Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor Demet Akbağ: "Eşimle hala birbirimizi cezbediyoruz"

        HT MAGAZİN/ Ömür SABUNCUOĞLU

        Türk sinemasının ve tiyatrosunun dev ismi Demet Akbağ, 8 Mayıs’ta başrolünü Ata Demirer’le paylaştığı ‘Niyazi Gül Dörtnala’ adlı filmle beyazperdede olacak. Oyunculuğu kadar mutlu aile hayatıyla da parmakla gösterilen Akbağ, 19 yıllık eşi Zafer Çika’dan söz ederken “Birbirimizi hâlâ özlüyoruz” dedi ve ekledi: “Hâlâ birbirimizi cezbediyoruz. İlişkimiz o yüzden devam ediyor, yoksa sürmez”

        Demet Akbağ, Türk sinemasının gişe garantili filmler yapan tek kadın oyuncusu. Kendisi bu konuda her zamanki gibi çok mütevazı davranıyor ama ismini yazdırdığı her film 1 milyon barajını rahatlıkla geçiyor. İşte bu harika kadınla sohbet etmek de her zaman çok keyifli olmuştur. Kendisi derya gibi olduğu için, bana her zaman yepyeni hikâyeler anlatmıştır. Bu kez buluşmamıza marka elçisi olduğu Omo ve ‘Çocukları Geleceğe Hazırlamak’ projesi vesile oldu.

        ‘YAKARTOP KRALİÇESİYDİM’

        İstanbul’da havalar hâlâ ısınamadı ama siz bembeyaz gömleğinizle baharı müjdeler gibisiniz.

        Artık güneş yüzü görelim istiyorum. Sabah ilkbahar, akşam sonbahar, gece kış yaşıyoruz.

        Beyaz giymek de cesaret ister. Sakarlık yaptığınız oluyor mu?

        Hem de çok. Dün beyaz bir pantolon giymiştim, hiçbir şey yemememe rağmen lekelemişim. Aceleci bir yapım olduğu için ellerimi çok hor kullanırım.

        Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

        Mahallenin yakartop kraliçesiydim. Seksek, lastik, beştaş hatta erkek çocuklarla dekmancılık bile oynadım. Bostancı’da anneannemlerin evine gittiğimde de, mahallede adım ‘Heidi’ydi. Çünkü ağaçlara, dağlara tırmanıyordum ve çok hareketli bir çocuktum. (Gülüyor)

        Futbol oynar mıydınız?

        Okul yıllarında voleybol ve basketbol oynadım. 1 saatlik öğle teneffüsümüzde kantine inip zümküfül almak için sıraya girersen... Zümküfül ne biliyor musun?

        Yok bilmiyorum.

        Sosisli sandviç. Kantine inersen, voleybol filesini kaptırırdın. Ben bir teneffüs önce 1 liraya satılan beyaz leblebiyi alır yerdim, o beni tok tutardı. Hemen filenin önündeki yerimi alırdım. O yüzden de harçlığım birikirdi ama kardeşim Sedef, “Demet, senin paran vardır, çikolata alayım” der, 3 liraya çikolata alırdı. Benim 3 beyaz leblebinin parası da böylece güme giderdi. (Kahkahalar)

        Oyunculuk olmasa sporla ilgili bir hayatınız olur muydu acaba?

        Olurdu çünkü iyi oynuyordum. Bale ve dansta da çok iyiydim. Yıllar önce Burçin Orhon dans ederken ve benim ondan haberim yokken, oryantal ve klasik baleyi karıştırıp kendime bir koreografi yapmıştım. Aile meclislerinde herkese o dansımı sergilerdim. Sonra baktım Burçin de yaptı. (Gülüyor)

        ‘İLK YAZ FİLMİMİZ OLACAK’

        Ata Demirer’le birlikte rol aldığınız ‘Niyazi Gül Dörtnala’ adlı sinema filmi 8 Mayıs’ta vizyona giriyor.

        İlk yaz filmimiz olacak. Artık sezonu uzatıyoruz. Şahane klimalı sinema salonları var, seyirci etkilenmiyor.

        Filmde canlandırdığınız karakterde Ahu Aysal’dan esintiler olduğunu duydum. Doğru mu bu?

        Biraz karışım var. Kendisini tanırım, yemek yedik, filmden de biraz bahsettim. Onun hayata karşı özgür, tatlı bir bakış açısı ve dobralığı vardır. Bire bir tabii ki benzemiyor ama karakter iyi eğitim görmüş, varlıklı bir ailenin kızı. Rol çalışırken, kafama koyacağım resimler asla bire bir değildir. ‘Eyyvah Eyvah’ta da Firuzan’ı herkes birine benzetti ama bir kişi değildi. Bu filmde de karakter sadece Ahu Aysal değil. Öyle bir yer var ki izlerken “Bu Ayşegül Dinçkök mü?” diyeceksiniz.

        ‘İNANDIRDIMSA NEDEN OLMASIN?’

        Cem Yılmaz filmleri için yapılan “Hep aynı oyuncuları oynatıyor” eleştirisi, Ata Demirer ve sizin için de yapılmaya başlandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Sinema filmi çekerken iyi bir ekip olmak ve anlaşmak çok önemli. Ama her şeyden önce o oyuncunun o senaryoda gerekliliği önemli. Seyirci beni de Ata’yı da ayrı ayrı sevip bizi beraber daha çok seviyorsa, biz beraberizdir. Ben bunu Yılmaz’la (Erdoğan) da yaptım. Sevgili olduğuma da, kardeş olduğuma da inandırdım. İnandırdımsa neden olmasın? Dünyada da bunun çok örneği var. Zorlama olduğunda, seyirci zaten fark ediyor. Cem Yılmaz da filmlerinde birlikte olduğu insanlarla memnun ve üretiyor. Bıraksınlar yapsın.

        "YELPAZEM ÇOK FARKLI"

        Oynadığınız filmler Türk sinemasının en çok hasılat yapan yapımları. Bu müthiş bir şey...

        Seçici davranıyorum, içime sinen rolleri tercih ediyorum. Oynarken merak ettiğim, seyircinin de daha önce beni göremediği ve bende merak edebileceği işleri tercih ediyorum. BKM’de olduğum sürece yanlış bir şeyin olmayacağına da inanıyorum.

        Sizin kadar farklı role giren ve komedi oynayan başka bir kadın oyuncu örneği veremiyorum. Sizi pamuklar içinde korumaları gerekiyor. Bu hassasiyeti görüyor musunuz?

        Kadın filmi zor yapılan bir işse, ben bunu şu an sıra dışı bir yaşta yapıyorum. Anne, anneanne, abla rolleri oynayacağım yaşta bu kadar çok film yaptım ve bundan ötürü çok mutluyum. Bir de seri filmleri yaptım. Başarılı oldukça arka arkaya çekildi. Demet Akbağ’ın olmadığı sezon olmamaya başladı. Yelpazem çok farklı, hep farklı rollere girdim.

        "ÇOCUKLUĞUMA TEŞEKKÜR EDERİM"

        OMO’NUN ‘Çocukları Geleceğe Hazırlamak’ projesinin marka elçisi olarak, anne-babalara çocuklarını deneyimleyerek öğrenmenin önemini anlatan Demet Akbağ, “Kendi annelik tecrübelerimi de projeye katıyorum. Çünkü biliyorum ki deneyerek ve kirlenerek yapılanlar kalıcı oluyor” diyor ve ekliyor: “Annem, babam beni bu anlamda çok bilinçli yetiştirdi. Demet Akbağ olmamda çocukluğum çok büyük bir etken. Çocukluğuma bugünüm için teşekkür ediyorum.”

        "ALİ'NİN HAMURU ÇOK İYİ"

        Oyunculuğun dışında kazandığınız ilk parayı hatırlıyor musunuz?

        Bir arkadaşımın butiğinde yaz tatilinde tezgâhtarlık yaptım. Henüz konservatuvara başlamamıştım. Her sabah dükkân açtım, bütün gün oturdum, enteresan geldi.

        Oğlunuz Ali’nin de yaz tatilinde çalışıp bu deneyimi yaşamasını ister miydiniz?

        Çalışıp para kazanmayı erken öğrensin isterdim. Hem bir meslek edinirdi hem de yaz aylarını değerlendirirdi ama biz şimdi Ali’ye yaz okulu bakıyoruz.

        Ali’nin oyunculuğa yeteneği var mı?

        Yeteneği var ama öyle bir hevesi yok. Bir şeyi çok iyi yaptığından emin olmuyorsa, kendini göstermeyi sevmiyor. Demet Akbağ’ın oğlu olarak bir şey yapmak istemez, Ali olarak fark edilmek ister.

        Peki Demet Akbağ’ın oğlu olduğunu ilk ne zaman fark etti?

        Onunla birlikte sokağa çıktığımızda, insanlar fotoğraf çektirmek isteyince, gazetede ve televizyonda beni görünce anladı. Arkadaşları “Anneni dün akşam televizyonda seyrettik” dedikçe ve gazetede gördüğü insanları evde de görünce tamamen farkına vardı.

        Size olan ilgiyi kıskanıyor mu?

        Yok, çok olgun bir çocuk. Bizim eğitimimizin de mutlaka önemi vardır ama hamuru da çok iyi. (Gülüyor) Sosyal zekâsı çok kuvvetli, nerede nasıl davranması gerektiğini çok iyi bilen bir çocuk.

        "AŞK BİTMİYOR, HEYECAN BİTİYOR"

        Oğlunuz sevgi ve saygı dolu bir ortamda büyüdü. Birbirlerine âşık bir anne ve babası var.

        Doğru. Bir de yakınlarımın, “Demet’in artık çocuğu” olmaz dedikleri bir anda Ali geldi ve o kadar çok insanı sevindirdi ki... Genel olarak da çok sevilen bir çocuk oldu. Biz de geç yaşta anne-baba olup buldumcuk olmadık. Kıymet bilip mantıklı ve tecrübeli bir anne olarak Ali’yi doğru büyüttüğüme inanıyorum.

        35 yaşında mı anne olmuştunuz?

        39 yaşındaydım, 35 yaşında doğursaydım, Ali’nin belki bir kardeşi daha olurdu. Ali huyunda olacaksa, keşke olsaydı. Çünkü Ali çok kolay büyüdü. Çocuk ne zaman sütten kesileceğini bile bildi. (Kahkahalar) 3 aylıktı, süt bitti, ‘Vizontele’yi çekmeye Gevaş’a gittim. Süt veriyor olsaydım küçücük bebeği oraya götürmek zorunda kalacaktım.

        Maşallah diyerek söze başlıyorum, çok mutlu bir evliliğiniz var ve örnek gösteriliyorsunuz. Bunu nasıl koruyorsunuz?

        Kıymet bilmekten kaynaklanıyor. Belki çok genç yaşta tanışsaydık böyle olmazdı. İyi arkadaş olduk. Aşkın ilk heyecanı bitse de, arkadaş olunca birbirinden vazgeçemiyorsun.

        “Zamanla aşk biter ve yerini sevgiye bırakır” derler. Sizde durum ne?

        Aşk bitmiyor, heyecan bitiyor. Birbirimizi hâlâ özlüyoruz, birbirimiz olmadan ne yapıyorduk, onu unuttuk. Karşı cins olarak yanımda ondan başkasını düşünemiyorum, o da benim gibi. Hâlâ birbirimizi cezbediyoruz, İlişkimiz o yüzden devam ediyor, yoksa sürmez.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ