Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Osmanlı’nın orta son dönemleri nasıl bir bakıma “rehinelik tarihi” idiyse…

        Cumhuriyet tarihinin önemli bir bölümü de “rehinelik” hali oldu.

        Kısaca, devlet iradenizin (ve bu arada sık sık idarenizin), özellikle dış meselelerde, ama yığınla iç meselede de “başkalarının iradesi”ne bağımlı olması demek.

        Öyle uluslararası hukuk, AİHM içtihadı gibi “insan hakları”na dair olanlar değil.

        ABD gölgesinde kontrgerilla kurmak…

        Kore’ye asker göndermek zorunda kalmak…

        Cezayir’in bağımsızlığına evet oyu verememek…

        “İstiklal Savaşı”nın mirasçısı sayılan bir orduyu NATO, ABD ve hatta CIA hedefleri doğrultusunda komşu halklara ve kendi halkına karşı donatmak ve “NATO’ya, CIA’ye bağlı darbeler” eylemek…

        İncirlik’te 90 adet ABD nükleer bombası tutup yutkunmak…

        Bunları bazen ekonomik tehditler, bazen içerideki korkular, bazen havuç karşılığında yapmak.

        ***

        AKP de, esasen liderinin istediği ama daha iktidarda yeni olan parti çatlamasın diye grubun serbest bırakıldığı oylamada, “İşgal tezkeresi”nin reddiyle “haysiyetli” bir başlangıç yapmıştı...

        Bugün, 11,5 yılsonra, döne döne, yine “Irak ve Suriye’ye müdahale koalisyonu”na teslim olmaya vardı.

        1 Mart 2003’te ABD dayatması o tezkere, iktidarın bir kısmının, paşaların, Hürriyet gibi büyük medyanın, büyük sermayenin, bugün kimi cumhuriyetçi, muhalif geçinen nice gazetecinin, neo-con devşirmesi düşünce ve yazı erbabının, ABD baskı ve tehditlerinin karşısında bir kısım AKP’li ile CHP oyları sayesinde kabul edilmemişti.

        O gün Erdoğan henüz başbakanlık için kenarda bekliyordu ama sonrasında dünyanın neresine adım atsa, (kendisi çıksın istediği halde) o tezkerenin reddedilmiş olmasının onurunu yaşadı.

        Avrupa’dan Arap ülkelerine halklar…

        Sosyalistlerden Yeşiller’e Avrupa parlamenterleri…

        Ve sonra Avrupa Parlamentosu’nda “Türkiye’ye EVET” diye kalkan o pankartlar.

        O onur; rehin düşmemiş, “Batı demokrasileri” dahi tepeden inme, dayatma askeri müdahale kararları alırken, Meclis’te oylayıp bunu reddedebilmiş, darbe tehditleri ve küresel ekonomik şantajları fiilen umursamamış…

        Halkının yüzde 80’i savaş ve işgale karşı çıkmış bir ülkeye saygıydı.

        Onun Ortadoğu, İslam dünyası, hatta Avrupa için temsil ettiği bir umudun itibarıydı!

        ***

        Oysa şimdi diyorsunuz ki “Dünya 5’ten büyüktür”; kimse umursamıyor.

        Çünkü önce S: Arabistan, derken Katar, o arada “Suriye’de rejimle çatışan her örgüt dostumuzdur” deyip Nusra, Işid vesaire… hep rehin düşmüşsünüz.

        İçeride halkının bir kısmından nefret eden, tek adamlığa tapınan, dışarıda ise nihayetinde geri geri Kerry’nin eline, diline, peşine düşen, Obama’nın elde sopayla beyzbol oynadığı bir devletsiniz çünkü!

        Kendi barışınıza sarılmak yerine…

        Bir kısım Kürt halkını, size en yakın olanları sınır ötesinde savaşla ezmek üzere, Işid mışid tırlamışsınız!

        Kendi barışınızı neredeyse çöpe atmaktasınız.

        ***

        (Zaten o da kısa sürede “Irak’ta koalisyonun ortağıyız” kararlarıyla çöküp efsaneden ibaret kalmışsa da…)

        2003-2004’teki isyancı itibar çok uzak bir anıdır artık!

        Siz artık isyancı değil, içeride itirazları ezmek için yeniden tahkim edilmiş bir devletsiniz.

        Artık kendi ülkenizde dahi, dışlananların, ezilenlerin çığlığı olmaktan çıkıp tahakkümün kendisi olmuşsunuz.

        Barış, komşularla sıfır sorun hayalinin değil; komşularına da hançer gibi saplanan hülyaların sahibisiniz.

        Türkiye’ye EVET diye, o isyana saygıyla pankartlar açan sıralara değil, boşalmış tribünlere konuşuyorsunuz.

        BM’de “Çocukların öldürüldüğü bir dünyada kimse masum değildir” dediğinizde, lafta çok haklı olsanız bile, devlet görevlisinin öldürdüğü çocuğun annesini bile meydanlarda yuhalatmış da gelmişsiniz…

        Reklam kampanyalarıyla, esasen dünyanın kaderinde ve BM’de 5 devlet tahakkümüne karşı çok haklı bir öfke olan “Dünya 5’ten büyüktür, tüm kararlar bir devletin iki dudağı arasındadır” diye slogan atsanız da…

        Ülkenizde “Tek adam herkesten büyüktür… Herkes iki dudağından küçüktür” diye bir rejim yerleştirmişsiniz.

        ***

        Mırın kırın, ıkın sıkın, sonuçta Kerry ne diyor; ellerinde dosyalar, kozlar, tehditler var da önünüze bile koymuş gibi:

        “Türkiye koalisyona tüm yönleriyle katılacak!”

        İşte bu bir rehinelik durumudur…

        Sizden bile önce, sizin diyemediğinizi pat diye diyen, iradeniz üzerine irade koyan biri varsa, budur!

        Sizin “Orada Işid diye bir örgüt var…Ey Işid, Müslüman’san vatandaşlarımızı bırak” diye kibarca seslendiğinizle savaşmanızı, üs açmanızı istiyorsa, budur!

        “One minüt Kerry, gel beri” dediniz de, duymadık mı?

        Diğer Yazılar