Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Ünlü oyuncu Enis Arıkan, HT MAGAZİN'e konuştu

        HT MAGAZİN / Ece SARUHAN

        Craft Tiyatro’nun Kemal Hamamcıoğlu’nun yazdığı, İpek Bilgin’in yönettiği ‘Garaj’ adlı oyununda Orkide adında trans bir bireyi canlandıran Enis Arıkan, “Bıçak sırtı roller beni tatmin ediyor. Düz rollerin içine hapsolmak, sıradan kalıplara sokulmak istemiyorum. Ben o değilim!” diyor

        ENİS Arıkan... Tertemiz kalbi ve sıcacık enerjisiyle dünyayı, ışığıyla sahneyi aydınlatan bir adam. Benim sevmeye, sevdiğimi söylemeye, sarılmaya, izlemeye özellikle de tiyatro sahnesinde görmeye doyamadığım biri. Tam bir yetenek abidesi. Geçtiğimiz sezondan beri Craft Tiyatro’nun Kemal Hamamcıoğlu’nun yazdığı, İpek Bilgin’in yönettiği ‘Garaj’ adlı oyunuyla selamlıyor seyirciyi. Orkide adında trans bir bireyi canlandırdığı oyunda Güven Murat Akpınar ile paylaşıyor sahneyi. Oyunun sözü de, Güven ile aralarındaki sinerji de o kadar güzel ki izleyen herkes ‘Garaj’dan ruhu çiçeklenerek ayrılıyor. Bu dünyaya insanlar gülümsesin diye gönderildiğine inandığım Enis’le oyunculuk serüvenini ve ‘Garaj’ı konuştuk. Sizi sohbetimizle baş başa bırakmadan önce Enis’in ömrünün kalbi gibi olmasını diliyorum. Bir kez de tüm Türkiye’nin önünde söyleyeyim; özü güzel, yüzü güzel, sözü güzel Enis seni çok seviyorum...

        Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin konservatuvar bölümünden mezunsun. Kime sorsam anlata anlata bitiremiyor o günleri. Bir de senden dinleyeyim...

        Öncelikle şunu söyleyeyim; liseden mezun olduktan sonra 2 yıl bekledim. “Beni almazlar” düşüncesiyle konservatuvar sınavlarına girmedim.

        ‘ÖNCE IYI INSAN OLACAKSIN’

        Niye almasınlar? Nereden kapıldın böyle bir düşünceye?

        Çocuk aklı herhalde. “Büyük yetenekler konservatuvara girer, ben tiyatroyla ilgili hiçbir şey bilmiyorum” diyordum. Ama tiyatroyu çok seviyordum. O 2 yıl boyunca Seden Kızıltunç Tiyatrosu’nda oynadım. Sahnede biraz pişmeye başlayınca “Galiba başarabilirim” dedim. Tek hayalim Müjdat Gezen’in okuluna girmekti. Şebo (Şebnem Bozoklu) yakın arkadaşımdı ve o okulda öğrenciydi. Beni çalıştırmasını istedim. İlk denememde kabul edildim.

        Müjdat Gezen’in öğrencisi olmak neler kattı sana?

        Müjdat Gezen ve Mustafa Alabora’nın okulda bize ilk söyledikleri şey “Önce iyi bir insan olacaksınız, sonra iyi bir oyuncu”ydu. Hep “Sahnede iyi işler yapmak istiyorsanız önce birbirinizle iyi geçineceksiniz, ekip olacaksınız” derlerdi. Yaşım ilerledikçe hayatımı onların bu söyledikleriyle şekillendirdiğimi fark ettim. Benim hayattaki başlıca cümlem de “Önce iyi bir insan olacağım, sonra iyi bir oyuncu.” Ne kadar iyi bir oyuncu olursa olsun, insanlıktan ve sahne disiplininden yoksun birinin oyunculuğunu önemseyemiyorum ben. Piyasada da şunu fark ettim; çok iyi bir oyuncu olmasan bile iyi bir insansan çoğu kişiden daha çok iş yapıyorsun.

        Bir cips reklamıyla hafızalarımıza kazındın. Ardından ‘Genco’ dizisi geldi. Bu arada sürekli sahnedeydin ve isminden hep övgüyle söz ettirdin. Bütün bunlar olurken çok gençtin. Şöhretin büyüsüne kapılıp “Ben oldum” havalarına girmemeyi nasıl başardın?

        Hep o egonun bana uğraması halinde yanlış bir şey yapabileceğimi düşündüm. Büyük egoların içinde olmak istemiyorum. Temiz ve saf bir dünya istiyorum. Bir de piyasayı çok iyi çözdüm. 23 yaşımda reytinglerde birinci olan bir dizide oynuyor ve sokakta ilgiden yürüyemiyordum. O zamanlar televizyonda olmak çok ilgi çekici bir şeydi. Sonra dizi bitti ve sokakta kimsenin yüzüme bakmadığını gördüm. Bu, beni bocalatmadı çünkü ben zaten hayatım boyunca çok sevilen bir adam oldum. Aile ve arkadaşlık ilişkilerim tamamen sevgi ve sarılma üzerine kurulu. Dolayısıyla sahip olduğum sevgi bana yetiyordu. Bir de tanınmak benim için zaten biraz fobiydi. Sokaklarda özgürce dolaşabilmek istiyordum. İnsanların yanıma gelip “Merhaba” demeleri beni ürkütüyordu. O ilgiyle beslenmediğim için ilginin yok olması beni sarsmadı. Zaten biraz kafan çalışıyorsa olayı çözüyorsun. Televizyondaysan insanlar için önemlisin, yoksa değilsin. Çok acı ama durum bu! Bu yüzden birileri yanıma gelip “Dizinizi izliyoruz” dediklerinde bir şey hissetmiyorum ama oyunumu izlediklerini söyleyenleri içime sokasım geliyor. Tiyatro izleyicisi benim için çok değerli.

        'İYİ YAZILMIŞ ROLÜ PARLATIRIM'

        Bugüne dek her dizinde farklı bir karakteri canlandırdın. Kötü adamı da oynadın, aile babasını da, otizmli birini de... Cebindeki bütün renkleri göstermek isteyen, bıçak sırtı rolleri seven bir oyuncusun öyle değil mi?

        Öyle ama biraz da şansla yürüyor bu işler. ‘Uçurum’da bana otizmli rolünün verilmesi mucize gibiydi mesela. Bende ne gördüler de audition’a sokmadan “Otizmliyi oynar” dediler bilmiyorum. Benim için önemli olan rolün iyi yazılmış olması. İyi yazılmış rolü parlatırım. Yoksa kimse benden bir şey beklemesin. Bomboş bir sahne yazılmışsa onun altını dolduramam. ‘Uçurum’da Kerem Deren’in yazdıklarını her okuduğumda “Bunu nasıl oynayacağım?” diyordum. Evde çok sıkı çalışıyordum. Çoğu işte sete giderken yolda ezberine bakmak yeterli oluyor. İyi yazılmış, bıçak sırtı roller beni tatmin ediyor. Düz rollerin içine hapsolmak, sıradan kalıplara sokulmak istemiyorum. Ben o değilim! Beni tatmin edecek karakterleri oynamalıyım. Bir tek yanlış iş kariyerimizi çok yanlış yerlere sürükleyebiliyor. Beni mutsuz edecek bir işin içinde olmak istemem.

        "Orkide'de Şebo'dan izler var"

        Hayat dolu, işveli, cilveli biri Orkide. Şebnem Bozoklu’dan izler taşıyor sanki...

        Şebo ve Ezgi (Mola) en yakın dostlarım. Biz birlikte yaşlanacağız. Bu yorumu başkalarından da duydum. Bacağına vurarak konuşması, cilvesi Şebo’dan. Çocukluğumdan beri hayatımda 3 kadın figürü var: Annem, ablam ve Şebo. Hepsinden bir şeyler var Orkide’de.

        Seyirci neler söylüyor Orkide için?

        Ekip olarak güzel bir uyum yakaladık. Sanırım bu seyirciye de geçiyor. Oyundan sonra bize sarılıyorlar. Bana “Orkide’yi özledim” mesajları geliyor. “Orkide arkadaşım olmalı” diyorlar. Geçenlerde oyunu yedinci kez izleyen bir adamla tanıştım. Her oyuna başka biriyle geliyor ve oyunu çevresindeki herkes izlesin istiyormuş. Çok mutlu oldum.

        Keşke oyundaki gibi önyargısız bakabilsek bizden farklı görünen insanlara...

        Keşke Ece! Keşke herkes oyundan bu hisle ayrılsa. Ben bu oyundan en çok insanları yargılamamayı öğrendim.

        Ezgi Mola’dan 1 Nisan şakası

        ‘KOCAN Kadar Konuş’ adlı sinema filminde can dostu Ezgi Mola ile birlikte rol alacak olan Enis Arıkan, güzel oyuncunun kendisine sahnedeyken yaptığı 1 Nisan şakasını anlattı: “Geçtiğimiz yıl 1 Nisan’da ‘Garaj’ı oynuyorduk. Oyunun son 20 dakikasında Ezgi sahneye girdi ve ‘Arabamı buraya bir yere park etmiştim ama bulamıyorum’ dedi. Ben de Güven de donup kaldık. İçimden ‘Ezgi beni ziyarete geldi de yanlışlıkla sahneye mi girdi?’ dedim. Oyuna nasıl devam ettiğimizi bilmiyorum. Meğer ekiple anlaşmış, hep birlikte bize 1 Nisan şakası yapmışlar. Ezgi kulise uzun zamandır aradığımız bitki çayından bırakıp gitmiş. Böyle bir kadını nasıl sevmezsin? Ezgi bir tanedir.”

        ‘İpek Bilgin’i tatmin edememekten korktum’

        ‘Garaj’da canlandırdığın Orkide rolü bıçak sırtının alası. Ürkütmedi mi seni?

        En büyük korkum İpek’i (Bilgin) tatmin edememekti. En iyi performansımı gösterdiğimi sandığımda İpek’e bakıyordum, bana “Hayır” gibisinden kafa sallıyordu. 100’üncü oyuna doğru yol alıyoruz, ilk defa geçen hafta hiç eleştiri yapmadan “Kusursuz bir oyundu” dedi. İpek, çok iyi bir yönetmen ve çok iyi bir içsel yolculuk rehberi. Sayesinde her zaman daha iyisinin olabileceğini gördüm.

        Orkide rolü Sadri Alışık En Başarılı Erkek Oyuncu Ödülü’nü de getirdi sana. Ne hissettin o anda?

        Çok heyecanlandım ama beni asıl mutlu eden hem seyircinin hem de Ferzan Özpetek, Haluk Bilginer, Zerrin Tekindor gibi isimlerin oyunu izledikten sonra söyledikleri. ‘Garaj’ı Oyun Atölyesi’nde de oynadık. Haluk Bilginer bana “Bu oyunu en az 5 sene oynamalısın. Herkes izlemeli. Bu tiyatronun kapısı sana her zaman açık” dedi. O kadar duygulandım ki... İpek Bilgin Güven Murat Akpınar Kemal Hamamcıoğlu Arıkan, ‘Garaj’da Orkide’yi canlandırıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ