Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Anayasa Mustafa Şentop: "Adının önemi yok, önerimiz özü itibarıyla başkanlık sistemidir"

        - İlk sorum şu; AK Parti’nin TBMM’ye sunduğu hükümet modeli tam olarak nedir? Partili cumhurbaşkanlığı mı yoksa başkanlık mı?

        Partili cumhurbaşkanlığı sistemi değil, öyle bir sistem yok zaten. Dünyanın hiçbir yerinde “Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiği kesilir” diye bir hüküm yok. 1960 öncesinde bizde de yoktu, sonradan konuldu. Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilince, partisiyle ilişkinin kesilmesi de anlamlı bir şey olmaktan çıktı. Eğer yürütme yasamadan bağımsız olarak meşruiyetini ayrı bir seçimden alırsa, o zaman başkanlık sistemi var demektir ki biz bunu içeren bir teklifte bulunduk.

        - Dolayısıyla, siz aslında MHP’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak buna “cumhurbaşkanlığı sistemi” adı verseniz de aslında bu teklif özü itibarıyla bir başkanlık sistemi teklifi midir?

        Eee tabii. Amerikalılar da “Başkanlık” demiyor, “President” diyor! Dolayısıyla, sistemin adının çok önemi yok burada. Bizim önerdiğimiz metinde, yasama ve yürütme iki ayrı meşruiyet ve seçime dayandığı için özü itibarıyla başkanlık sistemidir. Ama “Cumhurbaşkanlığı sistemi” de diyoruz.

        - Getirdiğiniz modele yönelik en temel eleştiri, erkler ayrılığı konusunda. Cumhurbaşkanı’na partisinin genel başkanı olma yolunu açtınız. Parlamento seçimleriyle Cumhurbaşkanlığı seçimi aynı tarihte yapılacağından, Meclis’in çoğunluğunun başkanın partisinden oluşacağını tahmin etmek zor değil. Bu durumda, Cumhurbaşkanı’nın parlamentoyu kontrol altına alacağı endişesi taşıyanlara ne dersiniz?

        - Bu eleştiriler çıkış noktası itibarıyla yanlış. Şu anda da Cumhurbaşkanı’nın kurucusu olduğu AK Parti, Meclis’te büyük bir çoğunluğa sahip ve Anayasa’yı değiştirmeye yakın sayıda milletvekili var. Yasama ile yürütme arasında zaten iç içe geçmişlik söz konusu. Dolayısıyla bu mantıkla yasama ve yürütme tek bir partinin elinde, onlara göre. Değişecek olan nedir? Sormak isterim...

        ‘2019’U BEKLEMEDEN GENEL BAŞKAN SEÇEBİLİRİZ’

        - Referandumdan “Evet” çıkarsa Cumhurbaşkanı hemen parti genel başkanı olacak mı?

        Partisiyle ilişkisi başlayacak ama otomatik olarak genel başkan olmaz. Onun için partinin kongre yapması lazım.

        - AK Parti 2019’u beklemeden kongre yapar mı?

        Olabilir tabii, niye olmasın. Bu bir hak sonuç itibarıyla.

        ‘HÜKÜMET DENETİMİ BUGÜNKÜNDEN İYİ OLACAK’

        - Başkanlık sistemlerinde, meclisin başkanı denetleyebilmesi esastır. Getirdiğiniz sistem, buna gerçekten olanak tanıyor mu?

        Önerdiğimiz sistemi, uzayda bir nesne gibi düşünmek veya akademik kitaplardaki ideal sistemler gibi değerlendirmek yanlış olur. Yeni sistem, bugünkü sisteme göre hem parlamentoyu daha fazla güçlendirecek hem de yönetimi daha iyi sağlayacak.

        - Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında konuşmuyoruz. Türkiye bundan sonra da başkanlar, Cumhurbaşkanları görecek. Velev ki otoriteleşme eğilimi gösteren biri geldi başa... Nasıl denetlenecek?

        Bugüne göre geriye gidiş yok, ileri gidiş var. Yeni sistemde denetim imkânı bugünküne göre daha iyi olacak.

        ‘BAŞKANLIK SİSTEMİNDE GENSORU VE GÜVEN OYLAMASI OLMAZ’

        - Güvenoyu ve Meclis oylaması gibi Meclis’in hükümeti denetlemesine yönelik enstrümanları neden kaldırıyorsunuz?

        Şu anki sistemde hükümet parlamentonun içinden çıkıyor. Bunun için de parlamentonun güvenoyunu alması lazım. Dolayısıyla parlamento istediği zaman seçtiği bakanları veya hükümeti Meclis oylamasıyla düşürebilir. Halbuki bizim önerdiğimiz sistemde hükümeti parlamento seçmiyor, doğrudan halk seçiyor. Parlamento ne kadar meşruysa, halkın seçtiği başkan ve hükümet de o kadar meşru. O zaman parlamentonun seçmediği, güvenoyuna muhtaç olmayan bir hükümeti, parlamentonun da gensoru ile düşürmesi mantıklı olamaz. Bu bakımdan başkanlık sisteminde gensoru olmaz, o parlamenter sistemin özelliğidir.

        - Peki ama şu anki sistemde Meclis, gensoru ile 276 milletvekilinin oyuyla hükümeti düşürebiliyor. Oysa yeni sistemde, Meclis’in Cumhurbaşkanı’nı yargılama yetkisini çoğunluğa bağlı kılıyorsunuz. Burada bir dengesizlik yok mu?

        Bildiğiniz üzere, ABD’de de başkana suçlama mümkün. Suçlamayı temsilciler meclisi, yargılamayı da senato yapıyor. Ama orada da 3’te 2’lik oy aranıyor. Bizim getirdiğimiz sistemde Cumhurbaşkanı’nı suçlama imkânı var ama bu yolun suiistimal edilmesini engellemek lazım. Milletvekili sayısı 600’e çıkacak. Buna göre “3’te 1’i” dersek, her gün 200 kişi bir araya gelip anlaşarak başkanla ilgili bir suçlamayı parlamentoya taşıyabilir. O zaman hükümetin ve başkanın çalışma imkânı kalmaz. Buna imkân vermemek lazım.

        ŞENTOP’A GÖRE YENİ SİSTEMİN AVANTAJLARI:

        - Yeni sistemde parlamentonun yasama yetkisi daha güçlü olacak. Şu anki sistemde kanun teklifleri hükümet tarafından veriliyor. Muhalefet partilerinden milletvekillerinin verdiği bir teklifin kanunlaştırılması nadiren gerçekleşiyor. Oysa yeni sistemde hükümetin kanun teklifi verme yetkisi yok.

        - Cumhurbaşkanı’nın Meclis’in çıkardığı kanunları veto yetkisi, başka ülkelere kıyasla sınırlandı. Bir kanunu veto edip Meclis’e geri gönderdiğinde, Meclis salt çoğunlukla yani 600 milletvekilinin 301’inin oyuyla o yasayı tekrar geçirebilecek. ABD sisteminde 3’te 2 aranıyor. Bizde ise % 50+1. Şentop’a göre bu makul bir oran, aksi halde milletvekillerinin 4’te 1’inin çıkaracağı kanunlarla Meclis, başkanlık kararnamelerini etkisiz hale getirebilir, faaliyet alanını daraltabilir.

        - Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğu kaldırılıyor. Mevcut sistemde, sadece vatana ihanetle suçlanabiliyor ve ancak milletvekillerinin 4’te 3’ünün oyuyla Yüce Divan’a sevk edilebiliyor. Yeni önerilen sistemde, işlediği bütün suçlarda yargılanma imkânı var. Milletvekillerinin salt çoğunluğun önergesi sonrası, 5’te 3’ün oyuyla komisyon oluşturuluyor ve milletvekillerinin 3’te 2’sinin oyuyla Yüce Divan’a sevk ediliyor. Şu anda bu oran 4’te 3.

        HANGİ DÜZENLEMELER HEMEN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?

        Mustafa Şentop diyor ki: Yeni sistem referandumda kabul edilirse;

        1- Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilişkisi hemen başlayacak. Partisi olağanüstü kongreye giderse 2019 beklenmeden genel başkan da olabilecek ama kabine kurma, dışarıdan bakan atama gibi bütün yeni yetkileri 3 Kasım 2019’da yapılacak olan seçimlerden önce kullanamayacak. Bu süreçte Başbakan görevine devam edecek.

        2- HSYK ile ilgili düzenleme hemen yürürlüğe girecek, HSYK seçimleri yenilenecek.

        3- 2019’dan önce Anayasa’daki diğer maddeleri etkileyen konularda uyum yasaları çıkarılacak.

        4- 6 ay içerisinde Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili bir düzenleme yapılması da öngörülüyor.

        ‘ABD’DE DE 2 SEÇİMİN AYNI ANDA YAPILMASI TARTIŞILIYOR’

        - Parlamento ve Meclis seçimlerinin aynı anda yapılmasına dönük eleştirilere ne diyorsunuz?

        ABD’dekiler “Başkanın partisi ve siyasi görüşleriyle parlamento çoğunluğu uyuşmadığı için kriz yaşıyoruz. Keşke seçim eşzamanlı olsa da aynı siyasi hava iki tarafa da yansısa” diyorlar. Fransa’da da bu 2000’lere kadar uzun süre tartışıldı. Onlar da buna yakın bir formül buldular. Hatta Fransa’da cumhurbaşkanının, seçilen meclisi kendisiyle uyumlu bulmazsa seçim sonucu oluşan parlamentoyu feshetme yetkisi var. Yani “Ben bu meclisle çalışamam arkadaş, seçimimizi yenileyin, bir daha gelin” diyebiliyor. Biz bu fesih hakkını önersek kıyamet kopardı.

        ‘SEÇİM SİSTEMİNDE DARALTILMIŞ BÖLGE GETİRİLMELİ’

        -Başkanlık sistemlerinde meclisin güçlü olabilmesi için dar bölge ya da daraltılmış bölge gibi bir seçim sistemine geçilmesi, barajın ciddi manada düşürülmesi ya da kaldırılması gerekli görülüyor. Şu anki seçim sisteminin korunması ihtimali var mı?

        Ben o ihtimali zor görüyorum. Özellikle daraltılmış bölge sistemini düşünmek lazım. Dar bölgede olabilir, ona da bir itirazım yok. Ama olmuyorsa, en azından daraltılmış bölge getirilmelidir. Mevcut Anayasa’da seçim sistemiyle ilgili tek ilke var. Seçim kanunları “Temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkesi gözetilerek hazırlanır” diyor. Bunu değiştirmedik. Bu bakımdan farklı bir seçim sistemini benimsemeye bir engel yoktur.

        ‘PARTİSİNDEN İHRAÇ EDİLEN VEKİLİN YERİNE YEDEK MİLLETVEKİLİ GEÇEMEZ’

        - Getirdiğiniz enteresan bir düzenleme de yedek milletvekilliği. Bu nasıl işleyecek? Eğer bir milletvekili partisinden ihraç edilirse ya da milletvekilliği devam ederken bağımsız milletvekili olursa, yerine yedek milletvekili geçecek mi?

        Bunun siyasi parti üyeliğiyle bir alakası yok. Kesin olarak söyleyeyim, bir siyasi parti milletvekilini ihraç ederse veya bir milletvekili siyasi partisinden istifa ederse, bu milletvekilliğini etkilemez. Milletvekilliğinin sona ermesi, yalnızca ölme ya da mahkûmiyet sebebiyle olabilir. Bir de bakan olanların milletvekilliği düşecek. Bu durumlarda yerine yedek milletvekili gelecek.

        BİLMEYENLER İÇİN MUSTAFA ŞENTOP

        - AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı.

        - Muhacir bir ailenin çocuğu. Baba tarafı eski Yugoslavya’dan. Büyük dedeleri Makedonya sınırları içindeki Gevgeli’de müderrislik yaparmış. Adını, büyük büyük babası müderris Molla Mustafa’dan almış. Anne tarafı Tekirdağ’ın yerlisi. “Ailem çiftçiydi. Tekirdağ’da arazilerimiz var. Fırsat buldukça gidip toprakta çalışıyorum” diyor.

        - Tekirdağ İmam Hatip Lisesi mezunu.

        - Matematikte iddialı. 1986’da üniversite sınavında dereceye girmiş. Babasının isteğiyle Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazanmış ama hukuk sevdasından dolayı 1 yıl sonra bırakıp İstanbul Hukuk’a gitmiş. Yüksek lisans ve doktorasını Marmara Üniversitesi’nde kamu hukuku alanında yapmış. Çeşitli üniversitelerde dersler vermiş.

        - 2 kızı, 2 oğlu var. Matematik konusunda babaları gibi iddialılar. 17 yaşındaki oğlu Mehmet Selahaddin, matematik olimpiyatçısı. Balkan Olimpiyatı’nda Türkiye’yi temsil etmiş. Büyük kızı Seniha Begüm de SBS’de Türkiye 3’üncüsü olmuş. Şimdi hukuk okuyor.

        - Eşi Sabriye Hanım avukat ama çalışmıyor.

        - Siyasetle küçük yaşlarda tanışmış. Babası, Milli Nizam ve Refah Partisi’nin kurucularındanmış. 2011’den beri AK Parti’de siyaset yapıyor.

        Kübra PAR / GAZETE HABERTÜRK

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ