Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Kemal Kılıçdaroğlu: Erdoğan karşıtlığı olarak yorumlanıyorsa bu yanlıştır

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliğine ilişkin, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı.

        "Referandum sürecine hazır mısınız? "sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, hazır olduklarını, kendi açılarından bir sorunun bulunmadığını söyledi.

        "Referandum sonucunun" sorulduğu Kılıçdaroğlu, vatandaşların kendi iradesinin üzerine bir vesayeti kabul etmeyeceğini, referandumdan "hayır" çıkacağını savundu. "Ben şunu merak ediyorum, 'evet' diyenler neyi söylecekler vatandaşa?" diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'dan hangi gerekçeyle "evet" dediğini açıklamasını istedi.

        İktidarın, "Biz koalisyona karışıyız, istikrar için 'evet" diyeceğiz." dediğinin hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu,15 yıldır Türkiye'de tek parti yönetiminin bulunduğunu, bir istikrarın olmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, "15 yılda Türkiye'nin büyüme rakamlarına, koalisyon dönemlerindeki büyüme rakamlarına bakıyorum, koalisyon dönemlerindeki büyüme rakamları, 15 yıllık tek parti iktidarının olduğu dönemden daha fazla. İşsizliğe bakıyorum, bu dönem işsizlik daha fazla. Dolar, pahalılık, çiftçinin durumu 15 yılda daha kötü. O zaman bu değişiklik ne için yapılıyor?" diye konuştu.

        İktidarın değişiklikle ilgili "Çift başlılık bitecek" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "15 yıldır Türkiye'de çift başlılık mı vardı? Yoktu, herkes siyasal olarak kendi görevini yapıyordu. Cumhurbaşkanlığı cumhurbaşkanlığını yapıyordu, başbakan başbakanlığını yapıyordu." ifadelerini kullandı.

        Kılıçdaroğlu, "AK Parti daha eski dönemde cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında yaşanan sıkıntılara atıfta bulunuyor. Siz buna katılmıyor musunuz?" sorusu üzerine, buna katılmadığını söyledi.

        Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı olduktan sonra partisiyle ilişiğini kestiğini, Ahmet Necdet Sezer'in herhangi bir partiye bağlı olmadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül döneminde de herhangi bir kavganın yaşanmadığını dile getirdi.

        "DEĞİŞİKLİK HANGİ SORUNU ÇÖZECEK"

        Kılıçdaroğlu, başbakan kendi, cumhurbaşkanı kendi görevini yaparsa bir sorun çıkmayacağının altını çizerek, şöyle konuştu:

        "15 yıl öncesine bakıyoruz neler oldu Türkiye'de, 15 yıl içerisinde neler oldu Türkiye'de? Koalisyonlar döneminde veya cumhurbaşkanının bağımsız olup, başbakanın herhangi bir partiden olduğu dönemlerde darbeler oldu mu? Oldu. Bu dönemde darbeler oldu mu? Oldu. O dönemde terör var mıydı? Vardı. Bu dönemde terör var mı? Var. O dönemde terör kontrol altına alındı mı? Alındı. Abdullah Öcalan yakalandı mı? Yakalandı. Getirildi, yargılandı mı? Yargılandı. Bu dönmemde ne oldu? Darbe oldu, terör aldı başına gidiyor, sadece PKK terörü değil, IŞİD, FETÖ terörü çıktı. Bunları devletin içine yerleştirenler kim? Yine bunlar. Bakıldığı zaman son 15 yılın bütün kötü yönetimlerinin bedeli, 15 yıl öncesine yükleniyor, bir gerekçe yaratılıyor. Siz kendi döneminize bakın. Siz, kendi döneminizde bir başarı hikayesi yazdıysanız, diyin ki 'Biz bu başarı hikayesini sürdüreceğiz.' Başarı hikayesi yazamadıkları için bir sorumlu arıyorlar, kendi aralarında arıyorlar sorumluyu da."

        "Ülkenin bu kadar sorunu var, bu anayasa değişikliği Türkiye'nin hangi sorununu çözecek? İşsizliği, istikrarı mı çözecek? Türk lirası değer kaybediyor, dış politikada felaket durumdayız, neyi çözecek?" diye soran Kılıçdaroğlu, "15 yıldır iktidardasınız, 15 yılda arzu edip de çıkaramadığınız bir kanun var mı? Yok. 15 yıldır iktidardasınız, koalisyon yok, Bakanlar Kurulu olarak çıkarmak isteyip de çıkaramadığınız bir kararname var mı? Yok. Peki niye ülke bu halde? Önümüzde kim engel?" şeklinde konuştu.

        Vatandaşın gündemiyle iktidarın gündeminin farklı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Vatandaşın gündeminde ekmek, para, geçim sıkıntısı, işsizlik var, bunların gündeminde de 'Biz başkanlığı nasıl getiririz o var.' dedi.

        "NİYE ESAD'I SUÇLADIK"

        "CHP neden hayır diyor?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "İstikrar için, güçlü bir parlamento için, parlamento üzerinde hiçbir vesayetin olmaması için 'hayır' denmesi gerekir. Yasama, yargı ve yürütmenin birbirini denetlediği, denge ve fren mekanizmalarının sağlıklı işlediği bir rejim için 'hayır' denmesi gerekir. Bütün güçleri, yetkileri bir kişinin eline verirseniz, orada denge olmaz." yanıtını verdi.

        Kılıçdaroğlu, bir apartman yönetiminin bile denetlendiğini belirterek, "Bu anayasa değişikliği bu haliyle geçerse, Türkiye'de bir kişiye bütün yetkileri vereceğiz ama hiç kimse denetlemeyecek. Yargı, yürütme, yasama onun emrinde olacak. Böyle bir düzen dünyada hiçbir yerde yok." ifadelerini kullandı.

        "AK Parti, 'Getirilen düzen birçok ülkede uygulanıyor, denge-denetleme sistemini kuruyoruz, Parlamentoyu bağımsızlaştırıyoruz.' diyor. Siz, bu görüşe katılmıyor musunuz? sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu pek çok ülkede uygulanıyor diyorlar, o ülkelerin adını bir versinler." karşılığını verdi.

        ABD'deki başkanlık sistemi ile AK Parti'nin getirdiği başkanlık sistemi arasında hiçbir ilginin olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Peki bizim bu başkanlık sistemi nerede uygulanıyor? Anayasa değişikliklerini Parlamentoda görüşürken, arkadaşlarımız Suriye Anayasasını getirdiler, tercümesini yaptılar. Bu öngörülen değişiklikle, Suriye Anayasası bire bir birbirini tutuyor, eşit. Şimdi biz, Suriye'deki rejimi kabul ediyor muyuz? Etmiyoruz. Eleştiriyor muyuz? Eleştiriyoruz. Aynısını kendi ülkemize uyguluyoruz. O zaman niye biz bu Esad'ı suçladık? O rejim Türkiye'ye yakışır mı? Yakışmaz, doğru da değil." şeklinde konuştu.

        "BUNLARIN HEPSİ HİKAYE"

        Kılıçdaroğlu, dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden sadece ABD'de başkanlık sisteminin olduğunu, diğer 9'unda parlamenter sistemin bulunduğunu dile getirerek, "Türkiye, Kuzey Kore modelini mi benimsemiş olacak? Dünyada alay konusu olan bir ülke haline mi gelelim?" diye sordu.

        İktidarın, "Değişiklikle, Meclisin yetkilerinin artırıldığını" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kanun yapma tekelinin Meclise ait olduğunu, başkana kararname çıkarma yetkisinin verilmesinin, Meclisin yetkilerinin devredilmesi anlamına geleceğini söyledi.

        "AK Parti, 'Başkanın çıkardığı kararnameler, Parlamento tarafından denetlenecek. Şu andakinden daha demokratik bir ortam sağlıyoruz. Çünkü kanun yapma yetkisi tamamiyle milletvekillerinin olacak." diyor, bunu nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

        "Başkan istediği bakanlığı kaldırabilecek, istediği bakanlığı kurabilecek bir kararnameyle. Resmi Gazete'ye bakacağız, 'Maliye Bakanlığı kaldırılmıştır, yerine finans bakanlığı kurulmuştur.' diyecek. Sonra bu kararname Meclise gelecek, bu Mecliste görüşülecek. Soru şu; Mecliste çoğunluğu olan siyasi partinin milletvekillerini kim seçiyor? Kendi özgür iradeleriyle mi seçiliyorlar, yoksa tarafsız olmayan cumhurbaşkanı mı bunları belirleyecek? Şu anda AKP milletvekillerini kim belirledi? Vatandaş mı seçti? Hayır. Kim seçti? Oturdular genel başkanlar masaya, listeleri yazdılar, vatandaşın önüne listeyi koydular, 'Bunlara oy vereceksin' dediler. Cumhurbaşkanı ya da başkan bir karar aldı, Resmi Gazete'de yayımladı, kendi milletvekilleri buna karşı çıkacak mı? Bugüne kadar hiç çıkmadılar."

        Kılıçdaroğlu,milletvekilinin Parlamentoda kendi özgür iradesini kullanabilecek yasal altyapıya sahip olması durumunda bir itirazının olmayacağını kaydederek, "Parlamento daha özerk falan, bunların hepsi hikaye, doğru değil. Şu anda da Parlamentoda milletvekilleri özgürce oylarını kullanamıyorlar. Biz şu andaki sistemi savunuyor değiliz. Bizim isteğimiz şu; 12 Eylül darbe hukukundan Türk siyasetinin arınması lazım. Yani Siyasi Partiler Yasasının, Seçim Yasasının kesinlikle değişmesi, lider sultasının sona ermesi lazım." diye konuştu.

        "ÖNEMLİ BİR KURUM YOK EDİLİYOR"

        "AK Parti'ye yakın isimler, CHP'nin Siyasi Partiler Kanununun, Seçim Yasasının değişmesi için bastırsın bunun için uğraşsın tavsiyesinde bulunuyor ve 'Niye uğraşmıyor?' diyorlar. Niye uğraşmıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bu konuda 50 kez teklif verdiklerini, daha demokratik bir yapının oluşmasını istediklerini, TBMM Başkanına mektup yazdıklarını hatırlattı.

        Kılıçdaroğlu, teklifte bulundukları Siyasi Ahlak Yasasının, seçim barajının değişmesi önerilerinin iktidar tarafından reddedildiğini söyledi.

        "Anayasa değişikliğine 'evet' diyen cephe, 'Meclis seçimleriyle başkan seçimleri aynı gün yapılacak ama başkan ikinci turda seçilebilecek. O zaman muhalefet daha fazla çalışsın, Meclis çoğunluğunu ele geçirecek kadar oy alsın. O zaman kendiliğinden başkanı denetleyecek bir sistem oluşmuş olur.' diyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bu söyleyenler ne diyorlardı? 'Çift başlılık olmaz' diyorlardı. Asıl şimdi çift başlılık olacak. Neden? Cumhurbaşkanı başka partiden, başbakan olacak kişi ya da Parlamentonun başındaki kişi başka partiden olacak. Cumhurbaşkanı ikinci turda başka partiden seçilebilir, öbür taraftan Parlamento da çoğunluğu olan başka partiden olacak. Nasıl olacak bu tablo? Yani kaş yapıyım derken, göz çıkaracaklar." yanıtını verdi.

        Vatandaşlara önce "Cumhurbaşkanının tarafsız olup olmayacağının sorulması gerektiğine" işaret eden Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlarının, devletin uyum içinde çalışmasından sorumlu olduğunu, bir partinin genel başkanı olan cumhurbaşkanının hakem rolünü üstelenemeyeceğini ileri sürdü. Bu değişiklikle önemli bir kurumun yok edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranların bütün bunları dikkate alarak, tarihten ders çıkarıp, dünya örneklerine bakarak bu kararı aldığını hatırlattı.

        "DEVLETİ ÇÖKERTİRSİNİZ"

        Kılıçdaroğlu, değişiklikle, bir partinin genel başkanının, Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinin 12'sini atayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bir partinin genel başkanı, bir mahkemeye hakim atarsa o mahkeme adil olur mu?" diye sordu. Bu durumda hakimlerin tarafsız olamayacağını, adaletin elden gideceğini, devletin çökeceğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

        "Biz, başkanlık sistemine karşıyız. Bu sadece Erdoğan karşıtlığı olarak yorumlanıyorsa, bu son derece yanlış. Çünkü getirilen düzenleme, Sayın Erdoğan'la sınırlı bir düzenleme değil, ondan sonra da devam edecek bir düzenleme. Diyelim ki Sayın Erdoğan son derece tarafsız davrandı, bir başka cumhurbaşkanı geldi, şöyle bir karar aldı 'Ben, bütün il başkanlarını cumhurbaşkanı yardımcısı olarak tayin ettim.' Mümkün mü? Mümkün. Engel var mı? Hiçbir engel yok. 'Bu olmaz diyoruz.' değil mi hepimiz? Böyle şey olmaması için düzenleme yapmanız lazım, o düzenlemeyi Parlamentonun yapması lazım. Kalkıp da 'Ben cumhurbaşkanıyım, bunların hepsini atadım.' dediğiniz andan itibaren devleti çökertirsiniz."

        Türkiye'de sadece, devleti temsil eden cumhurbaşkanı, vali ve büyükelçi araçlarında Türk bayrağı kullanıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olduğu zaman arabayı hangi sıfatla kullanacak? Mensubu olduğu partinin genel başkanı sıfatıyla mı yoksa cumhurbaşkanı sıfatıyla mı? Vali, cumhurbaşkanını temsil eder illerde. Peki il başkanı kimi temsil edecek? O da cumhurbaşkanını temsil edecek. Asıl çift başlılık, kaos ondan sonra çıkacak. 'Çift başlılığı ortadan kaldırıyoruz' derken, devletin bütün kurumlarında, validen il başkanına kadar, parlamentoda, parlamento dışında bütün bunların hepsi yine bir kaosa yol açacak." dedi.

        Kılıçdaroğlu, düzenlemeyle milletle devletin arasına duvar örüleceğini, milletvekilinin Parlamentoda el kaldırıp indirecek bir duruma düşeceğini ileri sürdü.

        "ASKERLERİ LİNÇ EDENLERİ YARGIYA TESLİM ETTİLER Mİ"

        Anayasa değişikliğinin geçmesi durumunda hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin olmayacağını öne süren Kılıçdaroğlu, bazen işverenlerle bir araya geldiğini ve onlara "Bu değişiklik geçerse, en çok zararı siz göreceksiniz, biz görmeyeceğiz ki. Ben milletvekiliyim, çok şükür maaş da alıyorum, üstelik pek çok kişiden daha fazla maaş alıyorum, milletvekili maaşları yüksek nasıl olsa. Bu maaşı almam için zaten vergiyi de siz ödüyorsunuz. Sizin can ve mal güvenliğiniz yoksa, yarın bir iktidar gelip, bir kararnameyle sizin mal varlığınıza el koyabilir." dediğini aktardı.

        Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından saraya gittiğini, "Linç edilen gencecik askerler var, bu askerlerin hiçbir günahı yok. Linç edilen bu askerlerin aileleri perişan vaziyette, kim bu askerleri linç ettiyse, yakalanmalı ve yargıya teslim edilmeli" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan Binali Yıldırım'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin ve sözcüsünün kendisine, "Haklısınız" dediğini anlattı.

        Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugüne kadar, askerleri linç edenlerden bir Allah'ın kulunu bulup da yargıya teslim ettiler mi? Etmediler. Buna devlet mi denir? Devlet denmez. Bu çıkarsa, bütün bunların hepsi meşru olacak. Hiçbir vatandaş, hiçbir yerde hakkını arayamayacak. Buna biz itiraz ediyoruz. Biz geldik, gidiyoruz ama bizim çocuklarımız var. Bizim çocuklarımız özgür bir Türkiye'de yaşamak isterler. Farklı fikirler bir arada tartışılsın." diye konuştu.

        "VATANDAŞLARA REJİMİN DEĞİŞMESİNİ İSTEYİP İSTEMEDİĞİNİ SORACAĞIZ"

        Seçim yasasının değişmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de lider sultası olduğunu, ülkenin bundan kurtulması gerektiğini dile getirdi.

        Anayasa değişikliğini anlatmak için sorularla başlamak gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, vatandaşlara rejimin değişmesini isteyip istemediğini soracaklarını kaydetti.

        Kılıçdaroğlu, yapılanın bir rejim değişikliği olduğunu öne sürerek, "İran'da da Libya'da da Suriye'de de Kuzey Kore'de de cumhuriyet var. Rejimleri aynı mı? Hayır, değil. Biz şimdi parlamenter demokratik sistemden vazgeçiyoruz, başkanlık sistemine geçiyoruz. Rejimi değiştiriyoruz. Niye değiştiriyoruz rejimi, darbe mi oldu? Bir şeyler yanlış mı gidiyor? Hayır. Yanlış gidiyorsa iktidardakiler tek başına iktidardalar, çift başlılık asla söz konusu değil. Şu anda da söz konusu değil. Yani Erdoğan bir şey söylediği zaman Binali Yıldırım itiraz mı ediyor Allah aşkına. 500 metre öteden düğmelerini ilikleyerek, koşa koşa gidiyor, itiraz ettiği de yok. Ne emrediyorsa tak diye yerine geliyor zaten. O zaman niye bu rejimi değiştiriyoruz?" diye konuştu.

        Vatandaşların bu durumu düşünmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Biz vatandaşımıza şunu söyleyeceğiz; Bu Erdoğan meselesi, CHP meselesi, AKP meselesi, MHP meselesi değil, bu mesele 80 milyonun meselesi. Bu bir seçim de değil, 'A' partisi, 'B' partisi seçimi de değil, bu bir rejim değişikliğidir." değerlendirmesinde bulundu.

        Parlamentonun bir kişinin vesayeti altında olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bu olmaz, yarın başkanın vesayeti altına girmiş olan bir parlamento, bir yargı devleti vesayet altına alacak. Yani tek parti devleti olacak. Asıl tehlikeli olan da bu." ifadelerini kullandı.

        Siyasi partilerin devlet olmak için değil, devleti yönetmek için geldiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Siyasi parti devlet olmaya kalkarsa devlet değimiz kurum ortadan kalkar, sorun da budur" dedi.

        "BÜTÜN MİLLİYETÇİLERİN HAYIR DEMESİ LAZIM"

        MHP tabanında "hayırcıların çoğunlukta olduğunun" söylendiği ifade edilerek, MHP seçmenine ne diyeceği sorulan Kılıçdaroğlu, bütün milliyetçilerin anayasa değişikliğine "hayır" demesi gerektiğini savundu.

        Anayasa görüşmeleri sırasında AK Partili anayasa komisyonu üyesinin "Anayasanın ilk 4 maddesini değiştireceğiz" dediğini, Cumhurbaşkanı danışmanlarının da bunu söylediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Erdoğan kendi dilinden de söyledi 'eyaletler olabilir' diye. Zaten bu geçerse örneğin bir sabah kalktığımızda Sayın Başkan şöyle bir şey yapabilir: 'Edirne'yi, Kırklareli'ni ve Tekirdağ'ı birleştirdim, orası Trakya Bölgesi adıyla anılacaktır, oraya da bir tane vali tayin ettim.' Var mı yetkisi, var. Yapabilir mi, yapabilir." diye konuştu.

        BAHÇELİ İLE YAPTIĞI GÖRÜŞME

        Endişelerini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye de ilettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, bunu tarihi bir sorumluluk olarak gördüğünü söyledi.

        Meclis'i vesayet altına sokmayacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Meclis'in yasa çıkarma hakkını bir başka üniteye, birime, kişiye kimse devredemez, etmemelidir. Biz bunu savunuyoruz. Milliyetçiler de bunu savunuyor. Kaldı ki bizim 6 okumuzdan birisi milliyetçilik. Benim hayret ettiğim şu, 'Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum' diyen kişiyle nasıl Milliyetçi Hareket Partisi yan yana geliyor? Benim aklımın almadığı bu. Bakın ben bunu tabana sormuyorum." dedi.

        Bahçeli'nin kendisine verdiği cevapları burada aktarmasının doğru olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

        "Sayın Bahçeli angaje olmuş durumda. O da o şekliyle de ifade edildi. Dolayısıyla destek verdi, verebilir. Benim itirazım niye destek veriyorsun diye özel bir suçlama getirmek istemiyorum. Benim üzerinde durduğum temel konu, parlamenter demokratik sistemi, tarihe bağlı mıyız? Milliyetçiler de tarihe bağlı biz de tarihimize bağlıyız. Bana söylesinler, tarihte kurulan hangi Türk cumhuriyetinde böyle bir düzen vardır? Metehandan başlasınlar bugüne kadar. Aksakallılar vardır. Hakan, kaan gider onlara sorar. Devlet ortak akılla yönetilir, devlet bir kişiye teslim edilmez."

        "6 OKLU BAYRAĞI KİMSE GÖRMEYECEK"

        Sandığa giderken herkesin oturup düşünmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bakın bu referandumda asla kendi bayrağımızı kullanmayacağız, 6 oklu bayrağı hiç kimse görmeyecek meydanlarda, hiçbir yerde. Sadece Türk bayrağı. Çünkü bu CHP sorunu değil ki. Bu Türkiye'nin sorunu. Benim sorunum olduğu kadar, milliyetçilerin, ülkücülerin, dindarların, herkesin sorunu, sosyal demokratların sorunu. (CHP bayrağını) Ne mitingde, ne yürüyüşlerde, ne toplantılarda CHP bayrağını kullanmayacağız. Türk bayrağıyla." dedi.

        MHP içindeki muhalif grubun, Saadet Partisi'nin "hayır" diyeceği belirtilerek, bu kesimlerle temaslarının olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, herhangi bir temasları olmadığını, "evetçiler", "hayırcılar" diye cepheler oluşturulmasını doğru bulmadığını kaydetti.

        Kılıçdaroğlu, "Ben bunun bir siyasi parti seçimi olduğu şeklindeki bir algının tamamen silinmesi gerektiği kanısındayım. Çünkü bu bir Türkiye meselesidir. Bu bizim ortak vatanımızın meselesidir. Biz hep birlikte ne için 'hayır' dediğimizi vatandaşa anlatmalıyız." şeklinde konuştu.

        Kılıçdaroğlu, ne kadar çok vatandaş "hayır" derse demokrasinin, yargı bağımsızlığının, ekonominin o kadar güçleneceğini, Türkiye'nin itibarının artacağını dile getirdi.

        "Hayır" diyenlerin teröre destek verdiği yönündeki söyleme de karşı çıkan Kılıçdaroğlu, iktidarın "evet" oylarını güçlendirmek için böyle bir söylem geliştirdiğini savundu.

        İktidara eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Hükümetin hükümet olmaktan, devletin devlet olmaktan çıkmış, çöken bir yapı var." ifadelerini kullandı.

        "7 YIL ÖNCE ATTIĞI TWİTLER"

        CHP Parti Meclisi Üyesi Sera Kadıgil'in gözaltına alındığı, hakkında tutuklama talep edildiği, akşam saatlerinde ise serbest bırakıldığının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

        "7 yıl önce attığı twitler kesildi, parçalandı, bölündü ve 7 yıl sonra 'gel bakalım buraya' dediler. Ne için? Çünkü Sera Kadıgil, televizyonlara çıktığı zaman anayasayı gayet güzel anlatıyordu, değişiklikleri gayet güzel anlatıyordu. İnandırıcıydı, bilgisi ve birikimi vardı. Kaldı ki 'Yanlış yaptıysam, birisini üzdüysem özür diliyorum.' dedi. Ama siz bunu aldınız, gözaltına aldınız ve bu bir avukat. Çıkardınız savcıya 7 yıl önceki twiti dolayısıyla. Peki 7 yıldan vazgeçtim, 5 yıl önce, 5 yıldan da vazgeçtim 3 yıl önce Fetullah Gülen'e övgü dizenler için o savcı ne yaptı? El Nusra'ya övgü dizenler için o savcı ne yaptı, terör örgütüne silah gönderenler için o savcı ne yaptı? ona savcı denmez, iktidarın kölesi denir. Kusura bakmasın o savcı. Bunlar savcı olsalar, devleti korurlar, düşünce özgürlüğüne, demokrasiye, anayasaya sahip çıkarlar, kişinin hak ve özgürlüklerine sahip çıkarlar. 7 yıl önce atılan twiti yeni keşfetmiş gibi bir yerlerden alınan talimatlarla eğer bir şeyler yapmaya kalkıyorsa kendisini iktidarın sopası olarak görüyorsa biz ona savcı demeyiz, kimse kusura bakmasın o birilerinin kölesidir."

        Dürüst namuslu görevini yapan hakim de savcılar da bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün haksızlıklara, baskılara rağmen adaleti tesis etmeye çalışan insanlar da var. Devlet bugün bütün bu darbelere, yıkılmalara rağmen biraz ayaktaysa onların direnci sayesinde ayaktadır, adaleti devleti ayakta tutmaya çalışıyorlar ama devleti yıpratmaya çalışan önemli bir grup da var." dedi.

        "ÇATIŞMA ORTAMINA ZEMİN HAZIRLAMIŞ OLURSUNUZ"

        "İç savaş çıkar, eğer bu referandumdan 'evet' geçerse" şeklindeki açıklamasının, insanlarda "CHP bir kez daha felaket tellallığı yapıyor, bir kez daha korku imparatorluğunu savunuyor, bir kez daha kötü mesajlar veriyor." algısı oluşturduğu ve iç savaş çıkar meselesini neye dayanarak söylediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

        "Anayasalar toplumsal uzlaşma belgeleridir. Türkiye Cumhuriyetinde hangi partiden, hangi kimlikten olursa olsun bir vatandaş, Anayasa kitapçığını eline aldığında 'Bu benim Anayasamdır' diyecek. Çünkü 'Benim haklarımı bu Anayasa güvence altına almıştır.' diyecek. Eğer, siz toplumun önemli bir kesiminin can ve mal güvenliğini elinden alırsanız, kaçınılmaz olarak bir çatışma ortamına zemin hazırlamış olursunuz. Buna vurgu yapmak istedim."

        Değişiklikteki milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkarılmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Ne gerek var? Parti sayısı gelir, seçim barajını yüzde 10'dan yüzde 1'e indirseler her partiden insan gelir, mesele biter o zaman.Yani 450 yetmedi 550'ye çıkarttık. 550 yetmedi 600'e çıkartıyoruz. Ben uzun süredir parlementodayım, Allah aşkına yazık günahtır. Hesabını yaptık, 50 milletvekilinin 5 yıllık maliyeti 187 milyon 950 bin lira. 187 trilyon lira ile git Güneydoğu'da fabrika yap, asgari ücretlinin ücretini artır, dünya kadar işsiz var onlara imkan sağla. Yazık günah bu paraya, devlet gider başka işler yapar." diye konuştu.

        12 Eylül Darbe Anayasasında devlet memuru olduğunu ve "hayır" oyu kullandığını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün çoçuklarıma söylüyorum, 'Ben gittim o Anayasa'ya 'hayır' oyu verdim diye. Yüzde 97 ile kabul edildi ama ben 'hayır' oyu verdiğim için huzur içindeyim." dedi.

        ERKEN SEÇİM ÇAĞRISINI YİNELEDİ

        Doğu Batı ayrımı yapmadan herkesin sandığa gitmesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sandığa gitmemenin ise "evet" demek anlamına geleceğini savundu.

        "Hayır" çıkması durumunda erken seçim ihtimalinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, parlamentoda bazı milletvekillerini korkutmak için bu konuda şantaj yapıldığını ancak kendilerinin hemen "seçime gidelim" dediğini söyledi.

        Çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, "Bakalım bir daha bu millet oy verecek mi vermeyecek mi? Bu çağrıyı Meclis'te yaptık. Bugün bir kez daha yapıyorum; arzu ediyorlarsa, madem paket Sayın Cumhurbaşkanına gitmedi, hemen seçim yapalım. Seçimden niye korkuyorlar? Madem 400 milletvekili alacağınıza inanıyorsunuz buyurun gidelim. MHP'de kurtulmuş olur hiç değilse." diye konuştu.

        "Evet çıkarsa, ne olur?" sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Ben o seçeneği hiç düşünmüyorum. Çünkü bu millet kendi tarihine, örf, adetine bağlı millettir. Bu millet saraydan iradeyi aldı ben kullanacağım dedi. Şimdi siz Gazi Mustafa Kemal’e verilmeyen bir yetkiyi siz kalkıp birisine verir misiniz?" dedi.

        "En sakıncalı gördüğünüz madde hangisi?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, partili cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanının meclisi feshetmesi maddelerine dikkati çekti.

        Kılıçdaroğlu, "Bu değişiklik geçerse iki partili bir sistem olacağı yorumuna katılıyor musunuz?" sorusunu da "Ben iki partili sisteminin, başkanlık sisteminin Türkiye’de gerçekleşeceğini düşünmüyorum." yanıtını verdi.

        Kemal Kılıçdaroğlu, tüm üniversite öğrencilerine oylarını kullanması çağrısını yaparken, bunun için bulundukları illerdeki nüfus müdürlüklerine giderek gerekli işlemleri bir an önce yapmalarını istedi.

        OHAL’in kalkması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, yeni anayasa değişikliği ile bunun sürekli hale getirilmek istendiğini ileri sürdü.

        "Kararsız AK Parti seçmenlerine mesajınız ne?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Parlamentodaki oylama sırasında 5 AK Parti milletvekilinin "hayır" oyu verdiğini iddia ederken, değişiklikten çok sayıda rahatsız AK Partili seçmenin olduğunu savundu.

        Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine de rejim değişikliğinden kastettiklerinin, “parlamenter demokrasiden totaliter başkanlık sistemine geçilmesi” olduğunu açıkladı.

        CHP'li TÜRKEMEN'İN İLETİŞİM GİDERLERİ

        CHP Adana Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Elif Doğan Türkmen'in 1 milyon 200 bin liralık haberleşme giderine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

        "Kendisiyle konuştum. Buradaki yanlışlık şurada; Meclis Başkanlık Divanı oturup bir karar alıyor. Başkanlık divanı üyelerine iletişim harcamaları sınırsız hak olarak tanınıyor. Yanlışlık buradan başlıyor. Niye sınırsız? Bunların ayrılacağı ne? Başkan dahil, bütün başkan yardımcıları. Dolayısıyla yapılan harcamaya kanunsuz bir harcama diyemiyorsunuz ama etik değil. Neden? Sınır getirmeniz lazım. Sınırsız bir harcama yetkisi olur mu? Olmaz. Bunun değişmesi lazım. Söylüyoruz bunu değiştirin. Her milletvekilinin var ama sınırı var. Ama Başkanlık Divanına sınırsız hak getirip sonra ‘niye bunlar bu kadar para harcadı’ derseniz adama sorarlar; ‘sen bu hakkı niye verdin?’ Yapılan etik olarak doğru değil. Milletin parasını her şeyden önce parlamentonun çok dikkatli kullanması lazım. Biz o yüzden dedik, ‘örtülü ödenek başbakanda olmalıdır. Başkanda değil.’ Çünkü devletin bütün sırlarına vakıf olan başbakandır. Yürütmeyi fiilen yapan başbakandır. Örtülü ödenek başbakanın namusuna havale edilir. O parayı alır harcar, devletin bekası için harcar. Onun hesabı sorulmaz. Parlamentoda öyle bir örtülü ödenek uygulaması mı var? Yok öyle bir şey. O açıdan doğru değil. Doğru bulmuyoruz."

        Kemal Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine, pazar günü bütün il ve ilçe başkanlarını Ankara'ya davet ettiklerini onlara alanda nasıl çalışacaklarını anlatacaklarını söyledi.

        Değişiklikle ilgili Anayasa Mahkemesine gitme konusunda henüz bir kararları olmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, halk oylaması sonuçlarına dair oranlarla ilgili bir değerlendirmede bulunmayacağını belirtti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ