Bakan Çelik'ten AB'ye: Fasılları açmaya hazırız

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Karma İstişare Toplantısı'nda konuştu.

Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şu şekilde;

Hukuk devleti ve insan hakları konusunda kimse mükemmel değil. O zaman ne yapacağız? Dayanışma içerisinde olacağız. Bazen ifade hürriyeti, basın özgürlüğü ile ilgili soru sorulduğu zaman rahatsız olduğumuzu sanıyorlar. Ancak bunlar bizim en sevdiğimiz kavramlar ve bazı ülkelerde ne kadar tehlike altında olduğunu da biliyoruz.

"AP'NİN TÜRKİYE KARARI DEMOKRASİ TARİHİNİN EN VİZYONSUZ KARARIDIR"

Seçmek zorunda kalsan senin için demokrasi mi önemlidir yoksa hukuk devleti mi önemlidir, diye sordular. Dedim ki hukuk devleti daha önemlidir çünkü Sokrates'i de oylayarak astılar. Türkiye'deki tartışmaların benzerleri Avrupa'da da yapılıyor. Macaristan'da idam tartışması var. İspanya'da terör örgütünü destekleyen siyasilere karşı hükümetin davranışları konuşuluyor. Parlamentolar insanların siyasi maliyetlerini azaltmak için oluşturulmuştur. AP'nin Türkiye kararı, demokrasi tarihinin en vizyonsuz kararıdır. Kararın gerekçelerini bakınca bu vizyonsuzluğu görüyorsunuz.

Gözünüzün önüne Avrupa ülkelerinin parlamentolarını getirin ve bu parlamentoların savaş uçaklarıyla bombalandığını düşünün. Ve bu ülkelerin 3 milyon mülteciye sahip olduğunu düşün. Türkiye, FETÖ, PKK ve DEAŞ saldırısına uğramış, 3 milyon mülteciyi misafir ediyor. Türkiye'nin misafir ettiği mülteci sayısı Slovakya nüfusunun yarısıdır. 3 milyon mültecinin 800 bini çocuktur, bunların 400 bini eğitim almaktadır. Finlandiya'daki toplam öğrenci sayısı budur. Türkiye bu yükü taşımaktadır. AB ile aramızda mali yardım anlaşması var. Ancak mali yardımlar o kadar yavaş geliyor ki... Türkiye 3 milyon kişi için, sivil toplum ile birlikte 25 milyar euro harcamıştır.

"TÜRKİYE KENDİNİ KORUDUĞU KADAR AVRUPA'YI DA KORUMAKTADIR"

FETÖ saldırısından bir ay sonra, Türk ordusu Cerablus'a girmiştir ve ilk defa NATO sınırları DEAŞ'tan temizlenmiştir. Türkiye kendini koruduğu kadar, Avrupa'yı da korumaktadır.

"BU KAVRAMLARDAN KAÇMIYORUZ, TAM TERSİNE BU KAVRAMLAR KONUSUNDA AB İLE DAHA FAZLA İŞBİRLİĞİ İSTİYORUZ"

Hukuk devleti ve insan haklarıyla ilgili 23. ve 24. fasılları açalım. Ama siz 23. ve 24. fasılları açmayıp, Türkiye'ye bu konuda eleştiri yaparsanız, insan hakları, hukuk devleti gibi kavramlar siyasi enstrümana dönüşür. Biz bütün bu fasılları açmaya hazırız, eğer bizimle insan hakları ve hukuk devleti konuşulmak isteniyorsa. Bu kavramlardan kaçmıyoruz. Tam tersine bu kavramlar konusunda daha fazla işbirliği istiyoruz AB'yle.

Önümüzdeki dönem çok daha önemli bir dönem olacak. AB ile Kanada arasındaki serbest ticaret anlaşmasının içeriğini yakından takip ediyoruz. ABD'nin yeni başkanın bazı açıklamaları vardı, seçim kampanyası döneminde. Bunu yakından takip ediyoruz. Brexit'i de takip ediyoruz. Gümrük Birliği konusunu güncellemek istiyoruz.

Musul'dan Rakka'dan bahsediyoruz ama Avrupa'da çok kaygı verici gelişmeler var. Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı beraber mücadele etmeliyiz. Avrupa'daki her seçimde Türkiye karşıtlığı var. Bunun altında islamofobi var, bunun altında anti semitizim var. Aslında bunun altından Avrupa düşmanlığı ve onun değerlerine düşmanlık vardır. Anaakım siyasetçiler zaman zaman Türkiye karşıtlığına prim veriyoarlar. Türkiye karşıtlığı seçim kazanamıyor ama aşırı sağdaki partiler güçleniyor. İtalya'daki referandum ve Avusturya'daki seçimlerle çok ilgiliyiz. Biz Avrupa'nın geleceğine dair sorumlu hissediyoruz. Biz Avrupa'da misafir değiliz, ev sahibiyiz. Irkçılık veya aşırı sağın etkisi altında girmiş bir Avrupa Birliği olmamalı.