Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Metal işçilerinin eyleminin yasallığı tartışma konusu - İş-Yaşam Haberleri

        Tahsin AKÇA-Ahmet KIVANÇ-HT GAZETE

        Oyak Renault’da başlayıp kısa sürede Tofaş’a ve diğer yan sanayi firmalarına yayılan işçi eylemleri 12. günde sona ererken, geride eylemin ‘yasal mı yasadışı mı’ olduğu tartışmasını bıraktı. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2010 yılındaki Anayasa değişikliğini gerekçe göstererek Mersin Limanı işçilerinin eylemini ‘toplu eylem hakkı’ olarak değerlendirip işçiler lehine karar vermesinin, otomotiv işçilerinin eyleminin yasallığı açısından bir güvence olduğu savunuluyor. 3 yıllık imzalanmış toplu iş sözleşmesinde sonradan ileriye doğru değişiklik yapılabileceği konusunda ise Yargıtay 9. Dairesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararları bulunuyor.

        ‘BARIŞÇIL’ VURGUSU

        Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 11 Haziran 2014 tarihli ve 2014/7358 esas numaralı kararına konu işçi eylemi 2013 yılında Mersin’de yaşandı. Mersin Limanı’nda çalışan 100 dolayında işçi, kendilerinin yerine başka işçiler alınacağına ilişkin iddialar üzerine24 Şubat 2013 tarihinde limanın 5 giriş kapısını iş makineleri ve konteyner ile kapatarak işyerine giriş çıkışı engellediler. İşçiler, yapılan görüşmelerin ardından 5 saat süren eylemi sona erdirdi. Eyleme öncülük ettikleri düşünülen 22 işçi işten atıldı. Bunlardan 18’i sonradan işe alınırken, geri kalan 4 işçinin açtığı davada yerel mahkeme işverenin iş akdini feshinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle işçilerin işe iade talebini reddetti. Davanın temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyenYargıtay 7. Hukuk Dairesi, içtihat niteliğinde bir karar verdi. İş hukuku ile ilgili çok sayıda yayını bulunan Prof. Dr. Mesut Gülmez, kararı değerlendirdiği makalesinde “Abartmasız söylüyorum, devrim denilse yeridir” dedi. Yargıtay, kararını oluştururken, konuyu 2010 yılındaki referandumla gerçekleştirilen Anayasa değişikliği, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)kararlarını dikkate aldı.

        Anayasa’nın grev hakkını düzenleyen 54. maddesinin referandumla değiştiğine dikkat çekilen Yargıtay kararında, bu değişiklikle daha önce Anayasa’da yer alan “Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz” hükmünün kaldırıldığı belirtildi. 2822 sayılı Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun yerine 2012 yılında çıkarılan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda da bu yasaklara yer verilmediği vurgulanan kararda, artık bu yasakların kalktığı ifade edildi. Kararda, gerek ILO, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararları ve Avrupa Sosyal Şartı kapsamında grevi de kapsayan toplu eylem hakkının bir insan hakkı olarak kabul edildiği belirtildi.Toplu eylem hakkının bir üst kavram olarak benimsendiği vurgulanan kararda, buna grevin yanında grev benzeri protesto eylemleri, kurallı çalışma, işi yavaşlatma gibi eylemlerin de dahil edildiği dile getirildi.

        KARAR OYBİRLİĞİYLE

        Yargıtay kararında, Türkiye’nin çekince koyduğu toplu eylem hakkını düzenleyen Avrupa Sosyal Şartı’nın 6/4. maddesine de dikkat çekildi. Her ne kadar Türkiye çekince koymuşsa da AİHM’nin 1 günlük genelgrevi hükümetin yasaklaması nedeniyle verdiği kararda Avrupa Sosyal Şartı’nın şerh konulan hükümlerini de uyguladığı belirtildi. Kararda, “Uluslararası normlar uyarınca, işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarını etkileyen veya işyerindeki uygulamalara yönelik olarak kısa süreli, demokratik bir hakkın kullanımı niteliğindeki protesto eylemleri toplu eylem hakkına dahildir” denildi. Yargıtay oybirliğiyle aldığı kararda, işten atılan işçilerin işe iadesini istedi.

        SÖZLEŞMEDE DEĞİŞİKLİK MÜMKÜN

        Otomotiv işçilerinin 3 yıllığına imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin iyileştirilmesi yönündeki taleplerinin hukuken mümkün olduğuna ilişkin Yargıtay kararları bulunuyor. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 35. maddesi, sadece toplu iş sözleşmesinin süresinin sonradan kısaltılıp uzatılmasını yasaklıyor. Sözleşmede sonradan değişiklik yapılamayacağına ilişkin bir yasak içermiyor. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008/13705 sayılı kararında, tarafların bir araya gelerek toplu iş sözleşmesi hükümlerini değiştirmelerinin olanaklı olduğu belirtildi.

        ÇADIR,BARAKA YASAĞI KALKTI GİRENLERİ DURDURMAK YASAK

        12 Eylül yönetimince çıkarılan eski 2822 sayılı yasada yer alan grev yasaklarının büyük kısmı yeni yasayla yürürlükten kalktı. Eski yasa uyarınca grev yapılan işyerlerinin çevresine “Bu işyerinde grev vardır” ibaresinin dışında afiş, pankart asmak, yazılar yazmak yasaktı. İşyeri ve çevresinde grevciler veya grev gözcüleri için işçiler veya işçi sendikası tarafından kulübe, baraka ve çadır kurulmasına ilişkin yasaklar da yeni yasayla sona erdi.

        GÖZCÜ KONULABİLİR

        Yeni yasaya göre, işyerinde grev ilan etmiş olan işçi sendikası, grev kararına uyulmasını sağlamak için güç kullanmaksızın ve tehditte bulunmaksızın kendi üyelerinin grev kararına uyup uymadıklarını denetlemek amacıyla, işyerinin giriş ve çıkış yerlerine 4’er grev gözcüsü koyabiliyor. Grev gözcülerinin işyerine giriş ve çıkışlara engel olması, giren ve çıkanları kontrol amacıyla dahi durdurması ise yasak.2014’TE 365 BİN

        İŞGÜNÜ GREVLERDE KAYBEDİLDİ

        1980’li yılların sonları ve 1990’lı yılların ilk yarısında yılda 2 milyon ila 5 milyon arasında değişen işgünü kaybına yol açan grevler yaşandı. 1996 yılından 2014’e kadar geçen 18 yıllık dönemde grevler nedeniyle kaybolan işgünü sayısı ise 2007 yılı hariç 35 bin gün ile 300 bin gün arasında değişti. İlk defa 2014 yılında 365 bin günü aştı. 2014’te ayrıca işverenin aldığı lokavt kararı nedeniyle de 25 bin işgünü kaybı yaşandı. 2007 yılında ise sadece Türk Telekom’a ait işyerlerindeki grevde 1 milyon 152 bin işgünü kaybı oldu.

        HANGİ İŞLERDE GREV YAPILMASI YASAK?

        - Can ve mal kurtarma işlerinde

        - Cenaze işleri ve mezarlıklarda

        - Şehir şebeke suyu, elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde

        - Bankacılık hizmetlerinde

        - Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca direkt işletilen işyerlerinde

        - Kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehiriçi toplu taşıma hizmetlerinde

        - Hastanelerde

        - Başladığı yolculuğu yurtiçindeki varış yerlerinde bitirmemiş deniz, hava, demir ve kara ulaştırma araçlarında

        GÖRÜŞLER

        Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. TANKUT CENTEL:

        SÖZLEŞME YENİLENEBİLİR AMA IŞ BIRAKMAK YASADIŞI

        Eylem hukuk dışı. Sözleşme yaptıktan sonra tekrar sözleşme yenilemek için iş bırakmak olmaz. Karşı tarafın onayını almanız lazım, onu da sendikanın yapması lazım. Türk Metal konuyu ortada bıraktı. Birleşik Metal İş de diğer taraftan pompalıyor. Böyle bir süreç sendikasızlaşmayı beraberinde getirebilir. Taraflar anlaşırlar; otururlar; süresi devam eden toplu sözleşmede değişiklik yapabilirler. Ama iş bırakmayı hukuki kabul edemeyiz. Ayrıca hak grevi denilen kavram, 12 Eylül 1980’den sonra yasaklandı. Şu anda kanunda böyle bir hak yok. İşverenler de grup toplu iş sözleşmesi için yetkili olan Metal Sanayicileri Sendikası’nı aşamazlar. İşletmelerin daha önce verdikleri haklardan geri dönmelerinde yasal bir engel yok ancak bunu ancak MESS kapsamından çıkarak yapabilirler.

        Kocaeli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. MURAT ÖZVERİ:

        YARGITAY İÇTİHATLARI VAR HAK GREVİ YASAKLANMADI

        Yaşadığımız eylemler ve iş bırakmaya “Yasadışı grev” diyenler uluslararası hukukun, İLO sözleşmelerinin bağlayıcı olduğunu ve Yargıtay 7. ve 22. Hukuk Dairesi’nin bu yönde verdiği kararları gözardı ediyorlar. Kaldı ki bu konuda yasallık tartışması yapmak iş hukukunun vicdanına aykırıdır. İşçi toplu eylem hakkını kullanıyorsa ve bu konuda başka yol bırakılmamışsa emekten gelen gücünü nasıl gösterecek? Dertleri hakkın kullanılmasını engellemek. Hak grevine gelince. Hak grevi 12 Eylül’le anayasal güvence olmaktan çıkarıldı ama yasaklanmadı. Burada yapılan barışçı toplu eylem hakkı da işçilerin topluca kullandığı bir endüstriyel eylem biçimi. Artık çok açık ki bu sendikalarla, bu yöntemlerle endüstriyel ilişkiler yürütülemez. Bugünkü endüstriyel sistemle sendikalar yozlaştı ve küstahlaştı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ