Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davanın 17. duruşması, 3 sanığın daha savunmasının alınmasıyla tamamlandı.

        Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Genelkurmay Karargahı'na giren darbeci Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personeli arasında yer aldığı belirtilen sanık eski teğmen Abdülvahap Berke savunma yaptı.

        Berke, eski albay Murat Korkmaz'ın güvenlik ve koruma tatbikatı olduğunu söylediğini, bunun ÖKK personeli için sıradan bir görev olduğunu, bu nedenle normal karşıladığını ifade etti.

        Korkmaz'ın ÖKK'da tanınmış, terörle mücadelede madalya almış, örnek alınan bir komutan olduğunu dile getiren Berke, aldıkları eğitimin gereği emirleri sorgulamadan yerine getirdiklerini anlattı.

        Sanık Berke, hain kalkışmadan haberi olmayan askerin, verilen emirlerin hilafına hareket etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın bir başka davada tanık olarak sunduğu ifadede tim personelinin aldığı emri uygulamakla yükümlü olduğunu açıkça belirttiğini savundu.

        Muhafız Alayına gittiklerinde nizamiyedeki askerlerin tatbikattan haberdar olduğunu ve kayıt yapılarak içeri alındıklarını belirten Berke, bu nedenle şüphe uyandıran bir durum yaşanmadığını ileri sürdü. Berke, tatbikat için geldikleri Muhafız Alayında yoklama alındıktan sonra saat 23.30 sıralarında Albay Murat Korkmaz'ın Genelkurmay'a saldırı ihtimali olduğunu söylediğini ve sivil araçlarla Genelkurmay Karargahı'na gittiklerini söyledi.

        Korkmaz'ın, o bölgede emniyet alan polisle konuştuğunu ve onların refakatiyle karargaha girdiklerini aktaran Berke, Korkmaz'ın emriyle güney nizamiyenin emniyetini alan birlikleri takviye için o bölgeye gittiğini anlattı. Berke, o saatlerde toplanmış vatandaş grubu ve polis görmediğini, silah kullanmadığını, bu durumun balistik raporu ve kamera kayıtlarından tespit edilebileceğini savundu.

        Berke, daha önce sulh ceza hakimliğinde verdiği ifadesini reddetti. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, sivil araçla saldırı önlemeye gitme gibi bir usul olup olmadığını sormasına karşılık Berke, gayrinizami harp içine girdiği için bu şekilde ulaşım sağlanabileceğini ifade etti.

        Sanık Berke, sadece Murat Korkmaz'dan emir aldığını, olayın bir darbe olduğunu sabah saat 08.00 civarında anladığını savundu.

        Bir başka soru üzerine Berke, daha önce uçakların alçaktan uçtuğu, bombaların patladığı bir tatbikat görmediğini söyledi. Berke, sabaha kadar yerinden ayrılmadığını, telefonunun da yanında olmaması nedeniyle darbe girişiminden haberdar olmadığını ileri sürdü.

        -"Kaotik bir ortam vardı"

        Genelkurmay karargahına giren darbeci ÖKK personeli arasında yer aldığı belirtilen Sanık Abdurrahman Aydoğan ise 11 aydır suçsuzluğunun ortaya çıkacağına inandığı bugünü beklediğini belirtti.

        ÖKK kursunu 14 Temmuz’da tamamlandığını ve 15 Temmuz'da eski Albay Murat Korkmaz tarafından tatbikat olacağının söylendiğini anlatan Aydoğan, tatbikat yer ve zamanının daha sonra bildirileceğinin ifade edildiğini kaydetti.

        Aydoğan, bazı görevlerin istihbarata karşı koyma tedbiri kapsamında görev yerine gidilinceye kadar kimseye bildirilmediğini söyledi.

        Muhafız Alayına tatbikat için gittiklerinde nizamiye personelinin kimliklerini aldığını ve giriş yaptıklarını belirten Aydoğan, her tatbikatta olduğu gibi yoklama yapıldığını ve gerekli malzemelerin verildiğini bildirdi.

        Daha sonra Albay Korkmaz'ın, terör saldırısı olabileceğini belirtmesi üzerine Genelkurmay'a gittiklerini anlatan Aydoğan, askeri araç bulunmaması nedeniyle sivil araçla hareket ettiklerini belirtti.

        Aydoğan, karargaha girdikten sonra Albay Korkmaz'ın kendisini güney nizamiyedeki personelin emniyetine takviyeyle görevlendirdiğini dile getirerek, şu savunmayı yaptı:

        "İddianameden öğrendiğim kadarıyla saat 22.51'de tanklar güney nizamiyeden demir kapıları kırarak giriş yapıyordu. Bulunduğum yerde kendimi korumaya aldım. Daha sonra tanklardan biri yönünü nizamiyeye çevirmiş bekliyordu. Kaotik bir ortam vardı. Kimse ne yaptığını bilmiyordu. Murat Albay, resmi kıyafetli ya da sivil kimseye ateş etmememizi, gerekirse havaya ateş etmemizi ve kimseye karşı cebir ve şiddet uygulanmayacağını söyledi. Başka emir verilmediği için bulunduğum korunaklı yerde bekledim. İlerleyen saatlerde dışarıdan ateş geldiği için dikkatli olunması söylendi. Bulunduğum yerden hiç ayrılmadım. Sabah hava aydınlandığında Murat albay toplanma emri verdi ve irademiz dışında gelişen bir olayın içinde kaldığımızı, suçumuz olmadığını, verilen emirler gereği burada bulunduğumuzu, savcının gelerek ifademizi alacağını ve bizi serbest bırakacağını söyledi. Murat albayın emriyle silahlarımızı oradaki bir odaya bıraktık ve teslim olduk. Bana verilen silahı hiç kullanmadım, kimseye doğrultmadım."

        -"Partigöç'ün emriyle toplantı yaptık"

        Sanıklardan eski Genelkurmay Başkanlığı Plan Yönetim Daire Başkanlığı Hukuk İşleri Proje subayı binbaşı Ahmet Albayrak da iddianamede üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, iddianamede FETÖ hakkında yer alan bilgilerden dolayı Cumhuriyet Savcısına katıldığını belirtti.

        15 Temmuz günü sanıklardan Genelkurmay Başkanlığı Plan Yönetim Daire Başkanı eski tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün emriyle toplantı yaptıklarını bildiren Albayrak, bir süre sonra sözde sıkıyönetim bildirisini kaleme aldığı belirtilen General/Amiral Şube eski müdürü kurmay albay Cemil Turhan’ın geldiğini ve kendilerine Proje Yönetim Daire Başkanlığına gitmeleri söylediğini öne sürdü.

        Albayrak, burada eski albay Doğan Öztürk’ün Genelkurmay Karargahına saldırı olacağını ve silah alarak karargahı korumalarını emrettiğini, kendisinin verilen emri olağan karşılamadığı için silah almadığını savundu.

        FETÖ ile hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen Albayrak, darbe girişimine destek vermediğini ve darbe girişimi gecesi 10 saat odasında beklediğini ileri sürdü.

        Odasında beklerken vatandaşların meydanlara çağrıldığını televizyondan izlediğini anlatan Albayrak, "Sabah saat 10'da televizyonlardan polisin Genelkurmay Karargahına operasyon yapacağını duydum. Bunun ardından gözaltına alınabileceğim korkusuyla eşimi aradım. Bir süre sonra kapım çalındı, açtığımda Özel Kuvvetler personeli, bana 'Burada ne arıyorsun? Hemen burayı terk et.' diye çıkıştı. Ben de bunun üzerine sivil kıyafetlerimi giyerek odamdan ayrıldım." ifadelerini kullandı. Polis, savcılık ve sulh ceza hakimliği ifadelerini kabul eden Albayrak, 5 Ağustos 2016’ya kadar görevine devam ettiğini belirterek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

        Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler