Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Emine Erdoğan, büyükelçi eşlerine yemek verdi

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Suriye'deki insani trajedi, yeni bir aşamaya giriyor. Bugün Madaya'da olduğu gibi artık açlıktan ölümler başladı. Yalnızca Madaya'da 40 bini aşkın insan kuşatma altında ve gıdaya ulaşamıyor. Burası gerçekten, artık sözün bittiği yer" dedi.

        Emine Erdoğan, büyükelçi eşlerine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yemek verdi.Yemekte konuşan Emine Erdoğan, sözlerine "Dün İstanbul'da yaşanan terör hadisesini şiddetle kınıyorum. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Sultanahmet Meydanı'nda tarihin kalbine yapılan bu saldırıyı, insanlığa ve insanlık mirasına ihanet kabul ediyorum. Tüm kalbimle inanıyorum ki ülkemizin huzuruna kasteden bu tür girişimler, amacına hiçbir zaman ulaşamayacak. Birlik ve beraberliğimiz, teröre karşı en güzel cevap olacaktır" diyerek başladı.

        Dünyanın dört bir yanına dağılmış büyükelçi eşlerinin, Türkiye'nin diplomatik temsilcileri ve gönül elçileri olduğunu, dış politika hedeflerinin gerçekleşmesini sağladıklarını ve ülkenin itibarını artırmak için çabaladıklarını belirten Erdoğan, büyükelçi eşlerine gösterdikleri gayretler nedeniyle tebrik ve teşekkürlerini iletti.

        Emine Erdoğan, bu zor vazifenin ancak engin gönüllülükle icra edildiğini, büyükelçi eşlerinin vatanından, sevdiklerinden uzakta, hiç bilmedikleri kültürel geleneklerin içinde yaşadıklarını dile getirdi.

        Türkiye hakkındaki ilk intibanın büyükelçi eşlerinin şahsında şekillendiğini vurgulayan Erdoğan, "Sizler, ülkelerin birbirine açtığı kapıların anahtarlarısınız. Açtığınız kapının ardında jeopolitik önemi, tarihi birikimi, nice kültürel zenginliği olan bir ülke olduğununfarkındasınız. Bu sorumluluğu büyük bir asaletle taşıdığınızdan hiç kuşku duymuyorum" ifadesini kullandı.

        "TÜRKİYE, KARARLI DIŞ POLİTİKA HEDEGLERİYLE TANINAN ÜLKE HALİNE GELDİ"

        Emine Erdoğan, 2002 yılında 163 olan dış temsilcilik sayısının, bugün 234'e ulaştığını, ilerleyen dönemde de bu sayının 252'ye çıkmasının beklendiğini bildirdi.

        Bu büyük networkün, dünyanın en geniş diplomatik ağlarından birisi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Sabit ayağı Ankara'da olan dış politika pergelimiz, hareketli ayağı ile dünyanın her köşesine ulaşıyor. İşte bu genişleme sayesinde son 10 yılda dünyadaki Türkiye algısında çok büyük değişimler yaşandı. Eskiden Türkiye, yeri dahi bilinmeyen bir ülkeyken bugün sağlam şahsiyetiyle, kararlı dış politika hedefleriyle tanınan ve bilinen bir ülke haline geldi" diye konuştu.

        Erdoğan, Afrika'dan Amerika'ya, Uzak Asya'dan Avrupa'ya insani diplomasiyle çok özel ilişkiler geliştirdiklerine değindi. Gittikleri birçok ülkede, insanlarla artık gönül diliyle anlaşabildiklerini belirten Emine Erdoğan, uluslararası ilişkileri, bir menfaatler savaşı olmaktan çıkarıp, medeniyetin taşıyıcı unsuru haline getirdiklerini vurguladı.

        Kurdukları bu ilişkilerin kendisini en mutlu eden yanının, gelişmekte olan ülkelere yaptıkları insani yardımlar olduğuna işaret eden Erdoğan, "Türkiye son 10 yıldır büyüyen ekonomisinin gücünü, az gelişmiş ülkelerle paylaşıyor. Bu da ülkemize bereket getiriyor. Dış yardımda 3 buçuk milyar dolarla dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız. Gayri safi milli hasıla bazında birinci sıradayız. Dünyanın en cömert ülkesi sıfatını taşımak hepimiz için gurur vesilesidir" değerlendirmesinde bulundu.

        "BURASI GERÇEKTEN ARTIK SÖZÜN BİTTİĞİ YER"

        Emine Erdoğan, 2015 yılının terörle mücadele eden Türkiye için olduğu kadar özellikle Ortadoğu'daki mazlum halklar için de çok zor geçtiğini söyledi.

        Mülteciler meselesinin herkesi derinden etkilediğine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        "Bildiğiniz üzere Türkiye 8 milyar doları aşan bir harcamayla 2 buçuk milyon Suriyeli ve Iraklıyı topraklarında misafir ediyor. Devletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın katkılarıyla, büyük bir insanlık sınavı veriyoruz. Anadolu'nun dört bir yanında, Suriyeli kardeşlerimize evlerini açan, onlarla ekmeğini paylaşan, nice güzel insan olduğunu biliyorum. Bu vesileyle, onların yüce gönüllerini buradan selamlıyorum.

        Bu tür duyarlılıklar, sanırım sadece bu topraklarda mayalanıyor. Zira yanı başımızdaki Avrupa için mülteciler meselesi, masa başında tartışılacak teorik bir konu olmaktan öteye geçmedi. Akdeniz sahillerine vuran cansız bedenler, yalnızca istatistik verisi olarak kaldı. Oysa bedenleri sahillere vuran o kadınların ve çocukların her biri, tıpkı New York'ta, Berlin'de, Brüksel'de yaşayanlar gibi yaşam hakkına sahipti fakat güçsüz bedenleri azgın dalgalara yenik düştü."

        Emine Erdoğan, geride kalanların durumunun da iç açıcı olmadığını vurgulayarak, "Suriye'deki insani trajedi, yeni bir aşamaya giriyor. Bugün Madaya'da olduğu gibi artık açlıktan ölümler başladı. Yalnızca Madaya'da 40 bini aşkın insan kuşatma altında ve gıdaya ulaşamıyor. Burası gerçekten artık sözün bittiği yer. Uluslararası toplumun duyarsız kaldığı bu durumda bize düşen, insani ve vicdani diplomasi dilini sürdürmek, elimizden gelen insani yardımı onlardan esirgememektir. 'Bir insanı kurtarmak, insanlığı kurtarmak' demektir" dedi.

        Kadınlar olarak bu vicdan dilinin sesi olma noktasında daha hassas olunduğunu belirten Erdoğan, kadın duyarlılığının, siyasetin sert köşelerini yumuşattığına, uluslararası ilişkileri daha insani bir düzleme taşıdığına inandığını söyledi.

        "ALTYAPISI SAĞLAM TÜRKÇE ÖĞRENMELERİ İÇİN TEŞVİKLERDE BULUNMALIYIZ"

        Erdoğan, geniş bir uluslararası ağa sahip olduklarını vurgulayarak, Dışişleri camiasının kadın üyeleri olarak bu avantajı her açıdan kullanmak gerektiğini bildirdi.

        "Bu duyarlılığı en başta kendi soydaşlarımız için gösterebiliriz" diyen Emine Erdoğan, yurt dışında 5 milyonu aşkın vatandaşın yaşadığını, bunların 4 milyonunun Batı Avrupa ülkelerinde bulunduğunu, 1960'larda misafir işçi olarak gittikleri ülkelerde, bugün çok güzel konumlara sahip olduklarını anlattı.

        Erdoğan, yaşadıkları topluma entegre olma noktasında özellikle yeni nesillerin büyük gayret göstermesi gerektiği çağrısında bulunarak, şu ifadeleri kullandı:

        "Ama yeni nesiller aynı zamanda asimilasyon politikalarına karşı kimliklerini koruma noktasında da çaba sarf etmeliler. Bizler de onlara bu konuda yardımcı olmalıyız. Yabancı düşmanlığı, ayrımcılık, İslamofobi gibi unsurlarla mücadele etmek hususunda, sosyal ve hukuki haklarının takipçiliğini yapmalıyız. Öte yandan, gençlerin ve çocukların eğitimine katkı sağlayarak, altyapısı sağlam Türkçe öğrenmeleri için teşviklerde bulunmalıyız.

        Bu bağlamda, Avrupa'da sizlerin de elini güçlendirecek yeni adresler oluşuyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız 2014 yılı itibarıyla müşavirlik ve ataşelik kadroları ihdas etti. 7 farklı Avrupa ülkesinde açılacak müşavirliklerin ilki, Almanya'da çalışmalarına başladı. İnanıyorum ki bu oluşumlar sayesinde, Avrupa'da yaşayan soydaşlarımız, kimliklerini daha kolay muhafaza edecekler. Sosyal sorunlarının çözümü konusunda Türkiye'yi arkalarında hissedecekler. Bu vesileyle 'Gönül Elçileri' adıyla Türkiye'de başlattığımız seferberliği, bu kurumlarımızın desteğiyle Avrupa'ya taşıma noktasında sizlerin de katkısını bekliyorum. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı, oradaki kimsesiz evlatlarımıza sahip çıkmaya davet ediyorum. Onları ancak bu himayelerle kimlik bunalımından koruyabilir, özleriyle barışık bireylere dönüştürebiliriz."

        Güç birliği yapıldığında sorunların üstesinden daha rahat gelinebileceğine işaret eden Emine Erdoğan, 2016 yılının 2015'ten daha iyi bir yıl olması temennisinde bulundu.

        "BAZEN BU İKİ ŞAPKAYI BİRLİKTE TAŞIMAK GÖRÜLDÜĞÜ KADAR KOLAY OLMAMAKTADIR"

        Türkiye'nin Lizbon Büyükelçisi Ebru Barutçu Gökdeniz yaptığı konuşmada, İstanbul'u hedef alan DAEŞ terörünü lanetlediğini, can kaybı ve yaralananlardan dolayı üzüntülerini dile getirdi.

        Yemeğe katılan tüm büyükelçi eşlerine teşekkürlerini ileten Gökdeniz, eşlerin önemli katkı, görev ve sorumlulukları bulunduğuna dikkati çekti.

        Gökdeniz, özverili bulunmanın en çok eş, çocuk ve ailelere düştüğünü belirterek, "Benim gibi hem büyükelçi hem büyükelçi eşi olarak bazen bu iki şapkayı birlikte taşımak görüldüğü kadar kolay olmamaktadır. Son yıllarda artan üst düzey yöneticilerin kadın olması bize ayrı mutluluk vermektedir" dedi.

        Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun eşi Hülya Çavuşoğlu da Büyükelçiler Konferansının aynı zamanda büyükelçi eşlerini bir araya getirerek bilgi ve tecrübelerini paylaşmalarına vesile olduğunu vurguladı.

        Geçen yılın insani konularda Türkiye ve diğer ülkeler için bir sınav niteliği taşıdığını ifade eden Çavuşoğlu, Suriye'de yaşananların, mültecilerin Ege sahilinde yaşanan sorunlarının, küresel bir kriz haline gelen açlık ve yoksulluğun herkesi derinden üzdüğünü söyledi.

        Hülya Çavuşoğlu, Türkiye'nin mültecilere yardım ederken, gelişmiş ülkelerin ise Bodrum'da sığınmacıları taşıyan botların batması sonucu hayatını kaybeden Suriyeli Aylan Kurdi'nin sahile vuran bedenini gördükten sonra vicdanlarıyla yüzleşir hale geldiklerini belirtti.

        Ölçüt alınan yegane unsurun insan ve insana yaklaşım olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin insani yaklaşımlarıyla diğer ülkelerden farkını ortaya koyduğunu, diplomat eşleri olarak da üstlerine düşen görev ve sorumlulukları yapacaklarını sözlerine ekledi.

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ