Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Microsoft’tan ayrılıp, bize katılır mısınız? - Makro Ekonomi Haberleri

        Microsoft Satış, Pazarlama ve Servis Grubu Strateji ve Sistemler Genel Müdürü Süreyya Ciliv, şirketin 100’den fazla ülkeye yayılmış 30 bin kişilik satış, pazarlama ve servis ekibini “rekabete hazır” ve “daha verimli” hale getirmekle görevli. Geçtiğimiz günlerde teknolojideki gelişmelerle ilgili bilgi almak üzere şirket merkezine gelen yabancı bir ülkenin donanmasından sorumlu savunma bakanı yardımcısı, Ciliv’in anlattıklarını dinleyince, “Muhteşem! Siz Microsoft’tan ayrılıp bize katılır mısınız?” diye sormuş.

        Süreyya Ciliv, Türkiye’de üç yıl boyunca sürdürdüğü Microsoft Genel Müdürlüğü görevinin ardından, 2000 senesinde şirketin ABD’deki merkezine transfer oldu. Bir Türk’ün uluslararası bir şirkette kilit konuma getirilmesiyle gündeme gelen bu başarı öyküsü, her geçen gün biraz daha keyifli bir hâl alıyor.

        “People Ready!” için milyarlarca dolar harcanacak
        Geçen ay, Microsoft olarak, yeni ana pazarlama mesajımızı açıkladık: “People Ready!” Elemanlarınızı nasıl en hazır duruma getirebilirsiniz? Önümüzdeki senelerde, bu mesajın sadece pazarlama kampanyası için 500 milyon dolar harcanacak. Milyarlarca dolar harcayarak, bu konuda müşterilerimize yardımcı olmaya çalışacağız. Benim de Microsoft’taki görevim, satış, pazarlama ve servis ekiplerimizin en hazır ve verimli olması için gerekli olan strateji ve sistemleri geliştirmek ve bu misyona destek olmak.

        Microsoft’un dünya geneline yayılmış 30 bin kişilik satış, pazarlama ve servis ekibinin verim ve performansını artırmak için gerekli strateji ve sistemlerden sorumlusunuz. Bu konuda Microsoft nasıl bir strateji izliyor?

        İlk önce çözmek istediğimiz problemi bir düşünün. 30 bin kişi. Dünyanın dört bir yanında, 100’den fazla ülkede. Çoğu İngilizce biliyor fakat çoğunun birinci tercihi başka bir lisan. Ürünlerimizi düşünün. Çok geniş bir portföy. X-Box, Office, Windows Mobile’dan Windows Data Center’a kadar yüzlerce ürün. Çok hızla değişen ürünler. Gittikçe artan rekabet. Müşterilerimiz de bireylerden küçük firmalara ve dünya devlerine kadar değişiyor. Böyle bir ortamda elemanlarımızı, görevlerini en iyi şekilde yapabilecek duruma nasıl getirebiliriz? Bunu en hızlı ve en etkili nasıl yapabiliriz? Ne zaman eğitim gerekli, ne zaman değil? Teknoloji ve sistemler nasıl yardım edebilir?

        Bu görevi üstlendiğim kısa zaman içinde, önemli gelişmeler kaydettik. Yaptıklarımızı şirket içinde ve bilhassa şirket dışındakilere gösterince çok pozitif tepkiler aldık. Küçük, komik bir hikâye anlatayım. Geçenlerde yabancı bir ülkenin donanmasından sorumlu savunma bakanı yardımcısı, şirketimize teknoloji dünyasındaki gelişmeler hakkında bir brif almaya gelmişti. Kendisine kısa bir sunum yaptım. Anlattıklarımı dinleyince, “Muhteşem! Burada duyduğum en önemli gelişmeler bunlar! Siz Microsoft’tan ayrılıp bize katılır mısınız? Olmazsa, sizi ülkeme her zaman için davet ediyorum” dedi. Böyle güzel bir tepki almak çok hoş. Bizi de çok heyecanlandırıyor.

        İşletim sistemleri konusunda öncü olan Microsoft, bu alanda Avrupa Komisyonu’nun rekabet politikalarıyla karşı karşıya gelmiş durumda. Tekelci avantaj sağlamak yönündeki iddialar Microsoft’un stratejilerini nasıl etkiliyor?

        Bu hukuki konular hakkında detaylı bilgim yok. Yalnız benim görüşüme göre, Microsoft’un içinde bulunduğu durum, bir tekel dünyasından çok değişik. Her ürünümüz için, her zamankinden çok rekabet var. Bazı alanlarda ilerideyiz. Bazı alanlarda ise pazar payı açısından gerideyiz. Sadece rakip firmalar ile değil, kendi ürünlerimizin eski versiyonlarıyla ve bunların yanında teknoloji dünyasını yakından takip etmeyen ve rakiplerimiz tarafından desteklenen komisyonlarla da uğraşıyoruz. Microsoft’un esas stratejisinde önemli bir değişiklik yok. Daha iyisini, daha ucuza müşterilerimize sunmak. Araştırmaya önem vermek. Elemanlarımızı motive eden bir iş ortamı yaratmak. Müşterilerimize daha çok zaman ayırmak, onlara daha yakın olmak.

        Araştırma ve geliştirme faaliyetleri için büyük kaynaklar ayırdığı bilinen Microsoft bünyesinde ne tür ürünler geliştiriliyor? Şirket, gelecekte ne tür teknolojileri sunuyor olacak?

        Microsoft’un senelik 7 milyar doları aşan Ar-Ge bütçesi var. Önümüzdeki dönemde, bu bütçenin her sene 500 milyon dolar artması planlanıyor. Nüfusu bir milyarı geçen ülkelerde Ar-Ge merkezleri var. Yazılım dünyasının temel alanlarına ve pazar büyüklüğü 500 milyon doları geçebilecek uygulama alanlarına öncelik veriyoruz.

        Dijital teknoloji dünyasında Moore’s Kanunu hâlen geçerliliğini koruyor. Bilgisayarlar, her 18 ayda güçlerini ikiye katlıyor. Bu yüzden, daha güçlü yazılımlar ortaya çıkıyor; analog dünya, hızla dijital dünyaya dönüşüyor. Önümüzdeki on yılda, bilgisayar, cep telefonu, DVD ve televizyon dünyasında, Mobilite, IPTV gibi birçok yeni uygulama göreceğiz. Bu yeni dünyada teknolojiyi ve müşterisini iyi anlayanlar, global dünyada rekabet edebilenler başarılı olacaklar.

        Türkiye’de bilişim sektörü 2005 yılında yaklaşık yüzde 30’luk büyümeyle kriz öncesi boyutunu yakaladı. Bilişim sektörünün performansı hakkında ne düşünüyorsunuz ve gelecek beklentileriniz nelerdir?

        Bence ülkemizde bilişim teknolojilerindeki potansiyeli çok iyi değerlendiremiyoruz. Ürün geliştirmekten çok, “ben de” ürünlere merak var. Yazılım ve iş kanunlarını dünya standartlarına getirmeliyiz. Dış yatırımcılara zorluk değil, kolaylık yaratmalıyız. İnsanlarımızın eğitimine çok önem vermeliyiz.

        Türkiye’de yazılımın gelişmesi için, telif hakları kanunlarının uygulaması, yazılım dünyası için çok önemli. Fakat en önemlisi, eğitim ve bilgi.

        Lider yöneticiler, yatırımcılar ve girişken, çalışkan, bilgili Türk gençleri, Türkiye’yi layık olduğu yere çıkaracaklardır.

        Activeline / Kübra Varol

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ