"Süreci sabote eden, en büyük Kürt düşmanı olarak tarihe geçer"
Habertürk'e konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, "Çözüm sürecini sabote eden, tahrip eden en büyük Kürt düşmanı olarak tarihe geçer. Sürece darbe vuran tarafın oyu düşer. Çözüm süreci 6-7 Ekim olaylarında büyük bir darbe almıştır" ifadesini kullandı
Bülent AYDEMİR/HABERTÜRK
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Türk sinemasını dünyaya açabilmek için strateji oluşturmak, Türk sineması ile sektörün küresel aktörleri arasında bağ kurabilmek amacıyla ilk kez sinemaya özel bir gezi düzenledi. Amerikan film sektörünün kalbi Hollywood ve dünya yıldızlarının yaşadığı Beverly Hills’teki temasları öncesinde Bakan Çelik’le Türkiye gündemindeki sıcak konuları konuştuk.
Melekler Şehri Los Angeles’a giderken uçakta sorularımızı yanıtlayan Çelik; çözüm süreci, güvenlikle ilgili düzenlemeler ve paralel yapıyla mücadeleye ilişkin şu mesajları verdi:
BÜYÜK RİSK: Çözüm süreci, büyük bir meselemizi kendimizin çözmesi bakımından belki de Cumhuriyet tarihi boyunca ortaya koyduğumuz en büyük inisiyatif. Çözüm süreci, siyaseten de çok büyük bir risk. Bu işi çözmeye kim yaklaşmışsa başına bir iş gelmiştir; hükümetler tasfiye edilmiştir. Bir hükümet silahlı unsurların ülke dışına çıkmasına karar vermişse; demek ki o zaman ret, inkâr ve asimilasyon politikalarının bitmesi için kafasında bir süreç var.
TAKVİME UYULMADI: Çok iniş- çıkışları olan, pek çok etkiye açık bir süreç. Çözüm süreci başladığında çok hızlı ilerledi, ondan sonra işin ilk akamete uğradığı yer; ülke toprakları dışına silahlı unsurların çıkarılmasına ilişkin takvime bu silahlı unsurların uymamasıdır. BÜYÜK DARBE ALDI: Süreç 6-7 Ekim olaylarında büyük bir darbe almıştır. 6-7 Ekim’de Kamboçya’daki Pol Pot’un retoriğine benzer bir retorik kullanıldı: “Biz ‘Sokağa çıkın’ dedik ama ‘Yakın, yıkın’ demedik” dediler. Bir siyasi parti böyle bir çağrının sonuçlarının ne olacağını bilir. Bunlar öngörülmüş sonuçlardır.
HALK ÖZNE OLDU: 6-7 Ekim olaylarında, örgüt kendi mevzi kazanımlarına bakıp vatandaşın kazanımlarını önemsemediğini bir kez daha göstermiş oldu. Aynı yerde değiliz şu anda. Bu büyük Kürt kitlesi daha önce Kürt meselesinde nesne haline gelmişti, çözüm süreciyle birlikte özne oldu. Burada artık sadece tek tek oylarıyla kendini belli eden değil, bu sürecin en başat aktörü ve öznesi olmuş bir yapıdan bahsediyoruz. Bundan sonra nasıl yürünmesi gerektiği konusunda herkese mesaj veriyor. O yüzden çözüm sürecini sabote eden, tahrip eden, en büyük Kürt düşmanı olarak tarihe geçer. Çözüm sürecine darbe vuran tarafın oyu düşer.
BATI’DA MHP, DOĞU’DA HÜDA PAR: Cumhurbaşkanı’mızın bahsettiği üst akıl, Batı’da MHP’yi, Doğu’da HÜDA PAR’ı sokağa çekmeye çalıştı. MHP’nin ya da HÜDA PAR’ın örgütsel yapısını kastetmiyorum. Çok provokatif saldırılar yapıldı.
‘Asimetrik tehdit ortaya çıktı’
Çelik, Türk sinemasını dünyaya
açabilmek için strateji oluşturmak,
Türk sineması ile sektörün küresel aktörleri
arasında bağ kurabilmek amacıyla ilk kez
sinemaya özel bir gezi düzenledi.
Amerikan film sektörünün kalbi
Hollywood ve dünya yıldızlarının yaşadığı
Beverly Hills’teki temasları öncesinde
Bakan Çelik’le Türkiye gündemindeki
sıcak konuları konuştuk. Melekler Şehri
Los Angeles’a giderken uçakta sorularımızı
yanıtlayan Çelik; çözüm süreci, güvenlikle
ilgili düzenlemeler ve paralel yapıyla
mücadeleye ilişkin şu mesajları verdi:
BÜYÜK RİSK: Çözüm süreci, büyük bir
meselemizi kendimizin çözmesi bakımından
belki de Cumhuriyet tarihi boyunca
ortaya koyduğumuz en büyük inisiyatif.
Çözüm süreci, siyaseten de çok büyük bir
risk. Bu işi çözmeye kim yaklaşmışsa başına
bir iş gelmiştir; hükümetler tasfiye edilmiştir.
Bir hükümet silahlı unsurların ülke
dışına çıkmasına karar vermişse; demek ki
o zaman ret, inkâr ve asimilasyon politikalarının
bitmesi için kafasında bir süreç var.
TAKVİME UYULMADI:
Çok iniş- çıkışları
olan, pek çok etkiye
açık bir süreç. Çözüm
süreci başladığında
çok hızlı ilerledi,
ondan sonra işin ilk
akamete uğradığı yer;
ülke toprakları dışına
silahlı unsurların
çıkarılmasına ilişkin
takvime bu silahlı
unsurların
uymamasıdır.
BÜYÜK DARBE ALDI:
Süreç 6-7 Ekim olaylarında
büyük bir darbe
almıştır. 6-7 Ekim’de Kamboçya’daki Pol
Pot’un retoriğine benzer bir retorik kullanıldı:
“Biz ‘Sokağa çıkın’ dedik ama ‘Yakın,
yıkın’ demedik” dediler. Bir siyasi parti
böyle bir çağrının sonuçlarının ne olacağını
bilir. Bunlar öngörülmüş sonuçlardır.
HALK ÖZNE OLDU: 6-7 Ekim olaylarında,
örgüt kendi mevzi kazanımlarına bakıp
vatandaşın kazanımlarını önemsemediğini
bir kez daha göstermiş oldu. Aynı yerde
değiliz şu anda. Bu büyük Kürt kitlesi
daha önce Kürt meselesinde nesne
haline gelmişti, çözüm süreciyle birlikte
özne oldu. Burada artık sadece tek tek
oylarıyla kendini belli eden değil, bu
sürecin en başat aktörü ve öznesi olmuş
bir yapıdan bahsediyoruz. Bundan sonra
nasıl yürünmesi gerektiği konusunda
herkese mesaj veriyor. O yüzden çözüm
sürecini sabote eden, tahrip eden, en büyük
Kürt düşmanı olarak tarihe geçer. Çözüm
sürecine darbe vuran tarafın oyu düşer.
BATI’DA MHP, DOĞU’DA HÜDA PAR:
Cumhurbaşkanı’mızın bahsettiği üst akıl,
Batı’da MHP’yi, Doğu’da HÜDA PAR’ı
sokağa çekmeye çalıştı. MHP’nin ya da
HÜDA PAR’ın örgütsel yapısını kastetmiyorum.
Çok provokatif saldırılar yapıldı
Bakan Çelik, son yapılan düzenlemelerle güvenlikçi politikalara dönüldüğü eleştirilerine yanıt verirken, şunları söyledi: “Buradaki asıl mesele halkın güvenliği meselesidir. Sokağı işgal eden vandallar, yeni bir asimetrik grupla karşı karşıyayız. Artık devletlerle devletlerin savaşma ihtimali ortadan kalktı. Asimetrik gruplar ortaya çıktı. Devleti tehdit eden yabancı ordulara ya da asimetrik gruplara karşı elimizde yeterli deneyim var ama halkın gündelik hayat güvenliğini tehdit eden asimetrik gruplara karşı güvenlik anlayışını yenilemek gerekir.”
‘17 Aralık darbe ötesi’
MGK’da alınan karar ve paralel yapıyla mücadele konusunda net mesajlar veren Çelik, şöyle konuştu: “17-25 Aralık, darbe ötesi bir süreçtir. Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyet haklarının bu milletten alınıp başka bir iradeye teslim edilmesi isteğidir. ”