Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık “Kara Cuma” çılgınlığının ardından alışveriş merkezlerinde tansiyon tekrar yükseldi

        Dünyaca ünlü markaların çadır günü gelmiş, İrem de sabah erkenden yollara düşmüştü. Sezon başından beri hayalini kurduğu çantanın sonuncusunu bulup kasaya doğru yönelmişti ki göğsüne ağır bir darbe yedi. Kızcağızın elindeki indirimli çantayı almak isteyen gözü dönmüş kadın, dirseğiyle vurup amacına ulaşmıştı... HT Pazar'dan Sema Ereren'in haberi...

        Siz yine de alışverişte bu tür insanlara rastlarsanız iyi davranın. Onlar virüs kapmış hastalar. Affluenza sendromu yaşıyorlar! Yılbaşı yaklaşırken gördüğümüz “7 al 5 öde”, “4 alana 2 bedava” gibi kafa karıştırıcı indirimler de bu hastalığın en büyük tetikleyicisi..

        REKLAM

        Refah (affluence) ve grip (influenza) kelimelerinin birleşiminden oluşan affluenza bir tür virüs. Sizi ilk etapta grip gibi yataklara düşürmüyor ama daha beteri uzun vadede dünyayı dar ediyor. İşin kötüsü eczaneden gidip alabileceğiniz bir ilacı yok ve sonu iflas... 1950’lerde terimin kullanılmaya başlandığını söyleyen var ancak Clive Hamilton ve Richard Denniss tarafından yazılan “Affluenza” kitabına göre bu kavram ABD’de 1996’da yayınlanmaya başlayan “Affluenza” isimli belgeselin ardından popüler oldu. Daha sonra üzerine sayısız kitap yazıldı. Onlardan biri de belgeselin yapımcısı John De Graaf tarafından kaleme alınan “Affluenza: Fazla Tüketim Bizi Nasıl Öldürüyor?” kitabıydı. Graaf’a göre takıntıya, israfa dayalı tüketim olan affluenza’nın en temel özelliği toplumsal olarak bulaşıcı olması ve kaçınılmaz sonucunun iflas olması. Affluenza’nın ‘influenza’ yani grip ile kıyaslandığı kitapta gereğinden fazla tüketmenin bireysel, çevresel ve ekonomik tahribat gibi toplumsal sonuçlarına dikkat çekiliyor.

        • Mutsuzken fazla harcama yapma eğilimimiz 300 kat fazla.

        DAHA ÇOK ÇALIŞ Kİ KAZAN, KAZAN Kİ HARCA, HARCA, HARCA

        Kısaca affluenza’lıların motivasyonu şöyle: Daha çok çalış ki kazan, kazan ki harca, harca, harca ve harca... Aşırı tüketen bireylerin gitgide artan tatminsizliklerinin onları daha fazla tüketmeye itmesiyle oluşan bu kısırdöngüde kişinin en ufak kayıplara bile tahammülü kalmaz, tek amacı kazan-harcadır, sosyal ve aile hayatı altüst olabilir, çevresindeki her şeyden soyutlanmış gibi yaşar. Üstelik bu sadece zengin hastalığı da değil. Sosyal hizmet uzmanı Julie Miller, affluenza’nın tohumlarının ilkokul çağında atıldığına dikkat çekiyor: “Bu çocuklar yaşıtlarıyla kıyas yaparak neye sahip olduklarına ve olmadıklarına dikkat kesilir ki bu çoğunlukla kıyafetler üzerinden olur. Bu dönem aynı zamanda onların gelecek hakkında konuşmaya başladıkları dönem. Gelecekte sahip olacakları güzel arabalar ve büyük evler...” İngiliz Psikolog Oliver James de “Hep daha iyisini istiyoruz. Evler, arabalar, televizyonlar. Bu hiç olmadığımız kadar umutsuz kılıyor. Aslında sıkıntı neyi istediğimizle neye ihtiyacımız olduğu arasındaki kafa karışıklığı” diyor. Affluenza kitabında James, anksiyeteden yeme ve uyku bozukluklarına, depresyondan duygusal gelgitlere, ailelerin dağılmasından ilaç tüketiminin artmasına çağımızın önde gelen pek çok sorunu için affluenza’yı sorumlu tutuyor. Dahası durumu perhiz yapmaya benzetenler de var. Nasıl ki diyet yaparken genellikle kilo alınır; işte sözde mutlu olmak, güvende hissetmek amaçlı yapılan alışveriş sizi daha da mutsuz edebilir, çıkmaza girebilirsiniz.

        REKLAM

        Konu üzerine araştırmalar yapan bir başka isim de psikoterapist Jessie H. O’Neill. O’Neill, insanın parayla sağlıksız ve işlevsiz ilişki kurmasının sonucu olarak gördüğü affluenza ile hayatımızda paranın kronik tasa yarattığına dikkat çekiyor ve bu sendromun ebeveynden çocuklarına bulaştı- ğını söylüyor. Ancak affluenza’nın tedavi edilebileceğini vurgulayan O’Neill, “En önemli adım durumu açığa çıkarmak” diyor. Eh, gerisi size kalmış...

        İNDİRİM DÖNEMİNDE BEYİN

        Peki bizi körü körüne alışveriş yapmaya sevk eden ne? Davranışçı ekonomistler yanıtın, mesela “Kara Cuma” gibi çılgınlıklar sırasında beynin “Farz edelim...” kabiliyetinde saklı olduğuna işaret ediyor. Yani “ne olduğu”yla “ne olabileceği”ni kıyaslama mekanizması... Bu tür öğrenme yeteneğini kanıtlayan bir deneyde, Teksas’taki Baylor Tıp Fakültesi nöroekonomistlerinden Read Montague, katılımcılara geçmiş tarihli 20 borsa endeksinde oynamaları için 100 dolar verdi. Katılımcılar paralarının belli bir miktarını ya da tümünü oynadı ve sonraki haftalarda borsalarda neler olduğunu izledi. Beyin görüntülerinin ortaya koyduğu tablo ilginçti: Beynin belli bir bölgesi, artış gösteren borsada küçük bahis oynandığını fark ediyor ve daha fazla para yatırmış olsaydı ne kadar kazanabileceğini hesaplıyordu ki bu “Farz edelim...” yeteneği. Bunu yapan, beyin merkezinin yakınlarındaki ventral caudate bölgesinde, olası getiri ve gerçek getiri arasındaki farkı hesaplayan uzmanlaşmış nöronlardı ve gerçek kazanç diğerinden düşük olduğunda bir sonraki fırsatta sizi farklı tutum sergilemeye teşvik ediyordu. Aynı nöronlar “Kara Cuma”da da devreye giriyor. İndirim dönemiyle mevcut fiyatları kıyaslayan beyin “Hayatta olmaz” diyor. Yılbaşı indiriminde ödeyebileceğiniz fiyatla, indirim yokken ödeyeceğiniz fiyat hesaba katıldığında beynin orta prefrontal kısmı devreye giriyor ve sizi caydırıyor. Dolayısıyla beynimiz indirim dönemlerinin altın değerinde olduğunu zamanla öğreniyor.

        REKLAM

        ‘KREDİ KARTI, PARA ÖDEME ACISINA NARKOZ ETKİSİ YAPAR’

        ABD’li bilim editörü Sharon Begley, alışveriş yapan beyin üzerine hazırladığı bir dosyada kredi kartının marifetlerine dikkat çekmiş, nakit ödemenin ani dürtülerden doğan alışverişleri frenlediğini söylemişti. Begley’e göre çoğumuzun nakit parası kredi kartı limitinden az olduğundan, cebimizdeki parayı pahalı bir şey için sayıp vermemiz gerektiğinde ondan cayarız. Ancak nakitle daha az alışveriş yapmamızın başka bir nedeni daha var. Begley, “Cüzdanınızın hafiflemesi, somut bir şeyi kaybetme hissi uyandırır. Bu da kötü bir şeyler döndüğü hissi, haksızlık gibi negatif duyguları kaydeden beyindeki bir bölümün, kredi kartıyla alışveriş yaparken olduğundan daha hareketli hale gelmesine neden olur. İnsanlar, nakit ödemenin ıstırabını yaşayarak insula’dan gelen mesajlara dikkat edecek kadar evrimleşti. Plastikle ödeme yaptığınızda bir kayıp duygusu uyanmaz, bu nedenle de insula tepki vermez. Bir başka deyişle kredi kartı para ödemenin acısına narkoz etkisi yapar” diyor. Bu arada sinir sistemi araştırmacısı Jonah Lehrer de “How We Decide” adlı kitabında, beynin çok pahalı bir şey göründüğünde zarar edileceğini öngören ve memnuniyetsizlik kaydeden insula’nın harekete geçtiğini söylüyor.

        REKLAM

        Affluenza’yı artık tanıdığımıza göre, bu kış sadece grip virüsünden değil affluenza virüsünden de korunmak şart!

        • 16 yaşında alkollü olarak kullandığı araçla 4 kişinin ölümüne, 2 kişinin ağır yaralanmasına neden olan Teksaslı Ethan Couch, annesiyle Meksika’ya kaçtıktan sonra büyük tartışmaları beraberinde getirmişti. Psikolog Gary Miller, her istediğine sahip olmuş, hayatta işlerin istediğiniz gibi gitmemesinin ne demek olduğunu bilmeyen bu gencin, “affluenza” sendromlu olduğunu söylemişti. Hapis cezası yerine özel bir merkezde terapi alması gerektiğini savunanlar, üstelik asıl katilin Ethan değil annesi olduğunu ifade ederek yeni bir tartışmayı alevlendirmişti.

        Affluenza sendromluların 6 özelliği

        ✔ Kendilerini değersiz hisseder ve asabileşirler.

        ✔ İşkoliktirler.

        ✔ Maddi hırsları uğrana ilişkileri yıpranır.

        ✔ Alışverişten sonra bir süre kendilerini güvende hissederler.

        ✔ Aşırı harcama yapanlarahayranlık duyarlar.

        ✔ Alışveriş yapmak hayatlarının anlamı olur, başka hiçbir şeyden tatmin olmamaya başlarlar.

        REKLAM

        Affluenza testi

        ✔ Sıkışık olduğunuz dönemlerde bile kredi kartınızı gerekli olmayan ihtiyaçlarınız için kullanıyor musunuz?

        ✔ Canınız sıkıldığında soluğu alışveriş merkezlerinde mi alıyorsunuz?

        ✔ Kredi kartı borçlarınız hiç bitmiyor mu?

        ✔ Gardırobunuz dolu olmasına karşın bir türlü üzerinize giyecek bir şeyler bulamıyor musunuz?

        ✔ Her şeye sahip olmak istiyor, gerçekleştiremediğinizde kendinizi çıkmazda hissediyor musunuz?

        ✔ Telefonunuzu çok eskidiği için mi yoksa yeni modeli çıktığı için mi değiştirmek istiyorsunuz?

        ✔ Kronik savunmacı mısınız? Gereksiz harcamalarınızın aslında ne kadar gerekli olduğunu aileniz ya da arkadaşlarınıza hep anlatıp duruyor musunuz?

        Mutsuzluk cimri değildir...

        Harvard Üniversitesi’nden davranışçı ekonomist Jennifer Lerner, hüzünlüyken aşırı alışveriş yapmaya ve gereğinden fazla ödemeye 300 kat daha fazla eğilimli olduğumuzu söylüyor. Lerner’ın “Mutsuzluk cimri değildir” olarak adlandırdığı etkinin ortaya çıkmasının sebebi, hüzünlü insanların kendilerini daha az düşünmeleri ve bir şeyler satın alarak “Ben buna değerim” diyerek benlik imajını güçlendirmeye çalışmaları.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ