Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Ahmet Altan serbest bırakıldı, Mehmet Altan tutuklandı

        FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Gazeteci-Yazar Ahmet Altan ile kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan savcılık sorgularının ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Gazeteci yazar Ahmet Altan serbest bırakılırken, Prof. Dr. Mehmet Altan tutuklandı.

        On gün önce gözaltına alınan Altan kardeşlerden Ahmet Altan'a emniyette, Taraf Gazetesi'ni kimin finanse ettiği, Balyoz belgelerini kimden, bu belgeleri yayınlama için Fetullah Gülen ya da diğer FETÖ yöneticilerinden talimat alıp almadığı sorulduğu öğrenildi. Evinden 1 dolar çıkan Mehmet Altan'a ise 2013 yılında Pensilvanya'ya gittiğinde, Fetullah Gülen'in elini öpüp öpmediği soruları sorulduğu öğrenildi.

        Kurban Bayramı'ndan önce gözaltına alınan Ahmet Altan ve Mehmet Altan, emniyetteki işlemlerinin ardından akşam saatlerinde Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi. Altan Kardeşler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılarından Can Tuncay'a aksam saat 18.30'da ifade vermeye başladı.

        Ahmet Altan'ın ifadesi saat 21.00'de kardeşi Mehmet Altan'ın ifade verme işlemi saat 22.30'da sona erdi. İfade verme işleminin ardından Savcı Can Tuncay, Altan Kardeşleri, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "Örgüt propagandası yapmak" ve "Örgüte yardım ve yataklık" suçlarından tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etti.

        Nöbetçi hakimlik, Mehmet Altan'ın, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olmak" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.

        Mahkeme, Ahmet Altan'ın ise "haftada bir gün evine en yakın güvenlik birimine imza verme" ve "yurt dışına çıkış yasağı" zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmasına hükmetti. Ahmet Altan'ın, mahkeme sorgusu sırasında hakime, "Benim hayatım darbelere karşı mücadeleyle geçti." dediği duyuldu.

        ALTANLARIN İFADELERİ

        MEHMET ALTAN: GÜLEN'İN NİHAİ HEDEFİNİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORUM

        İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nde hakim karşısına çıkan Mehmet Altan ifadesinde, "Fetullah Gülen'i tanırım. Yüz yüze bir heyetle gazetecilik amacıyla görüşmüşlüğüm vardır. Fetullah Gülen'in nihai hedefinin ne olduğunu bilmiyorum. Hakkımdaki örgüt üyeliği iddiasını kabul etmiyorum. Gülen'in elini öptüğüme dair iddiada bulunulmuş ise de iddia sahibi özür dilemiştir. Evimde 6 adet bir dolarlık banknot bulunmuştur. Bunlardan birisi 1990 yılında basılmıştır ve kullanılmayacak vaziyettedir. Diğer 5 adet bir dolarlık banknot ise cüzdanımda bulundu. Bu paraların yurdışına çıktığımda kullanıyordum. 2012 yılında gazetede yazılar yazıyordum. 2016 yılının Ocak ayına kadar herhangi bir gazetede çalışmadım. Bu tarihten sonra "Özgür Düşünce" isimli gazetede köşe yazarlığı yaptım. Bu gazete 15 Temmuz tarihinden önce kendiliğinden kapanmıştır. Ben gazetenin kimin kontrolünde olduğunu bilmiyorum. Benim darbe girişimine katılmam söz konusu değildir. Darbe aleyhine kitaplar yazmıştım. 28 Şubat sürecinde mağdur olduğum için şahsım komisyona davet edilmiştir. 14 Temmuz 2016 günü "Can Erzincan TV'deki programda dile getirdiğim husus yasama, yürütme, yargıya ilişkindir. Darbe olacağından haberim yoktu. O televizyon konuşmasından kastettiğim yapı devlet organlarıdır. Sübliminal kelimesinin anlamı insan bilincinin algılamadığı mesajları bilinç altına yerleştirme anlamına gelmektedir. Bu durum skandal niteliktedir. Bilinç altına hükmetmem nedeniyle tutuklanmam isteniyor" dedi.

        AHMET ALTAN: BİLİNÇALTINA HÜKMETMEM NEDENİYLE TUTUKLANMAM İSTENİYOR

        Serbest bırakılan Ahmet Altan ise ifadesinde şunları dediği öğrenildi: "Hakkımdaki gözaltı ve arama kararında sübliminal mesaj vermek suretiyle FETÖ örgütüne destek verdiğim iddia edilmiştir. Sübliminal kelimesinin anlamı insan bilincinin algılamadığı mesajları bilinçaltına yerleştirme anlamına gelmektedir. Bu durum skandal niteliktedir. Bilinçaltına hükmetmem nedeniyle tutuklanmam isteniyor. Yine hakkımda balyoz davasına destek olmamdan dolayı örgütün faaliyetlerine katkıda bulunduğum iddia edilmektedir. Balyoz davasıyla ilgili yargılama sonucunda verilen beraat kararının bir kısmı temyiz edilmiştir ve halen Yargıtay'da görüşülmeyi beklemektedir. Bu nedenle Balyoz davasının bir kumpas davası olduğu kabul etmek mümkün değildir."

        "CUMHURBAŞKANI'NI YA DA HÜKÜMETİ ELEŞTİRMEM BENİ DARBECİ YAPMAZ"

        "Cumhurbaşkanı da Adalet Bakanı da darbe girişimi olduğunu kabul etmişlerdir. Bu nedenle bu iddialar doğru değildir. Uzun süredir yazarlık yapmaktayım ve 2012 yılına kadar da gazetecilik yapmıştım. Yazdığım yazılardaki amacım kötü giden devlet yönetiminin düzeltilmesine hizmet edecek yazılardır. Cumhurbaşkanını yada hükümeti eleştirmem beni darbeci yapmaz.

        "HAYATIM BOYUNCA DARBECİLERE KARŞI ÇIKMIŞIMDIR"

        "Hayatım boyunca darbecilere karşı çıkmışımdır. Bu nedenle darbecilerle birlikte olmam mümkün değildir. Yazmış olduğum iki adet yazıda kötü gidişatı eleştirmeye yöneliktir. Yazılardan bir kısmı alınmıştır bu yüzden farklı anlam yüklenmiştir. yazdığım yazılar uyarı yazılarıdır. Basın özgürlüğü kapsamındadır. Ben Ağır Ceza Mahkemesi'nde şu an 52 yıl hapis istemiyle yargılanmaktayım ona rağmen kaçmadım. Halen buradayım. Örgüt üyesi değilim. İddiaları kabul etmiyorum. Fetullah Gülen ile hiç görüşmedim. Kendisini sadece basından tanırım. Amacının ne olduğunu bilmiyorum. Darbe girişimini FETÖ Terör Örgütünün gerçekleştirdiğini Genelkurmay Başkanının açıklamalarından biliyorum. Savunmam bundan ibarettir."

        MEHMET ALTAN'IN TUTUKLANMA GEREKÇESİ

        FETÖ/PDY'nin medya yapılanmasına ilişkin soruşturma kapsamında savcılık tarafından ifadelerinin alınmasının ardından ağabeyi gazeteci-yazar Ahmet Altan ile tutuklanmaları istemiyle nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen Mehmet Altan'ın, tutuklanma gerekçesi belli oldu.

        Nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği kararında, Fetullah Gülen tarafından kurulan, yönetilen ve FETÖ olarak adlandırılan örgütün, 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, savaş uçağı, tank, savaş helikopteri ve silahların kullanılması nedeniyle "silahlı terör örgütü" olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.

        Dini cemaat olarak bilinen örgütün, ilki 7 Şubat 2012'de olmak üzere siyasi iktidara karşı açıkça mücadeleye giriştiği belirtilen kararda, 17-25 Aralık operasyonları ile 15 Temmuz darbe girişimi süreci anlatıldı.

        Örgütün dünyada daha önce gerçekleştirilen askeri darbelerde olduğu gibi ortam hazırlamaya çalıştığı ve örgüt kontrolünde olan medya organları vasıtasıyla sürekli yayın yapıldığı aktarılan kararda, "Şüpheli Mehmet Altan'ın 14 Temmuz'da, yani darbe girişiminden sadece bir gün önce televizyon programında yaptığı konuşmada, 'Türkiye devleti içinde de muhtemelen bütün bu gelişmeleri dış dünyada daha fazla belgeleyen, izleyen bir başka yapı da var. Onun ne zaman torbadan elini çıkaracağı, nasıl elini çıkaracağı belli değil.' diyerek, askeri darbe ortamının var olduğunu ifade ettiği tespit edilmiştir." denildi.

        "DÜŞÜNCE HÜRRİYETİ DEĞİL"

        Şüpheli Mehmet Altan'ın "basın mensubu olması nedeniyle gazeteci faaliyeti çerçevesinde görüşlerini ifade ettiği" yönünde savunma yaptığı belirtilen kararda, düşünce ve kanaat özgürlüğü ile düşünceyi açıklama özgürlüğünün, temel hak ve hürriyetleri içinde önemli bir yer aldığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesinde güvence altına alındığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de (AİHM) birçok kararına konu olduğu vurgulandı.

        Düşünceyi ve kanaati açıklama hürriyetiyle ilgili uluslararası sözleşmeler ve Anayasa'nın maddelerinden örnekler verilen kararda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

        "Her özgürlük gibi basın özürlüğü de sınırsız değildir. Bizzat Anayasa ve Basın Kanunu'nda basın özgürlüğünün sınırları belirlenmiştir. Basın özgürlüğü kamu yararını hedeflemelidir. Bu anlamda kamuoyunu ilgilendirmeyen, güncel olmayan, gerçeğe aykırı olan, kişisel kin ve intikam aracı olarak kullanılan, sansasyon amacına hizmet eden, kendisine rakip olan kişi ya da kurumları çökertmeye çalışan açıklamalar kamu yararına yönelik olmaz. Askeri darbeye zemin hazırlamak maksadıyla propaganda mahiyetinde yıllar boyunca süreklilik arz edecek görüş bildirmek, yayın yapmak ve tek yanlı olarak bilgilendirmede bulunmanın haberleşme, düşünce ve kanaat hürriyeti ile düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi konusunda herhangi bir izahata gerek bulunmamaktadır."

        "ASKERİ DARBEYE KARŞI ÇIKMAMAYA YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞTILAR"

        FETÖ’nün açıktan, meşru hükümeti devirmek suretiyle ülke yönetimini ele geçirmeye çalıştığı anlatılan kararda, şunlar kaydedildi:

        "Şüpheli Mehmet Altan'ın bilgi birikimi, eğitim durumu ve sosyal statüsü gereğince kolaylıkla bilebilecek durumda olmasına rağmen, yine herkesçe malum olduğu üzere örgüt kontrolünde olan televizyon programlarında örgütü açıkça desteklediği, yine çeşitli medya organlarında yazdıkları yazılarda da örgütün amacı doğrultusunda hareket ettiği, bu bağlamda ülkemizde ve dünyanın çeşitli ülkelerinde gerçekleştirilen askeri darbelere zemin hazırlanırken silah zoruyla devrilmesi hedeflenen yöneticilerin, 'diktatör olduğu, hukuk tanımadığı' algısının oluşturulmaya çalışıldığı, fiili olarak, 'ülkeyi yönetenlerin her ne yolla olursa olsun iktidardan gitmesi gerektiği' anlayışının hem ülke içerisinde hem de uluslararası toplumda yerleştirilmeye çalışıldığı, şüphelinin yazdığı yazı ve televizyon konuşmalarıyla bu algının oluşmasına katkıda bulunduğu dosyadaki delillerden anlaşılmıştır. Şüphelinin de arasında bulunduğu örgüt üyelerinin, özellikle, 'Cumhurbaşkanı'nın diktatör olduğu, hukuk tanımadığı' algısını yaygınlaştırmak suretiyle, 'her ne yolla olursa olsun iktidarı bırakması gerektiği' propagandası yaparak, toplumu askeri darbeye karşı çıkmamak üzere yönlendirmeyi amaçlamışlardır. Cuntacılar tarafından TRT'de silah zoruyla okutulan bildiride ifade edilen hususlar askeri darbeye gerekçe yapılmıştır."

        Kararda, Mehmet Altan'ın, eğitim ve sosyal statüsü gereği bilebilecek durumda olmasına rağmen ülke yönetimini ele geçirmeye çalışan ve meşru hükümete karşı açıktan mücadeleye girişen FETÖ'nün yayın organlarında, amaçlarına uygun şekilde beyanda bulunarak örgüte destek olduğu belirtilerek, "Şüphelinin, 14 Temmuz'da Can Erzincan TV'de yayınlanan programda, açıkça darbe çağrısında bulunduğu dosya kapsamındaki tüm delillerden anlaşılmakla, şüphelinin üzerine yüklenen, 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma' suçlarını işlediğini dair kuvvetli suç şüphesinin var olduğu kanaatine varılmıştır." denildi.

        İsnat edilen suçların kanunda öngörülen ceza miktarları, suçların önemi ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin kanun gereğince var sayıldığı belirtilen kararda, alması muhtemel cezaya göre şüpheli Mehmet Altan'ın kaçma şüphesinin bulunduğu ve FETÖ üyelerinin fırsat bulduklarında yasal ya da gayriyasal yollarla yurt dışına kaçtıklarının daha önceden yapılan soruşturmalarda görüldüğü bilgisine de yer verildi.

        Mehmet Altan'ın serbest kalması halinde kaçacağı yönünde şüphe bulunduğunun varsayıldığı aktarılan kararda, Mehmet Altan'ın tutuklama yerine adli kontrol tedbirinin uygulanarak serbest kalmasının, açılması muhtemel kamu davasının kovuşturmasının selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağı ve adli kontrol tedbirlerinin hiç birinin bu sakıncaları giderme ve ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları bertaraf edebilme niteliğine haiz olmadığı kanaatine varıldığı bildirildi.

        "AHMET ALTAN HAKKINDA BENZER DAVA VAR"

        Hakimlik kararında, şüpheli Ahmet Altan ile ilgili de Balyoz davası aşamasında Taraf gazetesindeki eylemleri nedeniyle hakkında kamu davası açıldığı ve soruşturma yürütüldüğü belirtilerek, "Bu bakımdan aynı eylemler nedeniyle yeniden soruşturma yapılmasının ve soruşturma sırasında tutuklanmasının usul hükümlerine aykırı olduğu, tutuklamaya sevk yazısında kendisine isnat edilen eylemlerin, üzerine yüklenen silahlı terör örgütüne üye olmak ve darbeye teşebbüs etme suçlarını işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığının kabulüne yeterli olmadığı anlaşıldığından, bu şüphelinin serbest bırakılmasına karar verildi." ifadeleri kullanıldı.

        Veli SARIBOĞA / İSTANBUL - AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ