yi de ziyaret edebilir miyim diye gönlümden geçirmiştim. Hanım da bu işe çok sevindi.

        Sayın Başbakanımıza da izin verir misiniz, uygun görür müsünüz, dedim. Çok memnun oldu. Hatta, Keşke bizim için de mümkün olsa, biz de görüşebilsek dedi. Selamlarımızı, sevgilerimizi götürürsünüz, dedi.

        Kendisini çok seven bir dostun ziyareti oldu. 1975’den beri tanırım. Manisa’da vaazlarını, sohbetlerini, konferanslarını aksatmadan takip etmiştim. Çok ihlaslı bir mümindi.

        Annem rahmetli elleriyle yemek hazırlar, cumaları vaazdan sonra kendisini evimize davet ederdik.

        28 Şubat’ta kendisine büyük iftiralar atıldı. Birbirinden kötü yalanlar. Her aşamada kendisini destekleyen, böyle suçları işlemediğine gönülden inanan biri olarak destek vermeye çalıştım.

        Bu ziyaret 40 yıldır kendisini seven, sayan, dualarını eksik etmeyen bir insanın yüzünü görebilmek, duasını alabilmek içindir.

        Başbakan da, Bizden bir emirleri olur mu, bir tavsiyeleri olur mu, onu da öğren, dedi.

        O da Başbakanımızı çok seviyor, şahsına çok büyük duaları var. İcraatların hepsini takdir ediyor. Biz de onu büyük hizmetleri sebebiyle seviyoruz.

        O Türkiye’de 75 milyon insanın vicdanı olarak doğruları söyleyip tavsiye ediyor.”

        ***

        Öyle 5-10 yıl önceden söz etmiyoruz.

        Ya bu iki cenah da harika bir tiyatro yaptı onca zaman; onca yalan ve dolan ile.

        Yahut her ikisi de kör veya şaşı idi; bir ötekinin ne yaptığını, ne olduğunu görmedi bile.

        Her iki durumda da…

        Rezaletin daniskası.

        Lakin cumhurbaşkanı da başbakan da “paralel yapı ile mücadele kararlığı”yla seçildi şu sıra.

        Allah şahittir ki…

        Ya entrikanın, numaranın daniskasını yüceltiyoruz…

        Yahut körlüğün, öngörüsüzlüğün şahikasını!

        Milyonlarca insan, daha bir yıl önce bile ya birbirine ve herkese yalan söyleyen veya ötekinin ne olduğunu göremeyenlerin her sözünde hikmet arıyor!

        “Allah’ın her şeyi gördüğünden, bildiğinden” dahi korkuları filan yok oysa!

        ***

        Başlığa gelince; o günlerde Başbakan’a soruyorlar, “ABD’de Gülen’i de ziyaret edecek misiniz” diye…

        O da başlıktaki cevabı veriyor.

        Hakikaten öyle!

        Diğer Yazılar