Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Alışveriş Gıda Neden Türk değil de Yunan yoğurdu? Chobani CEO'su Ulukaya Habertürk'e konuştu - Alışveriş Haberleri

        MELTEM ERSOY/HT GAZETE

        Chobani ile ABD’de milyarderler listesine giren işadamı Hamdi Ulukaya, Erzincan’da 1990’larda yaşadığı 12 saatlik bir polis sorgusunun ardından ABD’ye gitmiş bir Kürt. Ulukaya, “Türk işadamı denince ‘Kürt’ diye düzeltme ihtiyacı duyuyor musunuz?” sorusuna “Benim kimlik sorunum yok” diye yanıt veriyor.

        ABD’de Chobani markasıyla yoğurt pazarının lideri haline gelen Hamdi Ulukaya’yı daha çok girişim hikâyesi ve şirketinin başarısıyla biliyoruz. Satır arasında kalmış hikâyesi ise Ulukaya’nın Erzincan’da yaşadığı yıllara ilişkin ilginç anıları saklıyor. Bu hafta Bahçeşehir Üniversitesi’nin verdiği Türkiye’ye Değer Katanlar Ödülü’nü almak için Türkiye’ye gelen Ulukaya ile buluştuk, Chobani’nin yeni planlarının yanı sıra Türkiye gündemini ne kadar takip edip etmediğini de konuştuk. “Türkiye’de bir vatandaş ne kadar takip ediyorsa ben de gündemi o kadar takip ediyorum. Gazeteler, ama çoğunlukla internet ve sosyal medyadan takip ediyorum” diyen Ulukaya, Kürt kimliği ve çözüm süreciyle ilgili de sorularımızı yanıtlıyor:

        Üniversitede bir yazınızdan dolayı polis sorgusuna alınmışsınız, ondan sonra ABD’ye gitmişsiniz…

        Evet.

        Gençliğinizde sol görüşlü müydünüz?

        Benim öyle kalıplarla, sol ya da sağla çok ilgim yok. Ama herkesin kabul ettiği, birleşmesi gereken bir yer var: İnsan hakları, kültürel hakların kabulü. Bunu artık herkes görüyor ve söylüyor. Ülkemizin geçmişi bu anlamda sıkıntılarla dolu. Bu tabii ki sadece benim için geçerli değil. Ben yurtdışına gittim. Ama bu ülkede insanlar öldü, insanlar sıkıntı çekti. Bunlar gerçek. Ama ben artık geriye bakmak istemiyorum.

        Çözüm sürecini takip ediyor musunuz?

        Çok yakından takip ediyorum, çok da destekliyorum, önem veriyorum. Bu sadece benim çektiğim sıkıntıların değil, dünya kadar insanın çektiği sıkıntıların da sona ermesi anlamında çok önemli. Ülkenin kaybettiği bir zaman var, acılar, göçler var. Bunun durması, çözüme doğru gidilmesi çok önemli. Pırıl pırıl gençler hayallerini gerçekleştirsinler. Böyle kısırdöngüler, problemlerle uğraşmak yerine her kesimin, her grubun üzerinde uzlaşacağı ideallere odaklanalım.

        Siz Kürt’sünüz, Türk işadamı diye yazılıp çiziliyorsunuz, öyle bahsediliyorsunuz, ‘Türk’ olarak atfedilmek sizi rahatsız ediyor mu? Ya da Kürt kimliğinizin altını çizmek ihtiyacı duymuyor musunuz?

        Sorun olmaz. Ben Türkiye’nin insanında böyle bir sorun olacağını da düşünmüyorum. Bana Kürt asıllı Türk işadamı derler, Kürt asıllı Türkiyeli işadamı derler, Türk işadamı derler. Bana Kürt işadamı demeleri ne kadar sorun değilse, Türk işadamı demeleri de o kadar sorun değil. İkisi de aynı benim için. Bir hata olarak düzeltmem. Teşvik de etmem. Kafama takmam yani bu sıfatları. Benim bir kimlik sorunum yok.

        ‘Chobani benimdir, bende kalacak demem’

        Bazıları kurdukları firmaya çok bağlı olup satmazlar, bazıları da bir şirketin ömrü olduğunu ve zamanı gelince satıp çıkmak gerektiğine inanır. Siz hangi gruba yakınsınız?

        İkisi de değil. Ben başlangıcından beri “Bu benim, benim evim, benim eserim” diye bakmadım. Çok bağımlılığım yok. Ama Chobani’nin misyonuna çok güveniyorum. Aynı zamanda iş yapmanın, girişimciliğin sadece alıp satıp kâr yapma değil de, etrafına faydalı olma trendine de uygun olduğunu düşünüyorum. Geleceğin tüketicisi de buna bakacak. Kazanayım de dünyaya ne olursa olsun düşüncesinin artık gideceği yer yok.

        Siz ayrılmazsınız şirketten, o çıkıyor bu sözlerden?

        Sabah kalkıyorum, çalışıyorum, akşam yatağa girince “Şükür, utanacağımız hiçbir şeyimiz yok” diyorum. 3 bine yakın çalışanla aile gibiyiz. Bu açıdan Chobani benim için çok önemli. Ama bir işadamı zamanı geldiğinde işinden çıkabilmeli, gerekli adımları atabilmeli. Bunlara da hep açık oldum. “Chobani benimdir, bende kalacak, Chobani’siz yaşayamam” da demem yani.

        ‘Yunan’ı atsam da fark etmez’

        Avrupa pazarından ‘Yunan yoğurdu’ diyemeyeceğiniz için vaz mı geçtiniz?

        Aslında öyle olmadı. Biz orada test yaptık. Avustralya’ya da aynısını yaptık, uçakla ürün gönderdik. Fabrika almadan, yatırım yapmadan görmek için test yaptık. İngiltere’de de aynı şeyi denedik. Avrupa pazarı zor bir pazar. Bizim için oradaki raf şartları, üreticiler, fiyatlar bizim modelimize uymadı. Orada dava sonucunda ‘Yunan yoğurdu’ diyemezsiniz dediler, ama biz de ‘Tamam, başka bir şey deriz’ noktasındaydık. Ama pazarı istemedik zaten. O pazar bizim için öncelikli değildi. Şu anda bile aslında biz ‘Yunan’ı atabiliriz de, önemli olan Chobani olması.

        'CEO'LUKTAN ATILMA İDDİASI SAÇMA, İMKÂNSIZ'

        TPG, Chobani’nin yüzde kaçını aldı? Yüzde 25-30 yazıldı, doğru mu?

        Çok daha küçük bir bölümü. Bu bir finans aracı olarak yapılmış bir hisse satışıydı.

        CEO’luktan alınacağınız yazıldı, bu iddianın aslı nedir?

        New York Post’ta bir haber çıktı, TPG beni CEO’luktan alacakmış. Bu tamamen benim kararım. 1-1.5 yıl önce bir röportajda “Ben bir kurucu olarak, yarın öbür gün çok iyi bir operatör bulabilirsem, sadece ürün geliştirme, strateji, pazar yönetimine geçip iyi bir CEO bu şirketi yönetsin isterim” demiştim. Benim istemim dışında bir karar çıkmaz. Yani bunu nasıl anlatayım, açıklama yapmak bile saçma. İmkânsız.

        'TÜRK KAHVESİ VE MUTFAĞINI TANITACAĞIZ‘

        ‘Neden Türk yoğurdu değil de, Yunan yoğurdu tabirini kullanıyorsunuz?

        Ben ABD’de bu işe girdiğimde ABD’de zaten Yunan yoğurdu diye hazır bir pazar vardı, Türk yoğurdu diye bir şey yoktu. Bizden 10 sene önce oturmuş bir pazardı. Ama daha niş bir pazardı. Bu trendi alıp yüksek bir yere getirdik.

        Jest olarak Türk yoğurdu diye bir ürün yapmayı düşünür müsünüz?

        Kaymaklı yoğurt yapıp satabiliriz. Ama bakın mesela New York Soho’da Türk simidini çıkardık. Türk kahvesini çıkarabiliriz bizim kafelerde. Türk mutfağını tanıtmak istiyorum.

        Türkiye’de de bir yatırım düşünceniz var mı?

        Şu anda yok. Türkiye’ye hep misafir olarak geliyorum. Bir işim olsa acaba daha mı çok gelirim diye düşünüyorum. Bu nedenle de bir iş olabilir. Bakalım. Şu anda ABD’de, Avustralya’da çok yoğunuz.

        ‘BENDEKİ GÖZE TEK NAZAR BONCUĞU YETMEZDİ’

        Ulukaya, bileğindeki nazar boncuğu bilekliğini “3 senedir hiç çıkarmadım. (Gülerek) Bendeki göze tek nazar boncuğu yetmez diye tam sıra bileklik takıyorum. Şaka bir yana ait olduğum kültürden bir örnek taşımak da hoşuma gidiyor” diye anlatıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ