Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Hıfzı Topuz: Kitabın altında birtakım başka mühim konular da var

        95’inci yaşına girenHıfzı Topuz’u böyledinç ve mutlukılan iki şey var:Biri aşk, diğeri hiç durmadançalışmak. Araştırmak, sohbetetmek ve bilgilerini kitaplaştırmakonun adeta tutkusu. Kitabı yeniçıkmasına rağmen sıradaki 3kitabın biri çoktan bitmiş bile.Ne mutlu okurlara... Hıfzı Bey ileyeni kitabı Nevbahar’ı konuşmakiçin evinin kapısını çaldık. ÖnceKara Kedi ve Kül Kedisi, sonrada Hıfzı Topuz bizi karşıladı.Sohbetimize Hıfzı Bey’in sevgilieşi Ayşe de dahil oldu, kuru pastave taze çay ikram etti. Röportajdanönce uzun uzun sohbet edipancak mevzuya girebildik.Saatler süren sohbetimizden size(gerçekten) küçücük bir kısmınıaktarabiliyorum... HT Pazar'dan Ece Ulusum'un haberi...

        REKLAM

        Nevbahar’ı yazmaya ne zaman başladınız?

        Bu aslında annemle babamın hikâyesi, bir iki değişiklik yaptım, zira ben roman yazdım biyografi değil. Büyük dedem Hasan Paşa, Meyyale ile evleniyor, 4 çocukları oluyor. Rodos’ta Rauf Bey’in kızı Hayriye’yi görüyor ona âşık oluyor ve evleniyor, ondan da çocukları oluyor. Biz iki aile görüşmezdik, hiç tanışmadık. Diğer tarafı hiç bilmem, bir dosttan birçok yeni şey öğrendim ve oturup yazdım. Bir çeşit özür dileme oldu... 3 ayda bitirdim. Zaten kitaplarımı bu kadar sürede bitiriyorum hep. Yazdığıma çok memnunum, ailemin o tarafı da çok memnun gerçekleri açıkladım diye.

        Kurgusal yanları olan bir roman ancak birçok gerçek konuya değiniyor.

        Kitabın altında birtakım başka mühim konular da var. İlki, Osmanlı döneminde kadına yapılan işkenceler ve baskılar. Hikâyemdeki kadınlar dayak yiyor, zorla evlendiriliyor, sevmediği kocadan çocuk yapıyor. İkincisi, Milli Mücadele yıllarında İstanbul’daki insanların uğradıkları baskı ve işkence, Yunan çetelerinin saldırıları. İstanbul da birlik olup buna karşı koyuyor. O birlik sürecinde aile bir araya geliyor. Üçüncüsüyse, o sırada İstanbul’daki burjuvazi “Padişah gitmesin” demiyor...

        Yazarken siz neler keşfettiniz?

        Kitaptaki mektupların hepsi gerçek, sadece onların dilini bugünkü Türkçe’ye çevirdim. Edebi eser yazar gibi mektup yazmışlar, inanılmaz. Eski kuşakların Türkçe’yi ne kadar iyi kullandıklarını gördüm. Eh çok kitap ve gazete okurlardı, yayınlanan tefrikaları saklarlardı. Eski kuşağın genel kültürünü medya oluşturdu.

        REKLAM

        Okurlardan dönüş alabildiniz mi?

        Geçenlerde bir kız “Ağladım kitabı bitirince” dedi. Demek ki kitabın sonu iyi oldu.

        ‘O KADIN ANNEM DEĞİL’

        Siz aşk olmadan yazamıyorsunuz, doğru mu bildim?

        Aşkı seviyorum ne yapayım! Aşk dışında kalamam. O olmadan kitap kupkuru kalıyor. Bazı yazarlar daha çok süslüyor ben gerçekçi ele alıyorum. Aşk konusunda ele aldığım babamın ve Jacqueline’in hikâyesi kurgu. Babam bir şeyler yaşamış orası kesin ama o mektup falan saklamazdı. Zaten babam bizimle yüz göz olmazdı. Ama o kurgu da fena olmadı. Orada benim hayatımdan bir şeyler var...

        Bir fotoğraf var, Jacqueline’in olabilir diyorsunuz.

        Çantasından bulduk ama emin değilim. Herhalde çok güzel bir kızmış...

        Kitabın kapağı çok güzel. Siz mi seçtiniz?

        Ben aslında pek karışmam, yayınevi karar verir. Kitapta annemin aile fertleriyle bir fotoğrafı var, onu kullanacaklardı. Ancak o da hikâyeyle örtüşmüyor. Sonra oturdum resimleri taramaya başladım ama annemin resimleri kapak olarak içime sinmedi. Bu resmi beğendim, o kadın annem değil... Akrabalarımızdan biri, tanıyamadım ben genç yaşta vefat etmiş ama onun annesini çok severdim.

        REKLAM

        Kitaptan anlıyoruz ki annenizi işlerinizden dolayı çok sık görememişsiniz. Pişmanlığınız var mı şimdi?

        Annem beni çok sevdi, ben de onu çok sevdim. Mektuplaşırdık, beni sürekli överdi. Elimden geldiğince onu mutlu ettim. İlk iki ağabeyim genç öldü, benden bir önceki Zahir de avda vuruldu öldü. Ondan sonra bütün sevgisini bana verdi. Sanıyorum onu mutlu ettim, istediklerini yaptım.

        ‘BABAM TOKAT ATIYOR...’

        Siz uzun yıllardır günlük tutuyorsunuz. Tüm detayları yazıyor musunuz?

        15’imden beri günce tutarım. Hepsini yazmam, bugün şununla buluştuk diye yazarım. O benim için ipucu. Belleğim iyidir. Bana gelen bütün mektupları sakladım; Melih Cevdet, Abidin Dino, Orhan Kemal... Bunlar bir hazine.

        ‘HAKKIMDA NELER ÖĞRENMİŞSİNİZ SİZ YAHU!'

        Sizin bir de Afrika objelerine ilginiz var ve Büyükçekmece’de bir müze yapılması için bağışladınız.

        Neler öğrenmişsiniz siz yahu! Vallahi... Çok hoşuma gitti.

        Arşiv karıştırmayı çok severim. Afrika objelerine ilginiz nereden geliyor?

        Afrika’ya 40 kere gitmişimdir. Kongo’da gazetecilik derslerini ilk ben başlattım. UNESCO ile birçok çalışma yaptık. Ben de o sırada Afrika’yı çok sevdim. Bir arkadaşın evinde gördüm maskları ve çok beğendim. Her gidişimde bir şeyler toplamaya başladım ama çok birikti, 400 parçayı geçti. Satmak istemedim de. Kamu malı olsun istedim ve birkaç belediyeyle konuştuk. Büyükçekmece Belediyesi’yle anlaştık, müzenin temeli atıldı. Afrika kültürünü yansıtan bir müze olmasını istedim ama orijinal bir şeyler olacak.

        REKLAM

        Ne gibi?

        Türkiye’deki kara Afrikalıları araştırmaya başladım. Cariyeler, harem ağaları, dadılar... Ancak pek bilinmeyen bir şey var; Anadolu’da yaşayan hadım edilmemiş Afrikalı köleler. Özellikle de Ege’de... Bir öğrencim benim için araştırmaya gitti, onların peşindeyiz. Şimdi de Büyülü Afrika diye bir kitap hazırlıyorum.

        Yarım bıraktığınız ya da yazmaya cesaret edemediğiniz bir kitap oldu mu?

        Hayır. Kendi hayatımı hiç yazmadım. Günün koşullarına göre kendimi hep ayarladım. Konu seçerken gerçekçi olmaya çalıştım. Zaten benim fikirlerim açıklanmayacak şeyler değildi. Bugün nasıl olurdu bilmiyorum...

        Sizin biyografinizi yazmak isteyenlere kısıtlı bilgiler bırakıyorsunuz.

        İnsanın özel yaşamı, düşünceleri ve duyguları var. Bunlar yazılan kitaplara yansıyor, onlara dikkat etmeleri gerek. Hayatımı yüksek lisans tezi yapmak isteyen bir kız öğrenci şu sıra gidip geliyor, ona titizlikle her şeyi anlatıyorum. İnsan kendi hayatını yazarken dürüst olamaz, kötü yanlarını saklar, yenilgilerini yok sayar.

        Hafızası bu kadar kuvvetli birinin hatırlayabildiği en eski hatırası nedir?

        4 ya da 5 yaşımdayım. Ağabeyim Zahir, halının üzerine mürekkep döküyor. Evde bir telaş, babam görürse müthiş kıyamet kopar diye. Halıyı silip üzerine masa koyuyorlar. Ben de ağabeyime kızmışım, babam gelir gelmez her şeyi anlatıyorum. Babam da bana bir tokat atıyor ispiyonladım diye...

        REKLAM

        'GAZETECİLİK KENDİNE BİR YER BULACAKTIR'

        Siz Türk basın tarihi hakkında çok önemli araştırmalar yapmış ve üzerine kitaplar yazmış biri olarak, basının geleceği hakkında ne dersiniz?

        Teknolojinin gelişmesiyle yeni yatırımlar gerekiyordu ve bu noktaya kadar geldik malumunuz. Yeni medya ortaya çıktı. Sosyal medyada insanlar sermayelerden ve şirketlerden bağımsız birbirleriyle iletişim kuracaklarını sandılar. Herkes kendi mesajını göndermeye başladı, sansürsüzdü ama hem devletler hem de ticari ortaklıklarla şirketlerin sansürlerine maruz kaldı. Facebook, Twitter, Youtube aslında çokuluslu büyük ortaklıklar, onlar da kendilerine göre sansür uyguluyor. En azından şimdi özgürlük söz konusu değil. Haber alma hakkı gittikçe kısıtlanıyor ve bu çok önemli bir haktır.

        Kimileri basılı yayının dijitale yenik düşeceğini söylüyor. Siz ne dersiniz?

        İnsanlar haberi kâğıtta, güvenebileceği bir yerde görmek istiyor ve isteyecektir de. Tekrar tekrar okuma ihtiyacı var. İnsanlar sevdiği yazarları başka yerde bulamayacaktır, uzun uzun okuyup düşüncelerini zenginleştiriyor. İnsanlar kendi yorumunu oluşturmayı ancak gazetelerle başarır. Le Monde’un da tirajı düştü ama gazete ayrıntıyı arayan aydın bir kitleye seslenmeye devam ediyor. Her zaman gazetelere ihtiyaç olacaktır. Karamsar olmamak, ödün vermemek ve bildiğiniz işi yapmak gerek. Dünyada neler olursa olsun gazetecilik kendine bir yer bulacaktır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ