Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Anayasa Mahkemesi'nin kararları, Anayasa Hukuk Profesörü Zafer Üskül Habertürk'e konuştu

        KÜBRA PAR/HT GAZETE

        Tutuklu milletvekillerinin ve İlker Başbuğ’un tahliyesi, Twitter yasağının kaldırılması, Tam Gün Yasası ve son olarak HSYK düzenlemesinde Adalet Bakanı’na verilen ek yetkilerin iptali gibi önemli kararlara imza atan Anayasa Mahkemesi (AYM) son dönemde Türkiye’nin en dikkat çeken kurumu haline geldi. Kimileri bu kararları demokrasi adına olumlu görüp alkışlasa da, hükümet cephesi “zamanlaması manidar siyasi kararlar” olarak yorumlayıp sert tepki gösterdi. Peki gerçekten Anayasa Mahkemesi’nin son dönemde verdiği kararların siyasi niteliği var mı? Hükümetin attığı adımlara muhalif olması tesadüf mü? Haşim Kılıç’ın Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşündüğü ve bu motivasyonla hareket ettiği doğru mu? Geçmişe kıyasla yargının bugünkü durumu nasıl okunmalı? Tartışmalı konuları Anayasa Hukuku Profesörü Zafer Üskül’e sordum... Önceki dönem AK Parti’den milletvekilliği yapan ve 2007’deki yeni Anayasa çalışmalarında aktif rol alan Zafer Hoca, Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin tartışmaları soğukkanlılıkla değerlendirdi...

        Anayasa Mahkemesi’nin kısmi iptal kararları ne anlama geliyor?

        2010 Anayasa değişikliğinden sonra yeni bir düzenleme getirilerek HSYK Avrupa standartlarına uygun, çok daha demokratik bir yapıya kavuşturulmuştu. Yürütme organından bağımsızlaşmış, ilk kez alt derece mahkemelerinde görev yapan yargıçlar ve savcılar da kurulda temsil edilmişti. Oysa şubatta yapılan değişikliklerle kurul Adalet Bakanlığı’na bağımlı hale getirildi. Kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıç teminatı ile ilgili Anayasa kurallarına uygun olmayan bir düzenleme yapılmış oldu.

        Kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırılıktan tam olarak kastınız nedir? Nelere karşı çıkıyorsunuz?

        Hâkim ve savcıların denetimi, yürütme organının elinde olursa bağımsız çalışmaları mümkün olmaz. Yeni düzenlemeyle Genel Kurul’un yetkilerinin çok önemli bir kısmı başkana, yani Adalet Bakanı’na devredildi. Bakana bu kadar çok yetki aktarılınca HSYK denetim konularında etkisiz hale gelmiş oldu. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra kurul yeniden bu yetkilere sahip olmalı. Yeni bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. 

        Adalet Bakanı Bekir Bozdağ “İvedi olarak gündeme alındı, zamanlama manidar” dedi.

        Hangi konunun öne alınacağı ya da geriye bırakılacağı konusunda AYM tam yetkilidir. Yargıç teminatı ve mahkemelerin bağımsızlığı konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyorsa bu dosyaya öncelik vermiş olabilir.

        ‘PARALEL YAPI İDDİALARI KANITLANMALI’ 

        HSYK düzenlemesi yapılırken kurulun siyasallaştığı, “Paralel yapı”nın kurula sızdığı öne sürülmüştü. Yargı içinde paralel yapılanma iddiasına nasıl bakıyorsunuz?

        Bu iddiaların kanıtlanması gerekir. Sadece iddialardan hareketle kişiler hakkında kana at sa hi bi olup iş lem yap mak doğ ru değil. Soruşturmalar yapılmalı ve sorumlular yargılanmalı. “Bunlar hiç yoktur” demiyorum ama çok yaygın olduğu kanaatinde değilim. 

        17 Aralık sürecinde HSYK’nın bildiri yayınlamasını siyasi bir hareket olarak değerlendirip eleştirenler olmuştu. O dönemde böyle bir açıklama yapmaları doğru muydu?

        HSYK Genel Kurulu’nun bazı konularda karar alma yetkisi var. Açıklanan bildiri değil, karardı. Yasanın onlara verdiği hakkı kullandılar. 

        HSYK’nın genelge düzenleme yetkisinin kaldırılması ne anlama geliyor?

        Genelge yayınlama hakkının kuruldan alınıp bakana verilmesi, yürütme organının doğrudan hâkim ve savcılara genelge yayınlaması anlamına gelir. Kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun değil. 

        HSYK yapısına yönelik eleştirilere ne diyorsunuz?

        TBMM’nin HSYK’ya üye verme konusunda bir yetkisi yok. Milli iradeyle bağlantıyı kurmak açısından birkaç üyeyi Meclis’in seçmesi daha doğru olabilirdi.

        ‘Bu çatışma hep olmuştur, bundan sonra da olacaktır’ 

        Hükümet bu kararlara işaret ederek yeni bir yargı vesayeti oluştuğunu ve Anayasa Mahkemesi’nin yıprandığını öne sürüyor...

        Benim yaşım Anayasa Mahkemesi’nin kurulduğundan beri verdiği kararları izlemeye müsait. Anayasa Mahkemesi’nden şikâyet etmeyen iktidar yok. Bunu demokrasinin bir gereği olarak kabul etmek gerekiyor. Milli iradeyi temsil eden TBMM bir kanun yapıyor. Atanmış yargıçlardan oluşan Anayasa Mahkemesi iptal ederek milli iradenin önünü kesiyor. Oysa AYM’nin iptal kararı TBMM’nin aynı konuda Anayasa’ya uygun bir kanun yapmasına engel değil. Bu çatışma hep olmuştur, bundan sonra da olacaktır. 

        Yargının siyasallaştığı iddiası tamamen yersiz mi yani?

        Bir dönem de “yargıya ulusalcılar hâkim” deniyordu. Önemli olan bu tür iddiaları ortaya atamayacağımız hukuksal ortamı yaratmaktır. 2010 Anayasa değişikliği bunu büyük ölçüde başardı. Bir önceki HSYK düzenlemesi de olumlu bir adımdı. İşlerin daha iyi gitmesi beklenirdi.

        ‘GÖREVDEN ALINANLAR BİREYSEL BAŞVURUYU DENEYEBİLİR’ 

        Tartışılan konulardan biri de iptalin geriye dönük işlememesi.

        AYM kararları geriye yürümez. Gerekçeli kararın resmi gazetede yayınlanmasından sonra yürütmeyi durdurma kararı verilen iki husus dışında diğer hükümler 3 ay daha yürürlükte kalacak ve uygulanmaya devam edecek.

        İptal kararı öncesi istenen değişiklikler yapılmadı mı zaten?

        HSYK’nın bu yasa değişikliğinden sonra yaptığı değişikliklere yakından bakılmalı. En önemli değişiklik belli sayıdaki hâkim ve savcı ile tüm idari görevlilerin görevden alınması oldu. Bazı yargıçlar hakkında soruşturma açıldı, onlar devam edecektir. 

        Görevden alınanların durumu ne olacak?

        Karar geriye yürümeyeceği için onların durumunda değişiklik olmayacak. Bu karar onları geri getirmez. Fakat “Mağdur olduk” diyerek tazminat talebiyle AYM’ye bireysel başvuruyu deneyebilirler. 

        Adalet Akademisi’ne yönelik düzenlemeler neden iptal edilmedi?

        Adalet Akademisi Anayasal bir kurum değil, idari bir birim. İdarenin daha fazla yetkisi olduğu için Anayasa Mahkemesi iptal kararı vermemiş olabilir. Gerekçeli kararda öğreneceğiz.

        ‘Sorunlar olabilir ama Türkiye’de hâlâ yargı var’ 

        Tarihsel perspektifle baktığınızda yargının bugünkü durumunu nasıl görüyorsunuz?

        Herkesin adil bir yargıya ihtiyacı olabilir. Bugün iktidar karşıtlarına, yarın bugünkü iktidara... Adil, bağımsız ve tarafsız bir yargı tüm yurttaşlar için gereklidir. Bunu tam olarak sağlayabildiğimizi söyleyemem. Zaman zaman yüksek mahkemelerin yanlı kararlar aldığını gördük ama bu genelleştirilecek bir durum değil. Sonuç olarak Türkiye’de her şeye rağmen yargıya güvenmemiz gerekiyor. Hukuk fakültelerinde eğitim çok başarılı değil. Yargıçlar tarafsız karar vermiyorsa bu onların tarafsız karar verecek biçimde eğitim almamış olmalarından kaynaklanıyor olabilir. 

        Geçmişe kıyasla son dönem?

        Son kırk yıla baktığımızda doğru kararların verildiğini de gördük. Genel eğilime bakmak lazım. Sorunlar olabilir ama Türkiye’de hâlâ yargı vardır.

        ‘Twitter kararına AİHM örnek teşkil etti’

        Ya Twitter kararı? İç hukuk yolları tüketilmeden karar alınmasına yönelik eleştiriler oldu.

        Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı 2 saatte uygulanabilecekken 10 gün kadar uygulanmadı. Anayasa Mahkemesi bunun üzerine “İç hukuk yollarının tüketilmesini beklemeye gerek yok” dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin iç hukuk yolları tüketilmeden kabul ettiği çok sayıda dava var. Örneğin Güneydoğu olaylarında direkt başvurularda AİHM “İç hukuk yollarından sonuç almak mümkün değil, dolayısıyla kabul ediyorum” diyordu. Buradan hareketle AYM Twitter başvurusunu kabul etti. Avrupa ile uyumlu bir karardı.

        ‘AYM kararı yanlı değil’

        Başbakan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına sert çıktı, yanlı olmakla eleştirdi.

        CHP önce HSYK yasasının yok hükmünde sayılması için başvuruda bulunmuştu fakat Anayasa Mahkemesi bunu reddetti. Sonra tamamının iptalini istedi, onu da reddetti. 44 iptal isteminden sadece 11’ini uygun gördü. Bunları göz önünde bulundurduğunuz zaman Anayasa Mahkemesi’nin belli bir düşünceyle yanlı bir karar verdiğini söyleyemeyiz. 

        Başkan Haşim Kılıç’ın Cumhurbaşkanı adayı olmayı düşündüğü ve bu motivasyonla siyasi kararlar verdiği de iddialar arasında...

        Bunu söylemek Anayasa Mahkemesi’nin diğer üyelerine hakaret olur. Kararların pek çoğu oybirliğiyle alındı.

        ‘SON DÖNEMDEKİ KARARLAR TESADÜFEN ARKA ARKAYA GELDİ’ 

        Anayasa Mahkemesi’nin son dönemde verdiği kararların hükümetin attığı adımlara muhalif olması tesadüf mü? Bu kararların siyasi niteliği var mı?

        Bir Anayasa Hukuku Profesörü olarak AnayasaMahkemesi’nin kararlarını hukuki kararlar olarak değerlendiriyorum. Daha önce Anayasa Mahkemelerinin siyasi karar verdiği olmuştur elbette.Mesela 367 kararı hukuki bir karar değildi. 1961 Anayasası geçerli olduğu dönemde 141, 142, 163.maddelerin Anayasa’ya uygun olduğuna karar verilmişti, o karar da hukuki değildi. 1929’da ABD’de yargıçlar hükümetinden söz ediliyordu çünkü Yüksek Mahkeme, dünya ekonomik bunalımından sonra alınan önlemlerle ilgili yasaları sürekli iptal ediyordu. Kısacası zaman zaman siyasi kararları verildiği olur ama AYM’nin son dönemdeki kararlar tesadüfen arka arkaya geldi.

        Anayasa Mahkemesi, tutuklu vekiller ve İlker Başbuğ kararı gibi bireysel başvurulara cevaplarıyla da dikkat çekti.

        Uzun tutukluluk süresi adil yargılanma hakkının ihlalidir. AİHM içtihatlarını ve her olayın kendine özgü niteliklerini göz önüne alarak kararlar verdi. Hak ihlaline dair karar verdi ama yargılamalar devame decek.

        Tartışmalı düzenlemeleri Cumhurbaşkanı onaylasa bile Anayasa Mahkemesi iptal ederek kontrol-denge sisteminin sağlandığı söyleniyor. Bu açıdan bakıldığında siyasi bir rolden söz etmek mümkün değil mi?

        Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önüne bu tür tartışmalı yasalar geldiğinde “bazı düzenlemeler istedim, yaptılar ama hâlâ Anayasa’ya aykırı hükümler varsa Anayasa Mahkemesi karar verir” dedi.

        Aykırılıkları görüyorsa neden Anayasa Mahkemesi’ne pas atıyor?

        Cumhurbaşkanı kararmercii değildir. Geri gönderdiğinde bir kez daha kabul edilip gelebilir, yapacağı bir şey yok. Dolayısıyla pas atmak diyemeyiz, tartışılan noktalara AnayasaMahkemesi’nin karar vermesi daha doğrudur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ