Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Başbakan Binali Yıldırım Türkiye İyi Gelecek Konferansı'nda konuştu - İş-Yaşam Haberleri

        Bloomberg HT'nin düzenlediği 'Türkiye İyi Gelecek' konferansı, finans ve ekonomi dünyasının liderleri ile yetkilileri biraraya getirdi. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan'ın katılımıyla gerçekleştirilen konferansta Başbakan Binali Yıldırım önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Yıldırım konuşmasında Türkiye'nin ekonomik açıdan durumunu değerlendirirken darbe girişimine karşı ekonominin güçlü duruşuna değindi. Yıldırım, ekonomi açısından vatandaşlar için yapılan çalışmalara değinirken, terörün ekonomiyle biteceğini ifade etti ve 'Büyürsek kişi başına gelirimiz artarsa terörle ilgili sorunumuz da azalır. Birbirimizle ilgili derdimiz de azalır. Bunun için çalışıyoruz.' dedi.

        Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından notlar;

        'Türkiye İyi Gelecek', 'Türkiye Kazandırır' başlıklarında bugün Türkiye ekonomi ile ilgili iş dünyası ile ilgili önemli bir toplantı gerçekleştiriliyor. Bu toplantının tertip edilmesinde önayak olan HT, Bloomberg HT ve Ciner Grubu'na teşekkür ediyoruz. Güzel de bir başlık seçilmiş. 'Türkiye İyi Gelecek' başlığı birçok şeyi kapsıyor. Panellerde de 'Türkiye Kazandırır' teması işlenmek suretiyle Türkiye'nin yakın ve orta vadede küresel faaliyetler ekonomik faaliyetler için ne kadar önemli bir yeri olduğunu kendi başına ifade ediyor.

        'Türkiye İyi Gelecek'ten başlayalım. Bunun içinde neler var. Bu bir açık davet. Kime? Bütün küresel yatırımcılara Türkiye diyor ki, 'Biz sadece bölgenin değil küresel anlamda da ekonominin merkezindeyiz. Dünya küçülüyor. Ancak bu küçülmenin yanı sıra büyümesini sürdüren birkaç ekonomi var. Onlardan biri de Türkiye. Büyüyen ilk 5 ekonomi arasında Türkiye yine yerini almış vaziyettedir. Bazıları, 'Ya Türkiye bir yandan terörle mücadele ediyor. Irak'ta, Suriye'de karışıklık var, bir de 15 Temmuz'da darbe teşebbüsü var. Nasıl oluyor da Türkiye büyümeye devam ediyor' diye soruyor. Haklı bir soru.

        "BİZ GÖREVE GELDİĞİMİZDE YATIRIMLARIN GERÇEKLEŞTİRİLME SÜRESİ 15.5 YILDI"

        Fakat Türkiye'nin geçmişten bu yana kazandığı tecrübeleri bilmeyenler bunu anlayamaz. Türkiye özel sektörle büyür. Türkiye'nin yıllık 150 milyar dolarlık yatırımı var. Bunun yüzde 80'i özel sektör tarafından yapılır. Eskiden kamu eliyle yapılıyordu. Dolayısıyla kamuda bazen krizler, bütçe kısıtlamaları olur. Planlanan yatırımları gerçekleştiremezsiniz, uzar da uzar. Biz göreve geldiğimizde yatırımların gerçekleştirilme süresi ortalama 15.5 yıldı. 15.5 yıl sonra başladığınız yatırım güncelliğini kaybediyordu. Bitirdiğinizde ihtiyaçlar yapılanın çok çok üstünde bir hale geliyor. Üç şeritli yol yapıyorsunuz bitirdiğinizde bir bakmışsınız, 4-5 şeritli yola ihtiyaç var. O halde ne yapmak lazım? Bunun için, yatırım bizatihi devletin bütçesinden kamu eliyle yapmak yerine, kamu bunun organizasyonunu yapacak. Ve piyasaya yaptıracak. Ben bakanlığım döneminden örnek vereyim. Bütün havalimanlarının altyapısını yeniledik: Eğer bütçeden yapsaydık, bunları bitiremezdik. Çünkü o kadar ayıracak para yoktu. Maliye Bakanı burada, paraları önceliklere göre sıralıyor. Önce maaş ödemeleri diyor. Aybaşı gelince memur maaşı bankada görmezse kimyası bozulur. Sonra sağlık, sonra sosyal güvenlik harcamaları. Faiz ödemeleri şunlar bunlar hepsini alt alta yazıyor. Bir bakıyor ki masraflar irattan fazla.

        Ne oldu? Açık. Kusura bakmayın yatırımlara para kalmadı. Yatırımı da vatandaş bekliyor. Siyaset yatırımla, yolla suyla oluyor. Dünya kadar söz veriyorsunuz bunları yapmazsanız bir dahaki seçimde gel bakalım diyorlar. Allaha şükür verdiğimiz her sözü yapa yapa bu günlere geldik. Onun için vatandaş bize güvendi. 8 tane seçim yapacaksın, her seferinde üzerine biraz daha koyacak vatandaş. 34'le başladık 50'yle iktidarımıza devam ediyoruz Allaha şükür.

        "MİLLET SADECE DARBELERE DEĞİL, EKONOMİYE DE AYAR VERDİ"

        Değerli konuklar, aslında güzel yazılmış bir yazı var, ama onu takip etmeyeceğim, daha içten samimi sohbet edeceğim. Biz bugün 100 günümüzü doldurduk. Geçmiş 100 güne bakıyoruz, vallahi başımıza gelmeyen kalmadı. Başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmez. Ne biçim iş yahu. Hepsi bugünü mü beklemiş. Darbeciler de bugünü beklemiş. İçeride dışarıda şer odakları onlar bekledi. Fakat öyle bir millet var ki hepsinin canına okudu. 15 Temmuz dünya tarihine altın harflerle geçti. Dünyanın hiçbir ülkesinde tanka. Silaha, topa uçağa karşı gövdesiyle darbecilere darbe yapan bir millet daha yok. bu milletin adı Türk milleti, bu milletle ne kadar övünsek o kadar azdır. Cümle alem Türk milletinin bağımsızlık, istiklal aşkının ne demek olduğunu 15 temmuz gecesi bütün dünyaya göstermiştir. Onun için birçok dost bildiğimiz ülke şaşkınlık geçirdi.

        Bir anlamda suçüstü yakalandılar. Fakat sonra durum yavaş yavaş anlaşılınca onlar da başladılar, "Demokrasi, insan hakları, birtakım bildiğimiz lafları tekrar etmeye başladılar. Buraya gelince gözleriyle gördüler. İşin şakası yok. Adam Meclis'i bombalıyor. İnsanlara ateş açıyor. Gözünü kırpmadan insanları şehit ediyor. Böylesine bir olayı yaşamış olmamıza rağmen siz de içindesiniz gördünüz Türkiye'de ekonomi normal dalgalanamlar dışında hiçbir değişiklik olmadı. Brüksel'de bir havaalanı bombalandı 10 gün havaalanını açamadılar. İlk pazartesi bankaları açtık, her şey tıkır tıkır çalışmaya başladı. Milletimiz sadece darbelere ayar vermekle kalmadı, ekonomiye de ayar verdi. 10 milyar doları bankaya koyuverdi. Öyle bir asil millet arkamızda oldukça biz hiçbir bahanenin arkasına sığınamayız.

        "YAPTIĞIMIZ DÜZENLEMELERİN SAYISI 150'Yİ BULDU"

        100 günde bu mücadeleleri yaparken ekonomi ve yatırımcılarımızın geleceğine yatırım yaptık. Yaptığımız düzenlemelerin sayısı 150'yi buldu. Darbenin ardından ilk salı toplantı TBMM, hiçbir şey yokmuş gibi çalıştı ve bütün konuları karara bağladı. Neler yaptık?

        Bir kere ekonomiyle ilgili işadamlarımız, esnafımız, yatırımcımız, aralarındaki devletle kavgayı kaldırdık. Uzat elini dedik, el sıkıştık. Borcun mu var. Ödenmemiş sigorta primin mi var, cezan mı var. Hepsini gelin helalleşelim. Anlaşıyoruz davalar çekiliyor. Ondan sonra sen sağ ben selamet.

        "KAYITDIŞI OLMAKTAN MİLLETİ KURTARDIK"

        Yetmedi, bugün işletmelerin en önemli konularından biri stok. Stok affı getirdik. Böylece kayıtdışı olmaktan milleti kurtardık. Kasa fazlası, para çekmiş işlememiş. Bunları da beyan et bitsin. Bırak artık sıkıntılı yaşamayı. Yetmedi içeride ve dışarıda paran var. Maliyeye falan hiç uğrama. Kapısından bile geçme. Götür bankaya yatır, yeni inşaat mı yapacaksın, ne yaparsan yap.

        Maliye Bakanı bu kadar para yatıyor biraz sebeplensek dedi. Dedim kusura bakma ter dökmeden milletin parasına göz dikme. Milletin parası millete ait, yatırıma dönecek, 1 kuruş almadan paranızı getirip bankaya yatırın. Vergi dairesine haber vermenize gerek yok. Öyle bir merakları da yok. İlgilenmezler. Garanti ediyorum. Yıldırım garanti.

        Olursa sorumlusu benim. Bak burada söylüyorum. kimsenin parası pulunda gözümüz yok. Yeter ki gelin yatırın kardeşim. Üç beş vatandaşa iş verin, ekonomiye can verin, kan verin, büyüyelim.

        "TÜRKİYE'YE AĞUSTOSTA 916 MİLYON DOLAR NET SERMAYE GİRİŞİ VAR"

        Büyürsek kişi başına gelirimiz artarsa terörle ilgili sorunumuz da azalır. Birbirimizle ilgili derdimiz de azalır. Bunun için çalışıyoruz. Demek ki, güven ve istikrar, bir ülkede olmazsa hiçbir şey olmaz. Büyük bir darbeden başarıyla çıktık. Herkes Türkiye'yi terk edecek falan.

        Lütfü Bey ağustos ayında ne kadar para girdi? 916 milyon dolar net sermaye girişi var Türkiye'ye. Bol keseden atanlara bakmayın. Türkiye için kafalarındaki projeyi uygulamak isteyenler yine ters köşeye, açığa düştüler. Türkiye bütün şartlar altında terörle verdiği amansız mücadeleye rağmen Suriye'de yaşananlara rağmen bölgedeki istikrarsızlıklara rağmen istikrar ve güven içinde büyümeye devam ediyor. İşte sermaye girişi, ihracat, son 28 ayın en fazla ihracat artışı olduğu ayı yaşıyoruz. Hem de yüzde 7 yaklaşık. Fakat Avrupa ile ihracat artışı ortalamanın üzerinde. Yüzde 10'dan fazla.Yüzde 10.5 artış var. Demek söylenenler başka olanlar başka. Bizim sorunumuz da bu zaten. Keşke olanları da olduğu gibi anlatabilsek sıkıntı kalmıyor.

        "İŞ YAPMAKTAN PROPAGANDA YAPMAYA VAKTİMİZ OLMUYOR"

        İletişim konusunda ve Türkiye'de olanları doğru şekilde anlatmada özrümüz olduğu açık. İş yapmaktan propaganda yapmaya vaktimiz olmuyor. Bunu da siz yapacaksınız. Medya organlarınızla, muhataplarınızla, gittiğiniz zaman onlar geldiği zaman anlatacaksınız. Haa öyle mi? Biz böyle bilmiyorduk. Kuyruğa girdiler her hafta 5-10 kişi geliyor. Meclis'te bomba atılan yerleri gördükten sonra "Biz bu kadar olduğunu bilmiyorduk. Ayıp etmişiz" Neyse geç de olsa doğruyu görmek de bir meziyettir. Bütün ülkemize bu dar zamanda yardımcı olan herkese teşekkür ediyoruz.

        "VATANDAŞ SİZİN İŞİNİZİ GÖRDÜ, SİZ DE ŞİMDİ VATANDAŞIN İŞİNİ GÖRECEKSİNİZ"

        Bankacılarımız, işadamlarımız, yatırımcılarımız, Türkiye'nin ekonomisinin kalbi burada. Peki ne yapmak lazım, siz bankacılar piyasanın gerisinden geliyorsunuz. Piyasanın önüne geçmeniz lazım. Arkadan takip etmek meziyet değil. Cepheye geçmek lazım. Vatandaş hepinizi korudu. 15 Temmuz'u vatandaş savuşturmasaydı ne yapacaktınız? Paranız da fiyakanız da işe yaramazdı. Vatandaş sizin işinizi gördü, siz de şimdi vatandaşın işini göreceksiniz. Öyle kredileri kısmakla, teminatları 2 yerine 5'e çıkarmakla olmaz. Millete güvenin kardeşim. Bu millet sözünün eri bir millettir. Ne kadar verdiniz paranız battı.

        "ÇEKTEKİ DÜZENLEME YILBAŞINDAN İTİBAREN UYGULANACAK"

        En kolay çek sistemi olmasına rağmen yüzde 3.2 kayıp var. Çekte de düzenleme getirdik, karekod geliyor, inceleniyor, siciline geçmişine bakılıyor. Yılbaşından itibaren uygulanacak. Hadi yine ödenmedi, bir ihtar alıyor, bir daha ödemezse hürriyeti kısıtlayıcı ceza bile var. Bunları yaparken bankalarımız ve iş dünyamızla konuştuk. İflas erteleme çıkardık, bunu da hemen sulandırdılar, ona da tedbir aldık. Hileli iflas erteleme yok. Piyasa ne olur ne olmaz belli değil hemen iflas erteleme alalım, ödemelerimizi durdurup keyfimize bakalım. İş hayatında böyle bir şey yok. Bir saniye bile durmak yok.

        "YAVAŞ YAVAŞ İŞ HAYATINDAN DEVLET ÇEKİLİYOR"

        Değerli katılımcılar, istihdamda esnek çalışma sistemine geçtik, uygulamaya başladık. Bağ-Kur yüzde 5 prim indirimi yaptık mı? Esnafların borçlarını yeniden taksitlendirdik mi, taksicilere kamyonculara ÖTV'siz araç yenileme getirdik mi? Daha ne?Her şey karşılıklı.

        Sosyal devlet olmak önemli bir şey. Sosyal devlet demek vatandaşının her türlü derdiyle dertlenmek demek, yanında olmak demek. Sosyal yardımları biz 3 milyardan 24 milyara çıkardık. Şimdi vatandaşın evinde bakım hizmeti var. Evinden gidiyoruz alıyoruz tedavisini yapıyoruz. Müzmin bir hastalığı var hastane yerine evde tedavi olması lazım, bunları yapıyoruz. Ayrıca çalışan kadınlarımız için kreş ve gündüz bakım evleri özel teşvik veriyoruz. Yeni bir iş sahası. Yavaş yavaş iş hayatından devlet çekiliyor. Eskiden emniyet, adalet, eğitim ve sağlık. Şimdi emniyet adalet tamam, ikisinde de özel sektör devreye girmeye başladı. Eğitimde özel okulların oranı yüzde 14'e ulaştı. Sağlıkta hem devlet hem özel vermeye başladı. Bir süre sonra her iki alan da tamamen serbestleşmiş olacak. Emniyet ve adalet devletin asli görevleri arasında olmaya devam edecek.

        "SEN ÜRET, ADAM ÇALIŞTIR, SAT GETİR"

        Nasıl demokrasimizi daha çok geliştirir, darbe teşebbüslerini bertaraf edeceğiz. Devletin elindeki imkanları millete vereceğiz. bir vatandaş bir bakanlığa giderken bakanlığın önünden geçmeyecek yolunu değiştirecek. Ben gitmeyeyim belki angaryaları vardır. Biraz uzaktan gideyim. Bakanlıklarda işim ne oldu diye dolaşmaması lazım. Böyle mi ? Hayır değil. Hedef bu. İşi sahibine teslim etmek. Biz ne yapacağız? Haksızlık oluyor mu, iş doğru yapılıyor mu, bir kavga var mı bunlara bakacağız. Diğerlerine karışmamıza gerek yok: Sen üret, adam çalıştır, sat getir. Satarken azimli alırken nazlı olacak. Dışarıya satışları diyorum. Her şeyi alalım. Burada yapıyorsak almayalım kardeşim. Satmak için alma ağacının altında değil satma ağacının altında yaşayacağız. Açığımızı kapatacağız ondan sonra bunu refah olarak yatırım olarak zenginlik olarak ülkemize geri döndüreceğiz. Güzel gidiyoruz.

        "BİZ KURUM VE ŞİRKETLERİ CEZALANDIRAMAYIZ"

        İşadamlarımızın bankacılarımızın şunu iyi bilmesi lazım. Bu FETÖ darbe girişiminden sonra örgüt mensuplarını bütün alanlardan temizlemek için seferberlik başlattık. Ağırlıklı olarak devlette. Ordu, polis, yargı memurlar arasında her yerde. Belirli kriterleri dikkate alarak. Bir de iş hayatı var. İş hayatı hassas. İş hayatıyla ilgili ölçü şu. Bankacılar iyi dinlesin. ben bir çek verdim, FETÖ'cüyse bana hesap sorarlar mı? Böyle şey olur mu? Ölçümüz şu, biz kurum ve şirketleri cezalandıramayız, onlar üretiyor, ekonomiye katkı sağlıyor. Hatası olan varsa, onu sistem içinden alıp gereğini yapacağız. Kurum çalışmaya üretmeye devam edecek: Siz de onları kredilendirirken onlarla çalışırken bunu göz önünde bulundurun. Yüzde 100 garantiyle ticaret olmaz. Risk paylaşımı şart. Mühendislikte bir kural vardır. Emniyet kabul edilebilir risk seviyesi, risk kabul edilebilir emniyet seviyesidir. Biz tedbirimizi alıyoruz kusura bakmayın. Biz sizden istediğiniz şartlarda para almak zorunda da kalmayız. Gerçek üretim ve ekonomiye daha fazla yoğunlaşalım. Alın terini akıl terine ayıralım.

        "VATANDAŞLARIMIZLA ARAMIZDA TERÖRİSTLERİ ORTADAN KALDIRACAĞIZ"

        Para piyasaları bankalarımız ve finans sektörü için ilahiniye sürdürülebilir alanlar değil. Yatırım, yatırım, yatırım. Gerçek ekonomi. Aldığımız kararların peşine düşeceğiz. Sahaya ne kadar yansıyor, onu da takip ediyoruz. diyeceksiniz ki Başbakan güzel anlatıyor aşağıda işler böyle gitmiyor. Millet ambale oldu daha yeni kendimize geliyor. Pazar günü mesela Diyarbakır'dayız. Bütün bu ekibi bekliyorum. Önce terörün istismar alanını ortadan kaldıracağız. Yurdun her köşesinde vatandaşımız seyahat edinceye kadar, terör örgütlerinin güvenlik kuvvetlerine sivil vatandaşlarına tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok.

        Buradaki ölçü çok net. Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımızın en büyük sorunu PKK terör örgütüdür. Ne yapacağız? Vatandaşlarımızla aramızda teröristleri ortadan kaldıracağız. Terör örgütü ve onun uzantısı aracı olamaz. Çünkü Diyarbakır'da da 15 Temmuz'da Türk bayrağıyla vatandaşımız sokaktaydı. İstanbul'da da, Ankara'da da. Partiler gitti, siyasi görüşler ortadan kalktı, mesele memleket meselesi dedi millet yollara düştü. Yollara düştü. Sağolsun partilerimiz aynı gece destek verdi. Daha sonra demokrasi nöbetlerinde iştirak ettiler. 7 Ağustos'ta dünyaya Türkiye'de kardeşliğin beraberliğin muhteşem fotoğrafını verdik. Türkiye Libya, Suriye, Mısır olacak diye beklediler. Hey gidi zavallılar. siz bu milleti tanımadınız. Bu millet en zor şartlarda bağımsızlığını geleceğine sahip çıkan millettir. Tarih boyunca böyle olmuştur. bağımsızlık karakterimizdir. Esaret altına girmeyen iki ulustan biri bizim milletimizdir. Öyle bir millet bizim arkamızda olduğu sürece hiçbir zaman yolda kalmayız.

        "TARIMDA ÇOK YENİ BİR YÖNTEME GEÇİYORUZ"

        Ekonomiyle ilgili çalışmalar, birincisi yatırımların teşviği, ikincisi vatandaşlarla devlet arasında ihtilafların çözülmesi, üçüncüsü yatırımcıların üzerindeki yüklerin azaltılması... Bunların anlatması üç ay sürer. Çok iş yaptık, şaka yok. Ben üç gündür okuyorum (yapılanları) daha yarıya geldim.

        Tarım önemli. Tarımda çok yeni bir yönteme geçiyoruz. Tarım hala gelişmiş ülkeleri ayakta tutan bir sektör. Türkiye için stratejik sektörlerden biridir. Hava sistemine geçiyoruz. Herkes her aklına geleni ekmeyecek. Bunun yerine iklim şartlarına coğrafi şartlara bağlı olarak 170 havza belirlenecek hangi ürünlerin hangi dönemlerde ekileceğine karar verilecek, hem ürün para edecek hem de ülkeye katma değer sağlanacak.

        "YILDA İKİ KEZ DESTEK VERECEĞİZ"

        Hayvancılıkta eksiğimizi ithal ederek değil, damızlık üzerinden kendi hayvan varlığımızı artıracağız. Zaman alacak işler.

        Tarımda 12 milyar en az desteğimiz var. Sor vatandaşa hiç bir şey anlamadık, gelmedi gitmedi diyor. Baktık ki bir yanlış yapıyoruz. Filancaya 1 ay destek, 1 ay öbürüne. Ufak ufak arada kaybolup gidiyor. Bütün destekleri kooperatifler aracağılıyla vermeyeceğiz. Doğrudan sahibine vereceğiz. Yapacak bir şey yok. Vatandaş öyle istiyor.

        Yılda iki destek vereceğiz. Bir ekim zamanı, bir de biçim zamanı. Bütün destekleri biriktirip iki kalemde vereceğiz. Hiç değilse bir işine yarasın. Çünkü ciddi bir para veriyoruz ama maalesef beklenen sonucu alamıyoruz.

        "BÜYÜYEN EKONOMİDE BÜTÇE AÇIĞINDAN KORKMA"

        Kamuda tasarruf için çok önemli kararlar aldık. Bunları da uygulamaya koyacağız. Kamunun masraflarını ne kadar azaltırsak artacak paraları daha çok ekonomi ve yatırıma kaynak aktarmış olacağız. Kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Bütçe açığı yüzde 11 civarı öyle mi? (Burada Başbakan Yıldırım Maliye Bakanı'na soruyor). Yok, 2002'deydi o. Şimdi yüzde 1.5, yüzde 1.3 olur öyle mi? Olmaz mı diyorsun? Olabilir de, ne olacak, yüzde 11 nere yüzde 1.3 olmuş yüzde 1.5 olmuş. Varsın olsun. Büyüyen ekonomide bütçe açığından korkma. Yeter ki çarçur etme parayı.

        Nereye verdik, ekonomiye yatırıma verdik. Lüks tüketime verirsen o zaman bütçe açığının kalitesi yok demektir. O nedenle verimli alanlarda açılalım. Ama yüzme bilmiyorsak o kadar da açılmayalım tabii, o da ayrı mesele.

        "BUNUN CEVABINI BANKACILAR VERECEK"

        Peki bu Avrupalılar gelişmiş ekonomiler bu kadar borçla caka satıyorlar, niye biz binde 1 değişince kimyamız bozuluyor. Bunun cevabını buldunuz mu? OECD'de yüzde 90 küsür borç. Bazı ülkelerde yüzde 200'den fazla borç var. Japonya, Amerika dünyanın en borçlu ülkesi. Adamların keyfi yerinde. Bizde ne? Yüzde 32. Nereden geldi? Yüzde 76'dan. Bu kadar iyi duruma geldik hala emin değiliz. Niye? Bunun cevabını bankacılar verecek. Kendi kaynaklarımıza ülkemize güvenelim. Güvenmiyorsunuz demiyorum, daha fazla güvenin. Hükümetinize güvenin, sonuna kadar arkanızdayız. Siz değer kattıkça biliyoruz ki siyaset rahatlayacak. Onun için desteklemeye devam edeceğiz. Doğru kararlarda hep yanınızda olacağız. Ama işinize de burnumuzu sokmayacağız. Kendiniz hesap edeceksiniz, biz sadece hedef koyuyoruz. Detaylarını siz çalışacaksınız gerçekleştirmek için hep birlikte gayret sarf edeceğiz.

        "TURİZMDE 2017 İÇİN TEDBİRLERİ ŞİMDİDEN ALIYORUZ"

        Eğitimde inşallah okullarımız açılacak 17 milyon çocuğumuz ders başı yapacak. Başarılar diliyoruz. Bayram yaklaşıyor. Tatil 9 güne çıktı. İç turizm oldukça hareketlendi. Kötü başladık, Rusya'yla arayı düzeltince ilk altı ay 14 milyona geldik. Gittikçe iyileşiyor. Daha iyi olacak. 2017 çok daha iyi olacak. Tedbirlerini şimdiden alıyoruz.

        "AVRUPA 3 MİLYAR PARA VERECEK BURNUMUZDAN GETİRİYOR"

        Türkiye bütün bu zorluklara rağmen, 3 milyon mülteciyi 5 yıldır besliyoruz. Onlar misafirimiz. Avrupa bir 3 milyar para verecek burnumuzdan getiriyor. Ne biçim iş kardeşim. Biz harcamışız 15 milyar dolar. Bütün dünyanın verdiği şu ana kadar 515 milyon dolar.

        Yani mali problem olmasın, başkasının desteğine ihtiyaç duymasın. Bu ne kepazelik. böyle bir paylaşım olur mu? Konuştular mı mangalda kül bırakmıyorlar. Biz şükredelim, Avrupa'daki bürokrasi bize 10 basar. Bir fon ayıracaklar, o daire bu müdürlük falan. 3 sene sonra yavaş yavaş olacak gibi bir hisse kapılıyorsun.

        "BİZ AVRUPA'YLA MÜCADELEYİ ONLARIN GÜVENLİĞİ İÇİN DE YAPIYORUZ"

        Bu terörle mücadele içinde de aynı zamanla uyuşturucuyla da mücadele ediyoruz. Siirt, Diyarbakır, Batman üçgeninde 70 milyon hint keneviri, 40 ton esrar. Parasal değeri 4 milyar TL. Avrupalılar bu terörist gruplara müsamaha gösteriyorlar ya, terör gruplarının en büyük tehlikesi onlara. Uyuşturucular Avrupa'daki gençleri zehirliyor. Canlı bomba olarak onlara dönüyor. Bu mücadeleyi Avrupa'nın güvenliği için de yapıyoruz. Suriye, Irak'ta olsun, terörle mücadelede Avrupalı dostlarımızın ikircikli tavırdan vazgeçmesini bekliyoruz.

        "REFORMLARLA SİLAHLI KUVVETLER DAHA DİNAMİK YAPIYA KAVUŞACAK"

        15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ve birçok devlette yeniden yapılanma birer birer devreye giriyor. Jandarma, Sahil Güvenlik'in İçişleri Bakanlığı'na bağlanması. Silahlı Kuvvetler'de çok kapsamlı bir reform yapıldı. Bu zaten yıllardan beri TSK'nın yapmaya çalıştığı bir projeydi. Nihayet gerçekleşti. Bu reformlarla Silahlı Kuvvetler daha çok harekat, harbe hazırlık, asli konularına vakit ayıracaklar daha dinamik bir yapıya kavuşmuş olacaklar. Diğer tali işler Milli Savunma Bakanlığı'na geçecek. MSB, subay astsubay yetiştirecek, fabrikalarda tank top imal ettirecek, tershanelerde gemi yaptıracak, fabrikalarda tüfek fişet neyse bu işleri halledecek. Askerler de harbe hazırlık caydırıcılık vatan savunması gibi konulara kafa yoracak. Gelişmiş ordulardaki gibi bir yapıya Türkiye de sağlamış olacak.

        "İKTİDARIZ MUHALEFETİ TAKMAYIZ DİYE BİR ŞEY YOK"

        Bir yandan da tabii muhalefetle işler iyi gidiyor, şeytan kulağına kurşun birlik beraberlik iyi. Bazıları bu sistemden çıkmak için gayret sarf ediyorsa da öyle kolay değil. Gelip 7 Ağustos'ta milletin karşısına çıktınız. 75 milyona biriz, beraberiz, birlikte Türkiye'yiz dedik. Öyle yan çizme yok. Oğlum sana diyorum kızım sen anla hesabı. Herkes mesajını alsın. Biz sonuna kadar birlik beraberlik meselesinin arkasındayız, bozan taraf asla olmayacağız, bozanı da millete şikayet ediyoruz. Siyasetimizi seçim zamanı meydanda yapalım. Oturalım anayasayı da yapalım, kanunlar da çıkaralım. Önerilerini alıyoruz, gereğini de yapıyoruz. Makul bir şey varsa tabii ki değerlendireceğiz. İktidarız, muhalefeti takmayız diye bir şey yok. Demokrasi uzlaşma, birlikte iş yapma demek. Bu konuda ülkemizin geleceği, milletimizin menfaati her şeyin üzerindedir. Siyaset millete hizmete bir araçsa bir anlamı var. Yoksa ne yapayım ben o siyaseti. Olmaz olsun öyle siyaset. Millete sözümüz budur. İşimiz hizmet gücümüz millet. Bu kadar. Bunu da söyledik. Başka ne kaldı?

        "EY BANKACILAR, YA İŞİNİZİ GÜZEL YAPIN VEYAHUT DA KARDEŞLERİNİZ GELİYOR"

        Şimdi gelelim şu yazılanlara. Ne diyor? İş dünyasının değerli temsilcileri (salonda kahkahalar)...

        Vakti tasarruflu kullanmak için hızlı geçiyorum. Yatırımları daha da artırmak için Kalkınma Bankası'nın rolünü etkinliğini artırıyoruz. İhracatçımızın finansa erişimini kolaylaştırmak için aynı şekilde Eximbank'ı güçlendiriyoruz. Ey bankacılar, yalnız değilsiniz. Ya işinizi güzel yapın veyahut da kardeşleriniz geliyor.

        Turkuaz karekodlu gümrükte tek pencere ihracatçılara yeşil pasaport başlattık. Onunla rahat seyahat edeceksiniz. Şirket kuruluşunu çok basitleştiriyoruz. Ama şirket kapatmak o kadar kolay değil. Şirketler kapanmasın, hep açılsın. Bir yandan da Türkiye'de tasarruf oranını artırmak, atıl kaynakları değerlendirmek için bireysel emekliliği otomatik hale getiriyoruz.

        Paranın tamamını da kendi ödemiyor. Yüzde 25 primi devletten. Bu şekilde 10 yılda 90 milyarlık ilave tasarruf oluşacağını öngörüyoruz.

        "BİR GERDANLIK DA ÇANAKKALE'YE YAPIYORUZ"

        Türkiye Varlık Fonu geliyor. Bankacıların işini kolaylaştırmak için. Türkiye Varlık Fonu özellikle büyük yatırımların gecikmeden yapılması ve yatırıma genel bütçeden kaynak ayrılmasının mümkün olmadığı halllerde Türkiye Varlık Fonu buraya kaynak temin edecek. Hatta yurtiçi ve yurtdışında büyük projelere, diyelim yap-işlet devret projesi. Dün Çanakkale 15 Mart Köprüsü'nün YPK kararını imzaladık, süreç başladı. Bir gerdanlık da Çanakkale'ye yapıyoruz. Bunun bir özelliği var. İki kule arasındaki açıklık 2 bin 23 metre. Dünyada iki kule açıklığı en geniş köprü.

        Bunlar bir zamanlar hayaldi. 50 senedir konuşulan projeler bunlar. Eskiden yabancılar yapardı biz taşeronluk yapardık. Şimdi bizim firmalarımız yapıyor, yabancılar alt yüklenicilik yapıyor. Dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Fiyaka olsun diye değil ihtiyaç. 2003'te geldiğimizde havayolunda 8 milyon vatandaş uçağa biniyor. Onlar da birbiriyle akraba olmuş gide gele. Şimdi öyle değil 86 milyon vatandaş biniyor sadece iç hatlarda. Bir o kadar da dış hatlarda. 1 milyon transit yolcu vardı 30 milyon transit yolcu var şimdi.

        Yani havacılığın merkezi batıdan doğuya doğru gidiyor. 70'lerde Amerika, 80'lerde Batı Avrupa, 90'larda Orta Avrupa, şimdi Türkiye. Bunun için dünyanın en büyük havalimanını yaptık. 150 milyon yolcu. Bunu da bütçeyle yapsaydık 50 sene konuşurduk. Para yok iz ödeneği, 10 sene böyle, 10 sene de projesi hazırlanır, diğer 5 sene de DPT konuşur, bir nesil geçer ondan atı alan Üsküdar'ı da geçer biz de baka kalırız. Bankacılar çok iyi bilir. Bu projeyi ben şöyle tanımlıyorum. Bir çukur verdik. Delik deşik arazi. Adama dedik ki, 'Sen buraya 30 katrilyonluk yatırım yap. Bize de 80 katrilyon para ver 25 yıl bitirdikten sonra işletmek için. Sen iyi adamsın 25 yıl sonra havaalanını da bize ver' dedik. Adamlar 'Peki' dedi. Biz de verdik. Bunda ne yanlış var. Bak bittiği zaman her yıl 1 milyar 50 milyon Euro tıkır tıkır alıp Türkiye Varlık Fonu'nun kasasına koyacağız. Sonra da bankacılar naz yapsın. Hiç umrumuza gelmez. Bankacılara biraz fazla yüklendik herhalde bugün.

        Esnafın beklediği bir konu var. Taşınırların da teminat gösterilmesi. Bunun kanunu da Meclis'te. Altından su geçen hava geçen şeyleri teminat almam diye bir şey yok. Buğdayı mı , torna tezgahı mı var, pahalı kol saati mi var o da teminat. Bunları teminat olarak alacaksınız.

        "DÜNYANIN DENİZİN ALTINDAN GEÇEN EN DERİN TÜNELİNİ AÇIYORUZ"

        Altyapı yatırımları birer birer devreye giriyor. Haziran'da köprüyü açtık Osmangazi, Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim'i açtık. 20 Aralık'ta dünyanın denizin altından geçen en derin tünelini açıyoruz. Yenikapı-Haydarpaşa arası 5.5 km. Kaç dakika? Hızlı gidenler 3 dakikada benim gibi yaşlılar 5 dakikada. Nereden Yenikapı'dan ta Karacaahmet'e geçmiş olacak. Oradan dön (Salonda kahkahalar). Yanlış anlamayın. Karacaahmet deyince neden öyle anladınız, adres tarif ediyoruz. Numune Hastahanesi o zaman. Biraz daha az. Sağ sağlim geçmenizi istiyoruz.

        Geçiş 10 lira civarı. Yenikapı'dan döneceksin Sirkeci, oradan Eminönü, Salıpazarı, Beşiktaş, Yıldız, Köprü, karşıya geç Bağlarbaşı, Hasanpaşa, Kadıköy. Trafik zayıfsa 1 saatte gidersin. Şimdi 3-5 dakikada geçeceksin. Bu projeler vizyon ister. Ülkeye güvenirseniz bunları yaparsınız. Söylerken hayal, olmaz. Bu kadar derinden tünel nasıl geçecek, burası deprem bölgesi... Marmaray'a da böyle diyordunuz. Kardeşim dedim siz ne konuşuyorsunuz. Fatih gemileri karadan denize indirdi mi 1453'te. Yıl kaç. 2016. Onun torunları Tayyip Erdoğan'ın adamları, denizin altından trenleri arabaları geçirmiş çok mudur? Yapmayın be kardeyim. Teknoloji gelişti. Özgüven önemli. Özgüveniniz kuvvetli olacak. Ülkenize güveneceksiniz. Geleceğe güveneceksiniz. Yatırıma, çalışmaya, üretmeye, istihdama devam.

        "TÜRKİYE'NİN SADECE ANKARA'DAN İDARE EDİLEMEYECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİM"

        Dışarıdan gelen dostlarımız, misafirleriniz var. Bu ülke hiçbir geleni pişman eden bir ülke değil. 150 yılını kutlayan firmalar var burada. Vatandaş artık onu kendi firması gibi görüyor. Gözü gibi bakıyor. Değerli katılımcılar eski dönemleri sadece bir nostalji olarak hatırlayalım. Eski dönemleri fazla kafaya takıp morallerimizi bozmayalım. Eski Türkiye geride kaldı. Yeni Türkiye hep ileriye bakıyor. Dünyayı avucunuzun içine getiriyor. Bugün dünyanın neresinde ne olay olursa yurdun her köşesinde herkesin haberi oluyor. Türkiye'nin sadece Ankara'dan idare edilemeyeceğini söylemiştim göreve geldiğimizde.

        Bugün aynı anda birçok saldırıya maruz kalmamızın arkasındaki en büyük sebep, Türkiye'nin hızını kesmektir arkadaşlar. Türkiye çok fazla gelişmesin. Türkiye bizim izin verdiğimiz kadar yol alsın. Türkiye edilgen bir ülke olsun. Bölgesel, küresel konularda görüş ortaya koyan, çözüm öneren inisiyatif ortaya koyan ülke olmasın. Kavga budur. Bizim derdimiz bölgede bölgede huzurun kardeşliğin barışın devam etmesidir. Suriye'de 500 bin insan yok oldu gitti. 15 milyon insan evini barkını terk etti. Sen mi olacaksın orada ben mi olacağım. Bırakın bu kavgayı. Türkiye bu hesapların içine hiç girmedi. Biz bize yakışanı yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.

        Bir kez daha memleketimizin geleceğinin imkanı ve kabiliyetlerinin tartışıldığı bu toplantıyı tertip eden Bloomberg HT ve Ciner Grubu'na teşekkür ediyoruz. Bütün katılımcılara saygılarımı sunuyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ