Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki TÜRKSAT'a giderek yayınları kesmeye çalışan 5'i sivil, 16 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

        Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan tutuklu sanıklar, avukatları ve yakınları ile müştekiler yer aldı.

        Duruşmaya, verilen öğle arasının ardından sanıkların savunmalarıyla devam edildi.

        Sanıklardan eski astsubay Osman Kemal Küçük, Özel Kuvvetler Komutanlığı Eğitim Destek Taburu TİM personeli sağlık uzmanı astsubay kıdemli başçavuş olarak görev yaptığını, 14 Temmuz günü öğle saatlerinde cuntacı general Semih Terzi'nin, iş yerindeki telefondan kendisini arayarak, 15 Temmuz'da gizli bir koruma tatbikatı yapılacağını söylediğini aktardı. Terzi'nin, "Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın kendisine talimat verdiği"ni söylediği ve yine bu davanın sanıklarından üsteğmen Ergun Özyurt'u aramasını istediğini belirten Küçük, Özyurt ile irtibata geçtiğini anlattı.

        Emir üzerine, 15 Temmuz günü saat 21.00 gibi Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiklerini, Ergun üsteğmenin talimatıyla TÜRKSAT'a gidileceğinin belirtildiğini ifade eden Küçük, helikopterle TÜRKSAT'a geçtiklerini kaydetti.

        FETÖ ile bağlantısının bulunmadığını, "ByLock" kullanmadığını iddia eden Küçük, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini dile getirdi.

        Küçük, şunları söyledi:

        "Tatbikat yapılacağı gerekçesiyle emir verildi, verilen emre uyarak hareket ettim. TÜRKSAT'ta açılan ateş sonucu yaralananları görünce bunun tatbikat olmadığını anladım. Kimseyi yaralama amacıyla ateş etmedim. Personel muhafaza altına alınmıştı, o işlemleri ben yapmadım. Dışarıdan bir araç hızla gelmeye başladı, 'dur' ihtarına uymadı, ateş açıldı. İki ateş arasında kaldım, yere çöktüm, rastgele havaya ateş ettim."

        Küçük, daha sonra TÜRKSAT'tan ayrılmalarının istendiğini, TÜRKSAT'ın bombalanacağının söylendiğini, bunun üzerine orada bulunan personele ait üç araçla TÜRKSAT'tan ayrıldıklarını söyledi.

        Konya yoluna çıkarken tekrar ateş altında kaldıklarını, aracın devrildiğini anlatan Küçük, Konya yolunda tarlalara doğru 1-2 saat yürüdüklerini, daha sonra üsteğmen Ergun Özyurt'un birileriyle bağlantı kurduğunu, bulundukları yere gelen bir helikopter ile Akıncı Üssü'ne götürüldüklerini kaydetti.

        Küçük, sabah 07.00-08.00'e kadar Akıncı Üssü'nde kaldıklarını, daha sonra tel örgülerden kaçtıklarını belirterek, "Birilerini öldürme, yaralama gibi bir amacım olsaydı karşıma gelen herkesi vurabilecek güçteyim. Özel kuvvetler personeliyim. Kimseye zarar vermeden kendimiz de zarara uğramadan kaçmayı düşündük." dedi.

        Ayaş yolu üzerinde hobi bahçelerinden birinden kıyafet alarak üzerlerini değiştirdiklerini, Yenikent'te yiyecek, içecek aldıklarını, Ahmet Kultar ile parklarda yattıklarını anlatan Küçük, şunları kaydetti:

        "Kendisine daha önce yardım ettiğim için bana minnet borcu olan Recep Cicos isimli şahıs aklıma geldi. Adresini vermişti. Onun yanında kalabileceğimizi düşündüm. Kapucu'ya da Recep Cicos'un adresini verdim, evine gittik. Başımızdan geçenleri anlattık. Bizim de darbeci olarak arandığımızı, aslında içinde olmadığımızı, bu nedenle saklanmak için bir yere ihtiyacımız olduğunu söyledim. O da bizi saklayabileceğini söyledi. Daha sonra Ali Kapucu, yine bizimle birlikte görev yapan astsubay başçavuş Uğur Demirtaş ile eve geldi. Bu şekilde orada kaldık. Eşi hamileydi, ailesinin evine göndermişti, evde yalnızdı. Maddi sıkıntı çekiyordu, bin 500 liraya evini kiraladık, ocak ayına kadar bu evde kaldık. Cicos'un eşi hakkında yakalama kararı varmış, polisler, 'Kimin için geldik kimi bulduk' dediler."

        - "TÜRKSAT'a gitmedim"

        Sanıklardan Fatih Aslan da 11 Temmuz'da eşinin sınava girmesi ve 8 aylık kızına bakması gerektiğinden komutanlarından izin istediğini, izin verilmemesi üzerine 15 Temmuz sabahı rapor aldığını söyledi ancak o gece için tatbikat yapılacağının söylendiğini, Özel Kuvvetler'de bu işler önemli olduğu için raporlu olmasına rağmen tatbikata katılmaya karar verdiğini savunan Aslan, tatbikat amacıyla saat 22.30 sıralarında Çankaya Köşkü içindeki Muhafız Alayı'na gittiğini söyledi.

        Aslan, "İnternetteki haberlere baktım, olağan dışı durumdan şüphelendim. Yaşananları sordum, 'darbeyle ilgimiz yok' dediler. Tabancamı çekmeye çalıştım üzerime atladılar, ağaç altına yatırıldım buradan Akıncı Üssü'ne götürüldüm. TÜRKSAT'a gitmedim. Akıncı Üssü'ndeki kargaşadan yararlanarak kaçtım, yolda sivil ekipleri görünce durumu anlattım, gözaltına alındım" şeklinde ifade verdi.

        Aslan, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, hiçbir örgütsel faaliyet içinde bulunmadığını ileri sürdü.

        Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, "Sanıklardan Semih Sancak, senin de orada olduğunu söylüyor. Helikopterle birlikte gitmişsiniz" demesi üzerine Aslan, "Yalan söylüyor veya yanlış hatırlıyor" dedi.

        Ademoğlu'nun, "İddianamede de kamera kayıtlarına göre 9 kişilik ekiple nizamiye bölgesinde bulunduğun iddia ediliyor. Güvenlik görevlisi Ferhat Derecik'in aracına ateş ettiğin de söyleniyor. Ayrıca müştekiler arasında da seni fotoğraf üzerinden teşhis edenler var" sözleri üzerine, sanık Aslan, bu suçlamaların hiçbirisini kabul etmediğini söyledi.

        Sanıklardan Mesut Sancak'ın, tutuklu bulunduğu cezaevinden sesli ve görüntülü kayıt sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurularak, savunması alındı.

        Olaydan 3,5 ay sonra Kayseri'de kendi isteğiyle teslim olduğunu, teslim olduktan sonra emniyette alınan ifadesinde tartaklandığını iddia eden Sancak, bu nedenle Fatih Aslan ile ilgili ifadesini değiştirmek istediğini belirtti. Sancak, "Polisler tarafından tartaklandığım ve hakarete uğradığım için ifade verdim, bu ifademde 'Fatih Aslan benimle geldi' demiştim, bu bana zoraki söylettirildi" diye konuştu.

        Sanık Sancak, Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli iken 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağı talimatının verildiğini, kalbindeki rahatsızlık nedeniyle GATA'da tedavi görmesine ve raporlu olmasına rağmen tatbikata katıldığını anlattı.

        Başkan Ademoğlu'nun, "Arkadaşım Fatih Aslan ile helikopter pistine gittik" ifadesini neden verdiğini sorması üzerine Sancak, "Emniyette ifadem çok sağlıklı alınmadı. Fatih hakkındaki delil yetersizliği nedeniyle bana bunu söylettiklerini düşünüyorum" iddiasında bulundu.

        - "Sivil şahısların derdest edilmesinde görev aldım"

        Tatbikat için gittiği Muhafız Alayı'ndan helikopterle TÜRKSAT'a gidecekleri emrinin verildiğini, helikoptere giderken, "Genelkurmay Başkanının emriyle ordunun yönetime el koyduğu"nun söylendiğini belirten Sancak, şu savunmayı yaptı:

        "Halkın bunu destekleyip desteklemediğini sordum, muhatap alınmadım. Yurtta Sulh Konseyinin adını televizyonlardan duydum. Helikopterle indikten sonra bir sivil şahsın açılan ateşle vefat ettiğini görünce bu olaydan kurtulmaya çalıştım. Yayınların kesilmesi için çalışıldı ama ben orada toplanan sivil şahısların derdest edilmesinde görev aldım. TÜRKSAT'ın bombalanacağı bilgisi gelince oradan araçla ayrıldım. Araçla kaçtıktan sonra Konya yolu kenarındaki tarlaya kendimi attım. Silahımı ve teçhizatımı orada bıraktım. Sabah saatlerinde bir köye vardım. Mevsimlik işçilere rastladım, bir oyunun içine çekildiğimden bahsettim, bana yiyecek ve sivil eşya verdiler. Oradan birinin telefonuyla annemi aradım, anneme de 'bir oyun, var beni de içine çektiler, hakkını helal et' dedim. Anayola çıktım, otostopla Kayseri'ye ulaştım. ATM'den para çekip Antalya otobüsüne bindim. Olayın biraz geçmesini bekledim. Antalya'da vakit geçirmeyi düşündüm. Girişte polis çevirmesi oldu, kimliğimi verdim, tutanak tuttular ama almadılar."

        - "Uyku tulumu bisiklet satın aldım"

        Antalya'da bir spor mağazasından sırt çantası, uyku tulumu, bisiklet satın aldığını, uyku tulumunda yatarak, ekim ayı sonuna kadar Antalya'da kaldığını anlatan Sancak, "Sosyal medyayı takip ettim, suçlu ve suçsuzun çok iyi ayırt edilmediğini düşünerek, erken teslim olmamayı düşündüm. 28 Ekim'de yine otostop çektim, Kayseri'ye geldim. 29 Ekim'de ilk gördüğüm polis ekibine teslim oldum." dedi.

        Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Sancak, "Bir şekilde çekildim. Ekipten sonra sıyrıldım, kimseyi yaralamadım. Şarjörlerim kontrol edilirse ateş etmediğim görülecektir. Kimseye zarar vermedim, istemeyerek olaya çekildim" diye konuştu.

        Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu'nun, "İfadendeki Fatih'e ilişkin kabul etmediğin bölümü, iki kez savcılıkta bir kez de sulh ceza hakimliğinde vermişsin. 'Fatih yalan' söylüyor demişsin. Hakim karşısına çıktığında da aynı ifadeleri tekrar etmişsin. Ama şimdi 'Fatih yoktu' diyorsun." sözlerine karşılık sanık Sancak, "Tekrar aynı şekilde ifademin alınması endişesi nedeniyle ifade değiştirmedim, tartaklanıp sözlü hakarete maruz kalmak istemedim." dedi.

        Ademoğlu, sanık Fatih Aslan'a, "Cep telefonunun o gece Gölbaşı'ndan baz hizmeti aldığı tespiti var. Buna ne diyeceksin?" diye sordu. Aslan, cep telefonunun yanında olduğunu, Muhafız Alayı'ndan Akıncı Üssü'ne götürülürken helikopterle havada uzun süre kaldıklarını, bu sırada o bölgeden geçerken sinyal almış olabileceğini ileri sürdü.

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler