Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 'Çıkınca artık gazeteci olarak yazarsın'

        Zülfikar ALİ AYDIN-Serdar KULAKSIZ/AHT

        Odatv Davası'nın dün görülen 6'ncı duruşmasında yine yemek sorunu yaşandı. Tutuklu gazeteci Ahmet Şık, söz alarak yemek sorunun sadece kendilerinin değil tüm tutukluların sorunu olduğunu belirterek, "Cezaevi bu konuda ezaevi gibi" dedi. Şık'ın bu sorunun çözülmesi gerektiğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, "Benim anladığım bu sorunu bugün yine çözemeyeceğiz" yanıtını vererek, "Artık çıktığında yazarsın" dedi.

        Yemek sorunu tartışılırken gazeteci sanık Müyesser Yıldız'ın "Başkanım sorun değil çay-simit ısmarlarsınız" dediği Başkan Ekinci, "Canınız sağolsun ısmarlarım" diye konuştu. Ekinci, "Duruşma salonunda twitter yasağı koymadık. Telefonla konuşmayın' dedik" açıklamasında da bulundu.

        Ergenekon Soruşturması kapsamında açılan Odatv davasına Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda devam edildi. Özel Yetkili 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 11'i tutuklu 12 sanık katıldı. Duruşma salonunda gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık ile Hanefi Avcı yan yana oturdu. Tutuksuz sanık İklim Bayraktar ile Müyesser Yıldız ise bu üç ismin arkasında yer aldı.

        HAKİMDEN TÜBİTAK YANITI

        Duruşmada gazeteci Soner Yalçın'ın avukatı Hüseyin Ersöz, geçen hafta başladığı savunmasına devam etti. Odatv'deki bilgisayarlardan çıktığı öne sürülen dijital verilerin üst bilgilerini duruşma salonunda uygulamalı olarak anlatan avukat Ersöz, bu bilgilerin değiştirilebileceğini söyleyerek, mahkemeden söz konusu verilerin TÜBİTAK'a gönderilmemesini istedi. Bu verilerle ilgili bilirkişi çalışmasını bağımsız üniversitelerin de yapabileceğini anlatan Hüseyin Ersöz, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden alınan bilirkişi raporunda imzası bulunan Coşkun Sönmez'in TÜBİTAK üyesi olduğunu kaydetti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, "O zaman problem yok" dedi.

        'TAHLİYE OLUNCA YAZARSIN' DEDİ

        Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, yemek sorununun çözümü ile ilgili açıklamada bulunurken, tutuklu gazeteci Ahmet Şık söz alarak, "Bizim yemek sorunumuz, sanki burada sanıkların şımarıklığı gibi algılanabilir. Böyle algılansın istemiyoruz. Cezaevinde 128 bin tutuklu ve hükümlü var. 40 binden fazla tutuklu mahkemelere gidip geliyor. Gerçekten cezaevi bu konuda tam bir eza evi" dedi. Mahkeme Başkanı Ekinci'nin "Zaten adı üstünde cezaevi" yanıtını vermesi üzerine Şık "Benim anlatmak istediğim bu sorunun sadece bizim değil tüm tutukluların sorunu olduğu ve çözülmesi gerektiğidir" diye konuştu.

        Mahkeme Başkanı Ekinci de bu konu hakkında Başsavcı ile konuştuğunu anlatarak, "Benim anladığın bu sorunu bugün yine çözemeyeceğiz" dedi. Şık'ın tekrar konuşmak istemesi üzerine ise Mahkeme Başkanı Ekinci, "Sen çıktığın zaman bunları yazarsın" dedi. Adliyenin yemekhanesinde çıkan yemeklerin güzel olduğunu ifade eden Başkan Ekinci, "İsterseniz size oradan yemek söyleyelim, seversiniz yemeği" diye konuştu. Bunun üzerien tutuklu sanık Müyesser Yıldız, "İsterseniz çay simit ısmarlayın Sayın Başkan" diye laf attı. Ekinci'nin yanıtı ise "Canınız sağolsun, ısmarlarım" oldu.

        'TWİTTER YASAĞI KOYMADIM'

        Mahkeme Başkanı Ekinci, daha sonra gazetecilere de takılarak, duruşma salonunda geçen her konuşmayı yazdıklarını belirtti. Yazmayın deyince adının 'Sansürcü Başkan'a çıktığını anlatan Ekinci, "Salonda daha önceki duruşmalarda twitter kullanımını yasakladığım şeklinde haberler çıktı. Öyle bir şey yok. Sadece duruşmanın düzenini sağlamak için 'telefon ile konuşulmasın' dedik. Bu çağda iletişimin bu kadar hızlı olduğu çağda bunlara yasak koyamazsınız" diye konuştu.

        MAHKEME BAŞKANI TELEFONUNU AÇIK UNUTTU SANIK UYARDI

        Bu konuşmaların ardından sanıklardan Barış Terkoğlu, savunmasını yapmaya başladı. Ancak Başkan Ekinci'nin cep telefonu çaldı. Sanık Terkoğlu'nun "Telefonlarımızı kapatıyoruz" şeklindeki sözü üzerine Ekinci "Pardon unutmuşum" dedi.

        Terkoğlu savunmasına "Mahkemeden bir ricam var. Savcılık makamı iddianameyi hazırlarken bizim yazdığımız haberlerin içeriğine değil sadece başlıklarına bakarak suç delili olarak dosyaya koymuş. Siz lütfen bu haberlerin içeriğine de bakın. Biz gazeteciyiz. Bir haberin gazetede hali ile internette yayınlanmış hali arasında fark olması başlığın daha çekici hale getirilmesi bir gazetecilik faaliyetidir" diye başladı. Terkoğlu, savcılık makamı ile 2 ayrı rakip medya kuruluşu gibi olduklarını savunarak, savcılığın ölen MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'nun kendilerine MİT belgesi vermekle suçladığını hatırlattı. Terkoğlu, şunları söyledi:

        "Örneğin savcılık, daha sonra Balyoz davasında sanık olan Korgeneral Ziya Güler hakkında Ergenekon soruşturması kapsamında MİT'e başvurup bilgi istedi. Mit bu kişinin Türkiye Birleşik Komünist Parti üyesi olduğunu çeşitli dönemlerde yargılandığı konusunda savcılığa bir rapor gönderdi. Bu rapor daha sonra Taraf Gazetesi'nde yayınlandı. Zaten o bilgilerin de yanlış olduğu Ziya Güler kod ismini kullanan kişiye ait daha sonra ortaya çıktı. Şimdi savcılık bize MİT belgesini benim dışımda gazetelere kimse veremez mi demek istiyor."

        Barış Terkoğlu, eşinin kendisiyle evlenmeden önce ölen hocası Prof. Dr. Türkel Minibaş'ın eşi hakkında referans mektubu yazdığını belirterek, "Bu mektup Odatv davasının delil klasörlerinde. Bunu savcı niye buraya koymuş diye sordum kendime. Sorun hocanın ÇYDD üyesi olması. Oysa bu mektup biz evlenmeden önce yazılmış. Evlenirken savcıdan temiz kağıdı mı almak gerekiyor" diye konuştu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ