Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Bir aşiret ağasının çarpıcı hikayesi

        İzol aşiretinin liderlerinden biri olan işadamı-yazar Hamit İzol Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı. "Aşiret ve Öteki yüzü", "Ağa'nın Akmayan Gözyaşları" ve "Kürt'ün Türk Aşkı" gibi kitaplarıyla, aşiretlere, kan davalarına, kürt sorununa ve bölgedeki diğer sorunlara dikkat çeken Hamit İzol, anlattıklarıyla program sunucusu İlter'i de izleyenleri de hayretler içerisinde bıraktı.

        "Babamın 3 eşi ve 10 çocuğu vardı." diyen Hamit İzol, üzerine kuma gelince annesinin ahdettiğini ve ölene kadar babasıyla konuşmadığını anlattı. Çok eşliliğin cinayetlere ve kan davalarına sebep olduğunu söyleyen İzol, kadınların kendi çocuklarını ölüme gönderdiğini belirterek yakından tanık olduğu çarpıcı bir hikayeyi de paylaştı. "Bir günde bir evden 8 cenaze çıktı, kocası ve oğlu ölen kadın ise mutfakta eline kına yakıyordu." diyen aşiret lideri, "Kan davasını en çok tetikleyen kadınlardır." şeklinde konuştu.

        İşte Hamit İzol'un kan donduran o açıklamaları...

        "BABAM ANNEMİ KAÇIRDI"

        Benim dedem, camide kendi yanında çalışan bir adam tarafından öldürüldü. O öldüğünde babam 9 yaşındaydı.5 kardeşlermiş. Dedem ölünce 15 köy bu kardeşler arasında dağıltılmış. Bizde köy, ağanın köyüdür. Mesela Siverek'te benim köyüm var, benim şahsıma aittir. Başkasının hissesi yok o köyde... Dedemi öldüren adam, fakir olduğu için ailesini bir şey yapmadılar. Ama hapisten çıkınca kendisini öldürdüler. En büyük amcam Bozan Ağa, Urtfa'nın kurtuluşunda çok büyük başarılar elde etmiş biridir. Anıtkabir'de Atatürk'le beraber çekilmiş resimleri vardır. Bozan Ağa, kardeşlerine büyüklük yaptı. Annemi istemeye gitmişler fakat babası vermemiş. Vermeyince de babam onu kaçırmış ve evlenmişler.

        "ANNEM AHDETTİ, 50 YIL BABAMLA KONUŞMADI"

        Babamın 3 eşinden 10 çocuğu var. Biri resmi nikahlı diğerleri imam nikahlı. Mesela biz üvey annemizin üzerine kayıtlıyız nüfusta... Ancak bir kadın bundan asla mutlu olmaz. Annem babamın ilk eşiydi. Babamın ikinci evliliğini hatırlıyorum; annem ağlıyordu, akrabalarımız ikna etmeye gelmişti. Annem daha 25 yaşındaydı ve ağzından şu sözler döküldü: "Benimle görüşmeyecek, konuşmayacak. Aynı evde yaşayabiliriz." Ve annem o günden itibaren 50 yıl boyunca babamın eli eline değmedi ve onunla tek kelime konuşmadı ölene kadar... Babamın 3. eşi o kadar küçüktü ki, bana "abi", anneme de "anne" diyordu.

        KAN DAVALARI NASIL BAŞLIYOR?

        Amcamın oğlu bize çok yakın bir aile tarafından öldürüldü. Sebep bir sınır anlaşmazlığıydı, arazi davası. Amcamın oğlu öldürülünce kardeşi de gitti intikamını aldı. İki büyük aşiret olduğu için çok büyük hadiseler oldu. Hatta devlet büyükleri araya girdi. Alparslan Türkeş ve Erbakan barıştırmak için aracı oldular. En sonunda Abdurrahman Paşa'nın torunları geldi bizi barıştırdı. O zamana kadar 39 erkek, 1 kadın hayatını kaybetti.

        "CENAZELER DURURKEN, O MUTFAKTA KINA YAKTI"

        Kan davasını en çok tetikleyen kadınlardır. Mesela kadın, eşi öldürülmüşse devamlı kayınlarını ya da çocuklarını, "Kocamın intikamını alın." diye kışkırtıyor. Anne kendi kini yüzünden çocuğunu ölüme gönderiyor... Benim amcamın eşi, oğluna, "Babanı öldür. Öldürmezsen sana analık yapmam." dedi. Çocuğu dolduruşa getirdi. Amcamın oğlu da gitti babasını öldürdü. Kadının ahdı vardı, "Eğer oğlum, babasını öldürürse kolumdan dirseklerime kadar kına yakacağım." diye. Oğlu, kocasını öldürdü. Sonra oğlan da öldürüldü. 1 günde 1 evden 8 cenaze çıktı. Kadının 25 yaşındaki gencecik oğlu öldü; cenazeler orada dururken, o gitti mutfakta ellerine kına yaktı. Bunu bir erkek yapamaz, ancak bir kadın yapabilir. Kuma geldiği için hazmedemedi, kendine yediremedi. Tek sebep bu. Kocasını çok seviyordu, kuma gelince bu onu hırçınlaştırdı.

        "KIZLARI KUYULARA ATIP ÖLDÜRDÜLER"

        Doğu ve Güneydoğu, aslında anaerkil bir topluluk yapısı vardır. Kadın ortada görünmez ama bütün söz hakkı kadındadır. Bir aşiret reisinin kararında karısının rolü çok büyüktür. Onun gece karısıyla yaptığı sohbet sabah onun verdiği karardır. Kadın eziliyor derler ama Doğu'daki kadın öyle kendini ezdirecek kadın değildir... Mesela iftira uğruna öldürülen genç kızlar vardır. En büyük acı budur. Evlenince kızlık zarı bozulmayan kızlar var, bazılarınınki ancak doğumla bozulur. Öyle bir durumda, "Bu kız değil." diyorlar, günahsız yere öldürüyorlar. Benim evliliğimde de yapıldı, o kanlı çarşaf beyan edildi, silahlar sıkıldı... Ben bu mesele yüzünden öldürülen çok namuslu kızlar biliyorum. Kızlar canlı canlı kuyuya atılıyor, üzerlerine taşlar atılıyor. Bundan daha büyük bir dehşet olabilir mi? Ama böyle bir durumda herkesten önce kızın annesi diyor, "Öldürün bunu, haketmiştir. O artık benim kızım değildir." diye.

        "AĞALIK SİSTEMİ YÜZDE 90 BİTTİ"

        Bizde hep amca kızlarıyla evlenilir. Ben de amcamın kızıyla evlendim. Nişanlandığımda 14 yaşındaydım. O da 12 yaşındaydı. Liseyi bitirdiğimiz sene evlendim. Ben üniversiteyi kazandım, o köyde kaldı. Erken yaşta evlenmenin ve akraba evliliğinin cezalarını çok çektik. Üniversite 1. sınıftayken oğlum oldu... Üniversiteden sonra da zaten Mersin'e yerleştim. Siverek'e dönmedim, ortam değiştirmem lazımdı...Şuan ağalık sistemi yüzde 90 bitti... Bu sistemin aksayan yönlerini en iyi ben gördüm. O yüzden dışında durdum. Şimdi Mersin'de yaşıyorum. Çocukken hayalim turizmci olmaktı. Şimdi o işle uğraşıyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ