Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Kâğıthane Belediye Başkanı: Makam odamda kapı yok

        Esra BOĞAZLIYAN / GAZETE HABERTÜRK

        Andy-Ar’ın Yerel Yönetimler PerformansAraştırması’nın İstanbul ayağında Avrupa ve Asyayakasının en başarılı belediye başkanları belirlendi.İlçelerde yapılan araştırmada vatandaşa ‘Hizmetmemnuniyeti’, ‘Halka yakınlık’ ve ‘Tanınırlık’olmak üzere 3 kategoride sorular yöneltildi.

        Bugünkü konuğum da Kâğıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç. Halka yakınlıkta İstanbul şampiyonu olan Kılıç, kendisini bu sonuca götüren yöntemleri bakın nasıl anlattı...

        - Yerel Yönetimler Performans Araştırması’nda tüm kategorilerde üst sıralardasınız. Özellikle de halka yakınlıkta. Peki bunu nasıl sağladınız? Sırrınız nedir?

        2004’te göreve başladım. Gelirken yaptığımız araştırmalarda problemlerin başını halkla yönetim arasındaki kopukluk çekiyordu. Biz de daha gelmeden hemen seçim çalışmalarında bunu gidereceğimizi konuştuk. Daha önceki anlayışlarda yöneticiler gelen vatandaşları kameralarla takip ederdi, görüşüp görüşmemek adına. Biz bunu tersine çevirdik. “Makam odama kamera koyacağım, vatandaş beni görecek ve kimseye bir şey sormadan yanıma gelecek” dedim. Bunu seçim zamanı konuşurken çalışma arkadaşlarımızdan bazıları “Bunu yapmayalım başkanım” dedi. Fakat göreve gelir gelmez hemen 2 tane kamera koydum; bir tanesi hemen odamın görüntüsünü kapı girişine aktarıyor, bir tanesiyle de internetten tüm dünya takip edebiliyor. Vatandaşa dedim ki: “Beni ekranda gördüğünüz zaman kimseye bir şey sormadan yanıma gelin.” Böylece vatandaşla yönetici arasındaki duvarı engellemek istedim. Çok yüksek bir tempom var. Gece 01.00’de buradan ayrılıyorum. Ertesi gün geldiğimde kapıdaki görevli iyi niyetle, gelen vatandaşa kendince diyor ki: “Başkan dün çok geç gitti, yorgundur, şimdi hemen sabah sabah vatandaşı almayayım, başkan yorulmasın.”

        - Yani iyi niyetli de olsa bir duvar oluşuyor böylece...

        Evet, bu şekilde iyi niyetli bir duvar oluyor. İşte o duvarı kaldırmak için de her gün sabah saat 08.00’de istisnasız vatandaşlarla burada görüşüyorum. Gelip buraya oturuyorlar ve tek tek görüşüyoruz. Küçük büyük herkes geliyor buraya, derdini anlatıyor. Kapıyı kaldırdım çalışma arkadaşlarımıza mesaj olsun diye. Bu makamlar bize halkın kendilerine hizmet etmek için vermiş oldukları bir emanet. Bu oda, araba, burada kullanmış olduğumuz her şey vatandaşın. Görev süremiz bu odanın içine girip dolaşıp çıkana kadar.

        - Sizin cep telefonu numuranızın Kâğıthane sakinlerinde olduğunu biliyorum mesela...

        "SÖZ KESMEYEBİLE GİDİYORUM"

        “Çocuklar çizgi filmizlerken bile katılıyorum.Önemli olan iyi örnek olmak.Hastalıkta, sağlıkta, nikâhtahalkın yanındayım. Söz kesmeye bilegidiyorum."

        "İŞİN SIRRI AİLE SICAKLIĞI VEREBİLMEK"

        “STK’lar ile istişare toplantıları yapıyoruz, aynı şekilde muhtarlarımızla toplanıyoruz. Kâğıthane’deki tüm siyasi partilerin ilçe başkan yardımcıları ve yönetimleriyle konuşuyoruz her yıl. Buradaki sanatçılarla, gazeteci, radyocularla, geçmişten bugüne kadar meclis üyeliği yapmış olanlarla konuşuyoruz. Her yıl tüm mahallelerimizdeki esnafı tek tek ziyaret ediyoruz. Her mahallede akşam saatlerinde halk meclisi yapıyoruz ve tüm mahalleli katılıyor. Kadınlar meclisi içinde ‘kadın kent gönüllüsü toplantısı’ yapıyoruz. Her yıl 2 kez halk meclisi yapıyoruz. Komşularımızın tamamının güzel günlerde de zor günlerde de yanında oluyoruz. Bunun topluma çok büyük bir enerji verdiğini görüyoruz. Biz nüfus müdürlüklerimize bir form veriyoruz. Belediyenin ziyaretini kabul edenleri kadınlar meclisimiz ziyaret ediyor. Doğumundan ölümüne kadar insanların hep yanındayız. Kâğıthane’nin içinde oturduğumuz için tam anlamıyla 500 bin kişilik bir aile olarak görüyoruz. Aile sıcaklığı içinde çarşıda pazarda, spor alanlarında, miniklerimizin, sağlık camiasında, eğitim camiasında çalışanlarımızın yanındayız, engellilerin yanındayız.”

        "ÇOCUKLARIN, GENÇLERİN ADINA BİZ DÜŞÜNMEYELİM"

        “Çocukların, gençlerin adına biz düşünmeyelim. Bu gençler ne düşünüyor? Eğitim, sanat camiası ne düşünüyor, engelliler ne düşünüyor? Onların düşüncelerini alalım diye kent konseyimiz var. Bunun içinde engelliler meclisi, gençlik meclisi, çocuklar meclisi, kadınlar meclisi, hayvanseverler meclisi, çevremize sahip çıkan çok değerli komşularımız var. Bunlarla da tüm grupların düşüncelerini alıyoruz. Mesela Sosyal İşler Müdürlüğü’ne ihtiyaç sahibi çocuklara bot, mont, kıyafet veriyoruz. Bir de çocuklara, kızlara bebek, erkeklere araba veriyoruz. Bazen gidiyorum; çocuklar ellerinde çanta. ‘Güle güle giyinin çocuklar, ne aldınız?’ diyorum. Kızlar ‘Bebek aldık’ diyor, erkekler ‘Araba aldık’ diyor. Kimse ‘Gömlek aldım, mont, bot aldım’ demiyor. Demek ki çocuğun dünyası daha farklı. Bizim çocuğun dünyasını, gencin dünyasını bilmemiz lazım.”

        "KÂĞITHANELİ MUTLU, BURAYI TERK EDEN DE GERİ DÖNÜYOR"

        - “Halka ulaşmadan, yakınlık kurmadan başarı olmaz” diyorsunuz...

        Mesela bizim 55 bin ilkokul, ortaokul öğrencimiz var. 10 bin lise öğrencimiz var. Her yıl tüm öğrencilerimize ulaşıyoruz. Çevre eğitimi çalışmalarımız var bu sene de yine. Biz de mutlaka gidip çocuklara dokunuyoruz. Bir belediye başkanı bir gencin elini sıkıp gözlerine bakarak güzel gelecek dilediği zaman, o çocuk kendini değerli hissediyor. Geleceğe motive oluyor. Bizim vizyonumuz, zamanı hizmete dönüştüren belediyedir. O yüzden çok yoğun program oluşturuyoruz. Halka dokunuşlarda da sloganımız: “Kâğıthane’de mutluyum.” Bir şehirde yaşayan insanın aradığı her şeyi burada bulmasını arzu ediyoruz ve bugün spor açık ve kapalı alanları, havuzlar, sosyal alanlar, kültürel alanlar, sanat merkezleri, sağlık, eğitim alanları, şehirde yaşayan insanların ne ihtiyacı varsa burada bulabilecekleri bir ilçeyiz. Çevre çalışmaları ve pozitif enerjiyle de insanlara sorduğunuz zaman “Kâğıthane’de mutluyum” diyorlar. Bizim için önemli olan bu. Dışarıdan bazen bu anlaşılmıyor, burada mutlu olan insanlara bakınca “Neden?” diyorlar. “Burası bir deniz kenarı değil, başka bir şey değil, nasıl bir cazibesi var?” diye. Bu cazibe, Anadolu’dan gelen insanların oluşturduğu bir ilçe içinde yaşayan insanların sıcaklıklarından geliyor.

        - Kâğıthane’nin farklılaşan bir yüzü var. Biraz evvel dediniz, Anadolu’dan gelmiş belli bir nüfus var ama şimdi yeni projelerle İstanbul’un merkezi kesimlerinden buraya yerleşmeye başlayanlar da var...

        Doğru bir tespit. Biz 1960’ta geldik. Zaman içinde, bizim de çevremizden çok arkadaşımız, ekonomik ve sosyal durum değiştikçe Kâğıthane’yi terk etti. Şimdi tam tersi bir durum oldu. Şimdi, terk edenler geri dönüyor. Biz şunu kendimize ilke edinmiştik, biz de burada yetişmiş ama şimdi başka yerde oturabiliriz. Ancak kendi kendimize bunun kolaycılık olacağını düşündük. “Fert fert buradan dışarıya çıkmak yerine Kâğıthane’yi herkese cazip bir merkez haline getirmeliyiz” demiştik, şimdi bunu yakaladık. Çok mutluyuz.

        TARİHİ TREN HATTI YENİDEN CANLANACAK

        - Tarihi tren projeniz olduğunu biliyorum. Haliç-Karadeniz Sahra Hattı’nın yeniden canlandırılması... Ne aşamada? Ne zaman hayata geçecek?

        Kâğıthane’yi turizme açacak, İstanbul’un turizmine katkıda bulunacak bir proje. 2004’te göreve gelir gelmez başladığım bir çalışma ve sağ olsun Kadir Başkan o gün bugün takip ediyor ve sahiplendi. Projesi tamamlandı, inşallah bu yıl içinde üç aşamalı çalışmayla yapım ihalesi olacak. Önümüzdeki yıllarda tarihi demiryolu açılacak. Tarihi kaynaklara göre, Haliç-Karadeniz Sahra Hattı, İstanbul’da faaliyet gösteren Silahtarağa Elektrik Santralı’na şehrin kuzeyindeki linyit ocaklarından kömür taşımak amacıyla 1915’te yapılan bir demiryolu hattıydı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında kömür temininde sıkıntı yaşamaya başlandığında ise hattın ikinci ayağı hizmete girdi. Hatta bulunan 4 ana istasyondan şehre en yakın olanı Kâğıthane istasyonuydu. Hat, “Kağıthane Demiryolu” olarak da biliniyordu. Savaş sonrasında kömür teminindeki sıkıntı ortadan kalkınca 1952’de atıl hale geldi. Zamanla kullanıma kapatılan hattın rayları toprağa gömüldü. Toprak altında kalmayan bölümleri söküldü. Şimdi bu hattı yeniden devreye almak istiyoruz.

        "GÜNDE 70 DAİRE YIKILIP YAPILIYOR"

        “2004’te 180 bin bağımsız birim vardı. 92 bin 900’ünü yeniledik. Yarıyı geçtik yani. Ortalama 270 bin insanın yaşadığı alan, güvenli alan haline geldi. 2015’te 25 bin bağımsız bölüm ruhsatı verdik. Günde 70 dairelik bina yıkılıp yapılıyor.”

        "ÇOK YAKINDA CENDERE’YE GİRİLEBİLECEK"

        "DENİZ SUYU GETİRDİK"

        "İSTANBUL'UN HAVASI EN TEMİZ İLÇESİYİZ"

        ARAŞTIRMANIN KÜNYESİ

        -Araştırma, Andy-Ar’a ait. Bazı bölgelerde kantitatif araştırma tekniklerinden “Yüz yüze görüşme yöntemi’’ ile bazı bölgelerde ise yine başka bir kantitatif araştırma tekniği olan ‘CATI’ telefon ile görüşme yöntemi kullanılarak, genelinde 34 bin 200 kişiyle yapılmıştır.

        -Saha çalışması 21 Ekim- 9 Aralık tarihleri arasında tamamlanmıştır.

        -Çalışma, farklı sosyoekonomik ve sosyodemografik gruba mensup kişilerden, yaş, cinsiyet eğitim, mahalle / semt kotalarına göre tesadüfi yöntemle seçilmiş, denekler ile görüşme yapılmıştır.

        -Yapılan bu araştırmada 0.95 güven aralığı içinde, hata payı +/- %2.0’dir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ