Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Tarsus'ta öldürülen Özgecan Aslan'ın ardından Işıl Cinmen yazdı

        IŞIL CİNMEN

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        Özgecan Aslan'ın ardından herkes üzülüyor şimdi.

        İdam çığlıkları yükseliyor dört yandan.

        Çünkü "ama" diyebilecekleri hiçbir söz bırakmadı arkasında.

        Ama "açık giyinmiş."

        Ama "gece gece sokaklarda gezmiş."

        Ama "içki içmiş."

        Ama "çığlık atmamış."

        Ama, ama, ama...

        Şimdi hiçbir ama yok, "hak etmedi" yani, değil mi?

        Bir de şöyle düşünün; tüm bu eski "ama"lar bu ama'sız dehşetin bir parçası olmasın?

        Sanıyor musunuz ki ne idüğü belirsiz üç erkeğin idam edilmesi kadın cinayetlerini durduracak?

        Hayır.

        İdam edilmesi gereken, kişiler değildir; zihniyettir.

        Tecavüzü ve kadın cinayetlerini toplumsal mekanizmalardan ayrı tutamayız.

        En azından son beş yılda, basına yansıyan rakamlarla, 1134 kadının öldürüldüğü, sadece 2002-2008 arası 62 bin tecavüz olayı kayıtlara geçtiği bir ülkede bunu yapamayız.

        Lütfen düşünün.

        Bir erkekten bir tecavüzcü yaratmak nasıl mümkün oluyor?

        Nasıl öğreniyorlar tecavüz etmeyi, dövmeyi, öldürmeyi?

        Bir erkeğin bir kadına tecavüz etmesi kadar vahim olan, bu hareketin arkasında yatan toplumsal zihniyet ve öğrenilmişliklerdir.

        Bu ülkede kadına şiddet bir gelenek gibi...

        Tüm "ama"lar bu geleneği güçlendiriyor, ona hizmet ediyor, Özgecan'ın çığlığına sebep oluyor.

        Ve Özgecan'ın yanmış cesedinin ardından üç gün dökülecek gözyaşı temizlemeyecek minibüste yerde kalan o kanı.

        Çünkü şiddet geleneği, gözyaşıyla aklanmaz.

        Özgecan'ın katillerinin arkasında "cinnet getirip" karılarını öldüren kocalar,

        kadın etek giydiği için indirim alan tecavüzcüler,

        çocuğunu bekaret kontrolüne sokan babalar,

        gerdek gecesinde gözü dönmüş halde çarşafta kan arayan adamlar,

        "tecavüzcüyle evlenirse iş yükümüz hafifler" diyen yargı var.

        Ya Özgecan'ın arkasında kim var?

        13 yaşında, 26 kişinin tecavüzüne uğrayan ve bu işi 'rızasıyla yaptığı'na karar verilen N.Ç,

        Bakire olmadığı gerekçesiyle ağabeyi tarafından öldürülen Yasemin Çetin,

        Bursa'da sevgilisiyle gezerken erkek kardeşinin bir arkadaşı tarafından "töreye aykırı" diye vurulan 19 yaşındaki Tuğba,

        Tecavüze uğrayıp hamile kaldığı gerekçesiyle aile kararıyla kurşunlanan Güldünya Tören,

        Mersin'de nişanlısı tarafından öldürülen Aysel Elmastaş,

        Ve daha binlercesi...

        Hepsinin ortak bir tarafı var.

        Hepsi dinin, ailenin, babanın kurallarına uymadığı için, aşık olduğu, hamile kaldığı, tecavüze uğradığı ya da sadece hakkında dedikodu çıktığı için erkek egemen sistemin noktai nazarında yargılandı ve hepsi öldürüldü.

        Sorunun kaynağı patriyarkal düşünme bozukluğudur ve buradaki problematik, erkektir.

        Bu cinayetler ve tecavüzler aslında erkeğin kişisel ve ruhsal trajedisidir.

        Ama bu trajedinin kurbanları hep kadınlar olur.

        O yüzden, tüm bunlar yüzünden Özgecan'ın tabutunu kadınların taşıması, bir mücadeleyi simgelediği için çok anlamlı.

        Çünkü Arundhati Roy'un dediği gibi, bazen haklı olmak yetmez, mücadele etmek gerekir.

        Son bir şey,

        "Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin" denmişti ya...

        Artık "oğullarınıza tecavüz etmemeyi öğretin" deyin olur mu?

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ