İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Volkswagen Arena’daki 29 Ekim kutlamalarında öyle bir konuşma yaptı ki partisine “2023’te aday gösterin ya da göstermeyin ben geliyorum” mesajı verdi.
Nasıl mı?
“Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılında, kendisini milli iradenin üstünde gören anlayışlardan ülkeyi bütünüyle ve sonsuza kadar hep birlikte kurtaracağız.
Cumhuriyet’in demokratik ruhunu ülkenin tüm kurumlarında hâkim kılacağız.
Tüm dünyaya örnek olacak yeni bir başarı hikâyesine hep birlikte imza atacağız.
Her kentte, her köyde, her mahallede eşitlik ve kardeşlik duyguları yayılacak.
Bu ülkede herkes hakkını alacak. Adalet ve liyakat dört bir yanda hâkim olacak” gibi cümleler kurarak...
İktidar hedefini açıkça ortaya koydu...
2023 yerine "Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı" dedi, böylelikle sadece gelecek seçime değil, daha uzun vadeli bir hedefe işaret etti.
İstanbul’a değil, Türkiye’ye seslendi.
HDP tabanını yine ihmal etmedi, “Türk vatandaşları” değil “Türkiye vatandaşları” dedi.
Yazılan metinden sahnedeki ışık tasarımına, kitleyi selamlamasından izleyicinin coşkusuna bir belediye başkanından ziyade siyasi lider havası estirdi.
Yani kısacası Millet İttifakı’nın adayı olur ya da olmaz o daha belli değil ama İmamoğlu’nun gelecek için büyük hedef ve beklentileri olduğu kesin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden arasında 20 dakika olarak planlanan görüşme 1 saat sürdü çünkü...
Rusya’nın etkinliğine karşı Suriye, Libya ve Afganistan’da Türkiye’nin varlığı ABD açısından bir denge unsuru…
Azerbaycan-Ermenistan normalleşme sürecinde ABD, Türkiye ile çalışmak istiyor zira bu zafer fırsatını Ruslara kaptırmak istemiyor.
ABD F-16 vermezse, Türkiye uçak almak için yüzünü Rusya’ya döner.
Çin’e karşı rekabette ABD, Türkiye’yi karşı kampta görmek istemiyor.
Bu listeye bir de iklim değişikliği konusunda Türkiye’nin attığı son adımları eklemek lazım. Diğerlerine kıyasla yumuşak bir konu olsa da Biden önem veriyor.
Bunlar öyle başlıklar ki Osman Kavala, büyükelçiler falan yanında detay kalıyor.
İlişkileri insan hakları, demokrasi gibi idealler değil, sahadaki pragmatik gerçekler belirliyor.
Biden Türkiye’yi, Erdoğan da ABD’yi gözden çıkaramıyor.
Önce gazeteci Emin Çapa, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olarak partilerle hiçbir ilişkisi olmayan ve kamuoyunda tanınmayan bir isimle görüştüğünü yazdı. "Seçmen beğenir mi? Ben duyunca ciddi bir şok yaşadım" diyerek merak uyandırdı.
Ardından Cüneyt Özdemir, “Ben de biliyorum ama söylemem” dedi.
Şimdi Kılıçdaroğlu “Yok öyle biri” diyor.
E o zaman nereden çıktı bu sürpriz aday?
CHP’ye CV gönderen isimler gazetecilerle buluşup “Sürpriz aday benim ama sakın kimseye söylemeyin” mi diyor?
Sevgili Emin Çapa ve Cüneyt Özdemir, açıklayın kim bu aday?
Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.
