Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Mısırlıların da Tunuslular gibi inadı tutarsa

        Mısır’da 30 yıldır Hüsnü Mübarek diktatörlüğünün altında ezilen geniş kitlelere, yeni isyanlarına esin kaynağı olan Tunus’tan hayırlı haberler geliyor. Tunus’ta 23 yıldır ağır bir baskı rejimi kurmuş Zeynel Abidin Bin Ali, eşi Leyla Tarabelsi ve ailesinin ipliğini pazara çıkaran halk isyanı, ‘devrimlerinde’ ısrarlı geniş kitlelerin inadı sayesinde meyvelerini veriyor.

        CEYDA KARAN

        ckaran@haberturk.com

        Malum, Bin Ali ve ailesinin ülkeden kaçışı sonrasında iktidara yine devrik diktatörden miras eski siyasi elit el koymuştu. Bin Ali’nin 11 yıllık başbakanı Muhammed Gannuşi, önce kendisini geçici başkan ilan etmiş sonra geri adım atıp bu koltuğu Meclis Başkanı Fuat Mabeza’ya bırakmıştı. Elbette Mabeza da aynı eski siyasi elittendi, Bin Ali’nin ülkeyi yönetmesini sağlamış Anayasal Demokratik Birlik (RCD) partisine mensuptu. Başbakanlığa atadığı isim yine aynı Gannuşi oldu. Gannuşi de içişleri, dışişleri, savunma ve maliye gibi bakanlıkların yine aynı kaldığı, pek çok başka bakanlığın RCD üyelerine verildiği, içine de sos niyetine yasal muhalefetten dört kişinin eklendiği bir kabine kurdu. Taviz niyetine de eski siyasi elitlerin RCD’den istifa ettiği açıklandı.

        ESKİ SİYASİ ELİTE RAZI OLMADILAR

        Ama böyle yaparak sadece ve sadece Tunusluların gazabını daha fazla üzerlerine çektiler. Tunus ahalisi en başından beri eski siyasi elitin yine ülkeyi yönetmesine razı olmadı. Birleşmiş bir liderlik dahi olmadan ayağa kalkıp haklarını almak için isyan ettiler. Her gün ısrarla başkent Tunus’un göbeğindeki Burgiba Caddesi ile başbakanlık ve bakanlıkların bulunduğu ülkenin Akdeniz’e nazır yönetim merkezi Kaspa’h arasında uzanan caddelere aktılar. Sokağa çıkma yasağına aldırmayan binlerce Tunuslu başkente akıp Kaspa’h’ta kamp kurdu. Polis güçleri önemli ölçüde eski rejimin saflarından kopup, halkın arasına katıldı.

        Ve sonunda inatlarının karşılığını aldılar. Kabinedeki eski iktidar partisi unsurlarının ezici bir çoğunluğu istifa ettirildi, yeni bir ulusal birlik hükümeti kuruldu. İçişleri, dışişleri ve savunma bakanlıklarına bağımsız isimler getirildi. Gannuşi, ilk serbest seçimlerin bağımsız bir kuruluş tarafından düzenleneceğini ve uluslar arası gözlemcilere açık olacağını açıkladı. Bin Ali rejimi sırasındaki yolsuzlukların ele alınacağı, isyan sırasında öldürülen insanların hesabını soracak ve ülkede yeni bir siyaset mekanizması kurulmasının yolunu açacak komisyonlar kuruldu.

        ‘DEVRİMİN RUHU’NU CANLI TUTMAK…

        Bütün bu olup bitenlerin asli sebebi halkın ‘devrimin ruhunu canlı tutmaktaki’ inadı elbette. Şimdi geriye iki mesele kalıyor. Her şeye karşın ‘Bin Ali’nin başbakanı’ etiketini taşıyan Muhammed Gannuşi ile RCD’nin akıbeti… Gannuşi’nin iki ay içinde düzenlenecek başkanlık seçimleri ile altı ay sonraki genel seçimlerde aday olmayacağını ve seçimler düzenlenir düzenlenmez siyasetten çekileceği vaadi var. Ahali bunu kafi de görebilir. Ama inatları tutar da Gannuşi’yi de tarihin çöplüğüne yollarlarsa doğrusu şaşmamak gerekir…

        Tunus’ta bundan sonra gerçekten demokratik, çoğulcu, özgürlükçü yeni bir rejim kurulabilir mi? Eski rejimin hesapları gerektiği gibi sorulabilir mi? Tunus halkının ‘devrime’ nasıl sahip çıktığını görmek doğrusu insanı umutlandırıyor.

        PEKİ YA MISIRLILAR?

        Peki ya Tunuslulardan esinlendiği anlaşılan Mısırlılar? Mısırlılar 30 yıllık Mübarek rejiminden kurtulabilecek mi? Bunun yerini ne alacak? Bunların hepsi çok zor sorular. Mısır Tunus’tan çok daha kilit bir ülke, Mübarek’in kurmuş olduğu güvenlik devleti çok daha çetrefilli ve başta ABD ve İsrail olmak üzere uluslar arası destekçileri insanın ancak içini karartabiliyor. Amerika’nın gaflarıyla namlı Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın, Mübarek için “Diktatör değil” diyerek desteklerini bahşetmesi ne kadar da manidar! Barak Obama’nın bir yandan utangaç biçimde sokaktaki Mısırlılara sempatisini iletirken, diğer ayndan kendilerine ‘bir dizi sıkı meselede çok güzel destek vermiş olmasını’ övdüğü Mübarek’e siyasi ve ekonomik reform salık vermesi de öyle…

        Üzgünüm bu yaşananları Mübarek rejimine yılda 1.3 milyar dolar yatıran ABD’nin komplosuna bağlayamayacağım. Komplo yahut bir plan vardıysa da çok ama çok erken hayata geçmeye başladığı ve bizzat yapanları ürkütecek bir hal aldığı da aşikar… Olup bitenlerin en sevindirici yanı da yabancı güçlerin çifte standartlarının artık inkarcı zevat için dahi ‘kör gözüne parmak’ misali haline gelmesi…

        Tunusluların inadı Mısırlılara da sirayet ederse, işte o zaman seyreyleyelim Ortadoğu’yu…

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ