Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

ARİF BALKAN / HABERTÜRK

YAZI DİZİSİ 1

Yurt genelinde 7 Haziran’da yapılan genel seçimin sonucuna en yakın verileri sunan Andy-Ar’ın yönetim kurulu başkanı Faruk Acar, partiler arası oy geçişlerinden seçim öncesi kırılma noktalarına kadar sandığa yansıyan birçok olumlu ve olumsuz hamleyi HABERTÜRK için değerlendirdi

BAŞLARKEN...

‘Ortaya çıkan koalisyon zorunluluğu sürpriz değil’

Türkiye’de kamuyoyu eğilimi ve siyasi anket şirketlerinin ciddi yanılgı içine düştüğü 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni en yakın tahmin eden şirket olan Andy-Ar Strateji Geliştirme ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, 7 Haziran genel seçiminde en yakın tahminleri kamuoyuna sunan şirketler arasında yer aldı. AK Parti’nin yüzde 40.9’la birinci parti olarak çıktığı sandık sonuçlarına göre CHP yüzde 25, MHP yüzde 16.3, HDP’yse yüzde 13.1 oy aldı. Andy-Ar’ın seçim tahmini ve kamuoyu araştırma sonucuna göreyse AK Parti yüzde 41.9, CHP yüzde 25.8, MHP yüzde 16 ve HDP yüzde 10.7’ydi.

HABERTÜRK, genel seçim sonucunu gerçeğe en yakın biçimde tahmin eden Andy- Ar’ın yönetim kurulu başkanı Faruk Acar ile seçim sonucunu konuştu. Acar, ‘Milli Görüş’ geleneğini benimseyen ve AK Parti tabanını iyi tanıyan bir araştırmacı. 3 gün sürecek bu yazı dizisinde sonuçlara göre partiler arası oy geçişlerine, seçim öncesi kırılma noktalarından liderlerin sandığa yansıyan olumlu ya da olumsuz hamlelerine kadar 7 Haziran seçimlerinin en geniş fotoğrafını bulacaksınız. AK Parti’nin düşüşünü, CHP, MHP ve barajı geçen HDP’yi değerlendiren Acar’a göre, seçim sonuçları ve ortaya çıkan koalisyon zorunluluğu sürpriz değil. Seçmenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı akil adam pozisyonunda görmek istediğini belirten Acar, 4 partiyi ve söylemlerin sandığa yansımasını sizin için değerlendirdi

PARTİLER arası oy hareketini, AK Parti’nin düşüşünü ve HDP’nin yükselişini anlatan Faruk Acar, koalisyonun “Geliyorum” dediğini söylüyor. Acar’a göre AK Parti’nin oylarındaki düşüşe neden olan kırılma noktası 2013 Haziran’da, yani Gezi Parkı protestoları zamanında başladı. Acar, bunun gerekçelerini şöyle aktarıyor: “AK Parti adına olumsuzluğun ‘Geliyorum’ dediği kırılma noktası, Gezi Parkı olayları oldu. Arkasından 17-25 Aralık operasyonları ikinci bir kırılma noktasıydı. Bu dönemde AK Parti’nin yolsuzlukla ilgili gündemi ilk kez kamuoyuna açıldı. Tüm bunlar yaşanırken ülke bir yerel seçim arifesindeydi. Ancak 30 Mart yerel seçimlerinde bunun sandığa yansımasını göremedik. Çünkü dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan, akıllıca bir tavırla seçmende daha tehlikeli olduğunu düşündüğü paralel yapı olgusunu yerleştirdi. Seçmen de bu seçimde paralel yapıya bir mesaj vermek istedi. AK Parti bunu çok iyi okudu.”

‘TEMİZLENME YAŞANAMADI’

Acar’a göre, 17-25 Aralık sürecinin ardından devam eden günlerde AK Parti için bir diğer önemli kırılma noktası oldu ve ‘temizlenme’ yaşanamadı. Acar, AK Parti’nin de içinde fazlaca dillendirilen bu temizlenme durumu yaşanamamasının seçim sonuçlarına etkisine dikkat çekiyor.

“Pek etkisi yok dense de bir 2007’deki Cumhurbaşkanlığı oylaması, Abdullah Gül’ün Köşk’e çıkması, bir de TBMM çatısı altındaki Yüce Divan oylaması, toplumun tüm kesimleri tarafından ekran başından takip edildi” diyen Acar, kahvehanelerden evlere kadar hemen herkesin oylamayı ekranları başından pür dikkat izlediğini belirtiyor.

Acar, seçmende bu oylamanın ardından çıkan sonucun ciddi izler bıraktığını dile getirerek “AK Parti seçmenlerine ‘13 yıllık AK Parti iktidarının en beğenmediğiniz icraatı ne?’ diye açık uçlu bir soru sorduğumuzda ilk iki sırada emekli ve işçi maaşları gibi ekonomik unsurlar gelse de üçüncü sırada Yüce Divan giriyor artık sonuçlara. Seçmen gözünde ‘Bu işin çözülmesi gerekiyordu’ diye bir tutum gelişti” yorumunda bulunuyor.

‘İPİN UCU KAÇINCA...’

Acar, seçim sonuçlarını doğrudan etkileyen kırılma noktalarıyla AK Parti için tabiri caizse ipin ucunun kaçtığına inanıyor. Seçmenin Erdoğan’ı artık Cumhurbaşkanı olarak ülkenin akil pozisyonunda görmek istediğini kaydeden Acar, “Seçmen Erdoğan’ın toplumun diğer kesimlerini de kucaklayan biri olmasını istedi. Siyaseten AK Parti’den uzak olmayan ama diğer kesimleri de dışlamayan bir pozisyonda olması gerektiği mesajını verdi. Bir diğer mesajsa başkanlık döneminin başlamaması ve burada son bulması gerektiği. Artık başkanlık rafa kalkmıştır. En azından Erdoğanlı başkanlık dönemi rafa kalkmıştır. Çünkü araştırmalarımızda herkes başkanlık sistemini Erdoğan üzerinden tarif ediyor. Dolayısıyla karşıt olunan Erdoğan’ın başkanlığıdır” diyor.

‘CHP’NİN OYU GİTTİ DİYEMEYİZ’

Partiler arası oy geçişlerinde belirleyici unsur olarak en büyük payın CHP’de olduğunu ifade eden Acar, “Kelimenin tam anlamıyla söylecek olursak, seçimin denklemini CHP belirledi. CHP, önceki seçimde yüzde 29 oy aldı da bugün yüzde 26 aldı değil; CHP daha önce yüzde 26 almıştı, bugün de yüzde 25 aldı. Sayısal olarak baktığımızda CHP’de 300 bin civarı artış olduğunu görüyoruz. AK Parti’deki düşüşse 3 milyona yakın. HDP’nin yüzde 13 olmasını sağlayan seçmen daha önce CHP’ye oy vermemişti ama HDP olmasa CHP’ye oy verecek olan seçmendi. HDP’nin baraj meselesi, etkili kampanyası olmasaydı yeni seçmen oyu CHP’ye gidebilirdi ama gitmedi. Dolayısıyla ‘Bu CHP seçmenidir, onların oyları HDP’ye gitmiştir’ diyemeyiz. Ama CHP bu seçimde seçimin denklemini kuran parti oldu” diye konuşuyor.

‘AK PARTİ’DEN CHP’YE % 1 GİTTİ’

AK Parti’den HDP’ye yaklaşık 4 puanlık bir oy kayması yaşandığını ifade eden Acar, şunları söylüyor: “Seçim dönemi boyunca HDP’nin CHP’den ciddi oranda oy alacağı söylense de gerçekte böyle olmadı. Güneydoğu sonuçlarını incelediğinizde Kürt ve muhafazakâr seçmenlerin AK Parti yerine HDP’ye oy verdiğini görüyoruz. Yüzde 2-3 arası da MHP’ye gitti. Diğer yüzde ise öbür partilere dağıldı. Burada ilginç olan, yüzde 1 civarı AK Parti oyunun CHP’ye gitmesidir. Bu şu ana kadar karşılaşmadığımız bir durum. Seçimden önce yaptığımız son araştırmalarda da bariz şekilde bu sonuca ulaştık. Bu yüzde 1’lik kesimin profili ne? 60 yaşın üzeri emekli kesim emekli maaş vaadi ile AK Parti’den CHP’ye kaydı. Bu da bize gösterdi ki, ‘AK Parti’den CHP’ye oy gitmez’ söylemi bir tabudan ibaret. Tabu kısmen de olsa yıkıldı.”

‘MHP DAHA FAZLA GÜNDEM OLABİLİRDİ’

MHP’nin oy alabileceği çok geniş bir kitle olmasına rağmen potansiyelini kullanmadığını düşünen Acar, şu yorumda bulunuyor: “MHP, hem AK Parti’den hem de CHP’den oy alabilecek durumda. Yani bir diğer ifadeyle hem sağdan hem soldan oy alabilir. Bu diğer partiler için çok geçerli değil. Meydanlarda MHP’ye giden oyları engellemek için ‘Kürt sorunu yoktur’ söylemi kullanılsa da AK Parti’den MHP’ye geçiş oldu. Ancak MHP bunu fırsata çeviremedi. Parti daha fazla gündem olabilirdi. CHP’nin temasını değiştirdiği bir süreçte MHP klasik tarzını sürdürdü.”

‘HDP ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR BORÇLU’

Seçimin mutlak kazananı olarak HDP’yi değerlendirmek gerektiğini belirten Acar, “HDP kampanyasına bakılarak genel kanı anlamında ‘Emanet oylarla barajı geçti’ demek haksızlık olur” diyor. HDP için emanet oy tanımı yerine “Seçmen şans verdi” demenin daha doğru olacağını anlatan Acar, “Eşbaşkan Selahattin Demirtaş’tan Figen Yüksekdağ’a hemen tüm partililerin dili seçmeni tatmin etti. HDP’ye oy veren insanlar ‘Lanet olsun, kötü bir partidir; yine de vereyim’ diyerek sandığa gitmedi. Ancak bu noktada HDP AK Parti’ye ve özellikle de Erdoğan’a teşekkür etmeli. Özellikle Erdoğan, Demirtaş’ı ve HDP’nin duruşunu hedef tahtasına koyunca her yerde HDP konuşuldu. Görmezden gelinen bir tutum izlenseydi, HDP bu orana ulaşamayabilirdi” ifadesini kullanıyor.

CHP’NİN EMEKLİ VAADİ DOĞRUYDU

ARAŞTIRMALARA yansıyan bir diğer önemli sonuçsa hangi parti seçmeni olursa olsun CHP’nin emekliye çift ikramiye sözünün toplumda karşılık bulması oldu. Seçmenlerden yüzde 61.3’ü CHP’nin vaadini desteklerken, yüzde 32.6’sı olumsuz görüş bildirdi.

YÜZDE 58 BAŞKANLIĞA KARŞIYDI

ANDY-AR’ın seçim öncesi yaptığı bir diğer çarpıcı araştırma başkanlık sistemi üzerineydi. Araştırma sonuçlarına göre seçmenlerin yüzde 58.6’sı başkanlık sistemini istemiyor. Yüzde 33.7’si başkanlık için olumlu görüş bildirirken, yüzde 7.7’lik kesimse fikir belirtmedi.

‘YÜCE DİVAN’ AK PARTİLİ İÇİN ÜÇÜNCÜ SORUNDU

ANDY-AR’ın Nisan 2015’te yaptığı araştırmaya göre “AK Parti’nin en beğenmediğiniz icraatı ne?” açık uçlu sorusuna AK Parti seçmenlerinin yüzde 6.9’u “İşçi ve emekli maaşlarının durumu” yanıtını verdi. AK Partililerin yüzde 6’sı çözüm süreci ve tavizleri işaret etti. AK Parti seçmenini en fazla rahatsız eden üçüncü konuysa yüzde 5.9 ile “Yüce Divan’da bakanların yargılanmaması” oldu.

 

YAZI DİZİSİ 2

‘İlk kez oy veren seçmenin eğilimi sosyal demokrat’

30 Mart yerel seçimi, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 7 Haziran genel seçimi sonuçlarına en yakın verileri sunan Andy-Ar’ın yönetim kurulu başkanı Faruk Acar, ilk kez sandığa giden seçmenin eğiliminin ‘sosyal demokrat’ olduğunu söyledi. Acar, “Türkiye’de 7 yıl önce yüzde 70’e yüzde 30 olan sağ-sol dengesi artık yüzde 65’e yüzde 35 seviyesine geldi. Yeni jenerasyonun sosyal demokrat algısının daha yüksek olduğu bir döneme girildi” dedi

7 Haziran’da yapılan genel seçimde 1 milyonu aşkın genç seçmen sandığa gitti. Türkiye’de kamuoyu eğilimi ve siyasi anket şirketleri arasında 7 Haziran seçim sonuçlarını doğru tahmin eden Andy-Ar Strateji Geliştirme ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin yönetim kurulu başkanı Faruk Acar’a göre, Türkiye’de sandığa ilk kez giden gençler sosyal demokrat eğilime daha yakın.

Acar, “Türkiye’de 7 yıl önce yüzde 70’e yüzde 30 olan sağ-sol dengesi artık yüzde 65’e yüzde 35 oranına geldi. Yeni jenerasyonun sosyal demokrat algısının daha yüksek olduğu bir döneme girildi. Yeni seçmenler geliyor ve bu seçmen aslında azınlık gibi görünen seçmene eklenti yapıyor. Sağa doğru gelen yeni bir seçmen kitlesinden bahsedemiyoruz. Partilerin bu gerçeği okuması oy dağılımına doğrudan etki eder” diye konuştu.

‘AK PARTİ BU HAMLEYİ BEKLEMİYORDU’

Acar, CHP’nin partiler arasında seçmen taleplerini en iyi okuyan parti olduğu kanısında. CHP adına toplum gözünde sürekli AK Parti’ye muhalefet ederek yürütülen kampanyaların, ilk kez seçmenin taleplerini karşılamaya yönelik oluşturulduğunu belirten Acar, CHP’nin adaylarını önseçimle belirlemesini önemli bulduğunu söyledi. Acar, CHP’nin ‘çok özel’ bir hamle yaparak önseçimle aday belirlemesinin seçim kampanyası döneminde takdir topladığını ifade ederek, “Bu yöntem teşkilatlarda kırgınlık olmasının önüne geçti. Teşkilatların çalışması açısından önemliydi. CHP kampanyasını çok özel çalışmalarla yürüttü. Topluma çok önemli isimler de sundu. Selin Sayek Böke bunun en önemli örneğiydi. Teşkilatlarda karşılığı olan isimler belirlendi. Emeklilerle ilgili meseleye giriş şekli çok önemliydi. Halkın ekonomiyle ilgili kaygısını çok iyi okudu. AK Parti, CHP’den böyle bir hamle beklemiyordu. Kelimenin tam anlamıyla hazırlıksız yakalandı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil herkes CHP’yi mindere çekmek istedi. Ama Kılıçdaroğlu ‘Hayır, ben projelerime bakıyorum’ dedi. Bu çok önemli bir hamleydi. Ortaya konulan vizyon, seçmenin taleplerini en iyi okuyan vizyondu” ifadesini kullandı.

‘MHP, HDP’NİN GELİŞİNİ GÖRDÜ’

Acar, seçim öncesi MHP’nin yükselişte olduğunun hissedildiğini kaydederek çözüm sürecindeki belirsizliğin MHP adına kazanım olarak sandığa yansıdığını vurguladı. “Kürt sorunuyla ilgili belirsizlik olması nedeniyle MHP zaten bir kazanım elde edecekti. Muhafazakârların da oy verebileceği bir parti olması sebebiyle MHP’ye bir akış bekleniyordu” diyen Acar, MHP’nin bunu fırsata çeviremediği kanısında. Acar, bazı bölgelerde yanlış aday tercihlerinin etkisinin hissedildiğini dile getirerek şunları söyledi:

“Kampanya sürecinde MHP çok konuşulmadı. Meral Akşener’e bir alçağın iftirası, süreci domine etmeye çalışması dışında, MHP gündeme gelemedi. Son düzlüğe girildiğinde ise ‘Nasılsa biz yükseldik’ diyerek sürdürülebilir bir kampanya hâkim kılamadı. Meydanlarda yükseliş görüldü. Araştırmalarda da tespit edildi. ‘MHP çok başarılı oldu’ demek doğru değil. Neticede karşıtı olduğu HDP ile eşdeğer milletvekiline ulaştı. Kampanya sürecinde HDP ile çok fazla diyaloğa girmemesinin tek bir nedeni vardı. MHP, HDP’nin gelişini gördü. Kampanya sürecinde HDP ile fazla tartışmaya girmemelerinin nedeni bu. Dilini değiştirmedi ama olayı başka bir perspektifle yöneltti. Sadece HDP’ye vuran klasik bir MHP görmedik. Bu da akıllıca olanıydı.”

‘YENİ FENOMEN: DEMİRTAŞ’

Seçim sonrası en özel parantez açılması gereken parti HDP oldu. Acar, HDP ekiplerinin yürüttüğü kampanyanın yüksek bütçelerle bile bu kadar verimli şekilde yönetilemeyeceğini belirterek “HDP’nin kampanyasını parayla yönetseniz, bu kadar konuşulmayı başaramazsınız” yorumunu yaptı. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasıyla başlayan sürecin önemini vurgulayan Acar, “O dönem Ekmeleddin İhsanoğlu, Erdoğan’a vurmayınca, Erdoğan o konuma Selahattin Demirtaş’ı çekti. Erdoğan, kimi hedefine aldıysa ya onu siyaset dışı bıraktı ya da yüceltti. Eğer doluysanız yükseliyorsunuz. Yani aslında başaktör Cumhurbaşkanı Erdoğan. Selahattin Demirtaş, PKK uzantısı algısını kırmak üzere iyi niyetli yaklaşım sergiledi. Çözüm için kararlı göründü ve bu kendisini fenomen yaptı. Bugünkü tabirle popstar edasıyla Türkiye’deki azınlıkların, gençlerin ve farklı kimliklerin hatta Nişantaşı’nın bile dikkatini çekti” dedi.

‘DEMAGOJİDEN UZAK’

Eş genel başkanlık, barış ve demokrasi gibi söylemlerin demagoji içermeden topluma aktarılmasının önemine değinen Acar, şu değerlendirmede bulundu: “HDP’nin adayları çok anlamlı ve önemliydi. Tüm renkleri içinde barındıran bir kadrosu var. Bu bir riskti aslında. Ama akıllıca siyasi okumayla bunu fırsata çevirdiler. Kumar oynayarak da girmediler, siyasi planları vardı. Demirtaş artık Türkiye’de özel bir liderlik pozisyonunda. Bir araştırmamız oldu. Türkiye’de Erdoğan’ın ardından yüzde 26 ile Demirtaş en beğenilen lider. Demirtaş dilini değiştirmedi, samimiyet noktasında herkese dokundu. Kampanyasında asgari ücret, ekonomi ve başkaca projeler de sundu. Ama esas vurgu barıştı. Biz olma duygusuydu. Çok iyi bir kampanya dönemiydi. Gönüllülük esasına dayanan bir süreç yürütüldü. 20 yıl önceki Refah Partili, bugünkü AK Partililer gibi gönüllülük esasıyla çalıştılar. Emanet oy tabirine çok katılmıyorum. Dilini değiştirmiş olması insanlarda kredi yarattı. Yüzde 13, başına silah dayanarak verilmiş oy değil. İnsanlar gönülden oy verdi. Seçim öncesi çalışmalarda HDP ve MHP seçmeni kendini gizlerdi. Bu seçim öncesi araştırmalarda Güneydoğu’dan gelen verilerde seçmen ‘Ben HDP’ye oy verdim. Tabii ki yine HDP’ye oy vereceğim’ dedi. Bu önemliydi.”

‘AK PARTİ’DE TEŞKİLAT KÜSTÜ’

AK Parti’de değişen teşkilat yöneticilerinin tabanı küstürdüğünü aktaran Acar, Süleyman Soylu’nun AK Parti teşkilatlarında henüz karşılığı oluşturulmadan başkanlığa getiriliyor olmasını kritik buluyor. Acar, Milli Görüş’ten gelen insanlarda yani asıl tabanda, Soylu değişikliğinin rahatsızlığa neden olduğunu söyleyerek şunları ifade etti: “Teşkilatta tabanı oluşturanlar arasında ‘Bizim artık bu partide kıymetimiz bilinmeyecek’ endişesi oluştu. İl ve ilçe kongrelerinde ortaya çıkan sonuçlar da eklenince bence AK Parti için görülmesi gereken ama görülmeyen en önemli hatalardan biri buydu. Teşkilat başkanlığı AK Parti’yi var eden bir oluşum. Bu süreçte teşkilat içinde herkes başkan oldu. O bayrak asma, o heyecan, ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ durumuna geldi. 2002 ruhu yerini, ‘Ben AK Parti’de bilmem ne ilçesinde yöneticiyim’ söylemine bıraktı. Bunlar partiye sonradan eklemlenen kişilerde oluştu. Bu da gözden kaçan önemli bir sorun oldu. Yaşanan değişim asıl tabanı incitti, kırdı ve bir noktada küskünler oluşturdu. Aday adaylığı sürecinde de bu sürdü. Tepeden inme dediğimiz listelerle tabanın aslında bayrak asmayan isimleri görmüş olması müthiş bir etki yarattı. Özellikle Güneydoğu’daki isimlerin dramatik düşüşüne sahne oldu. Halktan uzaklaşan bakış açısı karşılığını buldu ve canını dişine takarak çalışan teşkilatlar ‘Ben çalışmam’ deme noktasına geldi.”

SEÇMEN ‘ÇÖZÜM’Ü DESTEKLİYOR

ANDY-AR tarafından seçimden kısa süre önce yapılan kapsamlı saha çalışmalarında seçmenin çözüm sürecini desteklediği görülüyor. Seçmenlerin yüzde 46.3’ü çözüm sürecinin sürdürülmesi gerektiğini düşünürken, yüzde 37.2’si süreci desteklemediğini söyledi.

SEÇMEN EKONOMİK AÇIDAN KAYGILI

ANDY-AR’ın çarpıcı tespitlerinden biri de ekonomiyle ilgili. Yapılan saha çalışmalarında seçmenlere “Gelecek 1 yılda ekonominin iyiye gideceğine inanıyor musunuz?” sorusu yönetildi. Seçmenlerin yüzde 41.3’ü ekonominin kötüye gideceğini ifade ederken, yüzde 25.6’sı iyiye gideceği yönünde fikir belirtti.

‘ERDOĞAN’IN ARDINDAN GELECEK İSİM ZORLANACAKTI’

ACAR, genel itibarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahaya indiği tarih bakımından değerlendirildiğinde AK Parti’de düşüşün devam ettiğini belirterek şöyle konuştu: “AK Parti’nin oy oranları seçim öncesi yüzde 45’ten başladı, sonra yüzde 43, en sonunda da yüzde 41’e indi. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra eski teamüllerin rafa kaldırılması, aslında AK Partili bir Cumhurbaşkanı olduğunu kamuoyuna ısıttı. Fakat AK Parti’de bir de lider değişti. 13 yıl fenomenleşen, karizmatik bir liderin ardından yerine her geçebilecek isim zorlanacaktı. ‘En beğendiğiniz bakanlar’ araştırmalarında hep birinci sıraya çıkmış ve Dışişleri Bakanlığı’nda gösterdiği başarıyla beğeni toplayan Ahmet Davutoğlu partinin başına geldi. Ama Davutoğlu’nun Suriye politikaları hasabiyle seçmende kabul gören durumu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yerini başarısızlık algısına çevirdi. AK Parti mitinglerini çok yakından izleyen biri olarak; meydanlar dolmadı ve o heyecan yoktu. Bunlar bir ölçü değil. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting meydanları çok daha fazla doluydu.”

 

YAZI DİZİSİ 3

‘Muhalefetin eline büyük fırsat geçti’

Andy-Ar Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Acar, 7 Haziran genel seçimlerinin ardından ortaya çıkan tabloyu şöyle değerlendirdi: “Mesele sadece Cumhurbaşkanı’yla ilgili değil. Muhalefetin eline ilk kez bu yönde bir fırsat geçti. Partiler de bu fırsatı sonuna kadar kullanmak isteyecektir”

30 Mart yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından 7 Haziran’da yapılan milletvekilliği seçimini de en yakın tahminle kamuoyuna sunan Andy-Ar’ın Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Acar, siyasi partilerin çizdiği tablodan bir koalisyonun çıkmasının güç olduğunu söyledi. Acar, “Her 4 parti de koalisyon için belli çizgiler çekiyor. AK Parti, Cumhurbaşkanı’nın Anayasal sınırlara çekilmesi ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili katı duruş sergilerken, diğer partiler bu konularla ilgili ısrarcı. Bugünkü tabloda bir koalisyonun kurulması zor görünüyor” diye konuştu.

‘SÖYLEMLER BELİRLEYİCİ OLUR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vereceği yetkiyle görüşmelerin doğal olarak yapılacağını belirten Acar, “Mesele sadece Cumhurbaşkanı’yla ilgili değil. Muhalefetin eline ilk kez bu yönde bir fırsat geçti. Partiler de bu fırsatı sonuna kadar kullanmak isteyecektir. 17-25 Aralık dosyalarının tekrar açılması, Sayıştay raporları ve bürokrasideki hâkimiyeti kırmak isteyeceklerdir” dedi.

Hiçbir tarafın uzlaşamadığı bir tabloda erken seçimin kaçınılmaz olduğunu ifade eden Acar, “Erken seçim sürecinde AK Parti, muhalefeti hedef alarak ‘Kaos istiyorlar, istikrarı bozmak istiyorlar’ temasını kullanabilir. ‘İşte gördünüz bu muhalefet iş yapmak istemiyor’ söylemleri hâkim olabilir. Bu AK Parti için stratejik olarak doğru bir hamle. Toplum bu önermeleri alırsa AK Parti’nin oyu yüzde 45’lere çıkabilir. Ancak bu durumda muhalefet de kendini ifade edecektir. Muhalefet, ‘Bizim kırmızı çizgilerimiz belli. Erdoğan ve Yüce Divan’ı şart koştuk. Kabul etmediler’ derse ve toplum bunu satın alırsa AK Parti’nin oyu bir anda yüzde 35’lere düşebilir. Süreçte ekonomi verileri de önemli rol oynacaktır” diye konuştu.

‘SİYASETTE YENİ AKTÖRLER’

Acar’a göre bundan sonraki süreçte siyasette başka aktörler de görmeye hazırlıklı olmalıyız. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yeniden siyasete girmesi yönünde AK Parti seçmenleri arasında ciddi bir talep olduğunu kaydeden Acar, “Seçim öncesi yaptığımız araştırmalarda ‘Türkiye’nin geleceğinde etkili olabilecek potansiyel bir adayınız var mı?’ sorusuna, yüzde 52.6 gibi bir oranla Abdullah Gül cevabını aldık. Keza aynı araştırmada seçmenlerin yüzde 38.5’i Abdullah Gül’ü Başbakan olarak görmek istediklerini belirttiler. Bu sonuçlar, gelecek dönemde Abdullah Gül isminin yeniden siyaset arenasında görünür olabileceği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

SEÇİM BARAJI DÜŞÜRÜLSÜN MÜ?

Andy-Ar Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Acar, yüzde 10 seçim barajının seçmen tarafından kabul görmediğini de dile getirdi. Acar, seçmenlerin yarısından fazlasının barajla ilgili olumsuz kanıya sahip olduğunu belirterek “Yaptığımız her saha çalışmasında seçmenlerde barajın düşürülmesi yönünde bir eğilim olduğunu ölçümledik. En son yaptığımız araştırmaya göre seçmenlerin yarısı barajın düşürülmesi gerektiği yönünde fikir belirtti” dedi. Andy-Ar tarafından yapılan araştırmada seçmenlerin yüzde 52.5’i, yüzde 10 olan seçim barajının düşürülmesi gerektiğini söyledi. Araştırmada, seçmenlerin yüzde 30.3’lük kısmıysa barajın kalması gerektiği yönünde fikir belirtti.

GÜL AKTİF SİYASETE DÖNSÜN MÜ?

Andy-Ar’ın seçim öncesi yaptığı araştırmalarda seçmenlere sorduğu “Abdullah Gül’ün aktif siyasete dönmesini istiyor musunuz?” sorusuna seçmenlerin yüzde 58.4’ü ‘Evet’ yanıtını verdi. Yüzde 24.2’lik bir oransa Gül’ün siyasete dönmemesi gerektiği yönünde fikir belirtti.

BAKMADAN GEÇME