Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika "Rant olmazsa ülke kalkınmaz"

        KÜBRA PAR/GAZETE HABERTÜRK - PAZARTESİ RÖPORTAJLARI

        kubrapar@haberturk.com

        Erdoğan Bayraktar geçen hafta hem Rize ziyareti sırasında Başbakan'ın önünde diz çökmesiyle, hem Karacahmet mezarlığında aile kabristanı almasıyla hem de "ara eleman ülkesiyiz" sözleriyle gündeme oturdu. Konu çevre ve şehircilik olunca konuşacak çok şey vardı.

        "TOKİ denince aklıma betonlaşma, çirkin siteler ve yerinden edilen kent yoksulları geliyor" dedim, "estetik yoksunluğu eleştirmekte yerden göğe kadar haklısınız" dedi. Kanal İstanbul'un şehrin tatlı su rezervlerini tehdit etme ihtimalini incelediklerini söyleyen Bayraktar, gerekli önlemleri alacaklarını sözlerine ekledi.

        En sıcak konu ile başlayalım. Geçen hafta Rize'de Başbakan'ın sizi sert bir üslupla uyarması tartışıldı.

        Nerden duymuşlar sert konuştuğunu? Yanında yer yoktu ve gürültü vardı, eğilerek konuştum. Trabzon Rize arasında yol kenarında binaların çok yüksek olmasını eleştirdi. Fırça falan söz konusu değil.

        "Ara eleman ülkesiyiz, Müslüman ülkeyiz, bizden mucit çıkmaz" sözleriniz tepki topladı. Müslüman olmak kalem efendisi olmaya engel mi?

        Müslüman olduğumuz için AB'ye almıyorlar. Mucit çıkmaz demedim. "Şu anda buluş yapamıyoruz, ara teknik eleman yetiştirmemiz lazım" dedim. Dünya çapında markamız var mı? Üniversite bitiren, teknolojiye hâkim, yabancı dil ve uygulama bilen ara teknik elemanlar yetiştirmemiz lazım. Gelişme sadece üniversiteyi bitirip kalem efendisi olmuş insanlarla yürümez çünkü yalnızca teori ile yol alamayız.

        KANAL İSTANBUL TATLI SU REZERVİNE ZARAR VEREBİLİR

        Kanal İstanbul'un hayata geçirilebilir bir proje olmadığı yönünde ağır eleştiriler var. Siz bakanlığı bir kenara bırakıp şehirci gözüyle baktığınızda projeyi nasıl görüyorsunuz?

        Bu proje tankerlerin boğazdan geçişini engelleyerek mevcut boğazı kurtaracak. Çevresini güzelleştireceğiz, villalar, gezi parkurları, köprüler olacak. Yapacağımız binalardan da ciddi şekilde kaynak elde etmeyi planlıyoruz.

        Proje çevresel açıdan problemli değil mi? Örneğin iki deniz arasındaki tuzluluk farkı canlı yaşamını olumsuz etkilemeyecek mi?

        Boğazda bu akıntı zaten var.

        Ayrıntılı çevre raporlar çıktı mı?

        Raporları incelemeye devam ediyoruz. Bölgedeki tatlı su kaynakları zarar görecekse onları göz önünde bulunduracağız. Akifer sistemlerini drene etmemiz lazım. Onun dışında bir problem yok.

        İstanbul'un içme suyu havzasının geleceğini olumsuz etkileyecek yani...

        Bu etkiyi azaltmak için gerekli tedbirleri almak zorundayız, alacağız da...

        Çevreci gözüyle projenin artısını eksisini açıkça konuşsak...

        Proje çevresindeki üç barajın su toplama yataklarına zarar verilmemesi lazım. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile görüşüyoruz. Yeni içme suyu göletleri yapıp projeyle entegre edeceğiz. Zarar verdirmeyeceğiz yani.

        Biraz fazla çılgın galiba! Çıkacak hafriyattan dolayı fay hatları üzerindeki bölgede tehlikeyi büyüteceği de söyleniyor.

        Fay hatlarının en yüzeysel olanı yerden yaklaşık 800 metre aşağıdadır, oysa kanalın derinliği sadece 15-20 metre. Zarar vermesi mümkün değil. Hafriyattan çıkacak toprağı 3. havalimanına götüreceğiz.

        Silivri'deki havalimanı projesinden bu yüzden mi vazgeçildi?

        Evet, burada çok iddialı bir şehir kuracağız. Dünyanın en büyük havalimanını yapacağız. Yeni yollar Boğaz köprüsüyle desteklenecek.

        Üçüncü havalimanı için 567 bin ağaç kesilecek, 1.8milyon ağaç taşınacak deniyor. Bu çevre açısından ağır bir bilanço değil mi?

        Sayıları bilmiyorum. Eğer öyle bir rakamsa, çevre yönünden dikkate alınması lazım.

        Nisan ayında hazırladığınız ikinci ÇED raporunda ağaçlarla ilgili değerlendirme neden yok?

        Orman Bakanlığı'nın taahhüdü var; ormanlara zarar verilmeyeceğini, ağaçların taşınacağını ve kesilenin üç katı ağaç dikileceğini garanti ediyorlar.

        Trafiği nasıl etkileyecek? Yeni bir otoyol inşası gündemde mi?

        3. köprü ve bağlantı yolları kuzeyden güneye trafiğe çok ciddi katkı sağlayacak. Kağıthane, Kemerburgaz, Göktürk ve Eyüp gibi farklı noktalardan yeni yollar yapılacak.

        "Mezarı kim istiyorsa gitsin yatsın!"

        Karacaahmet mezarlığında aile için aldığınız kabristan tartışma yarattı.

        Herkes alıyor, ben alınca problem oldu. Babamın mezarının yanında boş yer vardı, ben de satın aldım.

        Ama o parsel SİT alanıymış ve Osmanlı'dan kalan tarihi mezarlar varmış.

        Neresi SİT alanı? Mezarlık yahu! Öyle olsa satar mı mezarlıklar müdürlüğü? 5 kişilik mezar aldım oradan, kim istiyorsa vereyim. Karacaahmet güzel yer, orada gitsin yatsın!

        "RANT OLUŞMAZSA ÜLKE KALKINAMAZ"

        Deprem riskine karşı 3. hava limanını kapsayan 8 ilçede 42.300 hektarlık araziyi rezerv alanı ilan ettiniz fakat 2009'da onaylanan İstanbul Çevre Düzeni Planı şehrin kuzeye doğru kaymasının doğru olmadığını söylüyor.

        Proje İstanbul çevre düzeni planına aykırı değil. Kuzeye doğru yapılaşma götüreceğiz diye bir şey yok. İmara açmak konusunda net bir kararımız yok. Orada varolan Kayaşehir'i büyüteceğiz sadece.

        Ama şimdiden arazi fiyatlarında artış oldu.

        Evet, halk yapılacak yatırımları gördü, talep arttı.

        Kilit kelime "rant" değil mi?

        Kimin ne menfaati var? Akrabalarımıza "oradan arazi alın" mı diyoruz? Böyle şeylere kimse tenezzül etmez, bunu yapan da hırsızdır! Ama elbette vatandaş yatırım için yer alacak, rant oluşacak. Rant oluşmazsa, özel sektör para kazanmazsa ülke kalkınamaz. Bak televizyonlara CNN veya BBC haber verirken arkasında hep o görkemi gösteriyor, rantı gösteriyor, gücü gösteriyor. Biz de güçleneceğiz.

        "3. Köprü inşaatında kesilen ağaçlardan haberim yok"

        3. Köprü inşaatında projede belirtilen yere yapılamadı yeri değişti, o sırada çok sayıda ağaç yok yere kesildi.

        O konuda bir bilgim yok, ben de gazetelerde okudum. Ulaştırma Bakanlığı ilgileniyor.

        “TMMOB GEZİ’NİN İNTİKAMI DEĞİL”

        TMMOB'un yetki ve gelirlerinin bakanlığınıza devri büyük yankı uyandırdı. Neden torba yasa ile gece yarısı böyle bir düzenlemeye gidildi?

        TMMOB'un kuruluş yasasına göre özel sektörün yaptığı projelere vize verme görevi yoktur. Yaptıkları şey yasaya aykırı ve suçtu. Bu konuda defalarca uyardım ama kendi yönetmeliklerini uygulamakta direttiler.

        Tek mesele vize miydi? "Gezi'nin intikamı" olarak da yorumlandı.

        Öyle şey olur mu? Ne güzel yakıştırmışlar ama öyle bir niyetimiz yoktu. Vize konusunda anlaşmazlık yaşadık.

        "TOKİ'deki estetik yoksunluğu eleştirmekte çok haklısınız"

        Mimaride ciddi bir estetik problem yaşıyoruz. Son dönemde kamu binalarında "Osmanlı-Selçuklu tarzı" adı altında kolaj bir üslup benimsenmeye başladı. Bizden sonraki kuşaklara mimari bir değer olarak kalacak yapılar mı bunlar?

        Türkiye'de 20 milyon birim konut var. Ekonomik gücümüz bunları çok estetik hale getirecek durumda değil.

        Para değil bir üslup sorunu var.

        Klasik mimaride son 50 senedir Almanlardan etkilenmişiz. Son dönemde yapılan projelerde tarihten gelen derinliği olan Selçuklu ve Osmanlı mimarisini benimsedik. Bunlar güzel binalar.

        Tarih kolajı yapmak yerine neden modern mimariye yönelmiyorsunuz?

        Yeni yapılan iş merkezleri, oteller ve lüks konutlarda modern mimari var. Bugüne kadar oturan bir mimari konsept var, biz onu devam ettirdik. Ama bundan sonra yöresel mimariyi teşvik edeceğiz. Karadeniz ve Güneydoğu'da projelendirmeyi başlattık. Yöresel mimari, Selçuklu – Osmanlı ve modern mimari unsurları kullanarak armoni yapacağız.

        Bu armoni değil de köksüzlük değil mi?

        Zamanla benimsenecek ve insanlara çok güzel gelecek. Ateşehir'de cami yaptık çok eleştirdiler ama artık beğeniyorlar.

        TOKİ denince aklıma çirkin binalar ve aşırı betonlaşma geliyor.

        TOKİ'deki estetik yoksunluğu eleştirmekte yerden göğe kadar haklısınız. Ucuzluk önemli bir kriterimizdi. İmar konusunda da sıkışık olduğumuz için ucuz ve hızlı üretime ağırlık verdik, altyapıyı sağlamlaştırdık ama estetiği öne taşıyamadık. Bundan sonra cephe mimarisinde ciddi çalışmalar yürüteceğiz.

        Kentsel dönüşüm ile yoksullar kentin çeperlerine itiliyor. Sulukule örneği ortada...

        Sulukule' de mülkiyeti olan hiç kimseyi oradan göndermedik.

        Asıl yoksullar kiracılar zaten...

        Peki kiracıya ne yapabilirdik? 150 lira taksitle ev verdik ama onlar hava parasına başkasına devredip geri döndüler. İşin kendisinden menkul olumsuzluk ortaya çıktı. Tabi ki güzel olan oradaki kiracıları da ev yapmaktı. Ama bunu kim başarıyor? Meksika ve Brezilya'nın ekonomisi bizden büyük ama gecekonduları yoksulluk ve pislik içinde. "Nasıl başardınız?" diye bize soruyorlar.

        "ODTÜ YOLU MECBURİYET"

        ODTÜ'den geçecek yol için orman nöbeti yapıyor öğrenciler. Yol ormandan geçmek zorunda mı?

        Ankara'nın nüfusu 4 milyon ve süratli gelişiyor. Mevcut yol yetmiyor, çok geniş alternatif bir karayolu lazım. Başka da güzergâh yok. Ağaç dikebilirsiniz, evi yıkıp yenisini yapabilirsiniz ama yol bin sene kalır.

        Peki ya kesilecek olan onca ağaç?

        Maki türü, çalı türü ağaçlar var. Yolun oradan geçeceğini ODTÜ yönetimi biliyordu ve o güzergahı ağaçlandırmadı. Yol yapıldıktan sonra sağına soluna büyük ağaçlar dikeceğiz, geniş bir alanı yeşillendireceğiz.

        Melih Gökçek’in tavrı da gerginliği tırmandırıyor mu?

        AK Parti’nin üyesiyim ama iş yaparken siyaset yapmıyoruz. Bilim adamlarına, şehir plancılarına, haritacılara sorduk ve güzergahı belirledik. Melih Bey'i ve rektörü bir araya getirip ikna ettik.

        "Nükleer santral şart"

        Peki ya Akkuyu'daki nükleer santral? Dünya vazgeçiyor, biz yapıyoruz...

        Türkiye'nin kalkınmasının çözümü Nükleer santraldir.

        Ama siz aynı zamanda Çevre Bakanısınız. Felaket riskini nasıl göze alıyorsunuz?

        Dört dörtlük yapılırsa riski olmaz. Türkiye enerji meselesini halletmezse gerçekten kalkınmasını sağlayamaz.

        Akkuyu Nükleer santralinin reaktörü ilk kez Türkiye'de denenecekmiş. Riskli değil mi?

        Bilmiyorum, anladığım bir konu değil ama son teknolojiyle yapacağımız nükleer enerji santralleri çevreye zerre kadar zarar vermeyecek. ÇED raporunu hala inceliyoruz.

        "CENNET KOYU'NDA KAMUYA AİT ALAN YOK"

        "Gezi parkı olayları çevre duyarlılığını arttırdı, biz de memnun olduk" dediniz. Şehir ve çevre açısından bir ders çıkardınız mı?

        Bu işin çevreyle, şehircilikle uzaktan yakından alakası yok. Elimde el yazısıyla yazılmış raporlar var, "Gezi parkını kullanacağız, bu hükümeti posta edeceğiz" diyorlar. Önümüzü kesmeye çalıştılar.

        Gezi parkına yapılacak olan kışlanın daha proje aşamasındayken Orta Asya ülkelerinden birinin cumhurbaşkanına gayri resmi olarak satıldığına, protestolardan sonra proje askıya alınınca da yerine Cennet Koyu'nun vaat edildiğine dair bir iddia var.

        İlk defa duyuyorum! Bodrum'daki Cennet Koyu'nda kamuya ait bir alan yok ki!

        Başbakan'ın Bodrum'daki kıyı denetiminin de konuyla ilgili olduğu öne sürüldü.

        Bölgede hazineye ait satılacak bir arsa yok. Özel bir şahsın varsa da kim alıyorsa alsın.

        Kıyı çizgisinde yapılaşmanın engellenmesi için önemli bir karar verildi. Nasıl bir yol izlenecek?

        1992'de yapılan kanunla kıyılar halkındır denildi. Yasal izni olanlara ve 1992'den önce yapılanlara haklarını vereceğiz. 1992'den sonra usulsüz yapılanlara müdahale edeceğiz.

        Tapu bilgilerinin MİT’le paylaşıldığını açıkladınız. Bu kişisel verilerin gizliliği kararına aykırı değil mi?

        MİT'in kişisel verilerde gizliliği mi olurmuş ya? Görevi o!

        "YASSIADA İMARA AÇILMIYOR"

        Yassı Ada'nın demokrasi müzesi haline getirilirken imara açılmasına itirazlar var.

        İmara açmıyoruz. Var olan binaları restore edeceğiz, bir iki ufak bina yapacağız. Demokrat Parti’lilerin hatırasını canlandırmak için yapıyoruz.

        Lenf hastası olan Dilek Özçelik’e para vermeniz onu kırmıştı. Hiç görüştünüz mü? Helallik aldınız mı?

        İyileşiyormuş. Nefesim ona iyi gelmiş demek ki! Kırıldığını zannetmiyorum, ben de ona kırılmadım, Allah şifasını versin.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ