Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kuveyt ziyareti, röportaj, Muharrem Sarıkaya, twitter

        Muharrem SARIKAYA / HT GAZETE

        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugüne kadar yanıt vermekten kaçındığı "Cumhurbaşkanlığı adaylığını konuşmanın zamanının geldiğini" açıkladı.

        Gül, adaylık konusunun bu ayın sonu veya mayıs başında kesinleşeceğini belirtirken, kararı Erdoğan ile birlikte alacağını söyledi.

        Başbakan Erdoğan'ın önünü kesmek için kendisine haber vermeden bir eylemin içinde olmayacağına dönük güvencesini, "Ben ona, o da bana yapmaz" sözleriyle gösteren Gül'ün açıklamaları kamuoyuna adaylığını tartışmaları çağrısı niteliğindeydi.

        Gül, "Bir hukuk devletinde herhangi bir McCarthy veya cadı avı olmaz" da dedi.

        Resmi ziyaret için geldiği Kuveyt'te Türkiye için 500 milyon dolarlık yatırım fonu desteği sürpriziyle karşılaşan Cumhurbaşkanı Gül'e sorularımız ve yanıtları şöyle oldu:

        Kaybeden ve kazanan oylar yakın olunca itirazlar olacaktır, normal karşılamak gerekir. Titizlikle sayımlar yapılmalı, varsa itirazlar neticelendirilmeli. Nihayetinde hâkim teminatı altında seçimler yapılıyor. ABD'de bile Başkan Bush'un ilk seçimini hatırlarsanız neler oldu. 140-150 oyla başkan seçildi. Sonra oylar tekrar sayıldı. Sonra da o başkan savaşa girdi. Bunların hepsi normal görülmeli. Ama bu sefer daha da farklı oldu, daha da sert oldu. Bu ister istemez Türkiye'nin algısıyla ilgili problemler de yarattı. Şimdi Türkiye'nin uzun vadeli kendi gündemine dönmesi gerekir. Türkiye'nin esas büyük meselesi de ekonomik meselesidir. Türkiye'de herhangi bir şekilde istikrar ve güvenin bozulmadığının gösterilmesi gerekir. Güveni ve istikrarı özellikle birlikte kullandım. Dışarıda oluşan algı bozukluklarını süratle düzeltmek gerekir. Yoksa bunlar ileride tamiri zor hasarlara dönüşür.

        - Başbakan ile görüşmeniz...

        Başbakan ile epeydir devlet günü yapamamıştık. Birikmiş bir sürü devlet işleri vardı. Onları konuştuk.

        - Seçimi konuşmadınız diye mi anlayalım?

        "Hayırlı olsun" dedik. Muhakkak o kadar kimse birbirine duyarsız kalacak değil. Erbakan Hoca bana hep, "İnsanlar hep şeffaftır. Yani hiçbir şeyi saklamanın anlamı yok" derdi. "Sen istediğin kadar saklamaya çalış, her şey gözükür" derdi.

        - Kabine değişikliğinden söz ediliyor...

        Konuşulmadı öyle bir şey...

        - Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimin birleştirilmesinden söz ediliyor...

        Bunu görüyorum yazılıyor; konuşmadık. Nihayette erken seçim kararı kanunla olur. Meclis'te bir kanun çıkıyorsa çoğunluğu olan partinin karar vereceği bir şeydir. Benim bildiğim, bu seçimden önce de bugünlerde de bu tip senaryolar konuşulmuş edilmiş, şöyle yapalım böyle yapalım diye bir şey yok ortada. Ama olaylar ne çıkarır bu ayrı bir konu. Nihayette seçim neticelerinden sonra böyle bir şeye Meclis'te çoğunluğu olan karar verir.

        - Siz Cumhurbaşkanlığı'na aday olacak mısınız?

        Ondan önce şunu söylemek gerekir, bana bir iki sene önce de soruyordunuz. "Zamanı gelince konuşuruz" diyordum. Şimdi bu seçim aradan çıktıktan sonra ağustosta Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğuna göre bunun da günü geldi. Bu da konuşulacaktır tabii. Ne zaman derseniz; seçimin neticeleri bile ilan edilmemiş. Bunlar bir ilan edilir. Nisan ayının sonunda, mayıs ayının başında da bunlar netleşmiş olur. Nasıl olur, ne olur, bunları Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce oturur konuşuruz; ona göre karar veririz.

        - Sizin adaylığınız da bu ay sonunda netleşmiş olur mu?

        Cumhurbaşkanlığı ile her şeyin artık konuşulacağı gün geldi. Mayıs ayı içerisinde herhalde bunlar netleşir.

        - "Kendi aramızda konuşuruz" derken Başbakan ile mi görüşeceksiniz?

        Tabii ki... Ben dışarıdan bağımsız bir siyasetçi olarak Cumhurbaşkanlığı'na gelmedim. Tabii ki konuşacak arkadaşlarım var.

        - Sayın Başbakan size danışmadan seçimleri öne almak, iki seçimi birleştirmek gibi sizin pozisyonunuzu zora sokacak bir kanun çıkarabilir mi?

        Şimdi burada işi kişiselleştirmemek gerekir. Nihayetinde bu tip şeylerin üzerinde konuşuruz. Benim kanaatim önemli olur. Yani ben yarın gazete manşetinden bir şey duymam. Erken seçim kararı çıkmış gibi şeyler olmaz. Bunların hepsini kendi aramızda oturur konuşuruz. Nihayetinde böyle bir kararı Meclis'te çoğunluğu olan iktidar partisi verecektir kanun çıkacağı için...

        - Alınan oy oranı dolayısıyla üzerine de BDP oyları eklenerek Başbakan'ın Köşk'e çıkmak isteyeceğine dair çok sayıda yorum var. Sizin düşünceniz nedir?

        - Bu konuda söyleyeceğim demin söylediğim şeydir. Cumhurbaşkanlığı'nı konuşmanın günü geldi.

        - Koşullarınız uygun olursa başbakanlık düşünür müsünüz?

        Önceden bir şey söylemem. Hele bir seçim neticeleri resmiyet kazansın. Ondan sonra kendi aramızda bir değerlendirme yaparız. Muhakkak ki benim de düşüncelerim vardır. Hiç kimse duyarsız değil ki bu tip şeylere. Cumhurbaşkanlığı seçiminin memleketin her tarafını altüst edecek şekilde olmaması gerekir. Önemi ve değeri açısından demiyorum. Geçmişte kavgaların sebebi bu oldu. Onu görmezlikten gelmiyorum.

        - Seçim sonrasına dönük de yine rüşvet, yolsuzluk diye bir taraf bastıracak, diğeri "Paralel yapıyı darmadağın edeceğim" diyecek. Böyle bir ortamda seçime gidiliyor.

        Bu anlamda bakılırsa her seçimden sonra bu gibi iddialar olabilir. Söylediğiniz yolsuzluk falan gibi şeyler olabilir. Bunlar hiçbir şüphe bırakılmayacak şekilde araştırılmalı ve neticelerinin hukuk nizamı içinde ortaya çıkması gerekir. Diğer konuyla ilgili olarak da bir hukuk devletinde herhangi bir McCarthy veya cadı avı diyorsunuz, böyle şeyler olmaz. Ama hukuk devletinde suç işleyenlerin de karşılığı hukuk devleti içinde verilmesi gerekir.

        'BEN ONA, O BANA YAPMAZ'

        - Siz zaman zaman Başbakan ile aranızda kardeşlik hukuku olduğundan bahsedersiniz. Aranızdaki bu kardeşlik hukukuna göre Başbakan'ın cumhurbaşkanlığınızı etkileyecek bir adımı size haber vermeden, sürpriz yaparak atmayacağından emin misiniz?

        - Açıkçası ben Başbakan'a yapmam, o da bana yapmaz. Bu tip meselelerde oturup konuşuruz.

        - Ama hukukun üstün olduğu memleketten söz ediyorsunuz. Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, vali, "Savcıların emrini yerine getirmeyin" diye emniyet müdürüne emir verebilir mi?

        - Benim söylediğim, bir insan suçunun karşılığını da görmek zorunda. Ne olacak şimdi ortada mı kalacak en son Dışişleri Bakanlığı'ndaki olay. Türkiye'nin en üst güvenlik bürokrasisindeki insanlar bir araya gelmiş, Türkiye'nin hayati meselesini konuşuyorlar. Bu konuşmayı birileri cüretkârlık yapıp hangi saikle olursa olsun takip edecek. Sızdırmasa bile, kamuoyuna yansımasa bile böyle bir şey birinin defterinde, evinde, çantasında bulunsa ne olur? Muhakkak ki bunların ortaya çıkarılması gerekir.

        - Son dinleme olayı nasıl olmuş, içeriden böcek falan mı?

        Dışarıdan değil içeriden dinlenmiş.

        - Herhangi bir somut bulgu size ulaştırıldı mı?

        Hayır şu anda tam tespit etmediler ama ilk bulguları bu. İşte camdan uzaktan dinleme olmadığı tespiti yapıldı.

        - Yani böcekle mi dinlenmiş?

        İlk şeyleri bu şekilde, ama analizleri yapılıyor.

        - Türkiye'de cadı avı kendiliğinden çıkmadı. İş dünyasında, kamuda ciddi tasfiyelerin olacağına, işten çıkarma listelerinin hazırlandığına, medya patronlarının üzerine gidileceğine, vergi dahil birçok yöntemle iflas ettirileceğine dönük duygu var. Siz temenninizi dile getirdiniz ama nasıl olacak?

        Nasıl olacağını göreceğiz. Muhakkak yöneticiler idare ederken beraber olduklarına güvenmeli. Herhangi bir güven sarsıntısı geçiriliyorsa ona göre değişiklik yapacaklardır. Onu bu çerçeve içerisinde normal karşılamak gerekir. Diyelim ki bir Dışişleri Bakanı eğer bir güven bunalımı varsa kadrolarını değiştirebilir.

        - Şirketlerin, medyanın üzerindeki fiziksel baskının önüne nasıl geçeceksiniz? Türkiye'yi 10 yıl önceki reformcu yapısına nasıl döndüreceksiniz? Örneğin, Koza Grubu maden şirketini İngiltere'ye götürmeye karar vermiş.

        Hepsi için hukuki itiraz mercileri var. Birini bir yerden alıp verdiğinde eğer bir hak kaybı varsa itiraz mercii var. Danıştay'a başvurup yerlerine idare edildiler.

        - "Geleceğe umutla bakalım" dediniz, ama bir yandan da Twitter ve Youtube yasağı sürüyor. Hukuk içinde nasıl aşılacak?

        Bu yasakların da bitmesi lazım. 2007'de çıkan yasa bize sıkıntılar açıyordu. Youtube'da bir şey çıkıyordu, tamamen kapatmak zorunda kalıyorduk. O yasanın getirdiği sorunları gidermek için bu yasa çıkarıldı. Bu yasada da birtakım yanlışlıklar yapıldı ama düzeltildi. Şimdi artık bu Twitter, Youtube yasağının bitmesi lazım. Bu süre içinde hem bakana hem de ilgili daireye söyledim. Bunlarla sağlıklı kanalların oluşturulması lazım. Bu konularla ilgili İngiltere, Fransa da problemler yaşıyor. Ama sağlıklı kanallar oluşturmuşlar. O kanallar çalıştığı için bizdeki durum ortaya çıkmadan önlenebiliyor. Gerçekten sizin başınıza gelse görmeye tahammül edemeyeceğiniz olaylar oluyorsa hemen temas edip orada kapatmak lazım. Şimdi Türkiye'de temsilcileri oldu. Hemen onlara ulaşıp cevap verilmesini sağlamak lazım. Twitter cevap vermeye başladığını söylüyor. Bazı olaylar vardı, Twitter kapatmış. Ben de onlara haber gönderdim; gittiğimde tanışmıştım. Onlar çıkarmışlar.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ