Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ikinci kez toplandı, Bülent Arınç, Hakan Fidan yeniden MİT Müsteşarlığı görevine getirildiğini açıkladı

        Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda, Erdoğan başkanlığında yapılan ikinci toplantı, yaklaşık 9 saat sürdü.

        Toplantıya, genel seçimler nedeniyle istifa eden bakanların yerine getirilen Adalet Bakanı Kenan İpek, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin ilk kez katıldı. İpek, Öztürk ve Bilgin, Bakanlar Kurulu Toplantısı'ndan kısa bir süre ayrılarak TBMM'de yemin etti.

        Bu arada Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk de Süleyman Şah Türbesi'nin taşınması ve F-4 uçakları konusunda Kurul'a brifing verdi. Komutanlar, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yaklaşık 4 saat kaldı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki ilk Bakanlar Kurulu Toplantısı 19 Ocak 2015'te yapılmıştı.

        BÜLENT ARINÇ'TAN HAKAN FİDAN SORUSUNA YANIT

        Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç açıklama yaptı.

        Arınç, Hakan Fidan'ın adaylıktan çekilmesine ilişkin "Sayın Başbakanımız, Sayın Hakan Fidan'ı tekrar MİT Müsteşarlığında görevlendirmiştir, onay vermiştir ve bu onay itibarıyla kendileri yakın zamanda MİT Müsteşarlığında göreve başlayacaktır" dedi.

        Arınç'ın açıklamalarından satır başları:

        Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız yeni atanmış olan üç bakanımızı tebrik ettiler, görevlerinde başarılar dilediler. Bildiğiniz gibi Anayasa gereği Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız, Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız seçim kararı alındıktan sonra belli bir sürede istifa edip yerine bağımsız atamalar yapılıyor. Sayın bakanlarımız, bir ara Bakanlar Kurulu Toplantısı'ndan da ayrılarak Sayın Cumhurbaşkanımızın izniyle TBMM'ye gittiler, ant içme merasimini yerine getirdiler.

        KARA KUVVETLERİ KOMUTANI VE HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI BİLGİ VERDİ

        Kara Kuvvetleri Komutanımız adına Harekat Başkanımız, Sayın Korgeneral, Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun nakli ve sonrasındaki gelişmeler konusunda Bakanlar Kurulumuzu bilgilendirmiş oldu. Hava Kuvvetleri Komutanımız da son günlerde maalesef üst üste meydana gelen müessir kazalardaki, bunlardan birisi Malatya'da birisi de Konya'da, birisinde iki uçağımızın birisinde bir uçağımızın düşmesi sonucunda yaşanan acı olaylar konusunda Bakanlar Kurulumuza teknik bilgiler sundu. Kaza ve kaza sebepleri konusunda bilgiler verdi. Biz bu vesileyle tekrar şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz, ailelerine ve milletimize başsağlığı dileklerimizi ifade ediyoruz.

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, UKRAYNA'YA GİDECEK

        Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın bir Ukrayna ziyareti de olacak. Bu kapsamda, Ukrayna-Rusya ilişkileri, Ukrayna-Türkiye ve Kırım'daki gelişmeler mercek altına alındı ve üzerinde çalışmalar yapıldı.

        SORU-CEVAP

        F-4 KAZALARI

        Önce 24 Şubat 2015'te elim bir kaza neticesinde Malatya'da iki uçak kaybettik. Sonra 5 Mart tarihinde yine bir kaza neticesinde Konya'da uçağımız düştü, iki pilotumuz şehit oldu.

        Özellikle bu uçakların birbirinden farklı uçaklar olduğunu tespit etmekte fayda var. 24 Şubat'ta Malatya'da kaybettiğimiz RF keşif uçaklarıdır. 5 Mart'ta Konya'da kaybettiğimiz diğer uçağımız F-4 bombardıman uçağıdır. Teknik açıdan ikisini ayrı ayrı tarif etmek gerekir. Hem taarruz hem hava savunmasında kullanılan F-4 uçakları epey bir yıldan beri Türkiye'de Hava Kuvvetlerinde kullanılmaktadır. Keşif maksadıyla kullanılan diğer uçaklarımız da yine hemen hemen 25-30 yıla yaklaşan bir zamandır envanterimize girmeye başlamıştır. Bugüne kadar bu uçaklar çeşitli aviyonik, motor ve yapısal iyileştirmeye tabi tutulmuştur ve rutin olarak da teknik kontrolleri her zaman yapılmaktadır.

        Modernize edilen uçakların bir kısmının envanteri yıl olarak tespit edilmiştir. Mesela modernize edilen uçakların 2020 yılına kadar envanterde kalması planlandığından uçakların ismi F-4 E-2020 olarak güncellenmiştir. Yani en son 2020 yılına kadar uçakların kullanılması devam edecektir. Diğer çok teknik konular da var. Bu F-4 uçaklarının Hava Kuvvetleri envanterine girmesinden bugüne kadar geçen sürede elbette kaza kırımlar sonucu 60 uçak hizmet dışına çıkmıştır. Ancak bütün dünyada bu uçakların kullanıldığı ülkelerdeki istatistikler de ortaya koyuyor ki en az hizmet dışı kalan uçak ve en az kaza sayısı Türkiye'dedir. Buna Avrupa ülkeleri ile ABD ve Japonya da dahildir. Yani şükürler olsun ki Hava Kuvvetlerimizde bu uçakları kullanan personelimiz fevkalade deneyimli, başarılı pilotlardır. Bugüne kadar kaza kırım sonucu düşen uçaklarımızın sayısı, uçtukları saat sayısına göre ve envanterde kaldıkları süreye bakılırsa fevkalade düşük bir sayıdadır.

        Düşen uçaklara ilişkin yaklaşık 70 sayfalık bir kaza kırım raporu hazırlandı. Zaten bu tür olaylar meydana geldiğinde adli yönden, ölümle sonuçlandığı için bir soruşturma, idari yönden de Hava Kuvvetlerimiz, Genelkurmay Başkanımızın talimatıyla kendi içinde bir soruşturma yapmaktadır.

        Rahmetli pilotlarımızın bulundukları rütbeler ve uçuş saatleri de fevkalade önemlidir. Şu anda tahmini olarak varılan kanaat yani teknik sebeplerle uçağın düşmediği konusunda düğümlenmektedir. Ama asıl sebebi veya sonucu bu soruşturmaların sonucunda hep birlikte öğrenmiş olacağız.

        HAKAN FİDAN'IN ADAYLIKTAN ÇEKİLMESİ

        Bu karar nasıl alındı, süreç bu noktaya nasıl geldi? Fidan, MİT Müsteşarlığına geri dönecek mi, yoksa kendisiyle ilgili düşünülen farklı bir görev var mı? sorusu üzerine...

        O anda spontane olarak söylediğim söz şudur: Sadece milletvekili olmak için aday olunmuşsa bu bir israftır. Çünkü Sayın Fidan MİT Müsteşarlığında fevkalade başarılı olmuş bir bürokratımızdır. Kendisine MİT Müsteşarı olarak ihtiyacımız vardı. Keşke bunu yapmasaydı demiştim. Sonra da bakan olduğu takdirde bunun sonuçlarının ne olabileceğini ifade etmiştim. Bu belki garip karşılandı. Ama daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız bir vesileyle benim düşüncelerime yakın bir düşünceyi ifade etti. O da bu aday adaylığını olumlu karşılamadığını, yaptığı görevin çok daha önemli olduğunu, kendisinin yaptığı görev itibarıyla pek çok bilgiye sahip olduğunu, o kurumun Türkiye için çok gerekli önemli bir kurum olduğunu ifade etti ve bunu zaman zaman da tekrarladı. Bu görüşmeler sırasında Sayın Başbakanımız da MİT Müsteşarı Fidan'ın kendisine aday olmak istediğini, kendisinin de uygun gördüğünü ifade etti. Bütün bu konuşmalar hafızalarda, belleklerde yaşıyor.

        Kendisinin açıklaması basına düşmüştür. Burada hem teşekkür ediyor hem de kendisine verilecek her görevi layıkıyla yapmak için çalışacağını ifade ediyor. Başbakanımızın Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüşerek mutabık kalmasından sonra Sayın Müsteşarın da verdiği açıklamayı ben şahsen yeterli görüyorum.

        Sorunun ikinci bölümü tekrar MİT Müsteşarlığına dönüp dönemeyeceği konusudur. Sayın Başbakanımız, Sayın Hakan Fidan'ı tekrar MİT Müsteşarlığında görevlendirmiştir, onay vermiştir ve bu onay itibarıyla kendileri yakın zamanda tekrar MİT Müsteşarlığında göreve başlayacaklar.

        "BABACAN'A BÖYLE BİR ELEŞTİRİ OLMAMIŞTIR"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ile yapacağı görüşmenin ne zaman gerçekleşeceği ve hükümetin doları düşürmek için ilave bir tedbir alıp almayacağının sorulması üzerine...

        Böyle bir görüşmenin ne zaman yapılacağı gündeme gelmedi. Sayın Cumhurbaşkanımız ne zaman arzu ederlerse ilgili arkadaşları çağırır ve bilgi alır. Sayın Babacan'ın ekonomi konularındaki açıklamaları da bugün Merkez Bankasının yaptığı bu faiz indirimleri elbette piyasalara bir rahatlık vermiştir. Bunun devam etmesi de şüphesiz uygun görülür veya beklenir ama Sayın Babacan'a bugüne kadarki Merkez Bankasının çalışmalarından dolayı Sayın Cumhurbaşkanımızın herhangi bir eleştirisi ya da önerisi olmamıştır. Sayın Babacan, düz bir sunumda bulunmuştur.

        ABDULLAH GÜL ADAY OLACAK MI?

        11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün AK Parti'den milletvekilliği adaylığı konusunda yaşanan tartışmaları anımsatılması ve Gül'e adaylık daveti yapılıp yapılmayacağı yönündeki bir soru üzerine...

        Ben 'bir davet gereklidir' deyince Sayın Davutoğlu'nun da 'davete gerek yoktur' sözünü yan yana getirirseniz ondan kötü bir anlam çıkar. Yani bir algı olarak 'ne lüzum var davete' denebilir. Halbuki Sayın Başbakan öyle demedi. 'Burası kendi evidir dedi. Bu partiyi o kurmuştur' dedi. Bu partinin ilk başbakanı odur, ilk cumhurbaşkanımız da odur. Davet dışarıdan gelecek olana yapılır, kapı dışarıdan gelecek olana açılır' dedi. Bunun anlamı ilk sözünden daha farklıdır.

        Biz hepimiz çok iyi biliyoruz ki Abdullah Gül bu partinin kurucusudur. Başarılı bir siyasetçidir. Örnek olmuştur.

        Elbette AK Parti kendisinden yaralanmak isteyebilir, ona ihtiyaç olduğunu düşünebilir. Bizim söylediğimiz konu, bu isteğin, bu talebin kendisinden gelmesi değil, partinin eğer böyle bir ihtiyaç görüyorsa başbakan düzeyinde veya bir başka düzeyde kendisini partiye davet etmesi. Adaylık müracaatına da gerek yok. Her şeyi rahatlıkla yapabilmesidir. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımız 'iyi olur faydalı olur' dediğine göre, Sayın Başbakanımız da çok saygılı bir ifadeyle 'davete ne gerek var burası zaten onun kendi evidir, ne zaman isterse başımızın üstünde yeri var' dediğine göre arada çetrefilli bir iş yok demektir. Dolayısıyla Sayın Başbakanımızın parti ihtiyaçlarını, seçim öncesi çalışmaları, böyle bir şeye gerek olup olmadığını Sayın Abdullah Gül'ün de düşüncelerini almak suretiyle bunu herhalde önümüzdeki süreçte değerlendirecektir. AK Parti'de herkes elbette bundan büyük bir memnuniyet duyar ama kendi iradeleri şimdilik siyasetin dışında kalmaksa buna da herkesin saygı duyması gerekir. Bugünkü görüşmelerimizin hiçbirinde bu konu geçmemiştir. Bu konu Sayın Başbakanımızın takdirlerindedir. Belki parti içi dinamiklerle bu konuyu görüşebilir.

        "TÜRKİYE 5 MİLYAR DOLAR CİVARINDA MASRAF YAPTI"

        Birleşmiş Milletler'in Suriyeli mülteciler için yapılan gıda fonunu askıya almasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine...

        Bunun cevabı çok basit. Birleşmiş Milletler'in ne kadar güçsüz olduğunu, temel konularda hiçbir şey yapamadığını, çözüm üretemediğini, hani 'dünya 5'ten büyüktür' diyor ya Sayın Cumhurbaşkanımız bunun ne kadar gerçek olduğunu ortaya koyuyor. BM Genel Sekreteri iyi niyetli bir insan olabilir ama BM bünyesi bu şekilde devam ettiği sürece elbette çözümsüzlük içerinde çabalayan bir kurum olmaktan öteye geçemeyecek.

        1 milyon 600 bin civarında insanın olduğu biliniyor. Bunlardan özellikle sığınma yerlerinde, konteynerlerde ve diğer yerlerde kalanların sayısı 250-300 bin civarında. Bunların her gün yemek, barınma, eğitim ihtiyaçları da karşılanıyor. Türkiye 5 milyar dolar civarında bir masraf yapmıştır. Bu masrafın yüzde 1'ini bile diğer kuruluşlar sağlamamıştır. BM fon yetersizliği sebebiyle dünya gıda programı çerçevesinden Türkiye'ye yaptığı katkıyı kesmek zorunda kalmıştır. Bu katkıyı kestiğini ifade edip, 'yeni kaynaklar siz de arayın biz de arayalım' deme noktasına gelmiştir. AFAD o günden itibaren bunu biz üstlenebiliriz. Hiçbir ihtiyacımız yok. Madem fonunuz kalmadı, madem bir bedel ödeyemeyeceksiniz Türkiye bunu kendisi de karşılar noktasına gelmiştir. Yani sığınmacılar açısından fevkalade olumsuz bir şart meydana gelmemiştir. Utanması sıkılması gereken bir yer varsa o da BM'dir. Çünkü bir gıda yardımına bile destek olamayacak kadar bir acizlik içerisine düştülerse bu bizim değil onların utancı olmalıdır diye düşünüyoruz. Türkiye yardımlarına devam edecektir.

        ARINÇ'TAN HALUK KOÇ'A YANIT

        CHP Sözcüsü Haluk Koç'un Hakan Fidan ile ilgili açıklamalarının sorulması üzerine...

        Çok konuşan ama boş konuşan insanlar üç, dört tanedir. Bunlardan bir tanesi de o kişidir. Soyadının öyle çok iddialı olduğuna bakmayın aslında boş konuşan, ağzına geleni söyleyen, hakaretten başka bir şey bilmeyen bir garip siyasetçidir. Her kamu görevlisi milletvekili aday adayı olmak için görevinden ayrılabilir. Geri dönüşleri de mümkündür. MİT Müsteşarının aday adaylığından sonra geriye dönmeyeceğini bir partiye üye olmakla da alakası yok. Aday adaylığını koyan bir insan otomatikman partiye üye olmak durumunda değil. Kişi, ben aday adaylığından vazgeçiyorum diyecektir. Ona onay veren makam da eski görevine iade edecektir. Bu işlem de tamamlanmıştır. Şimdi o konuşan kişi bu adam aday adayı oldu. Bu partiye de üye oldu. Artık geri dönemez derse cehaletini ortaya koyar. Bu kadar cehalet de ancak ilim tahsiliyle mümkündür.

        ÇÖZÜM SÜRECİ

        Çözüm süreci konusunda son açıklamalardan takiben bir olumlu noktada olduğumuzu düşünüyoruz. En önemli konu bahar aylarında örgütün kongre toplaması ve bu kongrede örgütün silah bırak kararını almasıdır. Bu bahar ayları dendiğine göre kendi düşüncelerimi söylüyorum şüphesiz 2013'te Nevruz'da böyle bir çağrı yapılmıştı. Acaba Nevruz öncesi olabilir mi diye bakıyoruz. Zaman çok dar. Olması herhalde mümkün görünmüyor. Ama nisan ayında böyle bir kongrenin toplanacağını ve bu 10 madde içerisinde yer alan hususun gerçekleştireceğini düşünüyoruz. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz, yapacağız. Üzerine görev düşenlerin bu işi geciktirmeden yapmasını takip edeceğiz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ