Akif Beki Başbakan'ı mehdi ilan etmiş
"Göklerden beklenen 'kurtarıcı', insanların arasında, bir siyasi lider olarak çıktı. Seçilmiş biri, ama seçmeleri tarafından"
Başbakan’ın bir ‘sözcü’sü var.
Adı Akif Beki.
Erdoğan’ın bire bir mülakatlarında bile, görüşmeyi yapanın arkasında durması ve ‘yüzünün harfleri’ ile konuşmaya yön vermesiyle tanınıyor.
Evreni, geçmişi ve geleceği harfler ve rakamlar ile açıklayan, İbrani Kabala mistisizmine ve bunun İslam’a transfer edilmiş şekli Hurufiliğe vakıf olduğunu iddia ediyor. Bu konularda yazılar yazıyor.
Bir yerde (isteyene adresini veririz) şöyle diyor:
“Kabala, Hurufilik ya da Hermesçi mistisizm aslında aynı gerçekliğin dil farklılıkları içinde çeşitlenmesi, farklı kılıklarda ortaya çıkmasıdır.”
Ve şöyle:
“Globalleşme şimdi bir yönüyle bizi başa döndürüyor, farklıklarımızı giderek ortadan kaldırıyor, giderek bizi daha çok birbirimize benzetiyor. Böyle bakınca görüyoruz ki, geleceğimiz bir bakıma geçmişimizde saklı. Bunu da en iyi dil gerçeği ortaya koyuyor. Belirsiz bir geçmişte insanlık tek bir dili konuşuyordu. Dilbilimciler, şimdi o dili arıyor, yeniden inşa etmeye çalışıyor..”
Dağılmayalım.
Başbakan’ın kimlerle görüşüp görüşmemesi gerektiği konusunda da fikir beyan eden bu ilginç kişilik, Erdoğan’ı Kabala ve Hurufilik ile açıklayan bir yazı dizisi ve kitap kaleme almıştı. (İlginçtir, ‘Erdoğan’ın Harfleri’ adlı bu kitap, şimdi mümkün değil, bulunamıyor.)
Orda Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ‘Seçilmiş Mehdi’ olduğunu bile iddia etmiş!
Bakalım:
“Mehdi'nin zaferinden sonra kıyamet öncesi ikinci bir saadet çağı yaşanacak, ilahi toplum/İslam ümmeti dünyaya hâkim olacaktı. Kurtarıcı beklentisi, baskı dönemlerinde güçlenen özellikle bin yıl sonlarında alevlenen milenarist akımların standart tutumu. Her üç İbrahimi dinde de (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam) büyük benzerlikler gösteren bir inanış bu.
Hadis külliyatında geniş yer tutan 'Mehdi' 'deccal' ve ahir zaman haberleri, sembolik anlatıma sahip olsa da kücümsenmeyecek bir kitle onları uzun süre bire bir okudu. Bu yüzden, ikibuçuk minare boyunda ve alnında kefere yazan deccal beklendi. Ve O'na karşı gelecek Mehdi'nin söylendiği gibi Şam'dan çıkıp geleceği sanıldı. Bu dizi boyunca anlatılan zihin evrimi artık çoğunluk için 'kurtarıcı' haberlerinin bire bir anlamından soyutlandığını gösteriyor.
GÖKLERDEN BEKLENEN ‘KURTARICI’, İNSANLARIN ARASINDA, BİR SİYASİ LİDER OLARAK ÇIKTI. SEÇİLMİŞ BİRİ, AMA SEÇMENLERİ TARAFINDAN.
Ramazanda parti genel merkezinin kafeteryasında yemek ve içecek servisi açık tutulmuştu. Erdoğan'ın seyahatlerinde alkollü içecekleri de kapsayan THY'nin standart ikram mönüsüne müdahale edilmemişti. Bu, seçim gecesi, Erdoğan tarafından, 'Özel yaşam tarzlarına karışılmayacak' taahhüdüyle ilan edildi. Herkes gördüklerine şaşırdı ama şimdi kimse bahsini dahi etmiyor. Tüm bunlar, İslam'ın meşru sınırlarının aslında sanılandan ne kadar geniş olduğunu gösteriyor.” (Radikal, 18 Aralık, 2003)
Soruyorum:
Hem İbrani Kabala mistisizminde, hem İslami izdüşümü olan Hurufilikte, Mehdi’yi ilk tanıyan, ilk duyuran, ilk haber veren hangi kelime ile adlandırılıyor?
Yani eğer, ‘Mehdi’ metaforunun bugünün gerçekliğindeki karşılığı Beki’ye göre, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ise; Akif Beki’nin metaforik karşılığı nedir?