Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkan Yardımcısı’nın “özrü” galiba “kabahati” yanında hafif kaldı!

        Çünkü “kabahat” tarihe geçti…

        “Özür” ise sadece makbule geçti!

        ***

        Biden’in hayatına ve eserlerine az göz gezdirince, ülkesinin “başkan”ı George W. Bush’a da bayağı ağır sözleri var geçmişte.

        Kendi Libya’da, Bush İsrail’de iken.

        Sonra onlar için de “özür” dilemiş!

        Esasen, donanımı itibariyle öyle pot kıracak, gaf yapacak bir Bush değil Biden!

        Biraz fazla dobra ama ne söylediyse “tarih olsun” istemiş zaten!

        ***

        “Türkiye ( ve S. Arabistan, Emirlikler) Işid’in çıkışından sorumlu. Esad’ı devirme ve Sünni-Şii savaşı çıkarmakta çok kararlıydılar. Esad’la savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar, on binlerce ton silah yolladılar. Dünyanın her yerinden aşırı cihatçılar kabul ettiler. Abarttığımı mı düşünüyorsunuz? Yardımlar nereye gitti? Şimdi birden herkes uyandı. Müttefiklerimizi bunlara desteği kesmeye ikna edemedik” denerek işlenen “kabahat”in özrü, öyle telefonda “Kusura bakma kardeş” diye olmaz.

        “Yanlış söylemişim. Bilmiyormuşum, Hepsi yalanmış. Türkiye Işid’in çıkışından sorumlu değildir. Türkiye, S. Arabistan ve Emirlikler’in Sünni-Şii savaşı diye bir niyeti yoktu. Esad’la savaşacak kimseye para, silah yollamadılar. Abartmışım. Müttefiklerimizin bunlara destek vermediğine ikna olduk. Pişmanım” diye olur.

        Ve “iftiracı, yalancı” bir ABD Başkan Yardımcısı olarak büyük bir skandala, NATO’da krize, Suriye’den Afganistan’a müdahil olan ittifaklarda çatlağa sebep olur.

        ***

        Sen de bir “özür”le yetinmezsin…

        “Tezkere”ni çıkarmazsın veya çıkmışsa, “tezkereye teskere” oylatıp hiç değilse “yabancı askerlerin Türkiye’de bulundurulması”ndan vazgeçersin.

        Patriotlarını yüzlerine fırlatır, Kürecik’ten “kalkan”ı söküp postalar, İncirlik’ten uçaklarını sepetler, orada istiflenmiş atom bombalarına “ananı da al git” dersin!

        Dediniz de duymadık mı?

        ***

        Tabii herhangi bir ABD başkanı veya yardımcısının kimseye, “Şuna silah, para verdin de zulümlere, vahşetlere yol açtın” diyecek ne yüzü ne de tarihi mevcut.

        Latin Amerika’dan Yunanistan’a, Türkiye’den Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya, yakın tarih boyu faşizanları, darbecileri, cuntaları, despotları, işkencecileri, katliamcıları silah ve parayla beslemiş bin bir suratın hiç yüzü yok.

        Şili’de seçilmiş başkanı konutunda öldürtenlerin, Nikaragua’da seçilmiş iktidar solcu diye ona karşı kontrgerilla besleyenlerin, Endonezya’da bir gecede yüz binlerce insanı kestirenlerin hiç yüzü yok.

        El Kaide’lerin de ortaya çıkışında S. Arabistan, Pakistan üzerinden para ve silah yığanların…

        Irak’ı herkesin herkesi katlettiği cehennem yapanların ve cehennemin yolunu çok daha önce, “milli petrol” isteyen İran ve Irak siyasetçilerini devirerek döşeyenlerin…

        İran’a karşı Saddam’ı kimyasallarla donatanların diyecek bir şeyi yok!

        Diyorlar, o ayrı.

        Bizim de Işid mışid mevzularında Biden’e de gelene gidene de diyecek pek bir şeyimizin esasen olmaması gibi!

        ***

        “Biden’in kabahati”nin en ciddi kısmı bana kalırsa “Işid’e destek”le suçladığı bölüm değildi.

        Daha ağırı şu olmalıydı; anlayana, hissedene, muhakemesi olana:

        “Türkiye yeni uyandı. Türkler çok iyi dostlarımızdır ve benim de uzun süre birlikte olduğun Erdoğan’la harika bir ilişkim var. Siz haklıydınız, dedi.”

        Daha da ağırı, özellikle iradesine “iki dudak arası” ipotek konmuş Başbakan, hükümet, AKP Grubu, tüm Meclis ve millet için şuydu belki:

        “New York’ta Erdoğan bana çok önemli bir bilgi vererek Meclis’ten çıkacak tezkereden bahsetti. Türk hava sahasının ABD insansız hava araçlarına açılacağını söylemiş, yeterli oy oluncaya kadar bundan bahsetmememi istemişti. Türk kara gücüne izin vermek, hava sahasının NATO ve müttefiklerce kullanılması, bizim insansız hava araçlarına açılması için Türk parlamentosunda oylama yaptılar”.

        Yani Meclis’in tecelli etmemiş iradesinin önceden ABD idaresine haber verildiğini söylemek.

        Millet için ağırı oydu, “ümmet” için de şuydu:

        “Bir Sünni devlet olarak Türkiye’nin Işid tehlikesini fark etmesi zaman aldı. Şimdi Başkan Obama’nın bir araya getirebildiği Sunni ülkelerden bir koalisyon var. ABD bir kez daha bir Müslüman ulusa gidip saldırgan olamazdı. Sünni bir örgüte saldırıya Sünnilerin liderlik etmesi gerekir.”

        ***

        İşte Sünni Blok-Şii Blok savaşı hayallerinin vardığı nokta:

        ABD emriyle, Sünni örgüte Sünni saldırısı!

        Kendi pişirdiğini kendin yemen için tezkere!

        Sanki Türkiye ABD’nin insansız hava aracıdır!

        ***

        Bütün bu süreçte (insani yardımlar hariç) gurur duyacak tek bir şey varsa…

        Vallahi ben de özür dilerim!

        Diğer Yazılar