Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Habertürk, Suriye'ye kaçan 3 İngiliz kızı IŞİD'e götüren Mohammed Al Rashed'in itiraflarına ulaştı

        Nihat ULUDAĞ/İSTANBUL

        HABERTÜRK Suriyeli bir Diş Hekimi olan Mohammed Al Rashed Kanada, ABD ve Fransa ile Birleşmiş Milletler'e başvurusu yapmak isterken kendisini IŞİD içinde casusluğa götüren süreci anlattığı itiraflarına ulaştı. Kendi anlatımına göre Rashed, önce Özgür Suriye Ordusu'ndaydı. IŞİD Özgür Suriye Ordusu'na ait kenti ele geçirince önce Ürdün'de bir mülteci kampına yerleşti ardından da bu ülkedeki yabancı elçiliklere iltica için başvurdu. Mohammed Al Rashed'in filmlere konu olacak itirafları şöyle:

        DİŞ HEKİMLİĞİNDEN IŞİD'E GİDEN YOL

        2009 yılında Suriye Lazkiye’deki Teşrin Üniversitesi’nden Diş Tabibi olarak mezun oldum. 1 yıl kendi diş ünitemi kurup çalıştım. Beni Suriye ordusuna aldıkları için mastırımı yapamadım. Askerdeyken kendi halkımıza karşı savaşıyorduk, bu da beni etkiliyordu. Sürekli kaçmanın yollarını aradım. Ailemin Esad rejimi karşıtı olduğu tespit edilmiş. Beni yakalayıp infaz edeceklerini düşünerek firar edip Ürdün sınırındaki Özgür Suriye Ordusu denetimindeki Dera kentine kaçtım. Burası savaşta yaralananların kaçıp tedavi gördüğü bir yerdi. İdamla cezalandırılacağımızı bilerek yaralıları tedavi ediyorduk. Aynı şehirde bir çok yabancı ülkeye ait insani yardım cemiyetleri faaliyet gösteriyordu. Bize de yardım ediyorlardı. En son Dera şehrinin düşeceği Ürdün’e kaçmamız gerektiğini söylemeleri üzerine bende Ürdün sınırına yakın Ramse şehrine geçtim. Bir süre burada toplama kampında kaldım. Sonra Ürdün’deki İrbit şehri hekimlik yapıp Amman’a geçtim.

        "AMERİKA, FRANSA VE KANADA ELÇİLİĞİNE BAŞVURDUM EL NUSRA’YI SORDULAR"

        2012’de Amman’da Birleşmiş Milletlere iltica talebinde bulundum. BM bana bir belge verince ‘sonuç çıkmaz’ diye düşünerek bulunan Fransa, ABD ve Kanada elçiliklerine başvurdum. Fransa 2 gün sonra, Kanada birkaç gün sonra Ürdün’de telefonumdan arayıp iltica talebimin kabul edildiğini söylediler. 2013 yılının başlarından önce Fransa Büyükelçiliği’ne gittim. Tüm hayatımı bir CV halinde anlattım. Bana El Nursa örgütünü sordular. ‘Arayacağız’ diyerek gönderdiler. Aramadılar, Sonra Kanada Büyükelçiliği’ne gittim. Aynı olayları burada da yaşadım. Benzer sorular sordular . ABD elçiliğinden arayan olmadı.

        "RAKKA’DAN KANADALILARA BİLGİ VERDİM"

        O sıralar bir çadır kentte kalıyordum. Sürekli yabancı ülke temsilciliklerinden geldiğini söyleyen şahıslar Suriye’deki yapılanmaları soruyordu. Anlatıyorduk. Yaklaşık 2 ay sonrada, DEAŞ örgütü Rakka Şehri’ni El Nusra’dan aldı. Tüm yakın ve akrabalarım Rakka şehrindeydi. Gelişmeleri internet ve gerekse diğer iletişim araçları üzerinden haber alıyordum. Bu bilgileri aktarıyordum, yine 2013 yılı içerisinde ailemin bulunduğu Rakka bölgesi kısmen DEAŞ, kısmen El Nursa ve kısmende ÖSO’nun eline geçmişti. Bu bölgede Esed güçlerinin etkisi gidince İstanbul ve Şanlıurfa üzerinden Rakka’ya pasaportumla geçtim. Kanada elçiliği ‘yerinizi değiştirince söyleyin’ dediğinden telefonunla arayıp bilgi verdim. Rakka’da yaralananları tedavi ediyorduk. Hem görevimi yapıyor, hem de yaralılar ile sohbet ederek onlardan aldığım bilgileri not ediyordum.

        YARALI İNGİLİZ IŞİD’Çİ KOMUTAN İLE TANIŞTI

        2014’te bulunduğum bölgede IŞİD ile ÖSO arasında şiddetli çatışma oldu. 115 kişi kadar ölen sivili kendim saydım. Yine yaralılar ile görüştüm, hastanede çalışırken Rakka tamamen IŞİD’in eline geçti sırada yaralı bir Britanya yani İngiliz vatandaşının savaşçı olarak geldiğini gördüm, tıbbi tedavi yaparken konuşmaya başladık. Bu arada Mültecilik başvurumu yenilmek için 3 ayda bir Ürdün’e gidiyordum. Bu şekilde gittiğim zamanlar yabancı ülke elçilik yetkilileri olduğunu söyleyen kişiler bizden bilgi topluyorlardı. Bu bilgilere Kanadalılara da anlatıyordum. Bazen bilgileri internet e-mail ile gönderiyordum. Bu bilgiler yakalandığımda üzerimde olan bilgisayarda da vardır.

        ABU QAQA SAVAŞÇILARI TAŞIMAMI İSTEDİKANADALI İSTİHBARATÇI ‘TEKLİFİ KABUL ET’ DEDİ

        Hastanede tanıştığım İngiltere uyruklu “Ebu Qaqa” adlı şahıs IŞİD’in üst düzey komutanıydı. Yakından ilgileniyordum. Samimiyetimiz bu şekilde gelişti. Bana IŞİD’e katılmak için irtibata geçen kişileri bana bildirdikleri bölgeye getirilmesi için yardımcı olmamı istedi. “Allah Rızası için” kabul ettiğimi söyledim. Yaralı örgüt militanıyla konuştuğumda işin içine Allah Rızası harici menfaat talebi girdiğinde kafasının kesildiğini duymuştum. Ben de bu nedenle yani bu korku altında Ebu Qaqa’ya Allah rızası için kabul ettiğimi söyledim. Bu teklif ve bilgileri Kanada elçiliğinden Matt adıyla tanıdığım kişiye verdim. Matt, Türkiye’de kalarak IŞİD’e katılmak için yabancı ülkelerden gelen savaşçıların tüm bilgilerini, gerekiyorsa fotoğraflayıp pasaport bilgileri de dahil temin ederek internet üzerinden kendilerine göndermemi istedi. Ben de teklifi kabul ettim.

        IŞİD’ÇİLER NASIL TAŞINIYOR?

        Ebu Qaqa yurt dışından IŞİD’e savaşcı olarak gelecek kişilerin isimlerini bana aktarıyordu. Gelen kişilere benim kullandığım telefon numaram Ebu Qaqa veya yardımcıları tarafından gelecek kişilere iletiliyordu. Ebu Qaqa’nın Türkiye hudut emiri olarak çalışan Ebu Mansur isimli komutanı vardı. Bu kişi IŞİD’e Türkiye’den yardım edenleri biliyordu. Bana sadece isimleri gönderilen kişileri karşılayıp söyledikleri noktaya götürme görevi verildi. Genelde yabancı uyruklu kişilerin isimleri internet veya Wats up üzerinden geliyordu, yazışmalarımızda programlar da kullanıyorduk. Görevim isimleri verilen kişileri İstanbul’daki her iki havalimanından karşılamak, bilgilerin bölgeye ulaşımını sağlamaktan ibaretti.

        "BİLET BAHANESİYLE FOTOĞRAFLARINI ÇEKİYORDUM"

        Yabancı savaşçılar geldiğinde pasaportlarını bilet kesme bahanesiyle alıp resimlerini çekiyordum. Bilgisayarıma aktarıp Kanada sefaretine internet üzerinden gönderiyordum.İngiltere’den gelen üç kız çocuğu da, bu şekilde İstanbul’a IŞİD’e katılmak için gelmişlerdi. O tarihlerde yine farklı ülkelerden 8 ayrı kişi daha İstanbul’a gelmişti, ben bu kişileri Esenler Otogarı’ndan karşıladım, zaten benim telefonumu almışlardı. Görüştüğümüzde otogara gelmelerini söyledim. Toplam 11 kişi kadar olmuşlardı. Farklı ülkelerden gelişorlardı Gaziantep’e otobüs biletlerini aldım. Otobüs biletlerinin parasını kendileri ödedi. Benim yol ücretimi de ödediler Şu ana kadar 25 kişiyi İstanbul’da karşılayıp Gaziantep’e götürdüm. IŞİD komutanı Ebu Haris bana gelecek olanların bilgilerini gönderdikten sonra irtibatı kesiyordu. Daha sonra Ebubekir adlı Türkçe Arapça bilen kişi telefonla arayıp yabancıları Gaziantep’te nerede bırakacağımı söylerdi. Bu kızları da Gaziantep’te bana söylenen yere bıraktım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ