Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Silivri'deki darbe girişimi davasında 2 salonda 165 kişinin yargılanmasına başlandı

        15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 asker ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne gitmekte olan 70'i Hava Harp Okulu öğrencisi 75 asker hakkında açılan 2 ayrı dava Silivri'de ayrı mahkemelerde başladı.

        Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'nin karşısındaki binada yer alan 2. No'lu duruşma salonunda aralarında Hava Harp Okulu öğrencilerinin bulunduğu 75 sanıklı dava görülüyor. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nin baktığı davada, 72'si tutuklu olan tüm sanıklar duruşmada hazır bulundu.

        3 No'lu duruşma salonunda ise İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 askerin yargılandığı dava görülüyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davaya, 12 tutuklu sanık ve 57 tutuksuz sanık katıldı. Her iki dava, sanıkların kimlik tespitleriyle devam ediyor.

        İDDİANAMELER

        Darbe girişimi sırasında Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda kamp yapmakta olan 70 Hava Harp Okulu öğrencisi, bu öğrencilerden sorumlu 3 rütbeli komutan ile şoför olarak görev yapan 2 er “şüpheli" sıfatıyla yer alıyor. Tüm şüphelilerin “Anayasal düzeni, TBMM'yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. 73 askerin “Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar; 2 erin ise "Örgüte üye olmadan örgüt adına suç işlemek" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar hapsi talep ediliyor.

        Darbe girişiminde 47. Motorlu Piyade Alayı'ndan, Kurmay Albay Nizamettin Aydın komutasında İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 asker hakkında ise “Anayasal düzeni, TBMM'yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Bir kısım şüphelilerin de "Örgüte üye olmadan örgüt adına suç işlemek" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar hapsi talep ediliyor.

        AHMET ACAR: VATAN SEVGİMİZLE OYNADILAR

        15 Temmuz Darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulu öğrencilerinin de aralarında bulunduğu 75 sanıklı davada savunmalar alındı. Tutuklu sanık öğrencilerden Ahmet Acar “Bizim vatan sevgimizle oynadılar, bizi oyuna getirdiler" dedi. Diğer öğrenciler de darbeyle bir ilgilerinin olmadığını, Yalova Hava Meydan Komutanlığı Kampından plansız eğitim denilerek otobüslere bindirildiklerini anlattı.

        “DARBEYLE İLGİLİ HİÇBİR BİLGİMİZ YOKTU"

        Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda 75 sanık hakim karşısına çıkarak savunma yaptı. Ahmet Acar ifadesinde, “Plansız eğitim adı altında içtima alanında topladılar. Darbeyle ilgili hiçbir bilgimiz yoktu. Zaten kamp alanına girdiğimde telefonlarımız alınmıştı dışarıda olup bitenden haberimiz yoktu. Bizim vatan sevgimizle oynadılar bizi oyuna getirdiler" dedi.

        “POLİSLER GELİNCE TESLİM OLDUK, HİÇBİR ZORLUK ÇIKARMADIK"

        Ahmet Bedir Alpaslan Kızılyer de şunu söyledi: Uçus eğitimi nedeniyle Yalova'daki kamptaydık. Akşam -acil içtima- deyip bizi topladılar. Yüzbaşı Metin Kazancı ve Üsteğmen Halil isimleri okuyarak, bizi gruplara ayırdılar. Metin Kazancı 'Plansız eğitim var' dedi. Daha sonra bizi otobüse bindirdiler. Otobüse binince zaten uyudum. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne geldiğimizde şoförün konuşmasından Hava Harp Okuluna gittiğimizi öğrendim. Hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Halk toplanmıştı, halka askeri öğrenci olduğumuz söylenince alkış koptu ve 'En büyük asker bizim asker 'diye slogan attılar. Polisler geldi, teslim olduk hiçbir zorluk çıkarmadık. Gece boyunca ne olduğunu bilmiyorduk. Darbeden haberimiz yoktu. Karakolda öğrendik. Öğrencilerin hiçbirinde telefon yoktu, sadece komutanımızda vardı" diye konuştu.

        “KAMP ALANINDAN ÇIKMADAN ÖNCE MERMİLER DAĞITILDI"

        Ahmet Hamdi Göçer ise savunmasında, “Olay günü içtima oldu. Hızlı hazırlanmamız yönünde emir aldık. Tam teçhizatlı içtima alanında bulunduk. Kamp alanından çıkmadan önce mermiler dağıtıldı. Otobüse bindirildik, nereye gittiğimizi bilmiyorduk. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde durdurulduğumuzda, Hava Harp Okulu'na gittiğimiz söylendi biz de duyduk. Komutanımız plansız eğitim olduğu söyledi. Katılmama gibi bir inisiyatifim olamaz. 2 yıllık eğitimimde daima ve mutlak itaat öğretildi. Kanuna aykırı bir emir almadık. Daha öncede gece eğitimine çıkarılmıştık. Gece eğitimleri rutin değildir. Komutanların istediği vakitte yapılır. Acil hazırlanma çağrısına Metin Kazancı çağırdı. İsim listelerini okudu. Araçlara bindik ve uyumamız emredildi. Polis otobüslerin yanında ilerliyordu. Bu durumdan bir darbe olduğunu çıkaramadık. Aramızda nereye gittiğimizi konuşuyorduk, merak ediyorduk" dedi.

        “PİŞMAN OLACAK BİR ŞEY YAPMADIM"

        “FETÖ okuluna gitmedim" diyen sanık Göçer, “Pişman olacak bir şey yapmadım. Vatanım, ailem karşısında yüzümü kızartacak bir suç işlemedim. 8 aydır tutukluyum. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Hulusi Pur, savunmasını yapan her sanığa örgütle ilgili bildikleri varsa söylemelerini etkin pişmanlıktan yararlanabileceklerini belirtti. Savunmasını yapan sanıklar da örgütle herhangi bir bağlantılarının olmadığını bu nedenle de bilgileri olmadığını belirtti.

        ALBAY NİZAMETTİN AYDIN: DARBE OLDUĞUNU ANLAYINCA GERİ DÖNDÜK

        İstanbul Valiliği'ni işgal davasında sanıklar hakim karşısına çıktı. İlk duruşmada hiçbir askere ateş emri vermediğini iddia eden tutuklu Kurmay Albay, aksine kendilerinin yoğun bir şekilde tabanca ve makinalı tabanca ateşine maruz kaldıklarını ileri sürdü.

        Terör Örgütü FETÖ / PDY'nin 15 Temmuz'da gerçekleştirdiği darbe girişimi sırasında İstanbul Valiliği'ni işgale giden 90 askerin yargılandığı davada tutuklu sanık Kurbay Albay Nizamettin Aydın savunmasını yaptı. Bir saat ifade veren Sanık Aydın, “Ben darbe faaliyetinin hiçbir yerinde yokum. Tamamen farklı bir faaliyet olduğunu sanıyorduk. Darbe olduğunu anlayınca İstanbul Valiliği'nden, kışlaya geri döndük. Hiçbir askere ateş edin emri vermedik. Etmiş ettiğimiz askerlik yemini karşısında bir subayın memleketine karşı bir eylemde olmasını asla kabul etmiyorum. Ulu önder Atatürk'ün izinden giden bir subayım. Ben vatanını ve milletini seven, canını da seve seve verecek bir Türk askeriyim" diye savunma yaptı.

        “30 YILDIR ASKERİM"

        Silivri Cezaevi'nin karşısındaki binada görülen duruşma salonunda hakim karşısına çıkan Nizmetin Aydın, 30 yıldır asker olduğunu, Türkiye'nin çeşitli illerinde ve yurtdışında görev yaptığını ve terörle mücadelede de görev aldığını anlattı. 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı güne değinen sanık Aydın, Albay Zeki Gerehan'ın kendisine terörle mücadeleyle ilgili 47. Alay Komutanlığı'nda görevlendirildiğini, emrin yazısının hazırlandığını, emri telefonla kendisine mesaj atacağını söylediğini aktardı.

        “ASKERLİK DAMARLARIMIZDA AKAN KAN GİBİ OLMUŞTUR"

        14 yaşından beri askeri disiplinle yetişen, askerliği meslekten ziyade yaşam tarzı haline getirdiğini söyleyen sanık Aydın, “Terörle Mücadele konusunda tecrübeli bir subayım. Askerlik bizim damarlarımızda akan kan gibi olmuştur. Emir alındıktan sonra asıl olan o emri yerine getirmektir" dedi.

        "BEN BU OLAY FARKLI BİR OLAY DEDİM"

        47. Alay komutanlığına gittiklerini ve askerlerin orada toplanmış vaziyette olduğunu belirten Aydın “Zırhlı araçlara bindik. Oradan valiliğe doğru hareket ettik. Valilik bölgesine vardık. İntikal esnasında telefonumdaki uygulamadan ' İstanbul'da büyük terör şüphesi' diye bir son dakika haberi gördüm. O zaman İstanbul'da ciddi bir terör tehdidi olduğu düşüncesi güçlendi. Polislere güvenlik için geldiğimizi söyledik. Polisler böyle bir faaliyetten haberleri olmadığını söyledi. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı bize 'Siz orda, biz burada güvenlik önlemi alalım' dedi. Sadık Albay'ı aradım. Emri yerine getirmemizi istedi. Meskun mahalde bir binanın güvenlik önlemini alacaksanız o binanın içine girmelisiniz. Bu nedenle caminin kapısından içeriye girdik. İçerde çalışanlar varsa ikaz edelim' diye içeriye baktım. Etrafa baktım. Kim var kim yok diye. İçeride bir televizyonda “darbe" diye haberler vardı. TRT 1'de darbe kalkışması' şeklinde haberler vardı. Tekrar Sadık Albay'ı aradım ne olduğunu sordum. O da 'kendisinin de bilmediğini söyledi, emri uyguladığını' söyledi. Ben de bu olay farklı bir olay dedim" şeklinde konuştu.

        “HİÇBİR ASKERE ATEŞ EMRİ, ZOR KULLANMA EMRİ VERMEDİK"

        Valilik önünde halkın toplandığını anlatan sanık Aydın, “Bir olay çıkmasın diye askerin geri çekilmesini, kışlaya döndüğümüzü söyledim. Bu arada halk da 'En büyük asker bizim ' asker diye sloganlar atmaya başladı. Polis kapıyı açınca halk da valiliğin içine girdi. Araçlarımıza bindik. Ayrılmaya çalışırken 'En büyük asker bizim asker' diye bağırmaya devam ediyordu. Askerin içinde provokatörler de vardı. Provakatörler küfür ediyor, arabayı tekmeliyorlardı. Sanki özellikle onlara karşılık vermemiz için bizi provoke etmeye çalışan insanlar vardı. Etraftan bize tabanca ve makinalı tabanca ateş edilmeye başlandı. Yoğun bir şekilde, araçta delikler mevcut. Gözaltına alınana kadar rütbeli konumda olan hiçbirimiz zor kullanma ve silah kullanma emri vermedik. Çünkü böyle bir emir almadık" ifadelerini kullandı.

        “DARBE OLDUĞUNU ANLAYINCA GERİ DÖNDÜK"

        “Etmiş ettiğimiz askerlik yemini karşısında bir subayın memleketine karşı bir eylemde olmasını asla kabul etmiyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum" diyen Aydın, “Meslek hayatım boyunca takdir edildim. Defalarca ölüm tehlikesi atlattım defalarca. Ulu önder Atatürk'ün izinden giden bir subayım. Valilikte haberleri izleyene kadar hiçbir şekilde darbeden haberim olmadı. Darbeyle ilgili toplantılara katılmadım. O gün 'Nereye git' denildiyse oraya gittim. Albay Sadık komutanla gün içinde konuşurken bunun darbe olduğuna dair en ufak bir emare sezmedim. Bize o kadar ateş edilmesine rağmen karşılık vermedik. Bu darbe faaliyetinin hiçbir yerinde yokum. Tamamen farklı bir faaliyet olduğunu sanıyorduk. Darbe olduğunu anlayınca İstanbul Valiliği'nden kışlaya geri döndük. Ben vatanına milletini seven, gerekirse canını seve seve verecek bir Türk askerim" dedi. Duruşmaya öğle arası verildi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ