Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Futbol Federasyonu Başkanı müjdeyi verdi:

        Yeni sezonun adı Süleyman Seba Sezonu olacak.

        Fenerbahçe-Galatasaray Süper Kupa maçından belliydi böyle süper bi şey olacağı.

        Keşke basın toplantısına Melo ile Volkan da katılsaydı.

        Nasılsa Seba artık yok ya…

        Sezon da onun adına olur…

        Sezon sonu indirimli satışlar da!

        Şike olup olmadığı, şikenin mahkum olup olmadığı, şike davalarının kumpas olup olmadığı belirsiz ama fair-play ruhuna uygun bir sezonu daha idrak ediyoruz işte!

        Çünkü S.S.S. derken sonraki harf nasılsa yine Ş. Ş. Ş.

        ***

        Süleyman Seba Sezonu’na, Fenerbahçemiz teknik direktörün soyunma odası tapeleri sızdırılmış…

        Daha önce kendi teknik direktörünün telefonlarını sızdırmış Galatasarayımız, “Batı’ya açılan pencere”den gelip “Gazetecinin kafasına kapanan kapı” ile bir emekçinin ölümüne sebep olmuş, suçu güvenlikçiye atmış…

        Beşiktaşımız aha işte Seba’nın ardından Demirören gibi kulübe tek kuruş maddi-manevi yük olmamış değerli başkanını Federasyon’a yükseltmiş ve asla hesap sormamış…

        Trabzonsporumuz milyonlarca dolarlık krediyle dünyanın her yanından öz Trabzonlu topçu toplayıp Trabzonludan çok Cezayirli eleman bile kucaklamış...

        Milli Takım ve Galatasaray kaptanının adı, dün AKP’li olduğu için verildiği küçük stattan, bugün “paralelci” diye sökülmüş olarak girdik.

        ***

        Seba da hakikaten teknik direktörüne tuzak kurup kovardı…

        Seba da hakikaten muhabirleri aşağılar, dev demir kapıları kafalarına sürerdi…

        Seba da hakikaten şikeyi nasıl örtelim, gazetemizden hangi yazarı kovalım, iktidar emrinde federasyon başkanı olalım diye tüpleri peş peşe dizerdi…

        Seba da hakikaten altyapıdan çocukları kovup kredilerle transfer yapardı.

        O yüzden tam isabet!

        Nasılsa hayatta değil, sahada değil, kale boş, salla gitsin!

        ***

        Başkan’ın en çok şu beyanında heyecanlandım:

        “Bundan böyle demeçleriyle ekranlarımızı işgal eden kimi yöneticiler, yorumlarıyla çirkinliklere çanak tutan bazı medya mensuplarının aramızda barınamayacağı bir süreci başlatıyoruz.”

        Çok cesur değil mi? Kimi siyaset ve devlet erbabına, kimi havuzcuya söylenmiş gibiydi.

        Çünkü devam ediyordu:

        “Camianıza sahip çıkmak adına verdiğiniz demeçlerin tüm Türkiye’ye zarar verdiğini artık anlayın.”

        Şurasında yerimde hoplarken ceza sahasında düşüyordum:

        “Maç kaybedin, kupa kaybedin, para kaybedin ama asla kendinizi kaybetmeyin.”

        Bilhassa, bir işadamı olarak saydığı “para” kısmına dikkatinizi çekerim.

        Bu nasıl güzel vecizedir böyle; misal kendi holdingine, gazetesine de asabilir başkan; ne bileyim, iktidar partisine, muhalefete vecizeden tabelalar hediye edebilir.

        Milli Takım Direktörü de yanında, sakin sakin bu sözü onayladı.

        Zaten basın toplantısı, bir bakıma Belediye toplantısı, pardon Başakşehir toplantısı gibiydi:

        Başkan özellikle Beyoğlu’nda sıkı belediyeci…

        Yanında Başakşehir’in (Belediye’nin) Kulüpler Birliği Başkanı olmuş Başkanı…

        Ki nasıl olduysa, “şike kupası”nda, pardon “şike kumpası”nda onun adı bile karıştırılmıştı.

        Bir yanda da Başakşehir Fatih Terim Stadı’na adı verilmiş İmparator.

        Başakşehir’in başında da, Belediye’den Milli Takım Teknik Direktörlüğü’ne atanmış, sonra alınıp yerine Terim getirilmiş ve tekrar Belediye’ye alınmış bir Avcı.

        Bu durumda herhalde Seba da Beşiktaş’tan ziyade gizli bir Başakşehirli idi!

        En azından “Başaktaş”lı!

        ***

        Sayın Başkan’ın “Bizi insan yapan değerlerin taraftarı olun” sözü ise derin ama bir o kadar muammaydı.

        Çünkü “sizi insan yapan değerler”in, ne bileyim hisselerin, borsaların, menkul değerlerin, gayrimenkul değerlerinin, yeniden değerlemelerin, kredilerin, havuzların, masaların, kasaların yanına nasıl yaklaşacak her taraftar!

        ***

        Başkan, sezonun adının gerekçesini de şöyle kesin cümlelerle açıkladı:

        Çünkü Seba…

        Diğer renklere saygısıyla…

        Futbolcuyken meslektaşlarına efendiliğiyle…

        Yöneticiyken centilmenliğiyle…

        Başkanken efendiliği, centilmenliği ve saygısıyla…

        Ömrünün sonuna kadar duruşuyla…

        Hepimize örnek oldu!

        ***

        Bu hakikaten çok iyi bir kriter.

        Çünkü bu durumda gelecek sezon Yıldırım Demirören Sezonu…

        Sonraki de iki değerli başkanı asla birbirinden ayırmadan Aziz Yıldırım Ve Ünal Aysal Sezonu olabilir.

        Açıkçası, ağaçlara bakmaktan Fikret Orman’ı hala tam göremedim ama çalışırsa onun da bir sezonu olur.

        ***

        Seba’nın ruhu da lütfen kahrolmasın bu manzara karşısında…

        Baştan söyledikleri gibi…

        Alt tarafı bir sezon, geçer gider.

        Sonra her şey yerli yerine döner.

        Nasılsa bu oyunda yoksun…

        Bırak herkes istediği gibi oyun kursun!

        Seba’nın duruşu, dedikleri gibi, çok iyi bir örnektir onlar için…

        Boyun eğmek varken…

        Asla onun gibi dik durmazlar o yüzden!

        ***

        Türk futbolunun centilmen yapısına adadığım bu yazıyı Başkan beylere geçen günkü gibi seslenerek penaltılara kalmadan tamamlayayım:

        Madem Seba’yı çok “beyenir”siniz…

        Azcık öyle olmayı bi deneseniz!

        Ne bileyim işte…

        Para kaybedin, kendinizi kaybetseniz bile, “kedi”nizi kaybetmeyin!

        Diğer Yazılar