Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Kiracı değil, ev sahibiyiz"

        AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ülke ve bu milletin bölünmez bir bütün, yükseltilmesi gerekenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu belirterek, ''Türkiye Cumhuriyeti'ne aidiyetle, bu ülkenin vatandaşı olmakla hepimiz büyük onur duyuyoruz. Hiçbir siyasi farklılık, bu milletin yüreğine fitne tohumu ekemez'' dedi.

        Erdoğan, Selim Sırrı Tarcan Spor Salonunda gerçekleştirilen AK Parti Ankara İl Kadın Kolu 2. Olağan Kongresi'ne katılarak bir konuşma yaptı.

        Konuşmasına Ankara'nın tüm ilçelerini tek tek sayarak ve selam göndererek başlayan Erdoğan, kongrenin hayırlı olmasını diledi.

        Kadınların Türkiye'nin güven ve istikrar içinde büyümesinin, huzur içinde medeniyet yolunda yürümesinin teminatı olduğunu ifade eden Erdoğan, kadınlara ''Sizin eliniz siyasete değdiği için Türkiye karanlık bir girdaptan çıktı'' diye seslendi.

        ''Kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla sizlerin iradesi olmasaydı Türkiye'de siyaseti felç edenler, idareyi felç edenler bu ülkeyi koyu bir karanlığa götüreceklerdi'' diye konuşan Erdoğan, 2000'li yılların başında Türkiye'nin bir uçurumun kenarına sürüklendiğini, o noktada Türkiye'yi kurtarmanın, Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmanın AK Parti iktidarına nasip olduğunu kaydetti.

        AK Parti'nin; dönüşümün, gelişimin ve ilerlemenin adresi olduğunu belirten Erdoğan, kadınların da bu süreçte önemli rol üstlendiğini söyledi.

        Kadınların ve gençlerin yıllarca siyasete katılmasının, müdahale etmesinin ve akıllarını siyasete katmalarının engellendiğini anlatan Erdoğan, kadınların üretim, eğitim, toplumsal hayata değer katma süreçlerinden dışlandığını ifade etti. Bu dışlamanın amacının, Türkiye'de siyaseti bir avuç elit, bir avuç seçkincinin yapması olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

        ''(Halk siyaset yapamaz, halkın iradesi siyasete, yönetime yön veremez) dediler. Halka rağmen siyaset yapmayı kendileri için esas aldılar. Fildişi kulelerinden bu halkı küçümseyenler, bu milleti hor görenler; en temel hakları halktan esirgediler, kalkınmayı halktan esirgediler.

        (Varoşlardan gelenler, kenar mahalleliler, köyden kente göç edenler, kiracılar bu ülkeyi yönetemez) dediler. Bütün bu sıfatlara milyonlarca vatandaşım maruz kaldı, bu milletin milyonlarca evladı maruz kaldı. Siz bunları gayet iyi biliyorsunuz.

        Benim nazarımda bütün bunların asıl anlamı şuydu; (Altındağlılar, Yenimahalleliler, Etimesgutlular, Sincanlılar, Kızılcahamamlılar, Keçiörenliler bu ülkeyi yönetemez, onların akılları bu işlere ermez) demek istiyorlardı. Cumhuriyeti cumhurdan, halktan esirgeyenler; Türk halkının Türk Milleti'nin gözünün içine baka baka (Bu halk, bu millet siyasetin öznesi, siyasetin aktörü olamaz) dediler. (Bize özgü bir demokrasi tanımı olmalı) dediler. (Bizim imtiyazlarımızı garanti altına alan bir demokrasi olmalı) dediler ama halk öyle demedi. Halk, (Evet ben yoksulum, ama kimseye çiğnetmek istemediğim bir onurum var) dedi.

        O noktada, (Çanakkale'de, Dumlupınar'da, Sakarya'da, İnönü'de, Şanlıurfa'da, Kahramanmaraş'ta, İzmir'de, Erzurum'da, Kastamonu'da, Samsun'da benim ecdadım gazi oldu, şehit oldu, ülkesini savunmayı, korumayı bildi) dediler. Halk, (Bu ülke benim, bu devlet benim, Başkent benim, Cumhuriyet benim, demokrasi benim, laiklik benim, hukuk devleti benim) dedi.''

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ