Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Ömer Çelik'ten İdris Naim Şahin yorumu

        AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Enine Boyuna programında Ece Üner'in moderatörlüğünde, gazeteciler; Muharrem Sarıkaya, Ali Can Türkoğlu, Deniz Zeyrek, Adem Yavuz Arslan ve Abdülkadir Selvi'nin sorularını yanıtladı.

        CHP'nin Kürt sorunu ile ilgili girişimini ve Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesini “Olumlu bir gelişme” olarak değerlendiren Çelik, “Bu mesele tek bir partinin meselesi değil. 30 yıldan beri sıcak bir çatışma var. Sıcak çatışmayla karışık siyasal, sosyal, ekonomik boyutları olan bir mesele. Demokratik açılım süreci bizim partiyi kurarken tartıştığımız biz projeydi. Çeşitli dinamikler gerekiyordu. Bu adımları attık. O zamanki CHP'nin tutumu müthiş dışlayıcıydı. Asimilasyoncu politikalara destek veren konuşmalar yaptılar. O zamanki CHP genel başkan yardımcısı 'Analar ağlamasın' sözünü eleştirerek 'Dersim'de analar ağlamadı mı' dedi” diye konuştu.

        CHP'nin son girişimine kadar MHP'nin de sağında tepkiler verdiğini kaydeden Çelik, CHP'nin geçmiş dönemdeki Kürt raporlarının ileri öneriler getirdiğini söyledi.

        MHP'nin AK Parti-CHP görüşmesine ilişkin tepkisini anımsatan Çelik, “Bu tepkiden önceki ve sonraki MHP farklı analiz edilecektir” dedi.

        BDP'nin sürece dahil olup olmayacağına yönelik soruya Çelik, “Bu girişimi CHP başlattı, biz karşılık verdik. Bu girişim çerçevesinde BDP'yi ziyaret etmek de CHP'nin görevi” dedi.

        “Bu tip meselelerde geniş toplumsal mutabakat gerektirir” diyen Çelik, MHP'nin “Bu mesele çözülmesin diyenlerin ellerine güçlü bir dil sunduğunu” öne sürdü.

        “9 ışığı hakikaten okuyan bir kişi bu kadar sorumsuzca Kürt ırkçısı radikallerin önüne bu kadar elverişli bir zemin sunar mı” diye soran Çelik, MHP'nin toplumun geleceği ile ilgili bir şey söylemediğini, “hep bir korku tablosu” sunduğunu öne sürdü.

        BDP'nin katkısını da önemsediklerini belirten Çelik, şunları söyledi: “(Kandil'le konuşun) dediği zaman... Dünyada ilk kez 'Ben yokum' diyen bir siyasi varlık. Çok temel bir yanlış okuma yapıyorlar. Bu tip çatışma bölgelerinde siyaset, örgüt üzerinden silah bırakma işlevi görmüştür. 'Devlet silah bıraksın' diyor ama örgüt konusunda herhangi bir girişim yok”

        VATANDAŞ ÇÖZÜM İSTİYOR

        “Halkın bu meseleye, bu buluşmalara yüklediği moral anlam siyasal içeriğinden çok daha öte. Biz daha çok işin nasıl gideceğine odaklanıyoruz” diyen Çelik, farklı yaklaşımlar olsa da vatandaşın sorunun çözülmesini istediğini söyledi.

        BDP ve MHP'nin tavrını eleştiren Çelik, eski devlet ve JİTEM mantığının “Önce terör çözülsün, haklarını sonra veririz” dediğini, BDP mantığının da “PKK terör örgütü değildir, silah onların garantisidir” dediğini anlattı.

        MHP'nin görüşmeyi kabul etmeyerek, “Siyasette medeni alanın dışına çıktığını” kaydeden Çelik,

        “MHP 'Kürt sorunu yoktur' dediği için Kürt sorunu yok olmuyor. Bunca yıllık parti, şehit cenazelerini istismar etmek dışında bir şey üretmiyor. Milletin ocağında yangın var, siz bu yangını görmezden geleceksiniz...” şeklinde konuştu.

        AK Parti içinde de meseleye farklı bakanların olduğunun ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Çelik, “Zaman zaman AK Parti içinde de Başbakan'ın ortaya koyduğu strateji dışında söylemler gündeme gelebilmiştir. Ana politikadan bir kopuş olmaz. Nehir kendi yatağından akar. Ana yatağın dışına taşmalar olabilir. Ama ana poltikada değişim yoktur. Birbiriyle çatışan söylemler de vardır, ben 'Yoktur' demiyorum” diye konuştu.

        ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER

        “Özel yetkili mahkemelerin darbelerle, demokrasiyi tehdit eden odaklarla mücadele açısından önemli işlevler görmüştür” diyen Çelik, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı, “Özel yetkili mahkemeler, CMK'nın 250, 251 ve 252. maddelerine yönelik 4. Yargı Paketi içerisinde hiçbir husus yoktur” açıklamasıyla ilgili olarak, “Yok denildi ama Başbakan'ın ifade ettiği şekliyle çalışmalar sürüyor” dedi.

        Söz konusu mahkemelerin özel yetkilerini kullanarak hükümetin alanına müdahil olduğunu kaydeden Çelik, “Dünyanın hiçbir yerinde bir savcı doğrudan o ülkenin istihbarat şefini soruşturmaya çağıramaz” dedi.

        MİT kriziyle birlikte ortaya çıkan durumu “yargının yürütmenin alanına müdahalesi” olarak değerlendiren Çelik, “Darbelerle mücadeleden vaz mı geçiliyor” eleştirilerini ise reddederek, “Bu tek başına özel yetkili mahkemelerin işi değil. Siyasi iktidar bu mücadeleyi sürdürüyor” dedi.

        MİT - CEMAAT

        Krizin arka planında MİT - Cemaat çekişmesinin olduğuna yönelik değerlendirmelerin anımsatılması üzerine Çelik, "Devletin hiçbir bürokratı belli bir cemaate ya da toplumsal gruba ait olduğu için dışlanmaması gerektiği gibi devletin bürokratı da kendi tasarrufunu belli bir cemaat adına kullandığını söyleyemez. İktidar da, cemaat de bunu kabul etmiyor. Birilerinin kendi eylem ve söylemlerini bir yere referans verek yaptığı gözleniyor. Biz çağdaş bir devlette normal bir mekanizma nasıl işliyorsa onu kurmak zorundayız” şeklinde konuştu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ