Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Televizyon Show TV'nin yeni dizisi Rüya'nın ilk bölümü 18 Temmuz Salı günü saat 20:00'de yayınlanacak

        Adile Sultan Sarayı’nda Rüya dizisinin setindeyim. Sessiz bir telaşın içindeyim. İlk kez bir dizi setinde bu kadar sessiz ve hızlı olunduğunu görüyorum. Oyuncudan çaycısına kadar herkes ilk bölümün heyecanını yaşıyor, ilk yorumları merak ediyor. Hatta çaycı “Bu dizi tutar, çok tutkulu aşk var” diyor. Konusu gerçekten de tutkulu bir aşkı ele alıyor. Elbette iyisi de var kötüsü de... Biraz anlatayım... Tasarımcı olma hayalleri kuran Elif, tekstil imparatorunun veliahtı Bulut Giray’la tanışır ve birbirlerine âşık olurlar. Ancak mutlu aşk kolay gelmez, Elif’in üvey annesi onu bir apartman dairesine sahip olabilmek için kendisinden büyük bir adamla evlendirmeye çalışır. Bunlarla uğraşırken bir diğer sorun da Bulut tarafından patlak verir. Bulut’un üvey erkek kardeşi Alaz’ın da bu tekstil devi aileyle ilgili kötü planları vardır. Dahası Alaz da Elif’e vurulur! Senaryo ilerledikçe işler epey kızışacak, bakalım Elif ile Bulut’un aşkı bunca olayın altından kalkabilecek mi? Cevabı bölüm bölüm izleyeceğiz...

        Dizinin oyuncu kadrosu da epey genç ve bir o kadar yetenekli. Elif’i Hazal Filiz Küçükköse, Bulut’u Ceyhun Mengirlioğlu, Alaz’ı da Ulaş Tuna Astepe canlandırıyor. Sette koşuşturmaca arasında Küçükköse’yi yakalıyorum. Adile Sultan Sarayı’nın bir odasına çekilip dizinin detaylarını konuştuk.

        Projeye dahil oluş süreciniz nasıldı?

        Başka bir işteydim. Onun yoğunluğu varken bu proje geldi, senaryoyu okudum. Güzel bir iş... “Bu enerjiyi kendimde bulabiliyor miyim” diye sorguladım. Çünkü yoğun ve yorucu bir işten çıktım. Enerjimin yeterli olduğunu hissettiğim için bu işe girdim. Karakterim Elif beni çok etkiledi. Onun hayattaki duruşu, adalet duygusunun yerinde olması, bu tür işlerin peşinden koşması... Ona çok haksızlık yapılmış. Dolayısıyla empati yapıyor ve gördüğü her haksızlığı düzeltmek için en önce o atlıyor. Zor oldu ama güzel oldu.

        REKLAM

        Show TV'nin yeni dizisi Rüya'nın ilk bölümü 18 Temmuz Salı günü saat 20:00'de yayınlanacak.

        Karakterinizi biraz anlattınız. Elif ve Hazal’ı yan yana koyduğunuzda örtüştüğünüz hangi noktalar var?

        Küçükken annesiyle ilgili bir problemi var, annesiz büyümüş bir kız. Bense mükemmel bir anneye sahibim. Bu konuyla ilgili çok fazla empati yapamıyorum. Ancak adalet duygusu ikimizde de var. Eskiden kötü bir durum karşısında “Babam bile olsa gözüm görmez” diyordum. O anlarımı bu karakterde yaşıyorum. Çok ortak noktamız var bu konuda. Bir de umutları var. Hepimizin hayalleri ve umutları var. Onlara ulaşabilmek için gücümüz var. Karakterimin eli kolu bağlı ama vazgeçmiyor. Dış etkenler zorluyor. Üvey annesi, abisi, babası, üvey kardeşi... Onlara rağmen bir yere ulaşma çabası var. Belki de gençliğinden fedakârlıklar yapıyor.

        Sizin çabanız nedir?

        Çocukluğumdan beri hayalim oyunculuktu. Kardeşimle birlikte tiyatro yapardık. Bütün okul ve mahalle arkadaşlarımıza hem de! Her 6 ayda bir kendi hazırladığımız piyeslerle tiyatro hazırladık. Malzemeleri ve kostümleri evden toplardık. (Gülüyor.) Çok emek verirdik gerçekten. Hâlâ aynı hayallerim ve umutlarım var.

        Elif karakteri sizin için epey önemli, bağınız büyük...

        Evet kesinlikle. Hayallerine tutunuyor. Yetenekli. Çizimler yapıyor. Umutları ne kadar kırılsa da bırakmıyor. Böyle kişilikler önemlidir. Beslendiğimiz noktalar da aynı, o yüzden bu kadar bütün hissediyorum. Duyguları hatırlatan bir karakter. Belki de bu rolle özlediğim duyguların yansımasını göreceğiz.

        Bu başrolle seyirci farklı bir halinizi görecek.

        Evet. Bu konuda çok mutluyum. Diziden sonraki yorumları merakla bekliyorum.

        ‘BELKİ DE BU MUCİZEVİ

        Dizinin konusunda sizi çeken ne oldu? Kendi başına ayakta kalmaya çalışan kız, bir çeşit aşk üçgeni arasında kalır...

        Çok gerçek bir hikâye. Sokakta yürüdüğünüz zaman 10 kişiden 5’i bunlardan birini mutlaka yaşamıştır. Düşündüğünüzde çok uçuk konular değil aslında. Gerçekliği olmasa seyirciyi inandırmak da çok zor olur, onları yakalayamazsınız. Herkes istediği gibi yaşamak, istediği mesleği yapmak istiyor. Ama çalışmak, ek eğitimler ve para gerekiyor. Hayaller ve hayatlar tezatlığı var.

        Neler var dizide?

        Bir tarafta mafya hikâyesi var. Bütün genç çocukların sevdiği araba merakı var. İstemeden de olsa iyi niyetli olmayan insanlarla karşılaşma durumu ve verdiği sınavlar var. Hepimizin karşılaşabileceğimiz durumlar. Aşk üçgenine çok girmiyorum. Orası çok karışık. Yani nasıl desem, beyaz atlı prensine rastlıyor karakterim.

        Sonra neler oluyor? Herkes hayalindeki erkekle ya da onu çok mutlu edeceğini düşündüğü bir erkekle karşılaşamayabilir. Bu muhteşem tesadüfü yakalayamayabilir ama ben yani karakterim onunla karşılaşacak. Belki bu mucizevi...

        Rol arkadaşlarınızla bir araya geldiğinizde nasıl bir potansiyel ortaya çıktı? Biraz setten söz edin.

        Setin ilk gününden beri çok çalışıyoruz. Ekip arkadaşlarımızla set ve set aralarında sohbetlerimiz oluyor ama genelde çalışıyoruz. İnanın birbirimizden çok, karakterlerimizi tanıyoruz. Her şey güzel gidiyor. Çalışmanın verdiği yorgunluk elbette var. Ancak yeni iş heyecanı, yeni bir proje heyecanı bizi yüksek tutuyor.

        Siz plaza dünyasına girmeye çalışıyorsunuz sanırım.

        Olacak ilerleyen bölümlerde... Her şey olabilir, hazır olun! Biz çok emek veriyoruz. Karşılıklı alışveriş söz konusu. Umarım bizim verdiklerimizi seyirci alır. En büyük arzum bu. İsterim ki her iş, hakkını alsın ama biz çok çalışıyoruz yahu! (Gülüyor.) Umarım enerjimiz seyirciye gider. Bizi izleyin.

        Ceyhun Mengirlioğlu

        ‘Bulut karakterini sevdim’

        Projeye katılma süreciniz nasıl oldu?

        Önceki projeden ayrıldıktan sonra görüştüğüm işler, okuduğum senaryolar arasında Rüya farklılık gösterdi benim için açıkçası. Hikâyeyi ve senaryoyu genel hatlarıyla renkli buldum. Bulut karakterini sevdim ve bu yakınlaşmanın ardından şu an heyecanla çalışıyoruz.

        Role sizi çeken ne oldu?

        Hikâye genel hatlarıyla dikkatimi çekmişti zaten. Bulut’a gelecek olursak da Bulut’un şu ana kadar oynadığım karakterler arasında farklı bir duruşu olduğu kanaatindeyim. Çünkü kendine özgü bir karakter. Gücü zenginliğe, varlıklı bir aileden gelmesine bağlı bir güç değil, o sebeple kendine has biri. Her koşulda güçlü olabilecek bir adam bence. Bu özelliği de zengin adamın fakir kıza olan aşkını tekrara düşürmekten alıkoyuyor. Bulut gibi kendi doğruları olan ve net bir karakteri oynama fikri çok hoştu.

        Canlandırdığınız karaktere kendinizden neler kattınız?

        Benzediğiniz taraflarınız var mı? İster istemez kendinizden kattığınız bazı özellikler olabiliyor tabii karaktere. Henüz daha yolun çok başındayız, şimdilik durumlar karşısında almaya çalıştığı soğukkanlı tutumun ve doğru kararlar almaya yönelik çabasının kendimle benzediğini söyleyebilirim.

        Gerçekte başınıza böylesi bir aşk gelse sizin için statü farkı önemli olur mu?

        Bulut’un içinde bulunduğu dünya tanıdık bir dünya tabii. Yaşadığım değil de gözlemlediğim ve tanıdık bir dünya diyelim. Bu sebeple pek zor olmuyor kendi adıma. Söz konusu aşk ve gerçek hayat olunca ise büyük laflar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. O anın şartları, insanların psikolojik durumu ve birbirlerine duydukları hisler her şeyi mümkün kılabiliyor hayatta.

        Set nasıl geçiyor?

        Set güzel. Her şey yolunda, kısa sürede birbirine alışabilmeyi başaran bir ekip olduk, heyecanla işimizi en iyi şekilde yapmaya çabalıyoruz. Sıcaklar dışında zor olan hiçbir şey yok yani.

        Ulaş Tuna Astepe

        ‘Plazadaki iktidar savaşı sokaktaki gibi değil’

        Biraz bu diziye dahil oluş sürecinizden bahsedin.

        Yönetmenimiz sağ olsun beğenmiş benim oyunculuğumu ve rolü teklif etti. Benim de fantastik bir kötü oynamak ilgimi çekiyordu, hemen kabul ettim.

        Dizinin fragmanı kısa sürede 1 milyonun üzerinde izlendi.

        Niçin fantastik dediniz?

        Çünkü aykırılıkları olan ve aşırılıklara reaksiyon gösteren bir karakter. Birileri canınızı sıktığında içinize atar devam edersiniz ya genelde, oynadığım karakter hislerini dışa vuruyor. Hatta planlar kuruyor, kötülükler düşünüyor. Akıllı ve zeki olduğundan planlarını uygulayabiliyor. O yüzden biraz ben de korkuyorum onun yapabileceklerinden.

        Şu sıralar iyi karakterler değil kötü karakterler daha ilgi çekmeye başladı.

        Öyle. Anti-kahramanlık... Söz ettiğiniz sanırım Batman’deki Joker ile başladı. Onun popülaritesine ulaşamadık tabii. İnsanlar kendisinin iyi olduğunu düşünüyor ama içimizde bir taraf da kötüleşmek için fırsat kolluyor... Kötülük güçle özdeşleşmiş gibi, belki de o yüzden bir cazibesi var.

        Karakterinizle özdeşleştiğiniz noktalar var mı?

        Yok. Aklımdan öyle şeyler yapmak geçer ama yapmam.

        Dizinin konusunun özünde bir sosyal statü farkları, aşk üçgeni ve çekişmeler var. Bu hikâyeye sizi çeken nedir?

        Hikâyeye inanıyorum. Bu çağlar boyu devam eden bir hikâye... İnsan kendinde olmayanı arıyor. Kendi sınıfında gördüğü samimiyetsizliğin dışında bir arayıştı. Gerçekten insan, farklı olanı başka bir güzel buluyor. Belki klişe ama önemli olan güzel işleyebilmek.

        Set nasıl geçiyor?

        İlk kez bu kadar genç bir ekiple çalışıyorum. Bunun enerjisi bambaşka. Ama çok daha yeniyiz, birbirimizi ancak tanıyoruz. Çok yoğun tempoyla çalışıyoruz. Herkesin birbirini anladığı bir set. Yönetmenimiz çok anlayışlı, demokratik ve hızlı bir yönetmen. Kendinizden katmak istediğiniz bir şey varsa bu fırsatı veriyor.

        Rolünüze nasıl hazırlandınız?

        Benzer karakterleri inceledim. Aslında plaza dünyasından değilim ve alışık da değilim. Oradan tanıdıklarım var elbette. Onlarla zaman geçirdim mesela. Plaza bir tür cangıl. Plazadaki iktidar savaşı sokaktaki gibi değil. Her şeyin saklandığı bir yapısı var.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ