Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Evet çıkarsa 3 milyon Suriyeliye vatandaşlık verecekler

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasi mi, tek adam rejimi mi? Buna karar vereceğiz. Demokrasi diyorsak Benim gibi düşünmeyen insanların da düşünme hakkı vardır, onların da görüşlerini açıklama hakkı vardır deniyorsa bu demokrasidir." dedi.

        Kılıçdaroğlu, çeşitli programlara katılmak üzere geldiği Orduda, TESK Otelde iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada seçime gitmediklerini, referandum yaptıklarına dikkati çekti.

        Seçimde tercihin herhangi bir siyasi parti olabileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "A partisi, C partisi, E partisi... Seçim bildirgesine bakarız, seçim programına bakarız, partinin programına bakarız, dolayısıyla hangi partiyi iktidara layık görüyorsak gider oyumuzu kullanırız. Demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından birisi budur." ifadesini kullandı.

        Kılıçdaroğlu, 16 Nisanda bir anayasa değişikliğinin oylanacağını anımsatarak, "Bu anayasa değişikliği sadece bizi değil, bizim çocuklarımızı ve torunlarımızı ilgilendiren bir değişikliktir. Dolayısıyla anayasa değişikliği için referandumda oy kullanırken oturup düşünmemiz lazım. Evet dersek ne olur. Hayır dersek ne olur. Evet demek mi daha doğrudur? Hayır demek mi daha doğrudur? Evet dediğimizde Türkiye'de neler olacak, hayır dediğimizde Türkiye'de neler olacak? Dolayısıyla hepimizin düşünerek, danışarak, tartışarak, medeni insanlar gibi bir araya gelerek ve memleketin çıkarlarını düşünerek karar vermemiz lazım." diye konuştu.

        Meselenin bir seçim meselesi değil bir memleket meselesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Mesele bir bayrak meselesidir. Mesele bir vatan meselesidir. Mesele bir birlikte yaşama meselesidir. O açıdan herkesin sorumluluğu var. Bu ülkede yaşayıp referandumda oy kullanacak olan herkesin sorumluluğu var. Hiç kimse benim sorumluluğum yoktur diyemez. Böyle bir lüksü de yoktur. Birinci kuralımız şu: Biz demokrasiyi mi istiyoruz, tek adam rejimi mi istiyoruz. Demokrasiyi istiyorsak gideceğiz hayır oyu vereceğiz. Hayır demokrasiye gerek yok tek adam rejimi bize yeter, tek adam düşünsün başka kimsenin düşünmesine gerek yoktur deniliyorsa gidilecek evet oyu kullanılacak. Bu kadar basit, bu kadar kolay bir tercih."

        Kılıçdaroğlu, evet ile hayırın bir ilkesi olduğunu vurgulayarak, "Demokrasi mi, tek adam rejimi mi? Buna karar vereceğiz. Demokrasi diyorsak benim gibi düşünmeyen insanların da düşünme hakkı vardır, onların da görüşlerini açıklama hakkı vardır deniyorsa bu demokrasidir. Ben de konuşurum, başkası da konuşur. Ben de derdimi anlatırım, başkası da derdini anlatır. A siyasi partisi de olur, B siyasi partisi de olur. Kimsenin üzerinde baskı olmaz. Herkes rahatlıkla düşüncülerini açıklamış olur. Tercih bu. Ana tercih. Demokrasi tercihi. Bunu yapacak mıyız, yapmayacak mıyız?" ifadelerini kullandı.

        "Şu tercihi de oturup düşünmemiz lazım" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        "Bir kişiye yetki verdik. Türkiye Büyük Millet Meclisini feshedip seçimlere götürsün mü götürmesin mi? Bu kadar basit bir soru. Diyeceksiniz ki Biz Orduda yaşayanlar olarak gidiyoruz, oy kullanıyoruz, Ordudan şu kadar milletvekili gönderiyoruz Meclise, Ordunun ve Türkiye'nin çıkarlarını savunsunlar onlar görevlerini yapsınlar diyorsanız, gideceksiniz hayır oyunu kullanacaksınız. Hayır biz seçtik gönderdik oraya, bir kişiye de yetki verdik, istediği zaman Meclisi feshetsin, yeniden Orduda seçim yapalım. Bizim tercihimiz, bizim oylarımızın hiçbir önemi yok, bir kişi ne zaman istiyorsa meclisi fesheder, ne zaman istiyorsa seçim yapar diyorsanız, gideceksiniz evet oyu kullanacaksınız. Bu kadar basit."

        "HER MADDENİN DÜŞÜNÜLMESİ GEREK"

        Kılıçdaroğlu, her maddenin düşünülmesi gerektiğini belirterek, 18 madde olduğunu, fazla olmadığını, oyların buna göre kullanılması gerektiğini söyledi.

        Kıdem tazminatına değinen Kılıçdaroğlu, "Örnek. Kıdem tazminatı. Hiç önemli değil bir kişiye yetkiyi veriyoruz, istiyorsa kıdem tazminatını bir kararname ile kaldırabilir. Varsın yetkisi olsun kıdem tazminatını da kaldır deniliyorsa gidilecek evet oyu kullanılacak. Memurun ve işçinin kıdem tazminatı olsun deniliyorsa, bunun da güvencesi olsun deniliyorsa gidecek orada hayır oyu kullanacak." dedi.

        Kılıçdaroğlu, işçi sendikaları, işveren sendikaları ve devletin bir araya gelip oturup hesap yaptığını ve asgari ücreti tespit ettiğini anımsatarak, "Bu düzen devam etsin, asgari ücret yine uzlaşmayla belirlensin deniyorsa gidilecek buna hayır oyu kullanılacak. Hayır asgari ücrette buna gerek yok, bir kişiye yetki verdik, istiyorsa asgari ücreti dondursun, istiyorsa kaldırsın, bunun yetkisini veriyorsanız gidip evet oyu vereceksiniz. Bu kadar basit. Bunun siyasi partilerle bir ilgisi yok. Çünkü asgari ücretlilerinin tamamı bir partiden değil. Her partiden asgari ücretli var. Oturup her asgari ücretli bunu düşünmek zorunda." diye konuştu.

        "Devlette liyakat sistemi olsun mu, olmasın mı ve liyakat sistemini kim belirlesin?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, bugün mevcut yapıya göre devlette liyakat sistemini Türkiye Büyük Millet Meclisinin belirlediğini hatırlattı.

        Kılıçdaroğlu, Devlet Memurları Kanununa değinerek, şunları söyledi:

        "Kim müsteşar olacak? Nitelikleri ne? Kim genel müdür? Nitelikleri ne? Hakim, nitelikleri ne? Savcı, onların da ayrı kanunu var. Nitelikleri ne? Şef, şube müdürü... Bütün bunların hepsi var. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel kuralları belirler, hükümet de o kurallara uygun olarak atama yapar. Diyorsanız ki bu sistem doğrudur, Türkiye Büyük Millet Meclisi devletteki liyakat esaslarını belirlemeli. Ortada ortak akıl olmalı diyorsanız gideceksiniz hayır oyu kullanacaksınız. Hayır hiç buna gerek yok bir kişiye yetki verdik, hiç bizim düşünmemize gerek yok, bir kişi tek adam hepsine yetkili olsun diyorsanız gideceksiniz evet oyu kullanacaksınız. Bu kadar basit. Tercih tamamen size ait."

        "550 MİLLETVEKİLİ BANA GÖRE FAZLADIR"

        Kılıçdaroğlu, 550 milletvekilinin kendisine göre fazla olduğunu savunarak, normalinin 450 olduğunu ifade etti.

        Şimdi 600e çıkarılacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

        "(550 milletvekili bize yetmiyor, 600 milletvekili olsun) diyorsanız gideceksiniz evet oyu kullanacaksınız. 600 milletvekiline 187 trilyon para ödeyeceğiz. Buna gerek var mı? diyorsanız gideceksiniz hayır oyu kullanacaksınız. Bana sorarsanız niye 600, niye 187 trilyon lira. Eğer bu parayı birisine vereceksen götür fındık üreticisine ver. Fındık üreticisi burada. Ekip, biçiyor, gübreliyor, topluyor ve alın teri döküyor. Bu yıl fındığın fiyatına bakın. 187 trilyonu gidip ek milletvekillerine vereceksin, fındık üreticisi yine perişan vaziyette. Diyorsanız ki fındık üreticisi olarak zaten biz perişanlığa alıştık, açlığa da iyi alıştık. Dolayısıyla biz gidelim evet verelim diyorsanız kaderinizi kendiniz çizmiş olacaksınız. Hayır 187 trilyon bizim cebimizden çıkmamalı, bu para bize verilmeli diyorsanız gideceksiniz hayır oyu kullanacaksınız. Hepimizin düşünme zamanı. Bunun partiyle alakası yok. Fındık üreticilerinin tamamı A partisinden ya da B partisinden değil. Her partiden fındık üreticisi var ama fındık üreticilerinin ortak sorunu var. Fiyat."

        "Şu soruyu da kendinize sorun. Bu anayasa değişikliği memleketin hangi sorununu çözüyor?" diyen Kılıçdaroğlu, "Bana bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki şu sorununu çözeceğiz. Fındık üreticisinin sorununu mu çözecek? Yok. Taşeron işçinin sorununu mu çözecek? Yok böyle bir şey. Devlet memurunun sorununu mu çözecek? Hayır tam tersine devlet memurları güvencesiz hale gelecek. Kıdem tazminatını mı güvence altına alacak? Tam tersine kıdem tazminatını isterse bir kararname ile kaldırabilecek. Muhtarların geleceğini mi güvence altına alacak? Hayır. Bir kararname ile muhtarlıkların tamamını kapatabilir." değerlendirmesinde bulundu.

        "ÇİFT BAŞLILIK YOK Kİ"

        Devlette çift başlılığın kaldıracağının söylendiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:

        "Çift başlılık yok ki. Cumhurbaşkanı var en tepede. 80 milyonu temsil edecek. Altında başbakan var. Devleti yöneten kişidir. Hesabını gider Türkiye Büyük Millet Meclisine verir. Büyük Millet Meclisinden güven oyu ister. Bir bakanın yolsuzluğu, usulsüzlüğü olduğunda Türkiye Büyük Millet Meclisine gensoru verilir. Bakan gelir, kendisini savunur. Bu sistemden tamamen vazgeçiyoruz. Neden. Başkan aynı zamanda partinin genel başkanı olacak. O zaman her Ordulu kardeşim kendisine soracak, Ben tarafsız bir başkan mı istiyorum, partizan bir başkan mı istiyorum. Diyorsanız ki Tarafsızlığa ne gerek var gidip evet oyu kullanacaksınız. Hayır bu olmaz, devletin başkanı 80 milyonu temsil etmek zorunda ve onun tarafsız olması lazım diyorsanız gidip hayır oyu kullanacaksınız."

        Kılıçdaroğlu, 18 yaşında seçilme konusuna da değinerek, "(18 yaşında milletvekili olur) diyorlar. Diyorsanız ki 18 yaşında milletvekili olsun, ömür boyu askerden muaf olsun, iki yıl milletvekilliği yaptıktan sonra da milletvekilliği emeklilik hakkına kavuşsun, bunu istiyorsanız gidip evet oyu kullanacaksınız. Bu kadar olmaz. Benim çocuğum El Bab'a gidiyor, benim çocuğum eksi 40 derecede PKK ile mücadele ediyor, Ankara'daki beylerin çocukları hem milletvekili olacak hem askerlikten muaf olacak hem de milletvekili emeklilik aylığına hak kazanacak diyorsanız, Bu haksızlıktır diyorsanız gideceksiniz hayır oyu kullanacaksınız." diye konuştu.

        "3 MİLYON SURİYELİYE VATANDAŞLIK VERİLECEK"

        "Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor" denildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        "Hangi doğruyu söylemedik. 'Tek adam' dedim. Kendileri kabul ettiler. 'Evet tek adamız biz' dediler. Hedefimiz bu. Muhtarlıkları kapatacaklar dedim. Araya belediyeleri sıkıştırdılar. Belediyeleri kapatma yetkisi yok. Muhtarlıkları kapatma yetkisi var. Belediyelerde böyle bir yetki yok. Yerel yönetimlerle ilgili böyle bir yetki kullanamıyor. Ama devletin yapısı ve işleyişi ile ilgili kullanabiliyor. Şu kararı alabilir. Trabzon, Giresun, Ordu. Hepsini birleştirdim tek vilayet yaptım. Başına da şu genel valiyi tayin ettim. Bu yetkisi var. Bu yetki olsun diyorsanız gideceksiniz evet oyu kullanacaksınız. Böyle bir yetki olur mu, 'Bu yetki Meclisindir, Mecliste ortak akıl vardır oturup düşünelim' diyorsanız o zaman hayır oyu kullanacaksınız."

        Şimdi düşünme zaman olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

        "1924 Anayasası görüşülürken Mustafa Kemal Atatürk'e Meclise fesih yetkisi verilmemiştir. Şimdi veriyoruz bir kişiye. Niye veriyoruz. Hani milli irade vardı. Milli irade nerede tecelli ediyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Şu soruyu bana da sorabilirsiniz. Hayır çıkarsa ne olur, evet çıkarsa ne olur. Evet çıkarsa şu olur: Türkiye sonu belirsiz bir maceranın içerisine girer. Nasıl? Libya'daki gibi. Tek adam vardı. Romanya'daki gibi, Çavuşesku vardı. Suriye'deki gibi, Esad vardı. Saddam, Irak'taki gibi. Bu ülkelerin tamamı bölündü. Türkiye büyük bir riskle karşı karşıya kalır. Karadeniz'in milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve bayrağa bağlılığını da biliyorum. Ama Karadenizli oturup düşünmek zorundadır. Yurtseverlik, vatanseverlik zamanı gelmiştir. Bizim cumhuriyetimiz sokakta kurulmadı. Bizim cumhuriyetimizi birileri bize ikram etmedi. Niye rejimi değiştiriyoruz. 141 yıllık parlamenter geleneğimiz var."

        Başkanlık sisteminin nereden çıktığını soran Kılıçdaroğlu, "Nereden çıktı bu tek adam rejimi? Hangi şartlar bizi zorladı da rejimi değiştiriyoruz? Saddam'ı, Kaddafi'yi, Esad'ı ve Çavuşesku'yu örnek verdim. Bütün bu ülkeler dağıldı ve bölündü. Ayrı ayrı cumhuriyetler kuruldu. Şunu sakın unutmayın: Büyük Ortadoğu Projesi kimdi, kimler kurmuştu, kimler önermişti? Bunun eş başkanı kimdi? Türkiye bu sürecin içerisine neden ve nasıl sürükleniyor? Bunu kim akıl etti, kim ikna etti, kim Türkiye'yi böyle bir riskle karşı karşıya getirdi? Bütün Karadenizliler bunu düşünmek zorunda." şeklinde konuştu.

        Değişiklikle bütün yetkilerin bir kişiye verildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        "Bir kişiyi ikna ettiğiniz ya da kandırdığınız zaman -bu PKK'da olur FETÖ'de olur- kim olursa olsun, bir kişiyi kandırdığınız zaman en geç 24 saat içinde devleti ele geçiriyorsunuz. Niçin? Bütün müsteşarları, bütün valilileri, bütün kaymakamları, bütün emniyet müdürlerini, bütün paşaları, bütün müftüleri, tamamını 24 saat içinde bir kararnameyle değiştirebilirsiniz. Böyle bir riske Türkiye katlanır mı? Karadeniz'in yiğit insanlarına sesleniyorum. Karadeniz'in milliyetçi insanlarına sesleniyorum: Bir partinin liderini sevebilirsiniz, bir partiye oy verebilirsiniz, bir başka partinin de liderini sevebilirsiniz. Bir başka partiye oy verebilirsiniz. Ama bugün Türkiye günüdür, bayrak günüdür. Vatan günüdür bugün. Anayasayı belirliyoruz. Bir seçim yapmıyoruz. Hepimizin düşünmesi lazım. Bağırmak, çağırmak ya da slogan atmak bu süreçte doğru değildir. Bu süreçte bunların yeri yoktur. Bu süreçte aklımızı kullanacağız. Bu anayasa değişikliği ile bize deniliyor ki 'sizin akıl kullanmanıza gerek yok. Bir kişi var. O düşünecek ve o karar verecek. Hepimizde ona uyacağız.' Doğru değil."

        "Başkan hem partinin genel başkanı olacak, aynı zamanda başkan olacak" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Şu soruyu kendinize sorun: Bir partinin genel başkanı hakim tayin etsin mi etmesin mi savcı tayin etsin mi etmesin mi? 'Bir partinin genel başkanı hakimde tayin etsin, savcı da tayin etsin, önemli değil, bizim partili bunlar' diyorsa gideceksiniz 'evet' oyu kullanacaksınız. 'Yok yargı bağımsızlığı var, bu olmaz. Adalete siyaset girmemeli' diyorsanız gideceksiniz 'hayır' oyu kullanacaksınız." dedi.

        Kılıçdaroğlu, hayır oyu çıkması durumunda birinci olarak Türk milletinin 'biz demokrasiye bağlıyız' söylemini tescillemiş olacağını dile getirerek, şu görüşleri dile getirdi:

        "İkinci olarak cumhurbaşkanını biz seçtik, görevinde 2019'a kadar kalacak mesajı verir. Üç, sayın başbakan seçilmiştir, gelmiştir oraya. Sayın başbakan da görevinin başındadır. Muhalefet partililerinin genel başkanları. Onlarda seçilmişlerdir ve parlamentoda görevlerini yapacaklardır. Ayrıca şu mesaj verilecektir: Bizim dünya kadar sorunumuz var. Fındık üreticisinin de sorunu var çiftçinin de sorunu var şeker pancarı üreticisinin de sorunu var. Herkesin bir derdi var. Anayasa, başkan falan bunlarla uğraşmayı bir tarafa bırakın. Bu memleketin sorununu çözün. Biz sizi 550 kişi seçip Ankara'ya gönderdik, vatandaşın derdini çözün. Bu mesajı vereceksiniz. Hayırın bu memleket için hayırlı tarafı vardır. Evetin de vebali vardır. Hayır bu kadar önemlidir. Her biriniz torunlarınıza gidip şunu rahatlıkla söyleyeceksiniz. Bu ülkede demokrasiyi askıya almak istediler biz hayır oyu kullandık ve demokrasiyi savunduk. Bunu diyeceksiniz. Bu onurlu bir görev ve duruştur."

        Kılıçdaroğlu, kendisinin bir sorumluluğu olduğunu ve bu sorumluluğu her aşamada yerine getirmeye çalıştığının altını çizerek, "24 saat çalışmaya ve anlatmaya çalışıyorum. Bugünkü programımızda parti bayrağımız yok. Çünkü bu bir parti meselesi değil. Ne dedik; 'camiye siyaset girmesin, adliyeye siyaset girmesin ve kışlaya siyaset girmesin.' Her görüşten insan camiye gider ve ibadetini yapar. Buraya siyaset girerse ne olur camide cemaat bölünür. Aynı şekilde kışla ve adliye için aynı şey geçerli. Olaya böyle bakmamız lazım." açıklamasında bulundu.

        Evet oyu çıkarsa ilk yapacakları işin 3 milyon Suriyeliye vatandaşlık vermek olduğu iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle devam etti:

        "Bunu söylediler. Referandumu bekliyoruz. Hayır çıkarsa veremeyecekler. Evet çıkarsa 3 milyon Suriyeliyi götürüp vatandaşlığı verecekler. 'Diyorsanız ki 3 milyon Suriyeliye vatandaşlık versinler, benim çocuğum varsın işsiz olsun' diyorsanız bir mesele yok. Tercih yine sizin tercihiniz. Türkiye bir maceranın içine sokulmamalı. Türkiye büyük bir ülkedir. Saygın bir ülkedir Türkiye. Saygınlığı ve büyüklüğü hukukun üstünlüğünden ve demokrasisinden gelir. Demokrasi gelişmiş tek İslam ülkesi Türkiye'dir. Cumhuriyet kurulurken hiçbir İslam ülkesinde cumhuriyet yoktu. Bütün İslam dünyası bizi örnek aldı ve onlarda cumhuriyet kurdular. Şimdi biz geriye gidiyoruz, cumhuriyetimizi yok etmeye. Niye yok ediyoruz ki. Görüşümüz farklı olabilir, kimliklerimiz farklı olabilir, farklı bölgelerde yaşayabiliriz. Farklı inançlarımız olabilir. Ama biz bir arada barış ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Hayırın bu kadar önemli bir yanı vardır. Dolayısıyla her birinizin tek tek sorumluluğu var."

        En gelişmiş 20 ülkenin Amerika hariç hepsinin parlamenter sistem ile yönetildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "En alttaki, en fakir 20 ülkeye bakın. Tamamı başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Bir kişi her şeye hakim. Ceplerini dolduruyor, servet gani, vatandaşlar fakru zaruret içinde. Hayatın gerçeği. Dünyanın gerçeği. Biz büyümek istiyoruz. Saygın bir ülke olmak istiyoruz. Demokrasimizi güçlendirmek istiyoruz. Bunun için yola çıktık. Bunun için hepinize görev düşüyor." dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ