Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Serhat Teoman'dan HT MAGAZİN'E özel açıklamalar

        HT MAGAZİN / Ece SARUHAN

        ‘Kuzey Güney’ adlı dizide ‘Burak Çatalcalı’ karakterini canlandırdığı dönemde, Buğra Gülsoy ve Emre Erkan ile birlikte kurdukları G.E.T’in ‘Pragma’ adlı oyunu vasıtasıyla tanıştım Serhat Teoman’la. Ardından ‘Bugünün Saraylısı’ adlı dizide rol aldı. Bu sezon ise ‘Acil Servis’ adlı diziyle SHOW TV ekranında seyirciyle buluşuyor. ‘Doktor Sinan’ karakterini canlandırdığı dizide başrolü Tamer Tıraşoğlu, Gökhan Soylu, Nur Erkul ve Seda Akman’la paylaşıyor. Teoman, “Yaptığınız işin içinize sinmesi, onu insanlarla paylaşmaktan gurur duymanız çok önemli. Ben bu işi çok sevdim, ilk bölümü izlediğimde çok mutlu oldum” diyor. Kendisiyle dizinin çekildiği stüdyoda buluştuk ve keyifli bir sohbete koyulduk. İçi dışı bir, doğrularından şaşmayan, şöhretin bozamadığı adamlardan Serhat... Sayısı giderek azalan kendini gerçekleştiren, iyi insanlardan... İşte sohbetimizden yazıya yansıyanlar....

        ‘Doktorlar’, ‘Hayat Yolunda’, şimdi de ‘Acil Servis’. İzleyici hastane dizilerini sevdi sanırım...

        ‘Doktorlar’ çok eski, çok tutmuş bir proje. Sonra ‘Hayat Yolunda’ yapıldı. O da başarılı bir işti. Hepsinde doktorlar var ama burada ilk kez acil servisi görüyoruz. Olaylar acil serviste geçiyor. ‘Acil Servis’ temposu ve ritmiyle diğerlerinden ayrılıyor.

        ‘BAŞTA ÇOK SALLANDIK’

        Kurgu da olsa acil serviste bulunmak, ölümle kalım arasındaki hikâyelere şahitlik etmek ne hissettiriyor sana?

        Dizi için bir süre Pendik’te Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, kırmızı alanda çalıştık. Hep “Doktorların işi çok zor” deriz ya, gerçekten öyleymiş. Acil serviste çok yoğun bir tempo var. Dizinin bi sahnesinde hata yaptığımızda tekrar çekebiliyoruz ama doktorların böyle bir şansı yok. Acil serviste hasta kaybedip evlerine gittiklerinde hayatlarına devam etmek durumundalar. Çok zor bir psikoloji. Çalışmamız sırasında ölümle ilk karşılaştığımızda ne yapacağımı şaşırdım.

        O anı bire bir yaşadın mı?

        Evet. Biz oradayken çok hasta vefat etti. Son müdahaleyi, tekrar hayata döndürme çabalarını izledik. Doktorlar “Empati kurmayın” dediler ama ben oyuncuyum, benim işim empati kurmak. Hastayla empati kurmamayı beceremediğimiz için başta çok sallandık, çok zor oldu. Bir de her şeyin ne kadar boş olduğunu anlıyorsun.

        Hayatın içinde koşuşturup dururken hiç ölmeyecekmiş gibi davranıyoruz öyle değil mi?

        Çoğunlukla yaşamın bize sunulan ve hakkı verilmesi gereken bir ödül olduğunu unutuyoruz... Haklısın, yaşamanın kıymetinin farkında değiliz. Yaşadığımız şehrin ritmi, iş yoğunluğu bizi en çok keyif aldığımız şeyleri yapmaktan bile alıkoyabiliyor. Acil serviste hastalar ölüm kalım mücadelesi verirken, ölümün hayatın gerçeği olduğuyla yüzleşiyorsun. Her an o mücadeleyi veren kendin veya aileden biri olabilir.

        ‘FARKLI OLANA ÇEKİLİYORUZ’

        Doktor önlüğü çok yakışmış sana. Eskiden “Beni ne doktorlar istedi” denirdi ya, kimse “Hayır” diyemez böyle bir doktora... (Kahkahalar)

        Sinan karakterini tanıyana kadar o Ece. Sinan başarılı bir doktor ama hepimiz gibi onun da zaafları var. Ben karakterlerin zaaflarının, kötü yönlerinin olmasını çok seviyorum. Süpermen rollerini oynamayı sevmiyorum. Böylesi bana daha gerçek geliyor. Sinan kadınlara olan zaafı yüzünden en çok sevdiği insanı kaybediyor.

        Bu zaafı yüzünden Sinan’a “Hayır” denileceğini sanmam.

        Çünkü çoğumuz aşkı acil serviste yaşamaya bayılıyoruz... Doğru. Her şeyin sınırını seviyoruz. İlginç ve farklı olana çekiliyoruz.

        ‘Babasıyla güreşerek büyüyen çocuklardanım’

        ‘Acil Servis’teki doğum sahnesinde öyle güzel bakıyordun ki kucağındaki bebeğe. Tanıdığım için söylüyorum çok iyi baba olur senden, güzel yol arkadaşlığı edersin çocuğuna...

        O bebek 5 günlüktü, gerçekten yeni doğmuştu. O yüzden duygusu da çok gerçekti. Baba olmaya gelince, şu anda kendi hayatımın başrolündeyim. Anne-baba olmak yan role geçmek demek. İnşallah bir gün benim hayatımın da başrolü çocuğum olur. Zamanı gelince babam kadar baba olsam şahane olur.

        Baban asker. Evde o disiplinle mi büyüdün?

        Hayır. Askerlik babamın mesleğiydi, eve geldiğinde sadece benim babamdı. Babasıyla güreşerek büyüyen çocuklardanım. Ben babamın elindeydim, ablamsa sırtındaydı hep. Önce çocuğuna sarılacaksın, sonra onun hayatına dokunmayı talep edeceksin. Biz birbirine sarılmayı bilen bir aileyiz. Bu yüzden hayatlarımız hâlâ birbirine dokunuyor.

        ‘Mahalle Takımı’ önce beyazperdede sonra sahnede olacak

        Kurucularından olduğun ‘G.E.T’in ‘Pragma’ adlı oyununda birlikte rol aldığın can dostların Buğra Gülsoy, Emre Erkan ve Mert Öner ‘Aşk Yeniden’ adlı dizide buluştu. ‘Acil Servis’ ile aynı akşam ekrandalar. Tatlı bir rekabet var mı aranızda?

        Çete gibi oldular. “Üçünüz karşıma geçip beni tek bıraktınız” diyorum. Onların hayatımdaki yerini biliyorsun. Karşı karşıyayız ama rakip değil, kardeşiz. Bu duyguya sahip olmasaydık yıllardır beraber iş yapamazdık. Birbirimize karşı kıskançlığımız, egomuz yoktur. Arada iş iyi olsun diye kavga ederiz o kadar.

        Buğra ve Emre ile birlikte yazdığın ‘Dip’ adlı oyunu ne zaman izleyeceğiz?

        Adı ‘Mahalle Takımı’ oldu. Sinema filmine dönüştürdük, temmuzda çekeceğiz. Film vizyona girip çıktıktan sonra bir depoda geçen son 50 dakikasını tiyatro sahnesinde oynayacağız. Farklı bir şey deneyeceğiz yani.

        ‘Oyuncu tiyatroyu ihmal ederse seyirci nasıl kıymet verecek?’

        Bence hayatın içinde ruhumuz acil servislik hale gelmesin diye daha çok tiyatroya gitmeliyiz.

        Kesinlikle. 9 Eylül’den mezun olduğumdan beri hep tiyatro yaptım. ‘Kuzey Güney’ zamanı ‘Pragma’yı yaparken, dizideki Güney’i ya da Burak’ı izlemek için oyuna gelen teenage’ler, “Hayatımda ilk defa sizin için tiyatroya geldim, artık hep gideceğim” diyorlardı. Benden 10 yıl önce mezun olmuş insanların da bunu yapma şansı vardı ama çoğu yapmadı. Tutturmuşuz dizi diye! Sonra da “Tiyatro çok kıymetli” diyoruz. Sen tiyatroyu ihmal ediyorsan, seyirci nasıl kıymet verecek? “Tiyatro için zamanım yok” diyenleri anlayamıyorum. Sen istersen dizin olsa da o zaman ayarlanır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ