Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika ‘Çatışmasızlık önemli ama demokratikleşme olmalı’

        CHP’de tartışma yaratan ‘Barış için kalıcı demokrasi’ bildirisinin mimarlarından Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Mehmet Karlı, bildiriyle “Yaşanan çatışmasızlık önemli ama acil olarak kapsamlı demokratikleşme adımları atılmalı” mesajı verildiğini söyledi

        KUTLU ESENDEMİR / HT GAZETE - ÖZEL RÖPORTAJ

        KÜRT sorununun çözümüne yönelik atılan tarihi adımlar siyaset arenasını yeniden biçimlendiriyor. Geçen hafta aralarında sol kanattan 15 CHP milletvekilin bulunduğu ve 110 kişinin imzasını koyduğu "Barış için kalıcı demokrasi" bildirisi, muhalif cephedeki beklentileri ortaya koydu ve büyük ses getirdi. Ana muhalefet partisinde Deniz Baykal yanlısı, kendilerini 'ulusalcı' olarak niteleyen 7 milletvekilinin tepkisini çeken metni kaleme alan isimse, 12 Haziran 2011 seçimlerinden önce "Demokratikleşme raporu"nu kaleme alan Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Mehmet Karlı'ydı. CHP'nin son dönemdeki politikalarına önemli katkısı olan Karlı ile hem bu bildiriyi hem de barış sürecini konuştuk.

        Partinizin çözüm sürecinde izlediği politikalar ortadayken neden böyle bir açıklamaya gerek duydunuz?

        Bu bildirge kurumsal olarak CHP'nin bir projesi değil. Bizler kendini demokrat, solcu, sosyal demokrat veya sosyalist olarak tanımlayanlar tabanda bir araya geldik. "Yaşanan çatışmasızlık önemli ama eğer bu süreçten barış çıkacaksa acil olarak kapsamlı demokratikleşme adımları atılmalı" dedik.

        Partiniz bu bildirinin neresinde?

        CHP tabanının aslen kendini solda tanımlayan insanlardan oluştuğunu ve bu görüşlere sahip CHP'lilerin milyonlar olduğunu düşünürsek bildiride birçok CHP'linin imzasının olması normal. Bu bildiriyle bizim asıl amacımız dikkati demokratikleşme adımlarına çekmekti. Bu anlamda asıl muhatap Hükümet. CHP'nin de dile getirdiği kaygıların yanı sıra bu konulara dikkat çekmeye başlaması tabii ki bizim gibi düşünenleri sevindiriyor. Kemal Kılıçdaroğlu geçen hafta yaptığı toplantıda açık bir şekilde Kürt meselesinin çözümünün daha çok demokrasi ve özgürlüklerde olduğunun altını çizdi. Bu çizgi, ilerletmemiz gereken hat.

        'Eşit yurttaşlık hakkı temel insan hakkıdır'

        CHP, Kürt sorununu nasıl algılıyor?

        CHP, Kürt sorununu bir demokrasi ve özgürlükler meselesi olarak görüyor. Türkiye'nin çok ciddi demokrasi ve insan hakları sorunu var. Bu sorundan en çok muzdarip olanlardan biri de Kürt yurttaşlarımız. CHP, Kürtlerin talep ettiği eşit yurttaşlık gibi pekçok konunun temel insan hakkı olduğunu ve müzakere dahi edilemeyecek konular olduğunu söylüyor. Bu haklar lütfedilmez, evrensel hukuk altında zaten vardır ve varlıkları tanınır. Bu hakları tanımak ödün değil, yapılması gerekeni yapmak, tarihsel bir adaletsizliği düzeltmektir.

        Ya eşit yurttaşlık talebiniz?

        Eşit yurttaşlık CHP'nin temel ilkesi cumhuriyetçiliğin bir gereğidir. CHP, bir sosyal demokrat parti olarak tabii ki sadece o noktada durmuyor ve sorunun sınıfsal, bölüşüm ilişkilerinden kaynaklanan yanları olduğunun da altını çiziyor. Atılacak demokratikleşme adımlarının ciddi bir ekonomik eşitlik projesiyle de desteklenmesi gerektiğini söylüyor.

        Partinizden Birgül Ayman Güler'in 'Türk milleti' vurgusu sizin için hangi boyutu ifade eder?

        Birgül Hanım'ın konuyu dile getiriş tarzının amacını aştığı bizatihi Kılıçdaroğlu tarafından da dile getirildi. Dolayısıyla o duruşun partiyi temsil etmediği açık. Tüm il başkanları da ortak bir bildiriyle bu durumu tespit etti. Cumhuriyetçi ve sosyal demokrat bir partinin yurtseverliğinin temelinde etnik, mezhepsel, dini bir temele dayanmayan eşit yurttaşlar vardır. Etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkes bu yurdun eşit oranda sahibidir. CHP'nin verdiği anayasa önerisinde de zaten bu konunun altı çiziliyor. Ne Türk Kürt'ten üstündür, ne Kürt Türk'ten. Bu anlayışı savunmak cumhuriyetçi bir partinin asli görevi.

        Bildiri, 'Etnik temellİ olmayan yurttaşlık' diyor

        Kürt sorununun çözümü konusunda partinizin artılarını değil de eksilerini konuşsak ne öne çıkar?

        Söylemimizi netleştirme konusunda sorunlar yaşandı. CHP'nin söylemini kasten manipüle edip muğlaklaştırmak için çalışanlara belki daha hızlı mukabele etmeliydik. En son hazırlanan tutum belgesi bu yönde önemli bir adım. Bir diğer eksikliğimiz de halkımızla doğrudan iletişime geçmek konusunda yaşandı. Bir de tabii ki hak ve özgürlükler temasını her söylemimizin başına koymak, bu konudaki tavrımızı daha güçlü vurgulamak.

        Bildirinize karşı parti içinden tepkiler aldınız.

        Daha sakin bir şekilde okunsa bu tepkilerin verileceğini zannetmiyorum. Tepki verenlerin hepsinin, "Bakın burada şöyle yazıyor ama aslında şöyle demek istiyorlar" dediklerini görüyoruz. Demek ki yazanlara değil asıl tepkileri. Zaten nasıl olsun ki? Bildiri, "Etnik temelli olmayan yurttaşlık" diyor, bu aynen CHP'nin de söylemi. Bildiri 'demokrasi', 'özgürlük', 'eşitlik, eşit yurttaşlık' diyor. Kendisine cumhuriyetçi, demokrat, sosyal demokrat diyen birinin bunlara karşı çıkması düşünülemez.

        'Samimi olarak barış isteniyorsa demokratikleşme adımları atılmalı'

        Kürt sorununun çözümünde CHP'nin savunup da, iktidar partisinin atmadığı adımlar ne?

        Demokratikleşme... Neden hükümet halâ seçim barajını düşürmez? Neden özel yetkili mahkemeleri kaldırmaz? Neden Roboski'yi aydınlatmamakta diretir? Neden 1 Mayıs'ı kana bular? 12 Eylül artığı toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına sahip çıkar? Neden hayatında silah görmemiş yüzlerce insan gizli tanık, yalan yanlış yaratılmış deliller gibi vasıtalarla hapishanelerde tutulur? Neden çıkıp bir hükümet yetkilisi bu konuların temel hak ve hürriyet olduğunu müzakere konusu edilemeyeceğini söyleyemez?

        CHP iktidarında hangi farklı adımları atabilirdi?

        Şeffaf bir şekilde, merkezinde TBMM olarak atılırdı ve dolayısıyla birçok yurttaşın da, "Acaba bu işlerin arkasında gizli bir hesap mı var?" diye kaygısı kalmazdı. AKP samimi olarak barış istiyorsa Türkiye'nin ana muhalefet partisinin ve Kürt siyasetçilerin üzerinde hemfikir olduğu bu demokratikleşme adımlarını atmalıdır. Aksi takdirde yaşanacak herhangi bir başarısızlığın altında hepimiz kalırız ama asıl müsebbibi demokratikleşmeden kaçan AKP olur. CHP iktidarda olsa iç barış dış barışla desteklenirdi. Bölge ülkelerine karşı müdahaleci bir politika izlenmez, ülkemizin yurttaşlarının çıkarı her şeyin üzerine konurdu. Kim yapmış olursa olsun Akçakaleler Reyhanlılar olmazdı. Türkiye bir yandan barış deyip bir diğer yandan cihadistlerin ana üssü olmazdı.

        'Kemal Bey, kamil tavrıyla partiyi dengede tutuyor'

        Partinizde bir genel başkanlık ve yönetim sorunu olduğunu düşünür müsünüz?

        Hayır. Türkiye fazlasıyla kutuplaşmış bir ülke. Böyle kutuplaşmış bir toplumda, elinizde bir de farklı kesimleri bir arada tutacak iktidar nimeti dağıtma olanağı da yoksa, geniş kitle partilerini yönetmek büyük maharet ister. Kemal Bey tüm kutuplaşmalara rağmen, kendine has o insanı kamil tavrıyla CHP gibi büyük bir kitle partisini çok hassas bir dengede tutabiliyor. Bu çok büyük bir maharettir.

        Bildiride imzası olan Eşber Yağmurdereli'nin mi partinizin sözcüsü olmasını isterdiniz, yoksa bildirinizde imzası olmayan Haluk Koç'un mu?

        Bildiride imzası olan Müjde Ar'ın... Kendisinin her hafta gazetecilerle yaşayacağı sohbetleri görmek isterim. İyice saldırganlaşmış, yüzü asıklaşmış siyaset sahnemize ilaç gibi gelecektir. Şaka bir yana hem Eşber Bey hem de Haluk Bey alanlarında önemli adımlar atmış çok değerli kişiler. Eminim ikisi de tercihime katılacaklardır.

        'Kardeşlik mesajını Diyarbakır'a taşıyor'

        CHP'li İzmir ile BDP'li Diyarbakır Belediyeleri'nin kültürel çalışması, "Kardeşlik Köprüsü" partinizin genel kabulü mü?

        Aziz Kocaoğlu'nun Osman Baydemir'le beraber attığı bu adım çok önemli. Hükümet yanlısı mahfillerin genelde CHP kitlesini, özelde de İzmir halkını, barış karşıtı gibi gösterme çabaları var. CHP kitlesini nobran, kendinden olmayana hoşgörüsü olmayan bir topluluk gibi gösterip CHP'nin kurabileceği ezilmişlerin sosyal koalisyonunun önüne geçmeye çalışıyorlar. Bunu yapmak için de manipülasyon yapmaktan çekinmiyorlar. Aziz Bey attığı adımla bu zatlara en iyi yanıtı veriyor. Demokrasi isteyen CHP kitlesinin kardeşlik mesajını Diyarbakır'a taşıyor.

        Kürt meselesi ne zaman sonlanacak sizce?

        "Yeter artık biz barış istiyoruz", "Yeter artık biz eşit yurttaşlık ve demokrasi istiyoruz" diye haykıran kitleler, 1 milyon kişi Taksim'de, 1 milyon kişi Tandoğan'da, 1 milyon kişi Gündoğdu'da, 1 milyon kişi İstasyon Meydanı'nda sokağa çıktığında çözülecek. Kalıcı toplumsal barış o gün gelecek. Özgürlük sokakta, özgürlük demokrasi isteyen ezilen kesimlerin ortak sivil, barışçıl direnişinde.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ