Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Milli Eğitim Bakanı Dinçer: Türkiye'nin acelesi yok- Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 4+4+4

        Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ilköğretim birinci ve ikinci kademe arasında sınav olacağını söylemenin hayali olduğunu belirterek, "İlköğretimin birinci kademesi ile ikinci kademesi arasında Türkiye'de fırsat eşitliği konusunda bir sorun yoktur. Türkiye'nin en ücra yerinde de ilköğretim okulu vardır. 4 yıllık ve 8 yıllık da eğitim yapacak kadar dersliğimiz vardır, öğretmenimiz vardır. Şimdi teknolojik altyapı itibariyle sosyal eşitlik sağlayacak bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Daha da önemlisi ilköğretim okullarında birinci ve ikinci kademe arasında nitelik farkı itibariyle sorun yoktur" dedi.

        Milli Eğitim Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, 12 yıllık zorunlu eğitimi öngören 'İlköğretim ve Eğitimi Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyor. Dün CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un 12 saatlik konuşmasının ardından teklifin birinci maddesi kabul edilmişti. Bugünkü toplantıda ise Komisyon Başkanı Nabi Avcı, dün sıra gelmeyen komisyon üyelerine söz vereceğini, ancak konuşmaların 'makul bir zamanda' bitirilmesi ricasında bulunduğunu söyledi.

        CHP'li vekillerin tepkisi üzerine Avcı, bunun bir süre sınırlaması olmadığını söyledi.

        "KADINLAR ADINA TEKLİFİN GERİ ÇEKİLMESİNİ İSTİYORUZ"

        İlk sözü alan CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, dün Adalet Komisyonu'nda kadına yönelik şiddetin önlemesine dair tasarının kabul edildiğini belirterek, "Böylesi bir çalışmayı yaparken bu 4+4+4 yasa teklifiyle kadınların ve kız çocuklarının eğitimden ötelenmesine ve mesleki eğitime yönlendireceğiz derken, örgün eğitimden uzaklaştırılması, evlere kapatılması ve üniversiteye ulaşamaması gibi sonuçları düşündüğümüz için öncelikle bu teklifin kadınlar adına geri çekilmesini istiyoruz" dedi.

        Dün CHP'li Özkoç'un 12 saatlik konuşmasına işaret eden Yılmaz, yapılanın demokratik bir direnme olduğunu söyledi. Bu direnmeyi çocuklar ve kadınlar adına yapmaya hakları olduğunu kaydeden Yılmaz, "Yani 'biz size istediğiniz kadar konuşma fırsatı veririz, ama istediğimiz düzenlemeyi de yaparız, çoğunluk bizde' anlayışının kesinlikle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yani çoğunluğun diktatörlüğü yenire, çoğulculuk anlayışıyla hep beraber uzlaşarak bir sistemi yaratmaya çalışmamız lazım. Neticede

        çocuklarımızın geleceğine yönelik kararlar veriyoruz burada" diye konuştu.

        Bu yasa teklifinin ilk haliyle da şu anki haliyle de cumhuriyet devrimleriyle kazanılmış olan eğitim sistemindeki tüm gelişmelerin geriye döndürülmesine yönelik bir çalışma olduğunu ve bu türden çalışmaların da bir 'karşı devrim'e yönelik olduğunu belirten Yılmaz, "Örneğin milli eğitimin amaçları arasından 'Atatürk ilkelerine uygun nesiller yetiştirmek' amacı çıkartılmıştır. Bunun çıkartılmasını anlayabilmiş değiliz. Atatürk, bu ülkede bağımsızlık savaşının verilmesinde, çağdaş Türkiye'nin

        geliştirilmesine rağmen onun ismi ve ilkelerinin milli eğitim amaçlarından çıkartılmasını inanın anlayabilmiş değiliz. Arapçanın gelecek yıldan itibaren, 4. sınıftan itibaren seçmeli ders olmasını da anlamış değiliz. Biz Latin harflerini kabul etmişiz ve yıllardır böyle bir eğitim sistemimiz varken, Arapçanın yeniden seçmeli ders olması gerişe dönüş olarak anlaşılacaktır" dedi.

        Ulusal bayramların kutlanmasını sınırlandırılması ve Gençliğe Hitabenin tartışılmasının da aynı nitelikte bir karşı devrim girişimi olduğunu belirten Yılmaz, "Başbakan 'dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz' dedi. Verdiği mesaj de böyle bir mesajdı. Eğitimde bir dizayn çalışması, kendi istediğiniz gibi bir eğitim sistemi oluşturmak istediğinizi düşünüyoruz. Bilimsel değil, dogmatik ve siyasi iktidarınıza uygun nesiller oluşturmak istiyorsunuz" diye konuştu.

        "TÜM SINAVLAR GÖZDEN GEÇİRİLEBİLİR"

        Yılmaz, kızının SBS sınavları nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu anlatarak, "Benim çocuğumun çocukluğunu yaşayamaması, çocukken oyun oynayamaması, kültürel faaliyetleri yapamaması gibi bir sorunla karşı karşıya kaldık. Şimdi aynı şekilde bu sistemde birinci kademeden sonra ikinci kademeye geçişte, ikinci kademenin bağımsızlaştırılması nedeniyle, büyük olasılıkla çocuklar 5. sınıftan itibaren Anadolu Liselerine yönlendirilecek. Ne olacak biliyor musunuz? Çocuklar 8. Sınıftan itibaren dershaneye ve özel kurslara yönlendirilecek. Çocukların psikolojisinin nasıl etkileneceğin, nasıl dengesiz çocuklar yaratılacağını, özgüveni olmayan çocuklar yaratılacağını Sayın Bakanım, bu konuda düşünmenizi istiyorum. 8. sınıftan itibaren çocuklar dershaneye giderse biz o çocukların geleceğini kurtaramayabiliriz. O nedenle de bu tasarının geri çekilmesini istiyoruz" dedi.

        Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Hiç endişe etmeyin. Bu tasarıyla hiç alakası olmaksızın, -çünkü onlar idari kararlardır- bu sınavların hepsinin gözden geçirilmesi mümkündür. Bu kanun teklifinde de sınavlarla ilgi bir düzenleme yapılmamıştır" dedi.

        Yılmaz'ın, "Yok ama kesintili eğitim olduğu takdirde, yani ikinci kademeye geçişte" sözleri üzerine Bakan Dinçer, "Bunlar ezbere konuşulacak şeyler değil' dedi. Dinçer, Türkiye'de sınavın yapılmasının iki gerekçeye dayandığını belirterek, şunları kaydetti:

        "Bunların hiçbirisi hukuki değildir. Bunlardan bir tanesi okullar arası nitelik farklılığı bulunmasıdır. Eğer Türkiye'de Fen Lisesi, Sosyal bilimler Liseleri, Anadolu Li'e7oğulculuk anlayışıysesi gibi daha nitelikli eğitim yapan okullarımız varsa ve çoğunlukta da daha az nitelikli eğitim yapan okulumuz varsa, o okula gitmek isten öğrencileri seçmek üzere sınav yaparsınız. İkincisi ise, eğer ülkenin her tarafında fırsat eşitliği sağlayamamışsanız, o zaman çocuklar arasında eğitim kalitesi farkı olacağı

        için bu sınavı yapmak zorunda kalırsınız. İlköğretimin birinci kademesi ile ikinci kademesi arasında Türkiye'de fırsat eşitliği konusunda bir sorun yoktur. Türkiye'nin en ücra yerinde de ilköğretim okulu vardır. 4 yıllık ve 8 yıllık da eğitim yapacak kadar dersliğimiz vardır, öğretmenimiz vardır. Şimdi teknolojik altyapı itibariyle sosyal eşitlik sağlayacak bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Daha da önemlisi ilköğretim okullarında birinci ve ikinci kademe arasında nitelik farkı itibariyle sorun yoktur.

        İlköğretim birinci kademe ile ikinci kademe arasında sınav olacak endişesi taşıyor olmak sadece hayali bir husustur, varsayıma dayalı bir husustur."

        Bunun üzerine Yılmaz, geçmişteki deneyimlere dayanarak bunu söylediğini belirtti. Bu tür yanlışların tekrarlanmamasını istediklerini belirten Yılmaz, birçok çocuğun eğitim sisteminde yaşadıkları nedeniyle intihar ettiğini söyledi. Bunun üzerine Bakan Dinçer, "Söylediklerinizi tavsiye olarak alıyorum o zaman" dedi.

        "REKOR PEŞİNDE DEĞİLİZ"

        Öte yandan toplantı başlamadan önce basına açıklamalarda bulunan CHP'li Engin Özkoç, konuşmasının 12 saat sürmesinden çok, bu duruşun sebebinin daha önemli olduğunu ifade ederek, "Biz bu yasanın Türkiye'de yeterince tartışılmadığını düşünüyoruz. Türkiye'nin acelesi yok. Türkiye kendi geleceğini belirlerken acele etmeden, yetiştirdiği insanların fikirlerini alarak hareket etmelidir. Umut ediyorum ki bugün buna uygun kararlar alınacaktır. Umut ediyorum ki, iktidar partisi de bizim söylediklerimize,

        muhalefetin söylediklerine değer vereceklerdir. Akşamki duruş CHP'nin milleti adına yaptığı bir duruştu" şeklinde konuştu.

        Özkoç, bir basın mensubunun 'bugün nöbet sırası kimde?' sorusu üzerine, "Bugün destekleme sırası bende, konuşma sırası arkadaşlarımda" karşılığını verdi. Bugün Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden kendisini annelerin aradığını ve tedirgin olduklarını anlatan Özkoç, "Siz kazandınız, biz kaybettik anlayışı değil. Biz Türkiye'nin milletvekilleriyiz. Muhalefetiyle, iktidarıyla beraberiz. Bu yasayı muhakkak Türkiye'nin içine sindire sindire geçirmeliyiz. Yani annelerin, çocukların, bilim adamlarının, sivil

        toplumların içine sindirerek geçirmeliyiz. Umut ediyorum ki bu böyle olacaktır" diye konuştu.

        'Yeni bir rekor denemesi olacak mı?' şeklindeki soruya ise Özkoç, "Rekor peşinde değiliz, duruşumuzu doğru ifade etme peşindeyiz. Umut ediyorum bu duruşumuz doğru anlaşılmıştır" yanıtını verdi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ