Şovun sonu sınırdışı

GAZETE HABERTÜRK

Türkiye ile imzalanan geri gönderme anlaşmasından da cesaret alan pek çok Avrupa ülkesi son 2 haftadır peş peşe ülkelerine veye geldikleri ilk ülkeye geri gönderilecek mülteci sayılarını açıklamaya başladı. Buna göre İsveç, son 1 yıldır gelen 160 bin sığınmacıdan 80 bininin sınırdışı edilmesi için hazırlıklarını sürdürdüğünü açıkladı.

Finlandiya ise 20 bin mülteciyi ülkeden göndereceğini belirtti. Bu yıl en fazla 37 bin 500 sığınmacı kabul edeceğini açıklayan Avusturya hükümeti, 2019’a kadar en az 50 bin sığınmacıyı ülke dışına çıkaracak. Norveç hükûmeti, 2015’in eylül ayından beri ülkenin kuzeyindeki geçici sığınmacı kampında kalan ve çoğunluğu Suriyeli olan yaklaşık 5 bin 500 mülteciyi geldikleri Rusya’ya geri gönderme kararı aldı. Hollanda ise Yunan adaları üzerinden Avrupa’ya giren kaçak göçmenlerin denizyoluyla hemen Türkiye’ye gönderilmesini içeren bir planı kabul etmeye hazırlanıyor.

1 milyon 100 bin sığınmacının olduğu Almanya’da geçen hafta kabul edilen yasa değişikliği kararı ile Fas, Cezayir ve Tunus’un ‘güvenli geliş ülkesi’ olarak sınıflandırılacağı ve bu ülkelerden gelen sığınmacıların hızlı bir şekilde ülkelerine geri gönderileceği belirtildi.

‘ASIL NİYET YENİ GÖÇ DALGASINI ÖNLEMEK’

Doç. Dr. Oğuzhan Ömer Demir: “Göç akını daha çok liberal özellikleri olan Almanya, Avusturya, Hollanda ve İskandinav ülkelerine oldu. Ancak bu göç akını bu ülkelerin iç kamuoyunda tepkilere de yol açtı. Mültecilere olumsuz bir bakış söz konusu. Hatta saldırılar bile oldu.

Avrupa’da göçmen sorunu iç siyasetin bir parçası haline geldi. Mülteci hakları sözleşmesi uyarınca toplu sınırdışı işlemi yapamazlar. Fakat iltica başvurularını hızlı bir şekilde sonuçlandırarak ‘Bunlar ekonomik göçmen’ diyerek sınırdışı edebilirler. Asıl niyetin yeni göç dalgasını durdurmaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Ocak ayında 60 binin üzerinde göçmen Yunanistan’a geçti. Sınırdışı söylemi de yeni göçmenlerin gelişini önlemek için ortaya atılmıştır.”

‘YAPARLARSA ADI İNSANLIK SUÇU OLUR’

İrtica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır: “Avrupa’da yaratılan suni bir korku var. Sağ partiler ve ırkçılar göç- men konusunu siyasetin bir aracı haline getirdi. Hükümetler de kamuoyu baskısı nedeniyle siyasi hareket ediyor. Sınırdışı edilme olayı Suriyeli mülteciler için söz konusu bile olamaz. Çünkü savaştan kaçan insanlar bunlar. Yaparlarsa bunun adı insanlık suçu olur.

Sınırdışı işlemi pratikte bu kadar kolay değil. Her ülke göçmenlerin geldiği bir önceki ülkeye gönderme yoluna gidecektir. Türkiye ile yapılan geri kabul anlaşması da henüz yürürlüğe girmiş değil. Açıklandığı gibi bir hareketin içine girilirse mülteci hukuku tehlike altında demektir.”