Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Bakan Fatma Şahin Basın Kulübü'nde

        Habertürk TV'de ekranlara gelen 'Basın Kulübü'nün canlı yayın konuğu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin oldu.

        Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya'nın yönettiği programda Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Akşam yazarı Özlem Akarsu Çelik ve Habarterk TV Ankara Temsilcisi Alican Türkoğlu, Bakan Fatma Şahin'e gündemle ilgili sorular yöneltti. Programda Ağrı'da yaşanan Melek Karaaslan olayından hareketle kadına şiddet, kadın istihdamı, engelliler, şehit ve gazilerle ilgili bir dizi konu masaya yatırıldı.

        İşte Bakan Fatma Şahin'e sorular ve yanıtları

        Melek Karaaslan olayı neydi?

        Çocuk gelin Melek'in öyküsünü şöyle anlatayım. 26 yaşındaki kadın 30 kişiye düşmüştü. İlk bakışta gözlerinin dolduğunu Melek dediğimizde zorla işaret verdiğini gördük. Böyle bir şey nasıl olabilir diye düşündük. Bu kadıncağızı hastaneye götürmeyen zihniyet nedir diye sorduk. Ailesiyle konuştuk. Ailelerinin kendi arasında, anlaşılmaz, saçma sapan gerekçeler öne sürdüler. Kız tarafı, erkek tarafını 'Bizim kızımız sapasağlamdı, döverek bu hale getirdiler' diye konuştu. Melek'in eşi lise mezunu, Ağrı standartlarına göre okumuş bir aile, parasızlık durumu yok. Melek'in ölümünden bir rahatsızlık bir acı da yok. Bu durum da bana çok acı verdi. 21. yüzyılda cahiliye dönemi gibi sanki. Cahiliye döneminde canlı canlı toprağa gömme ile hiçbir farkı yok bu durumun. Herkes suçu birbirine atıyor, kimin suçlanacağı meçhul. Adli Tıp f ay içinde raporunu verecek. Adli Tıp raporuna göre beyinsel olarak durumu nedir, şizofren miydi, bedensel olarak durumu nedir, bunlar ortaya çıkacak. Gerçek ölüm sebebinin bulunması için bunların ortaya çıkması gerekiyor.

        Nihal Bengisu Karaca: Ondan önce İstanbul'da da bir kadın öldürüldü. Öldürülen Mahmure Karakule adlı hanımın resmi nikahı yok. Öldürüldüğünde çok genç. Hem çocuk evlilik var, hem dayak var, hem nikahsız beraberlik var. Yasalar ve bu konularla ilgilenecek kurumların yetkileriyle ilgili bir sorunları kalmadığını söylediniz. Bundan sonra ne gibi tedbirler var?

        POLİS MAHKEME KARARI OLMADAN MÜDAHALE EDEBİLECEK

        Fatma Şahin: En küçük kolluk kuvvetine derhal müdahale hakkı verdik. Gelen polisin hızlı bir şekilde mahkeme kararı olmadan kadını koruyabilecek bir sistemi koyduk. Yasanın uygulayıcıları tarafından içselleştirilmesi lazım. Yasayı çıkardıktan sonra 6 bin emniyet müdürü, kaymakamların eğitimini sağladık. Sorun şu, bu bir iç güvenlik meselesi. Biz bakanlık olarak 'şu işi bitireceğim' diyebileceğimiz bir alan değil. Bütün birimlerin ciddi olarak sahip çıkması gerekiyor. Eskiden polisler geldiğinde ya 'koca sever de döver de' anlayışı ya da 'sen ne yaptın da bunu hakettin' anlayışı vardı, erkek bakış açısıydı bu. Biz bunu ortadan kaldırdık.

        Karaca: Bugüne kadar kaç kamu görevlisi cezalandırdı?

        Şahin: Kesinlikle hemen soruşturma başlatılıyor ve gereği yapılıyor. Aile Sosyal Destek Uzmanlığı projesi önemi burada. Biz başvuru sistemiyle değil de, yerinde incelemeyle, olay olmadan, aile ve olayla ilgili analizlerin yapılması durumu var. Birkaç ilde pilot çalışma başlattık. Ağrı'da başlatsaydık, Melek'in durumunu görecektik, vaka olmadan önleyecektik.

        Özlem Akarsu Çelik: Melek ilk bebeğini 7 aylık hamile iken kaybetmiş.

        Şahin: 7 aylık düşük tehlikesi geçiriyor, hastanede doğum yapıyor. İki aile birbirini suçluyor. Kız tarafı erkek tarafını suçluyor. Erkek tarafı hastanede doğum yaptığını ancak bebeğin yaşamadığını iddia ediyor.

        Özlem Akarsu Çelik: Kimsenin mazaret üretmeye hakkı yok sözleriniz yargı çevrelerinde rahatsızlık uyandırdı. Bu size hiç ifade edildi mi?

        YANLIŞ ANLAMA VARSA KENDİLERİNE BAKSINLAR

        Şahin: Adalet Bakanı ile birebir çalışıyoruz. Ben mağdurun tarafıyım. Adalet Bakanımız bu konuda bizimle çok sıkı temas içinde. Alt birimlerde bir yanlış anlama varsa onlar da kendilerine baksınlar. Sonuçta ben doğruyu söylemek ve bu olayların azalması için gerekli takibi yapmakla görevliyim.

        Çelik: Sedat Selim Ay'ın İstanbul'da Emniyet Müdür Yardımcılığına getirmesi, AK Parti MYK toplantısında bazı şikayetlerden bahsedildi.

        Şahin: Sayın Bakan itirafçı bir bakanın Selim Ay'a iftira attığını söylüyor. Bu dava AİHM'e gitmiş, AİHM'de bunun dayanağı olmadığına dair bir karar çıkmış. İtirafçı kişinin bugün sıkıştırıldığı için Selim Bey üzerinde sistem değişikliğine gittiğini söylüyor.

        Çelik: Bir sosyalist kadın Selim Ay'dan bizzat işkence gördüğünü söyledi. Birçok kadın söyledi.

        Şahin: O delilin üzerindeki süreci anlatıyorlar. Mahkeme şu kararı verdi, AİHM bu kararı verdi deniyor. Bu hepimizi rahatsız ediyor, yeni bir çalışma yapılması yönünde bir karar da oluşabilir.

        Alican Türkoğlu: Bakanlık hangi davaya müdahil olacağını nasıl belirliyor? Basına mı yansıyan davaları izliyorsanız, yoksa...

        ŞİDDET İZLEME MERKEZLERİ OLUŞTURUYORUZ

        Sarıkaya: Bu davaları neye göre seçiyorsunuz

        Şahin: Hepimizin 'Aman yarabbi bu nasıl odu' denilen olaylar oluyor. UYAP bağlantısı var. Artık biz şiddet izleme merkezlerinden kadınlarımızla ilgili hangi vaka hangi aşamada, hukuki anlamda nerede müdahil olmamız gerekiyor ona bakıyoruz. Bizim müdahil olduğumuz vakalarda yanında olduğumuz taraf ne yapacağını bilmiyor. Biz basın üzerinden değil teknik altyapı üzerinden bunu yapıyoruz. Ankara'da şiddet izleme merkezi oluşturuyoruz. Olduktan sonra süreci yönetmekten daha çok olmadan önceki sürece müdahale etmeyi hedefliyoruz. Artık mağdurun, mazlumun, kadının hakkının hukukunun korunduğu bilinmesi caydırıcı olacaktır.

        Sarıkaya: Sizin davaya müdahil olmanız talebi nasıl hayata geçiyor?

        Şahin: Biz Adalet Bakanlığı'nın UYAP dediğimiz sistemde her davanın seyrini görebiliyoruz. Sıkıntılı gördüğümüz konularda hemen ilgili mahkemeye dilekçe vererek müdahil oluyoruz. Yasa çıkmadan önce İzmir'de bir hakim reddetmişti, şimdi böyle bir engel yok.

        Karaca: Kadına şiddet ve kadın cinayetleriyle başetmeye çalışırken, özellikle partinizin temsil ettiği toplum tabakası tarafından eleştirilere uğruyor musunuz? Muhafazakar kesim tarafından mesela bütün bu tedbir ve önlemlerin aileyi yok ettiği, içini boşalttığı şeklinde görüşler de oluyor. Nasıl başediyorsunuz?

        Çelik: Gerçi sayın Başbakan kabul etmiyor ama...

        SAYIN BAŞBAKANIN SÖZLERİ YANLIŞ ANLAŞILDI

        Şahin: Maalesef bizde olgu ve algı çok farklı. Başbakanımızın yaptığı açıklamada ben yanındaydım. Sayın Başbakan 8 saat tüm STK'ları dinledi ve tek tek cevap verdi. Sayın Başbakan biyolojik olarak eşitlik sözkonusu değil ama haklar konusunda eşit olduğunu söyledi.

        Karaca: Sonuçta Başbakanın sözleri tevil edildi. AK Parti'ye oy veren bir gazetede sık sık bakanlığınızın aldığı tedbirlerin fazla katı olduğu, bu gidişle aileden geriye eser kalmayacağı fikirleri dile getirdi.

        Şahin: Demokratikleşme bunu gerektiriyor, o görüşler de önemli ama bizim ne yaptığımız da önemli. Biz bu yasayı oy birliği ile çıkarmayı başardık. Biri birinin alternatifi değil, toplumun bunu artık hazmetmesi lazım. Dışarıdan gelen bir feminist akım var. Çatışmayla hak korunacaksa bu toplumun dokusunda olmuyor. Biz kadınlarla ilgili bir şey yapacaksam, erkekleri yanıma almazsam olmuyor. Kadın meselesini yalnızca kadınlarla konuşarak çözebilir misiniz? Dolayısıyla benim söylediğim bir şey var, bizim odak noktamız önemli, farklı düşünenlere de anlatıyorum. Kadın hem işhayatında olabilir, hem kariyer yapabilir hem anne yapabilir. Benim de iki tane çocuğum var. Avrupa'da bugün gelinen nokta, bütün politikalarını aile temelli olarak tasarlıyor. Toplumda ciddi sosyolojik bir değişim var. Ben kadının güçlenmesi noktasında bütün gücümü kullanmak zorundayım ama ailenin de güçlü bir şekilde kalmasını sağlamak zorundayım. Güçlü aile, güçlü kadın, güçlü erkek, güçlü çocuk demektir. Bu olamaz bir şey mi? Muhafazakar kesimde de değişim var. Biz bu kadar yasayı muhafazakar bir partinin döneminde erkeklerle birlikte çıkardık. Eskiden benim memleketimde üniversiteyi bitirip anne olunurdu. Şimdi artık ben çalışmak istiyorum varsa çok kıymetlidir bu.

        Karaca: Muhafazakar kesim homojen değil, kendi arasında nüanslar var.

        Türkoğlu: Ataerkil yapıyı değiştirmemiz lazım dediniz. Genel olarak nasıl bir değişiklik gerekli? Kadına hakkı olduğu hakkını vermek için Türkiye'de neler yapılması gerekecek?

        KIZ ÇOCUĞU İSTİYORUM DİYEN BABALAR ÇOĞALDI

        Şahin: Toplumda çok ciddi sosyolojik bir değişim var. Demokratikleştikçe, hukuk devleti oldukça bu ihtiyaçlar ortaya çıkıyor, bu haklar çok daha görünür ve savunulur hale geliyor. Bu da ülkemizde kapalı toplumdan çıkıp açık topluma doğru gittiğini gösteriyor. Herkesin eşitliği, tüm vatandaşlarımızın cinsi, dini, dili, mezhebi, inancı eşit olmalı. Erkeğe, kadına, çocuğa, engelliye baktığınızda 'bu bir insan' diyoruz. Bizim eşitlik noktasındaki bütün çalışmalarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Kadın ve erkeğin eşitliği anne karnından başlıyor. Ben kız çocuğu istiyorum denen babaların sayısının çoğaldığını görüyorum. Bu değişim her yerde hissediliyor. Bireyin güçlenmesi ve bu eşitliğin olgunlaşması gerekiyor. Biz eşitliğin okullarda temel ders olarak okutulması lazım geldiğini düşünüyoruz. Mesela evde baba gazete okuyor, anne çalışıyor. Bu modeli gören çocuktan eşitlik algısı beklenemez. Bu sadece muhafazakarların değil sosyal demokratların da sorunu. Ben Gaziantep'te başladığım mücadeleye siyasi alana 2 kadınla girdik. Şimdi Gaziantep'te binlerce kadın siyasi sahada mücadele ediyor.

        Sarıkaya: Yargıtay'dan gelen bir karar var. Resmi nikahsız yaşayan kadına ayrıldıktan sonra tazminat verilebilir mi? Bir mahkeme olumsuz karar verince Yargıtay'dan farklı yorumlar çıktı.

        Şahin: Bu beraberlikte kadının gönül rızası yok mu?

        Çelik: Bu kararı yazan hakim erkek olmalı

        Şahin: Bu toplumda nikahsız yaşama en çok kadını mağdur ediyor. Ben her gittiğim yerde karşıma kadın çıkıyor. Eşinin vefat ettiğini söylüyor. Eş gidince bütün ekonomik sistem çöküyor. Biz şimdi onlara yardım ediyoruz. Resmi nikahlı olmayan kadının durumu kanun suç kabul ediyor, ama binlerce kanun bu durumdan mağdur. Resmi nikah kadını çok koruyan bir şey. Mutlaka nikahsız beraberliklerin sonunda kadının mağdur olduğunu görüyorum.

        DİNİ NİKAH KONUSUNDA EZBERLERİMİZ VAR

        Çelik: Avrupa'da birlikte yaşama sözleşmesi yapabiliyor, bizde doğrudan imam nikahı oluyor.

        Şahin: İmam nikahında ciddi bir azalma var. Hem resmi hem dini nikah yaptıranların oranı ciddi manada yükselmiş. Eskiden birini yaptırıp diğerini yaptırmayan oranı fazlaydı.

        Karaca: Devlet dini nikahsız yaşamları koruma tesis etsin diye bir anlayış mı var? Yapılan yasa tasarısı neden nikahsız birlikte yaşayan kadınların hakkını korumuyor diye itiraz edenlerin, ayrıca

        dini nikahla da yaşayanlara itiraz ettiğini görüyoruz.

        Çelik: Benim itirazım dini nikaha değil, iki, üç, dört eş alanlara...

        Şahin: Biri modern yaşamın bir noktasıymış gibi gözüküyor, diğeri gericilik sayıyor. Kadının birey olarak hakkını koruyacaksak bunların herbirini değerlendirmemiz lazım. Hepimizin kendi için

        büyük bir önyargımız var. Bu bizi zayıflatan bir şey. Hristiyanlar kilisede nikah kıyıyor, o manada bir sorun olmuyor. Bizim kendi içimizden tartışamadığımız, konuşamadığımız çok şey var.

        Sarıkaya: Mesela

        Şahin: Siz camide nikah kıydırabilir misiniz? O toplum bunu aşmış, kendi kararıyla kilisede kıydırıyor. Nikahtaki olay toplumun bilmesi ise, çevrenin haberdar olması ise, ilan edilmesi ise. Aslında dini nikah ilan edilmediği sürece maksat hasıl olmuyor. Kilisede nikahı herkes kabul ediyor ama bizim ezberlerimiz var. Biz kadın sığınma evleriyle ilgili yönetmelik çalışmasına başladık. Bütün arkadaşlarım şahittir, bütün görüşlerle aynı masaya oturduk, doğru görüşte beraber hareket etmeyi başarmalıyız dedik. O toplantıda elime bir rapor verildi, sezeryan Avrupa'da yüzde 15 bizde yüzde 50, özel hastanelerde oran artıyor. Sayın Başbakan kürtaj yorumu yapacağım diye başlamadı. Başbakan o konuşmayı yapınca 'sezeryana karşı bir başbakan' olarak algılandı.

        Çelik: Sayın Başbakanın üslübuyla ilgili kadınların haklı bir sıkıntısı var. Daha önce polis panzerinin üstüne çıktı diye dövülen ve kemikleri kırılan kadın için 'kadın mıdır, kız mıdır?' ifadesini kullanmıştı. Şimdi Başbakan'ın bu ayrımcı diline karşı sizin kendisini uyarmanız gerektiğini düşünüyorum.

        Şahin: Şimdi Başbakanın uzun konuşmalarından bir cümle çıkartılıp algı yönetimine neden oluyor. Başını, sonuna, ortasına baktığınızda böyle bir şey oluşmuyor.

        Karaca: Ama Uludere'de de aynı oldu. Acaba Uludere meselesi unutturulmak için kürtaj mı ortaya atıldı.

        Şahin: Sayın Başbakanımızın söylediği cümlesinde bir artniyet aramak yanlış. Biz 10 yıllık iktidarız. Bu süre zarfında kadınlarla ilgili hiçbir hakta geriye gidilmedi. Tam tersi ciddi pozitif ayrımcılık gerçekleşti. Biz çok ileri derecede hukuki altyapılar düzenlerken uygulamalarda pozitif ayrımcılığı ortaya koyduk. Biz 1 milyon anneye 2.6 milyar TL eğitim desteği verdik. Gelinen bir nokta var.

        Sarıkaya: Bunun en güzel tarafı BM'dir. BM Kadın Birimi'nin bir raporu var. Kadın birimi dünyada kadınları siyasetine çağırıyor, eşit katılımdan bahsediyor. Türkiye listede 88'inci sıradadır diyor. Türkiye'de kadına dönük faaliyetlerde övgüye değer işler yaptığını da kayda geçiyor. BM Çocuk Hakları Komitesi Türkiye'ye dönük övgüye değer buluyor. Türkiye'den bir kürtaj ve sezaryan turizmi başladı. Bu bir anlamda 'parası olana rahat olmayana yasak' algısını getirmeyecek mi?

        Şahin: Biz Kıbrıs'a gidecek bir şey yapmadık. Haftayı değiştirmedik. Tamamen psikolojik farklı bir algılama yöntemi oluştu.

        Sarıkaya: AK Parti o dönem kendi içinde tartıştı, kadın siyasetçilerin uyarıları doğrultusunda makul bir çizgiye çekildi diye anladım.

        Şahin: Başbakanımız ne zaman yüksek sesle dillendirdi, çok büyük kesimlerden hastanede sezaryanın yapıldığını, kadın sağlığını zorlayan bir konu olduğunu kabul etti ama başbakan yüksek sesle konuşunca yavaş kabul ediyor.

        Türkoğlu: Kadın sığınma evleri yerine kadın konuk evleri var. Bu evlerde kalan kadınların çocukları için bir proje üretiliyor. Bunu biraz açabilir misiniz?

        KADIN KONUK EVLERİ 68'E ULAŞTI

        Şahin: Bugün itibarıyla çok önemli bir sayı yakaladık. 1 yılda 20 tane kadın konuk evi açtık. Toplam 68'e ulaştı. Sene sonunda bütün illerimizde kadın konuk evlerinin hızlı bir şekilde açılacağı noktasında müjdeyi vermek istiyorum. Hakikatten çok çaba sarfettik. İçeriğini de yapılandırıyoruz. Oraya gelen kadınlarımızın temel ihtiyaçları neyse, hukuki, psikolojik desteği veriyoruz.

        Sorunlarımızdan bir tanesi 12 yaştan büyük erkek çocuğu geldiğinde o konuk evlerinin içinde beraber yaşaması doğru olmadığı için ayrı bir çalışma modeli yapılandırıyoruz. Bugün imzaya açtık. Bakanlar

        Kurulu'nun görüşleri alarak 15 gün içerisinde çıkacak. Ekonomik destek çalışmasını da bitirmek üzereyiz. Çocuklarla ilgili her türlü imkanı seferber edecek şekilde Milli Eğitim Bakanlığımızla

        koordinasyonlu olarak gerçekleştireceğiz.

        Çelik: Ankara Büyükşehir Belediyesi sığınma evi açmayı reddediyor. Kadınların rakamının yetersiz olduğunu söylüyor.

        Şahin: İlçelerde de var. Göç alan şehirlerde ihtiyaç çok daha fazla oluyor.

        Karaca: Bazıları ısrarla kanunen hükümlü olduğu halde sığınma evi açmayı reddediyor. Bir yaptırım var mı?

        Şahin: Bazı belediye başkanları 'Bakanım bu işe beni karıştırma' diyor. Bu işe karışacak, başka yolu yok.

        Sarıkaya: Kadın konuk evi açtırma konusunda yasaya bir madde konacak mı?

        Şahin: Kanuna yapabilir diye kondu.... Ama o madde de olacak.

        Karaca: Elektronik kelepçe nasıl yürüyor?

        Şahin: Herkes çok memnun. Hem cezaevleri rahatladı. Bütün dünyanın uyguladığı yöntem bizde de uygulandı. Biz 780 bin kilometrede uyguluyoruz. En doğru sistemi oluşturabilmek için çalışma yapıldı.

        Biz pilot çalışma yapacağız, 155 üzerinden bu sistemi güçlendireceğiz.

        Karaca: İstanbul'da kadına karşı şiddeti önlemede bir birim oluşturuldu. Birkaç gün içinde birçok başvuru oldu. Bunda sizin bakanlığınızın etkisi oldu mu? Bir de uzlaşma bürosu kuruluyor. Bu da sanki ilk yapılan işe ilişkin biraz şüphe verici bir durum oluyor sanki. Genelde uzlaşma, barıştırma işleri genelde ailenin, kocasının devreye girerek şikayetlerinden vazgeçmesine yol açıyor ve o kadınlar mutlaka yine şiddete uğruyorlar.

        Şahin: Yasal olarak bizim cumhuriyet savcılarına verdiğimzi yetkiler var. Lokal olarak güçlendirecek altyapı oluşturuluyor. Bazı illerde biz yasayı çıkarmadan sorunu görüp, sahiplenip sistemi oluşturuyorlar. Mesela Isparta'da bu yapıldı. Ankara'da da bu yapıldı. Uzlaşmayla ilgili detaylı bilgim yok, bunu öğrenip size ona göre bilgi vermem lazım.

        Türkoğlu: Ailenin korunmasıyla ilgili bazı düzenlemeler var. Buradaki maddelerle ilgili tartışmalar gerçekleşti. Devlet aile planlaması mı yapılıyor diyenler var. Sunulan teklifle ilgili bakanlığınızın görüşü alındı mı?

        BİZİM EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ BEŞERİ SERMAYE

        Şahin: Her çocuğun anne ve babasını bilme hakkı yok mu? Bizim en büyük gücümüz beşeri sermayedir. İnsanların sağlıklı bir şekilde büyümesi ve yetişmesi.

        Çelik: Anayasada ayrımcılıkla ilgili bir düzenleme var. TCK'da var. Ama bunlar mahkemelerde yok sayılıyor. Ayrımcılık sadece güçlü olandan yana. İşte halkın huzurunu bozmak gibi algılar oluşuyor.

        Yasaları doğru okumayı öğretmek gerekiyor. Şimdi yasalara ailenin korunmasıyla ilgili bu madde konursa, kadın yerine aileyi önceleyen bir kafayla mağduriyetler oluşmaz mı?

        Şahin: Biz gelen bütün görüşleri harmanladık. Kadın ve aile üzerindeki farklı görüşlerden gelen bir çatışma yaşanıyor. Ama içeriğine baktığımızda çok güçlü bir paket var. Ama başındaki o cümleden dolayı, 'bunlar kadını değil aileyi korumaya çalışıyor' diye bir eleştiriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bizim işimizin zoruğu burada.

        Sarıkaya: Bundan sonraki dönemde bir aile planlaması yönüne gidilmeyecek mi?

        Şahin: Aile planlaması kelimesi bütün dünyadan kaldırıldı, üreme sağlığı öne çıktı.

        Türkoğlu: Cinsel istismar yasası taslağı ne durumda?

        Şahin: Bizim tecavüzle ilgili cezaların arttırılmasına yönelik tasarımız vardı. Önümüzdeki hafta Sağlık, Adalet ve bizim bakanlığımız bunun son halini vereceğiz. Bir hükümet tasarısına dönüştürerek yasayı güçlendireceğiz.

        Sarıkaya: Burada baklava çalan, taş atan çocuklara da düzenleme geliyor tabi

        Şahin: Evet doğrudur.

        Çelik: Adli Tıp Kurumu'yla ilgili eleştiriler var. Çocuklar oraya götürülüyor, mahkemeler erteleniyor.

        Şahin: Burada bizi ilgilendiren kısım çocuk izleme merkezleri. Ankara'da bir pilot çalışma yaptık. İstismara uğramış çocuğun 'başına ne geldi' diye her yerde sorulduğunda o çocuk aynı şeyi anlatmakla yeni bir travma yaşıyor. Şimdi biz çocuk izleme merkezinde aynalı odada bir defa söylüyor, kayıt altına alınıyor. Orada savcısı, mahkeme boyutuyla herkes bunu dinliyor ve daha aynı

        soru sorulmuyor.

        Sarıkaya: Şehit yakınları, yeşil kart uygulaması ne olacak?

        Karaca: Sizin resmi internet sitenizde birçok alanda yaptığınız faaliyetleri görmek mümkün. Haylice geniş bir alanınız var. Sanırım kadın ve aileden sorumlu bakanlıktan çıkıp aile ve sosyal politikalara giriyor. Bu kadar dağılması iyi oldu mu?

        KAYNAĞIMIZ VAR PARAYI DOĞRU YÖNETMELİYİZ

        Şahin: Çok doğru bir soru. Baktığınızda birbiriyle içiçe geçmiş bir alandan bahsediyoruz. Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz var bizim. Onlar hem yurtiçi ve hem yurtdışı ailelerimizle ilgili

        çalışmalar yapıyor. Yurtdışındaki ailelerimizin çok radikal sorunları var. Şimdi bunların sorunlarına bizi ilgilendirmez diyecek dorumda değiliz. Evet çok geniş bir alan. Aklınıza gelen birçok şey bizim alanımızda. Ama biri birinin ya nedeni ya sonucu. Her bir genel müdürlüğün kendi için yapması gereken şeyler var. Ama sisteminizi iyi kuramazsanız, mali olarak güçlendiremezsiniz hedefe

        varamazsınız, sorun çözemezsiniz. Şu an hiçbir mazeretimiz yok, kaynağımız da var. Bu parayı doğru dürüst yönetmemiz lazım. İyi organize eder, dikey ve yatay geçişleri sisteme iyi entegre edebilirseniz işi kolaylaştırsınız. Kötü idare ederseniz, çözümsüzlüğe gidersiniz.

        Sarıkaya: 20 katlı binada bulunan Yurtdışı Türkler ve akraba toplulukları biriminde o kadar çok insan çalışıyor mu?

        Şahin: Evet çalışıyor.

        Sarıkaya: Gazilerle ilgili son durum nedir?

        Şahin: Gazilerimizi maaşa bağlıyoruz. Sosyal güvenlik sistemini güçlendiriyoruz. Gazilerimiz her seferinde rapor almak zorunda kalıyorlardı. Bunların hepsi şu anda yeni düzenlemeyle giderilecek.

        Kıbrıs ve Kore gazilerimiz var birde. Kore gazilerimiz yaş olarak diğerlerinden yaşlı. Onlara Kore hükümeti gazilik madalyasını kendi gönderiyordu. Kıbrıs gazilerine de ilgili dernek belli bir ücret

        karşılığı isteyenlere veriyordu. Biz böyle garip bir şey olmaz dedik. Bedelliden gelen kaynak bize aktarıldı. Bunların hepsinin madalyasını hükümet olarak kendimiz yaptıracağız. Darphane ile

        konuştuk. Gazi çalışabilecek durumdaysa ona hak veriyoruz, çalışamayacak durumdaysa para veriyoruz.

        Türkoğlu: Çocuk konuştuk, kadın konuştuk, gazi konuştuk. Engelliler için neler öngörülüyor?

        Sarıkaya: Özürlülerle ilgili seçme sınavı yapılıyor

        Türkoğlu: Evet dünyada ilk kez Türkiye'de yapıldı.

        ENGELLİ İSTİHDAMI DAHA DA İYİLEŞTİRİLECEK

        Şahin: Bedensel engellilerle ilgili herbiri kendi içinde sınav oldu. Yerleştirmeyle ilgili müracaatları yaptı. Yerleştirmede boş kalan kadrolar olabilir. Yeniden değerlendirilecektir. Diyanet İşleri Başkanımızla telefonla konuştum ve eksik kadrolarımızın olduğunu söyledim ve Diyanet'ten kadro aldık. Engellinin eğitimi, altyapısı onu yapacak durumda değilse onu tercih etmeyebilir. Tercih sistemine göre boş kalan kadroları ek kontenjana değiştireceğiz.

        Sarıkaya: Özel sektörde engelli kuralı var peki devlet kendi içinde uyguluyor mu?

        Şahin: İşimiz çok kolaylaştı artık o konuda.

        BÜTÜN SİSTEM ENGELSİZLERE GÖRE DÜZENLENMİŞ

        Türkoğlu: Belediyelerin engellilerle ilgili düzenlemeleri var

        Şahin: Engelli artık sokağa çıkıyor. Sokakta yürüyemiyor. Bütün sistem engelsize göre düzenlenmiş. Dün ben Ağrı'daydım. Ağrı Belediye Başkanı heyecanla yanıma geldi ve 'bütün belediye otobüslerini engelliye göre ayarladım' dedi. Şu anda Ankara'da Melih Bey, bütün kaldırım sistemlerini engelliler için yeniden düzenliyor.

        Karaca: Sizin resmi internet sitenizde birçok alanda yaptığınız faaliyetleri görmek mümkün. Haylice geniş bir alanınız var. Sanırım kadın ve aileden sorumlu bakanlıktan çıkıp aile ve sosyal politikalara giriyor. Bu kadar dağılması iyi oldu mu?

        Şahin: Çok doğru bir soru. Baktığınızda birbiriyle içiçe geçmiş bir alandan bahsediyoruz. Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz var bizim. Onlar hem yurtiçi ve hem yurtdışı ailelerimizle ilgili

        çalışmalar yapıyor. Yurtdışındaki ailelerimizin çok radikal sorunları var. Şimdi bunların sorunlarına bizi ilgilendirmez diyecek dorumda değiliz. Evet çok geniş bir alan. Aklınıza gelen birçok şey bizim alanımızda. Ama biri birinin ya nedeni ya sonucu. Her bir genel müdürlüğün kendi için yapması gereken şeyler var. Ama sisteminizi iyi kuramazsanız, mali olarak güçlendiremezsiniz hedefe varamazsınız, sorun çözemezsiniz. Şu an hiçbir mazeretimiz yok, kaynağımız da var. Bu parayı doğru dürüst yönetmemiz lazım. İyi organize eder, dikey ve yatay geçişleri sisteme iyi entegre edebilirseniz işi kolaylaştırsınız. Kötü idare ederseniz, çözümsüzlüğe gidersiniz.

        Sarıkaya: 20 katlı binada bulunan Yurtdışı Türkler ve akraba toplulukları biriminde o kadar çok insan çalışıyor mu?

        Şahin: Evet çalışıyor.

        Sarıkaya: Gazilerle ilgili son durum nedir?

        GAZİLERİMİZE MADALYA SATMA DÖNEMİ SONA ERDİ

        Şahin: Gazilerimizi maaşa bağlıyoruz. Sosyal güvenlik sistemini güçlendiriyoruz. Gazilerimiz her seferinde rapor almak zorunda kalıyorlardı. Bunların hepsi şu anda yeni düzenlemeyle giderilecek. Kıbrıs ve Kore gazelirimiz var birde. Kore gazilerimiz yaş olarak diğerlerinden yaşlı. Onlara Kore hükümeti gazilik madalyasını kendi gönderiyordu. Kıbrıs gazilerine de ilgili dernek belli bir ücret

        karşılığı isteyenlere veriyordu. Biz böyle garip bir şey olmaz dedik. Bedelliden gelen kaynak bize aktarıldı. Bunların hepsinin madalyasını hükümet olarak kendimiz yaptıracağız. Darphane ile

        konuştuk. Gazi çalışabilecek durumdaysa ona hak veriyoruz, çalışamayacak durumdaysa para veriyoruz.

        Türkoğlu: Çocuk konuştuk, kadın konuştuk, gazi konuştuk. Engelliler için neler öngörülüyor?

        Sarıkaya: Özürlülerle ilgili seçme sınavı yapılıyor

        Türkoğlu: Evet dünyada ilk kez Türkiye'de yapıldı.

        Şahin: Bedensel engellilerle ilgili herbiri kendi içinde sınav oldu. Yerleştirmeyle ilgili müracaatları yaptı. Yerleştirmede boş kalan kadrolar olabilir. Yeniden değerlendirilecektir. Diyanet İşleri Başkanımızla telefonla konuştum ve eksik kadrolarımızın olduğunu söyledim ve Diyanet'ten kadro aldık. Engellinin eğitimi, altyapısı onu yapacak durumda değilse onu tercih etmeyebilir. Tercih sistemine göre boş kalan kadroları ek kontenjana değiştireceğiz.

        Sarıkaya: Özel sektörde engelli kuralı var peki devlet kendi içinde uyguluyor mu?

        Şahin: İşimiz çok kolaylaştı artık o konuda.

        Türkoğlu: Belediyelerin engellilerle ilgili düzenlemeleri var.

        Şahin: Engelli artık sokağa çıkıyor. Sokakta yürüyemiyor. Bütün sistem engelsize göre düzenlenmiş. Dün ben Ağrı'daydım. Ağrı Belediye Başkanı heyecanla yanıma geldi ve 'bütün belediye otobüslerini engelliye göre ayarladım' dedi. Şu anda Ankara'da Melih Bey, bütün kaldırım sistemlerini engelliler için yeniden düzenliyor.

        Çelik: Kadın istihdamıyla ilgili bir araştırma var. Türkiye'de 27 milyon civarında kadının 7 milyon 300 bini çalışıyormuş. Bu rakam Avrupa standartlarının oldukça altında. Bu durum düşük ücret ve işyerlerinde kreş ortamlarının olmaması vs. gibi konular olduğu söyleniyor. Bununla ilgili çalışmanız var mı?

        KADINLARA ESNEK ÇALIŞMA MODELİNİ ÖNEMSİYORUZ

        Şahin: Daha önceden devam eden ve güçlenmesi gereken bir çalışmamız var. 2003'te ABD merkezli bir kriz çıktı. Daha sonra bir istihdam paketi çıkarıldı. Bu konuda işveren primlerini devlet üstlendi.

        İşverene kademeli bir ödeme miktarı oluşturuldu. Bazı sektörlerde kadınlar daha başarılı. Mesela hizmet, gıda sektörü. Kayıt dışı çalışma oranı 90'lı yıllarda yüzde 70'di, şu anda yüzde 40'lara düştü. Düzenlememiz aile ve iş yaşantısını uyumlu haline getirmeyi hedefliyor. Biz bunu kolaylaştıracak şekilde yardımcı olmamız gerekiyor. Bunu yaparken de birkaç çalışmamız var. Bir tanesi esnek çalışma modeli. Bunu çok önemsiyorum. Batı bunu güzel bir şekilde işletiyor. Evde çalışarak bile para kazanabiliniyor. Zamana bağlı çalışılıp da sosyal güvenlik ayağı tamamlanmayı hedefliyoruz. Bu önemli bir çalışma. Kreş ve çocuk bakımevleri modeli üzerinde yoğunlaştık. Biz bunu sayın Ömer Dinçer'le birlikte çalıştık. Mali olarak baktığımız zaman yaklaşık iş hayatında 400 bin kadın var. Bunun 170 bini kayıt dışı gözüküyor. Şimdi yeni kreşler açılıyor. Burada da yeni bir istihdam alanı oluşuyor. Bunu topladığımız için Maliye'ye gelir vergisi olarak bir kazanım sözkonusu. Biz bunun çalışmasını yaptık, gerekli görüşmeleri yaptık. İşin mali boyutunu amorti etmemiz için belli bir süre gerekiyor. Şu irade mevcut, istihdamda kadın alanını arttırmalıyız. Bunu çok iyi yönetmek lazım. Dünyada bir kriz hala devam ediyor, ayağımızı yorganımıza göre uzatıp yönetmemiz gerekiyor. Ücretsiz izni ücretliye nasıl dönüştürebiliriz diye düşüncelerimiz var.

        Karaca: Bu çalışan annelerin kreş ödemelerinin devlet tarafından yapılmasıyla ilgili bir düzenleme var. İnsanlar bundan nasıl yararlanabileceklerini merak ediyor

        Şahin: Bu çalışma modelini güçlendirmemiz gerekiyor. Özellikle üreme sağlıyla ilgili yaşamı kolaylaştırmayla ilgili bu maddeler Bakanlar Kurulu'ndan geçti, bunun içeriğiyle ilgili olarak oturup çalışmamız gerekiyor. Bir de organize sanayi bölgelerinde kreş açılmasıyla ilgili çalışma başlattık. Bazı bölgelerde hayata geçti.

        Karaca: Neden organize sanayi bölgeleriyle sınırlı mesela plazada çalışan kadınlar için de neden bir kreş neden ayrılmasın?

        Şahin: Onlar da olabilir. Organizelerin büyük bölümü şehirden uzak. Gidip gelmeleri, emzirmeleri zorlaşıyor. Öncelikleri oraya veriyoruz. Ama bu dediğinizi de düşünmemiz gerekiyor. Bunların hepsi çalışmamız gereken önemli konular.

        Türkoğlu: AK Parti tüzüğünde 3 dönem üstüste milletvekili olanlar aday olamıyor. Sizin bir planınız var mı?

        Şahin: Biz insan kaynağı üreten bir kurumuz. Artık arkadan hem parlamentodan, teşkilattan yetişiyor. Çok güçlü kadınlar yetişip geliyor. Biz milletvekilliğimizi doya doya yaptım. Hamdolsun bütün Anadolu'da kadınların değişimini gördüm. Allah'ın izniyle başarabilirsek yarım kalan işleri bitirmemiz gerekiyor. Ve arkasından bu işi daha iyi yapabilecek arkadaşlarımıza teslim etmemiz gerekiyor. Bu doğru bir şey. Benim 15 yıl özel sektörde çalışma dönemim var. Bizim Gaziantep'te çok güçlü bir yerel yönetimimiz var. Her bir ilçe başkanımız, belediye başkanımız çok başarılı. Büyükşehir şehri dünyaya açtı. Ben 25 yıldır uzun bir süredir çalışma hayatım var. Şu anda 47 yaşındayım. Bakanlığım bittiği zaman 48 yaşında olacağım. Burada çok büyük tecrübe var. Bunu gençlere iletmemiz, onlara rol model olmamız lazım. Öyle baktığımız zaman benim odaklanmam gereken yer belli. Ben vakıfçılık olarak bunu yapabilirim.

        Sarıkaya: Belediye başkanlığını düşünmüyorum diyorsunuz.

        Şahin: Ben açıkçası, bizim belediye başkanlarımız çok başarılı, onların devam etmesi gerekir diye düşünüyorum.

        Karaca: Siz kadın bakan olarak, bakanlık konumunda daha çok kadının bulunması için bir çalışmanız oldu mu?

        DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI KADINA YAKIŞIYOR

        Şahin: Biz takım çalışması içerisindeyiz. Tabii ki ben gelişmiş batı ülkelerindeki gibi savunma, sanayi, ulaştırma bakanlarının kadınların olması gerektiğine inanıyorum. Parlamento tecrübesi önemli. Ben parlamento tecrübesi olmadan kabineye girseydim çok hata yapardım. Mesela Dışişleri Bakanlığı kadına çok yakışıyor. Çünkü kadınlar iletişim konusunda çok başarılı. Güçlü insanların alana güçlü bir şekilde girmesi gerekiyor. Erkeklere de hiçbir şey kendiliğinden verilmiyor, büyük bir rekabet var. Ortalama bir Anadolu insanının temiz siyasetin içinde kalabileceğini söyleyebilirim. Siyasetin parayla yapılmadığını biliyorum.

        Sarıkaya: Oğlan ve kızınız bu koşuşturmanıza ne diyor?

        Şahin: Bir ara ben bu işi bırakıp okul aile birliğine gireceğim dedim de adeta hopladılar, bir dakika dediler...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ