Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Denizler Mahirler beni onaylasın isterdim"

        FÜSUN SAKA / HT PAZAR

        Ertuğrul Kürkçü, 12 Mart döneminin öğrenci liderlerinden biriydi. Mahir Çayan ve arkadaşlarının hayatını kaybettiği Kızıldere Köyü’nden sağ çıkan tek kişi oldu. O günden sonra hayatının tam 14 yılını cezaevinde geçirdi. 12 Haziran seçimlerinde BDP destekli bağımsız milletvekili seçilen Kürkçü’ye eski bir öğrenci liderinin nasıl bir milletvekili olcağını, Hatip Dicle meselesini ve özel hayatını sorduk.

        Siz sisteme karşıydınız, şimdi milletvekili oldunuz. Bu durum dünya görüşünüzle çelişmiyor mu?

        Hem parlamentonun içinde hem de dışında mücadele etmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla hayatın ritmini parlamentoya yansıtacağız. Zaten bugüne kadar hiç Türkiye’de yeni düzenin parlamentoda kurulacağını iddia etmedim.

        "BENİ ONAYLASINLAR İSTERDİM"

        Ama siz gençken yeni dünya düzeninin en ateşli savunucularından biriydiniz...

        Bunlar birbiriyle çelişmez. Parlamentoda devrimci bir parti olsaydı da hayattaki mücadele sürer giderdi.

        Sizce Meclis toplumsal sorunları çözebilir mi?

        “Mecliste çözülür” diyen yalan söyler. Parlamento çözümün bulunduğu değil, yansıdığı yerdir.

        Kaybettiğiniz arkadaşlarınız hayatta olsalar sizin gibi seçimlere katılırlar mıydı?

        Hayatta olmayan arkadaşlarım adına fikir yürütemem. Yaşasalar beni onaylamalarını isterdim ama bu sadece bir hayal.

        12 Mart döneminde arkadaşlarınızı kaybettiniz. 10 arkadaşınızın öldüğü çatışmadan sağ çıktığınız için hakkınızda çeşitli şaibeler oluştu. Nasıl bir ruh hali yarattı bu durum sizin açınızdan?

        Ben meseleye dervişce yaklaşmanın doğru olacağını düşündüm hep. Başa gelen çekilir. Yaşamaya mahkûm olmuşsanız yaşayacaksınız ve yaşarken yapmanız gerekenleri yapacaksınız. Hayatını kaybetmiş, bir başka deyişle şehit olmuş insan artık yoktur. Son yaptığı ile anılır. Yaşayan için durum öyle değil. En sondan bir evveldesiniz hâlâ ve sizden öncekilerin ayak izlerine bakarak yürümeniz lazım. O günden sonra hakkımda birtakım soru işaretleri oluşacağını biliyordum. Ama netice olarak hakikatin ne olduğunu da biliyorum. Beni ayakta tutan da bu hakikatti.

        14 yıl boyunca cezaevinde yalnızdınız değil mi?

        Hayır. Hep birileri olur aslında. Hücredeyken bile karanlıkta yanan bir sigara uzatan gardiyan vardır. Hayat hiçbir zaman sadece karanlık değil. Ben hayatımın 5 yılını hücrede geçirdim. Geri kalan 9 yılda başka insanlarla bir aradaydım. 80 öncesi dış dünyadaki gelişmeleri cezaevine giren genç devrimcilerden öğrendim. Dolayısıyla cezaevinin mezar olduğuna dair fantezi dışarıdakilere ait olabilir ancak.

        Cezaevi insanı başkalaştırıyor mu?

        Sizi özgürlükten uzaklaştırmak için çekilen duvarlar, içeride bir başka hayat düzeni kurmanızı sağlıyor. Ama o da eninde sonunda bu dünyadan doğan bir şey. Hapiste olmanın en büyük faydası derin düşünmek için bol bol zamanınızın bulunması ama bunun tehlikeleri de var.

        Arkadaşlarınız içinde en yakın hissettiğiniz hangisiydi?

        Benim canciğer olduğum Deniz’lerin idamından önce bizim iletişimimizi sağlayan, dış dünyadaki örgütsel faaliyetlerimizi yürüten Koray Doğan’dı. Okulda da aynı sınıftaydık. Deniz’ler onun öldürülmesinin ardından, iki ay sonra idam edildi. Sinan Kazım Özüdoğru da Dev-Genç’te en yakınımdı. Ama en takdir ettiğim Mahir Çayan’dı. 1969’da FKF’nin Dev -Genç’e döndüğü kurultayda Mahir’in müdahalesi olmasa belki bizim Dev-Genç’le hiç işimiz olmazdı. Öte yandan hiç kimse Türkiye’deki sosyalizm davasına Deniz Gezmiş kadar hizmet etmemiştir.

        "ESARET GURUR KIRICIDIR"

        Cezaevine girdiğinizde âşık mıydınız?

        Bunlarla ilgili olarak herkesin birbirini anlayacağını sanmıyorum. Öte yandan bu manada hiçbirimiz diğerimizden farklı değiliz. Çok atipik durumda değilsek 20’li yaşlarda herkesin aklının kenarında birisi vardır. Benim de oldu.

        Sonra ne oldu?

        Cezaevleri bunun için yapılmıştır işte. Bu iletişimleri kesmek için. Doğrusunu isterseniz esaret gurur kırıcıdır. Bir başkasının dediğini yapmak zorundasınız orada. Bütün çaba başkasının dediğini minimize etmek ve ayakta kalmak içindir. El değmemiş bir yeriniz kalsın istersiniz.

        Dışarıya nasıl adapte oldunuz peki?

        Dışarıda olan arkadaşlarım ben çıkana kadar epey yol kat etmiş. 86’da çıktığımda korumaya alındım diyebilirim. Kendimi şanslı hissediyorum. Benim için nispeten kolay oldu dışarıda yaşama geçiş. Sosyalist hareketin genel akıntısı içinde kendime bir yer seçtim.

        Ailenizle ilişkileriniz nasıl?

        18 yaşımda evden ayrıldım. Lise son sınıfta çalışmaya başladım.

        Hiç evlendiniz mi?

        Hayır hiç evlenmedim. Evliliğe karşıyım. Evlilik, birden fazla kişinin sorumluluğunu her gün üstlenmek demek. Ben bunu her gün yapamayabilirim.

        Âşık oldunuz sanırım...

        Bu, evlenmeyi getirmez.

        Çocuğunuz olsun istemediniz mi peki?

        Hayır istemedim. Bu ciddi bir sorumluluk, zaman, emek, fedakârlık gerektiriyor. Bir çocuğun hayatına müdahil olma iddiası da büyük geliyor bana. Ancak, erkekler ve kadınlar için durum farklı. Kadınlar beden fonksiyonlarını denemeden gitmek istemiyor. Kadın olsam ben de düşünebilirdim.

        "ELBETTE YEMİN EDECEĞİZ"

        Hatip Dicle ile ilgili durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Bu Meclis iradesine bir darbedir. AK Parti statükoculuğunun eski statüko güçleriyle ittifak halinde özgürlük hareketini saf dışı etmeye yönelik bir hamlesidir.

        Parti içinde yemin töreniyle ilgili bir kriz olduğu söyleniyor, doğru mu?

        Blok içinde böyle bir tartışma ve ihtilaf yok. Öte yandan burada matah bir yemin ediliyormuş da biz onu yadsıyormuşuz gibi oldu. Aslında edilecek bir yemin değil. Herkesi inanmadığı şekilde konuşmaya mecbur eden, ideolojik bağlamı olan bir yemin bu. Bizim barış ve Kürt sorununun çözümü gibi büyük meselelerimiz var, bununla uğraşacak değiliz.

        Sonuç olarak siz yemin edecek misiniz?

        Elbette edeceğiz. Bunun tartışılacak tarafı yok. Bu formalite yerine gelecek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ