Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Zara: Çalıştım, uğraştım tırmaladım

        Mehmet ÇALIŞKAN / HABERTURK MAGAZİN

        MÜZİK kariyerinin 18’inci yılını dolduran Zara, bugünlere nasıl geldiğini HT MAGAZİN’e anlattı: “Çok çalıştım, uğraştım, tırmaladım. Vizyonumu geliştirmek için epeyce koştum. Neticesi güzel oldu...” Şu sıralar konservatuvardan öğrencisi Özgür’ün albümünü hazırlayan Zara, “Birinin hayatına dokunmak anlatılır gibi değil” diyor.

        "TÜRKÜLER DEVLET POLİTİKASI OLMALI"

        Bilgilerini ve deneyimlerini paylaşmanın zamanının geldiğine inanarak öğrencisi Özgür’ün yapımcısı olan Zara, türkülerin devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini söyledi.

        Çocukluk yıllarında ‘Neşecik’ adıyla 5 albüm çıkarması gelecekte ne olacağının göstergesiydi. Lise yıllarında katıldığı müzik yarışmasında iki kez birinci olması da bugünkü başarısının işaretiydi. 1998’de ilk albümü ‘Avuntu’ ile elde ettiği başarıyla pop müziğin kasırga kuvvetinde olduğu bir dönemde kısa sürede Türkiye’nin tanıdığı türkücü oldu. Başarısı sadece müzik sektöründe değil sinema sektöründe de yankılandı. Öyle ki güzelliğinin de katkısıyla sinemamızın dâhilerinden Atıf Yılmaz tarafından keşfedilip ‘Eylül Fırtınası’nda Tarık Akan ile başrolü paylaştı.

        ÖĞRENCİSİNE KOL KANAT GERDİ

        Sinema filmi, televizyon dizisi olmak üzere 4 yapımda başrol, 3 televizyon programı, 15 albümün karşılığında kazandığı onlarca ödül. Zara, “Başkalarına aktarılmayan bilgi ıslak toprağa yağan kara benzer” diyerek bilgi birikimini ve deneyimlerini paylaşmanın zamanı geldiğine inandı ve eğitmenlik yaptığı İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’ndan öğrencisi Özgür’ü kanatlarının altına aldı. 22 yaşındaki Özgür’e single hazırlayan Zara, sahip olduklarını paylaşmasının Allah’ın kendisine bahşettiklerine bir şükür niteliğinde olduğunu söyledi.

        Hangi özellikleri sizi Özgür’ün yapımcısı yaptı?

        Zara: Ben hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanırım. Yaşadıklarımı da bir bütünün parçaları gibi görürüm. İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nda pedagojik formasyon dersleri de almıştım. Geçen yıl İTÜ’den çok değerli müdürümüz Dr. Adnan Koç’un eğitmenlik teklifini seve seve kabul ettim. Konservatuvarda şahane gençler yetişiyor. O gençlerden biri benim için açılan master-class sınıfındaki Özgür’dü. Şahane başka arkadaşlar da vardı. Onları da back-vokal için programlarıma çağırdım, birlikte çalıştık. Bazılarını da başka işlere yönlendirdim. Çünkü ben de bir zamanlar onlar gibiydim, iş için herkesin gözünün içine bakıyordum. Özgür ile konserlere sürekli gidip gelirken farklı bir yakınlık oluştu. Çok saygılı bir çocuk. Bir single çalışması yapıp Özgür’ü ortaya çıkaralım dedik. Çok şahane bir sesi var ama sadece ses, sadece yetenek bizim aradığımız kriterler değil. Kendini taşıyabilecek bir insan olması, özel hayatına dikkat etmesi, sevgiyi, saygıyı bilmesi ve çalışkan da olması gerek. Özgür bu özelliklere sahip. Özgür için mesai harcayıp ona emek veriyoruz. Dolayısıyla bu emeğin karşılığını verebilecek biri olarak gördüğüm için Özgür ile yola çıkma kararı aldım.

        Zara gibi biriyle çalışıyorsunuz, ne hissediyorsunuz?

        Özgür: Hocam ilk derse geldiğinde “Bu derse geldim çünkü buradaki arkadaşlarımızın hem gönlüne hem geleceğine dokunan dersler olsun istiyorum” demişti. O yüzden hocamla birlikte olduğum için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bir hayranı olarak Zara Hanım ile çalışmak benim için çok özel.

        Türküye olan sevginizin kaynağı nedir?

        Ö.: Kırşehirliyim. Dolayısıyla Neşet Ertaş ile büyüdüm.

        Z.: Özgür şahane türkü okuyor. Benim amacım Özgür’ün türkünün yanında Türk Sanat Müziği eserlerini de pop şarkılarını da en iyi şekilde seslendirmesi. Özgür’ün single’ında pop şarkısı olacak ama sonrasında sonra türküye döneceğiz.

        Neden önce pop şarkısı?

        Z.: Özgür’ün hayatında türkünün yeri çok fazla. Dolayısıyla Türk Halk Müziği’ne de hizmet edeceğiz. Pop şarkısı müzik dünyasına geniş yelpazeden merhaba demenin iyi bir giriş olacağını düşünüyorum.

        Türkü albümü çıkarsanız riskli mi olurdu?

        Z.: Ben kendi türkülerimi çaldıracak mecrayı az buluyorum. Genç ve henüz isim yapmamış arkadaşlarımız nasıl bulsun? Dolayısıyla mesleğe baştan yenik başlıyorlar. Biz de zamanın tersine değil gerektirdiği şekilde ve prensiplerimize ters düşmeden davranmak zorundayız.

        Zara Hanım ile çalışmadan önce hayalleriniz nelerdi, şimdi neler?

        Ö.: Hocam okulun 39’uncu Yıl Konseri’ne gelmişti. Sahnede izlerken kendisiyle çalışmanın hayalini kurmuştum. O hayalim gerçekleşti. Şimdi hocamın öğretileriyle donanıp türküleri, şarkıları en iyi şekilde seslendirmenin hayalini kuruyorum. Sadece müzik değil hayata dair de nice şeyler öğreniyorum.

        Yaşınızın, şöhretinizin keyfini çıkarmak varken Özgür için neden mesai ve emek harcıyorsunuz?

        Z.: Güzel bir söz vardır; başkalarına aktarılmayan bilgi ıslak toprağa yağan kara benzer. Çünkü sahip olduklarımı paylaşmak bana bahşedilenlere şükretmektir. Biri bize ayakkabı hediye ettiğinde nasıl teşekkür ediyorsak bilgilerimizi paylaşmak bize bahşettikleri için Allah’a şükretmektir. Bu dünya aslında yemekten, içmekten gezip tozmaktan ibaret değil. Biraz da insanlara, insanlığa hizmet etmek gerekiyor. Günü geldiği zaman öbür dünyaya göç ettiğim zaman arkamda neler bırakabileceğim benim için oldukça kıymetli. Hayattayken, üretiyorken birilerinin yetişmesine yardımcı olabilmek büyük bir mutluluk. Bu mutluluğumun bir dalında da Özgür var. Dilerim hayatım boyunca başıboş yaratılmadığımı hissettirecek nice mutluluklara ulaşırım. İnsanların canını yakarak beyninde yer edinebilirsiniz ama önemli olan kalbine girmektir. Akşam yatağımda kazandığım ve kazanacağım paraların hesabını yapmak yerine yetişmesine yardımcı olduğum birinin gelişiminin evrelerini hayal etmek, gözden geçirmek tarifsiz bir mutluluk. Birinin hayatına dokunmak anlatılır gibi değil.

        ‘KIYMET BİLENİN ARKASINDAYIM’

        Gençken size bu kadar emek veren oldu mu?

        Bana inanan insanlar çok oldu. Hayatımdaki herkes çok iyi olduğuma inanarak bir şeyler yaptı. Sadece müzikte değil sinema ve televizyonda da bunu yaşadım. Bu konuda şanslı insanlardan biriyim. Elbette armut pişip ağzıma düşmedi. Çok çalıştım, uğraştım, tırmaladım, kendimi yonttum ve vizyonumu geliştirmek için epeyce koşturdum. Neticesi de güzel oldu.

        "BÜTÜN TELLİ ÇALGILARI ÇALABİLİYORUM"

        Özgür ne yaparsa ‘Ben başardım’ dersiniz?

        Z.: Özgür artık kendi konserlerini vermeye başlarsa, kendi yolunu çizmeye başlarsa o da belli bir kıvama gelip demlenip kendi öğrencilerini yetiştirmeye başlarsa işte o zaman ağlayarak ‘Birinin başarısının bir yerinden tuttum’ derim.

        Enstrüman çalabiliyor musunuz?

        Ö.: Zorunlu olduğu için okulda piyano çalıyorum. Perküsyonla başlamıştım, bağlama çalıyorum. Biraz uğraşırsam istediğim gibi gitar da çalabilirim. Telli çalgıların hepsini çalabilirim.

        Z.: Enstrüman çalması Özgür’ü o kadar besleyecek ki. Ben kendi albüm çalışmalarımda hep bulunurdum. Yıllar sonra kendi şirketimi kurduğumda albümlerimin aranjörü ben oldum. Aynısı Özgür için de söz konusu olacak. Gün gelecek kendi albümlerinin aranjörü olacak.

        ‘Sektörümüz kan ağlıyor’

        Sektörünüzün en büyük sorunu nedir?

        Geçmişten getirdiğimiz olaylarla sektör iyice kan ağlar duruma geldi. İyi ki birçok sanatçıyı, yapımcıyı ayakta tutan meslek birliklerimiz var. MÜYAP, MÜYOBİR, MSG, MESAM... Konser veren sanatçıların geliri oluyor ama bir de bu yönde geliri olmayan söz yazarı, besteci ve yapımcılar var. Onlar da bu meslek birliklerinin topladığı teliflerle geçimini sürdürüyor. Ayrıca haksız rekabet de söz konusu. Örneğin radyoların çoğu pop şarkıları, çok az bir kısmı Türk Halk Müziği, arabesk ve Türk Sanat Müziği ile ilgili yayın yapıyor. Bu nedenle ben ne kadar halk müziğinde başarılı olursam olayım sesimi yeterince ulaştıramayacağım. Çünkü esas olay işin iyi olması ve iyi duyurulması. Dolayısıyla pop şarkısı seslendirmeyenlerin kendilerini ifade etme alanı oldukça dar. Belki de bu durum devlet politikası haline getirilmeli. n

        Ne getirilmeli?

        “Bir ülkenin yok olmasını istiyorsanız dili ve müziğiyle oynayın” diye güzel bir söz vardır. Bizim Türk Halk Müziği eserlerini zorunlu yayınlar olarak, kamu spotu gibi yayınlanması ve hatta devlet politikası haline getirilerek kültürümüz unutturulmamalı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ