Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), terör örgütü üyeleri ve sempatizanları tarafından geliştirilen ve kullanılan şifreli mesajlaşma programı ‘bylock’u kullanmanın başka delillerle desteklenmediği sürece, uygulamayı kullanmanın makul bir suç teşkil edemeyeceğine karar verdi.

        AİHM, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası gözaltına alınan ve bylock kullandığı gerekçesiyle tutuklanan eski polis memuru Tekin Akgün'ün açtığı davada "bylock" şifreleme aplikasyonunu kullanmanın "makul şüphe" oluşturmadığını, polis memuru Akgün'ün tutuklanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "özgürlük ve güvenlik hakkı"nı düzenleyen 5'inci maddesini ihlal ettiğine hükmetti.

        Bu karar örgüt üyeleri tarafından sevinç çığlıkları atılarak karşılandı. Oysa bu karar hali hazırda Yargıtay tarafından da kabul edilip uygulanıyor.

        Yargıtay 16. Ceza Dairesi, FETÖ sanıkları hakkında verdiği kararlarda Bylock kullanmanın tek başına delil olmayacağına, Bylock tespit değerlendirme raporu olmadan hüküm kurulamayacağına karar veriyor.

        Bylock Tespit Değerlendirme Raporlarının içerisinde, bu programın örgütsel amaçla kullanıldığının tespit edilmiş olması şartı aranıyor.

        Yargıtay 16. Ceza Dairesi, sevgilisiyle özgürce görüşebilmek için Bylock programını indiren ve sadece sevgilisiyle bu program üzerinden ‘cinsel içerikli’ sohbet eden sanık hakkında beraat kararı da vermişti.

        AİHM’in verdiği kararla kendi kararlarının örtüştüğünü belirten Yargıtay 16. Ceza Dairesi üyeleri uygulamalarını şöyle anlattılar: “Biz, bylock kullandığı kesin olarak ortaya çıkan kişinin yapmış olduğu görüşmelerin içeriğini ve yan delillerini birlikte değerlendirmeden karar vermiyoruz. Kişi, bylock'u örgütsel amaçlı kullanmamışsa, örgüt üyeliği iddialarına ilişkin yan delil de arıyoruz. Örgütsel bağlantı konusunda yan delil yoksa ve bylock görüşmeleri de örgütsel bağ için yeterli delil oluşturmuyorsa mahkumiyet hükmü kurmuyoruz. Ancak, bize gelen dosyaların yaklaşık yüzde 80’inde bylock kullananların dosyalarında örgütsel bağ için aradığımız diğer kriterler de genellikle bulunuyor.Tespit değerlendirme raporu olmadan mahkumiyet vermiyorduk. İçeriğinde konuşma yoksa yan delillerle örgütsel bağlantı aranıyordu. Tespit değerlendirme raporu yoksa, örgütsel bağ yoksa ve sadece bylock varsa mahkumiyet hükmü kurmuyoruz. Genellikle de tespit değerlendirme raporlarında örgütsel bağ ortaya çıktığı için mahkumiyet hükümlerini onuyoruz.

        Son AİHM kararında dosyaya münhasır değerlendirmelerde bulunmuşlar. İlk başta gelen dosyalara ilişkin verilmiş bir karar. Ucu açık bir takım değerlendirmelere de yer vermişler. Verilecek ana bylock kararları önemli bizim için. Biz zaten tek başına tutuklama için bylock yüklenmiş olmasını yeterli bulmuyoruz. Biz de bu karar doğrultusunda kararlar veriyoruz”

        AİHM'in verdiği kararın, Yargıtay’ın FETÖ dosyalarına ilişkin verdiği ilk kararlar sonrası olduğu, daha sonra Yargıtay uygulamalarının değiştiği ve böylece Türkiye’nin bu dosyalardan mahkum olmasının önüne geçildiği de dile getirildi.

        AİHM, Akgül'ün 17 Ekim 2016'da tutuklanması olayında "ByLock uygulamasının sadece Gülen hareketi tarafından kullanıldığı sonucuna varılamayacağını ve söz konusu aplikasyonu kullanmanın da iddia edilen suçların işlendiğine dair makul şüphe oluşturmadığı" kararını verdi. AİHM ayrıca Türkiye'nin, Akgül'e 12 bin euro tazminat ve 1000 euroluk mahkeme masraflarını da ödemesine hükmetti.

        Yargıtay’ın ilk dönemlerde bylock kullanmanın örgüt üyeliği için tek başına delil olacağına karar verdiği, daha sonra bu kararın değiştiğini hatırlatan Yargıtay üyeleri, “Yan delil olmadan ve örgütsel bağ kurmadan tek başına bylock kullananı zaten mahkum etmiyoruz” yorumunu yaptılar.

        Bu da gösteriyor ki FETÖ'cüler son AİHM kararına boşuna seviniyor…

        Diğer Yazılar